Seçim sandığının dumanı henüz tüterken, ileriki beş yılın hesapları da gündemde… Daha çok AK Parti ve CHP konuşuluyor, ama seçmenin ders veya kredi verdiği diğer partilerin de, durumu göz ardı edilmemeli! Evet, Türk Halkı siyasi partilere kuvvetli bir ders ve aynı ağırlıkta da ödev verdi!.. Bakalım hangi parti/partiler bu dersi iyi kavrayacak, verilen ödevi hakkıyla yerine getirebilecek. AK Parti hanesine, belki de en ağır hesap kesildi. Esasen 2015 yılından itibaren, tedricen sinyalleri verilen 31 Mart ayarının bu derece keskin olması; pekâlâ 2019 seçimlerinde İstanbul, Ankara, Adana, Antalya gibi büyükşehirlerin kaybedilmesiyle verilmiş olan güçlü uyarının yeterince değerlendirilemediğini ortaya koyuyor. Eğer bu ders tam olarak anlaşılmış olsaydı, en azından ekonomik sebeplerin dışında kalan siyaset sosyolojisinin etkenleri olumlu yöne çevrilebilirdi. Yani her hâlükârda 31 Mart acı tecrübesinin yaşanması kaçınılmaz olsa da, neticesi daha hafifletilebilirdi… Pazar günü akşamından bu yana yapılan açıklamalar, AK Parti cephesinde bu işlerin daha farklı, geniş ve katı biçimde ele alınacağına işaret ediyor. Şayet bunu tam manasıyla hayata geçirebilirse, 31 Mart sarsıntısı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle yeni bir başlangıç olabilir. Ancak altını bir kere daha çizerek teyit edelim; Yapılması gereken reformun gerçekçi ve yeterli olması şart. Bunun yansımalarını bekleyip göreceğiz... CHP cenahına baktığımızda şunu görüyoruz. Beklenenin hayli üzerinde ve kolayca elde edilmiş bir seçim zaferinin tatlı şaşkınlığı hüküm sürüyor. Ama hakkını teslim edelim. Genel Başkan Özgür Özel, yaptığı teşekkür konuşmasında dengeli ve ayağı yere basan açıklamalarda bulundu… Verilen oyların hepsinin CHP’ye ait olmadığını, emanet oyların da varlık ve önemini ikrar etti. İşte bu noktada CHP’nin beş yıllık dönemde nasıl bir imtihan vereceği önem arz ediyor. Daha ilk günden, DEM Parti'nin İstanbul adayı olan Meral Danış Beştaş’tan uyarıyı aldı zaten; “İmamoğlu bu oylar benimdir demesin sakın sakın. Aldığı oylar onun değil, bizim oylarımız…” CHP sadece DEM Parti'den değil, İyi Parti ve başka yerlerden çeşitli saiklerle gelen oyların da geçici olduğunu hatırda tutmak zorunda. Aksi hâlde bir sonraki seçimlerde, yeniden yüzde 25’lere iniş kaçınılmaz olur. CHP bu bilinci beş yıl boyunca muhafaza edebilir mi yoksa kendisini unutup eski günlere döner mi, bunu da zaman gösterecek. Fakat şurası kesin: 31 Mart’ta seçmenin Cumhur İttifakı'na karşı sergilediği tavır, başta ekonomik sebepler olmak üzere 21 yıllık bir iktidar döneminin irdelenmesiydi. Onca başarılı çalışma karnesine rağmen, AK Parti böyle bir neticeyle yüzleşiyorsa; 2019-2024 arası beş yıllık dönem için, ortaya ciddi bir başarı koyamayan CHP’ye, 2028 ve 2029’da nasıl bir hesap kesilir acaba? Unutmayalım, Türk halkı yeri geldiğinde, sandıkta çok kuvvetli ayar veriyor. Anavatan Partisi, 1984 mahallî seçimlerinde yüzde 41,5 oy almıştı. 1989 seçimlerine giderken, yaşı müsait olanların hatırlayacağı üzere, sandalyeye kalın bir urganla sıkı sıkıya bağlanmış bir ‘muhalif belediye başkanı’ afişi hazırlamıştı. Merkezî Yönetimin desteği olmadan muhalif belediyelerin eli kolu bağlı olacak mesajını veriyordu. Ve hayli eleştiri almıştı. Tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın benzer bir söylemine tepki geldiği gibi. Ve 1989 seçimlerinde ANAP’ın oyları yüzde 41,5’ten yüzde 21,8’e düşmüştü… Aynı seçmenin 2002 genel seçimlerinde, Meclis'te grubu bulunan beş partiyi; (DSP 136, MHP 129, FP 111, ANAP 86, DYP 85 vekil) baraj altına ittiğini unutmak mümkün değil. Teferruat için yerimiz dar. Ama örnek olarak iki partiyi verelim: DSP yüzde 22,19’dan yüzde 1,22’ye, Fazilet Partisi’nin (yüzde 15,41) yerine gelen Saadet Partisi ise, ancak yüzde 2,49 oy alabilmişti. Tabii Fazilet’in bünyesinden ayrılan yenilikçilerin kurduğu AK Parti yüzde 34,42 ile birinci olmuştu. Ve barajı aşan ikinci parti olan CHP (19,42) ile birlikte, Meclis'i teşkil etmişti. Dememiz o ki, yüz yıllık cumhuriyet tarihinin çok partili döneminde, gelen-geçen çok siyasi parti oldu. Kimisinin ömrü çok kısa oldu. 31 Mart bu bakımdan bazı partiler için varlık-yokluk noktası teşkil edebilir... Saadet Partisi Türkiye genelinde 503 bin 210 oy ve sadece bir ilçe belediyesi (Giresun-Çanakçı) alabildi. Deva Partisi keza toplam 150 bin 600 oy ve bir ilçe (Adıyaman-Çelikhan) alabildi. Demokrat Parti toplam 92 bin oy aldı. Gelecek Partisi ise yekûn olarak 34 bin 212 oy alabildi. Her ikisi de herhangi bir belediyeyi kazanamadı. Herhâlde bu partiler de oyları yüzde 7,4’ten 3,7’lere inen İyi Parti gibi umumi bir muhasebeye gidecektir… 31 Mart’ın sürpriz partisi Yeniden Refah oldu. Seçmen ona iyi bir kredi açtı. Bakalım nasıl değerlendirecek?

QOSHE - Kim ders çıkardı, kim çıkaracak?.. - İsmail Kapan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kim ders çıkardı, kim çıkaracak?..

12 1
04.04.2024

Seçim sandığının dumanı henüz tüterken, ileriki beş yılın hesapları da gündemde… Daha çok AK Parti ve CHP konuşuluyor, ama seçmenin ders veya kredi verdiği diğer partilerin de, durumu göz ardı edilmemeli! Evet, Türk Halkı siyasi partilere kuvvetli bir ders ve aynı ağırlıkta da ödev verdi!.. Bakalım hangi parti/partiler bu dersi iyi kavrayacak, verilen ödevi hakkıyla yerine getirebilecek. AK Parti hanesine, belki de en ağır hesap kesildi. Esasen 2015 yılından itibaren, tedricen sinyalleri verilen 31 Mart ayarının bu derece keskin olması; pekâlâ 2019 seçimlerinde İstanbul, Ankara, Adana, Antalya gibi büyükşehirlerin kaybedilmesiyle verilmiş olan güçlü uyarının yeterince değerlendirilemediğini ortaya koyuyor. Eğer bu ders tam olarak anlaşılmış olsaydı, en azından ekonomik sebeplerin dışında kalan siyaset sosyolojisinin etkenleri olumlu yöne çevrilebilirdi. Yani her hâlükârda 31 Mart acı tecrübesinin yaşanması kaçınılmaz olsa da, neticesi daha hafifletilebilirdi… Pazar günü akşamından bu yana yapılan açıklamalar, AK Parti cephesinde bu işlerin daha farklı, geniş ve katı biçimde ele alınacağına işaret ediyor. Şayet bunu tam manasıyla hayata geçirebilirse, 31 Mart sarsıntısı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle yeni bir başlangıç olabilir. Ancak altını bir kere daha çizerek teyit edelim; Yapılması gereken reformun gerçekçi ve yeterli olması şart. Bunun yansımalarını bekleyip göreceğiz... CHP cenahına baktığımızda şunu görüyoruz. Beklenenin hayli üzerinde ve kolayca elde edilmiş bir seçim zaferinin tatlı şaşkınlığı hüküm sürüyor. Ama........

© Türkiye


Get it on Google Play