Elini taşın altına koymak yerine, sürekli hariçten gazel okuyarak her şeyi eleştirmek makbul bir davranış değil. Asrın felaketi üzerinden bir sene geçti… Yaraları sarmak için yapılanlar ortada. Ama birileri görmüyor! MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dile getirdiği gibi; “Beceremezler diyenlerin payına mahcubiyet düştü…” Gerçekten birileri iktidarın 6 Şubat depremlerinin enkazı altında kalmasını bekliyordu!.. Milletimizin maruz kaldığı korkunç felaket karşısında, derhâl el birliği yaparak bu badireyi atlatabilmek adına; harekete geçmek gerekirken, kimileri enkazdan siyasi rant devşirme peşindeydi. Her şeyi ama her şeyi, sadece eleştiriyorlardı. Eleştirmekten de öteye karalıyorlardı. Sosyal medya denilen mecralarda yalan, iftira ve halkı endişeye sürüklemek adına, her türlü alçaklık da yapılıyordu. Sorarım sizlere, (Filanca baraj yıkılacak) diye, aslı astarı olmayan bir dedikoduyu dolaşıma sokarak, felaketzede insanları yeni bir korku ve telaşa sevk eden, hatta arama-kurtarma çalışmalarını düpedüz kesata uğratanlar, başka bir ülkede olsa, ne gibi bir cezaya çarptırılırdı acaba? Ama bizim ülkemizde, hiçbir şey yapılmadı bu şer odaklarına. Öyle olduğu içindir ki, malum fitneciler, hiçbir şey olmamış gibi tezvirat yapmaya, bozguncu yayınlarına devam etti. Beri tarafta, gerçekten bu ülkeyi seven insanlar, maddi-manevi olarak, afetzede insanlarımıza yardım etmek için tek kelimeyle seferber oldular. O destansı gayretler gözlerimizi yaşartmıştı. Tek tek kişiler olarak yahut bir organizasyonun içinde veyahut bir kamu kuruluşunun çatısı altında, ama her hâl ve şartta bir can kurtarmak, sıkıntı içindeki bir insanın yarasına merhem olmak için, bütün dünyanın gıpta ile izlediği kahramanlıklar sergilediler. Onlar insanlık adına bütün bu fedakârlıkları sergilerken, yukarıda bahsini yaptığımız karanlık ruhlu kişiler de, kendi tıynetleri istikametinde kötülük pompalama yarışı içindeydi…
Çok şükür ki kötülerin istediği olmadı. İyilik her zamanki gibi galip geldi… Türkiye deprem yaralarını sarmada, dünyaya örnek olacak bir başarı sergiledi. Bütün olumsuzluklara, bütün zorluklara rağmen, felaketin etkisini en aza indirmek adına tarihî bir başarı kaydedildi. Asrın felaketinden tam bir yıl sonra, bazıları hâlâ o bildik teraneleri tekrarlıyor. Hani nerede, ne yapılmış gibi saçma sapan şeyleri konuşmaya devam ediyorlar. Afetin evlerini yıktığı üç buçuk dört milyon insanı, makul bir süre içinde geçici barınaklara yerleştirmiş, olağanüstü şartlarda onların iaşesini sağlamış, sağlık hizmetlerini karşılamış bir Türkiye, bu çaptaki felaketle mücadele edebilmiş tek ülkedir. Bunun altını kalın bir çizgi ile çizelim! Afet sonrasında şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak için, yalnızca mesken inşaatı yapılmıyor tabii. Başta hastane, okul gibi kamu kuruluşları olmak üzere, kritik hizmetler için hızla bir inşa ve ihya çalışması yapılırken, vatandaşların çalışma hayatına devam edebilmesi için binlerce iş yeri de inşa ediliyor. Şu ana kadar bu bapta binlerce iş yeri teslimatı da yapıldı. Son dört beş günden beri, hak sahibi vatandaşlara anahtar teslimi yapılan mesken sayısı 25 bini geçti. İki ay içinde bu rakam kırk beş bine tamamlanacak. 2024 yılı sonuna kadar da bu sayı iki yüz bine ulaşacak… Hâlâ daha ileri geri konuşanları insafa davet ediyoruz! Benzer afetlere maruz kalmış başka ülkelere baksınlar bakalım, bu kadar zaman içinde bu ölçekte bırakın kalıcı inşaat yapmayı, konteyner kent veya prefabrik yapı olarak, bu sayıda kurulum yapabilmişler midir? Ne yazık ki, hakikati görmek istemeyenler için yapılabilecek bir şey yok. Yapılanları gözlerine bile soksanız yine görmezlikten gelecekler!..
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının yayınladığı, “Asrın Felaketinin 1 Yılı: İNŞA VE İHYA ÇALIŞMALARI" başlıklı 580 sayfalık kitapta, yapılan hizmetler çok güzel özetlenmiş… Hâlâ daha; ‘ortada yapılan bir şey yok’ diye her şeyi inkâr etme yüzsüzlüğünü yapanlar, adı geçen kitaba bir göz atsalar, belki istifade ederler!.. Her hizmeti tek tek saymanın imkânı yok tabii. Lakin saysanız da inkârcılar için gene bir şey değişmeyecek. Hatırlayınız; Defne Devlet Hastanesi, felaketin hemen akabinde, yalnızca 44 günde inşa edilmişti. Yanlış okumadınız kırk dört günde! Üç gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın resmî açılışını yaptığı Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile İskenderun Devlet Hastanesi, keza Gaziantep Şehir Hastanesi ve diğerleri… Her biri başlı başına muhteşem birer eser. Afetzede şehirlerde yeni sanayi siteleri ve yeni ekonomik açılımlarla bölgenin hızla kalkındırılması ve rekabet gücüne kavuşması için yapılan inşa ve ihya çalışmaları her yönüyle dikkat çekici. Hâsılı, birileri ısrarla, görmek istemese de, devlet ve özel sektörün el ele; felaketin yaralarını sarmak için hummalı bir çalışma içinde olması, geleceğe dair sevindirici bir durumdur... Depremlerde kaybettiğimiz canların telafisi yok. Ancak maddi açıdan afetin izlerini silmek bizim için mecburiyettir.

QOSHE - Asrın felaketine karşı, asrın dayanışması… - İsmail Kapan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Asrın felaketine karşı, asrın dayanışması…

15 1
08.02.2024

Elini taşın altına koymak yerine, sürekli hariçten gazel okuyarak her şeyi eleştirmek makbul bir davranış değil. Asrın felaketi üzerinden bir sene geçti… Yaraları sarmak için yapılanlar ortada. Ama birileri görmüyor! MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dile getirdiği gibi; “Beceremezler diyenlerin payına mahcubiyet düştü…” Gerçekten birileri iktidarın 6 Şubat depremlerinin enkazı altında kalmasını bekliyordu!.. Milletimizin maruz kaldığı korkunç felaket karşısında, derhâl el birliği yaparak bu badireyi atlatabilmek adına; harekete geçmek gerekirken, kimileri enkazdan siyasi rant devşirme peşindeydi. Her şeyi ama her şeyi, sadece eleştiriyorlardı. Eleştirmekten de öteye karalıyorlardı. Sosyal medya denilen mecralarda yalan, iftira ve halkı endişeye sürüklemek adına, her türlü alçaklık da yapılıyordu. Sorarım sizlere, (Filanca baraj yıkılacak) diye, aslı astarı olmayan bir dedikoduyu dolaşıma sokarak, felaketzede insanları yeni bir korku ve telaşa sevk eden, hatta arama-kurtarma çalışmalarını düpedüz kesata uğratanlar, başka bir ülkede olsa, ne gibi bir cezaya çarptırılırdı acaba? Ama bizim ülkemizde, hiçbir şey yapılmadı bu şer odaklarına. Öyle olduğu içindir ki, malum fitneciler, hiçbir şey olmamış gibi tezvirat yapmaya, bozguncu yayınlarına devam etti. Beri tarafta, gerçekten bu ülkeyi seven insanlar, maddi-manevi olarak, afetzede insanlarımıza yardım etmek için tek kelimeyle seferber oldular. O destansı gayretler gözlerimizi yaşartmıştı. Tek tek kişiler olarak yahut bir organizasyonun içinde veyahut bir kamu kuruluşunun çatısı altında, ama her hâl ve şartta bir can kurtarmak, sıkıntı içindeki bir insanın yarasına merhem olmak........

© Türkiye


Get it on Google Play