Hemen her seferinde birileri seçim sandığına gölge düşürmek için, mutlaka bir teşebbüste bulunur! Gülünç itiraz ve yalanlarla zihinleri karıştırmaya çalışanlar, bunun fayda getirmeyeceğini iyi bellemeli… Milletimiz kendisine kurulmak istenen kirli tezgâhlar karşısında yeterince tecrübelidir. Ne var ki, şer odakları asla böyle tezgâhlardan vazgeçmez, çünkü karakterleri budur. Asılsız iddia ve yalan dolanla insanları tereddüt ve güvensizliğe sevk etmeye, tedirgin etmeye çalışan tipleri; toplumumuz gayet iyi tanıdığı içindir ki, mesela her seçim sonrasında, çöplüklerden çuvallarla oy pusulaları çıkması haberlerine hiç dönüp bakmaz bile. Ama bu pespaye haberler birilerinin yegâne sermayesi olduğundan, hep aynı tiksindirici hareketler de devam edebiliyor. 31 Mart Mahallî Seçimlerine artık iki aydan az bir zaman kaldı. Adayların büyük kısmı belli oldu ve propaganda süreci de giderek ısınıyor… Vatandaşın arzu ettiği ve beklediği şey, bu sürecin gayet medeni bir atmosferde tamamlanması ve hizmet vaatleriyle halkı ikna etmeyi başaran adayların da, sonunda mazbatasını almasıdır. Lakin bunun pek de kolay olmadığı ortada. Zira olmadık yerlerde lüzumsuz tartışma, itham, asılsız iddia ve hatta iftiraya kadar giden sataşmalar oluyor. Hiç şüphe duyulmaması gereken yerde bile bazıları ille de nifak sokmak için geri durmuyor. Mesela oy pusulası ve partilerin buradaki sıraları… AK Parti’nin kurada 1. Sırayı çekmesi üzerine 18. Sırada yer alan CHP derhal itiraz etti. 12. Sıradaki Zafer Partisi de aynı yola gitti. Oysa kura çekimi, bütün Yüksek Seçim Kurulu üyeleri ile kanun gereği Kurulun her toplantısına katılan altı partinin temsilcileri ve seçime girme hakkı bulunan 35 siyasi partinin temsilcisi ile onlarca basın mensubunun huzurunda ve yirmiye yakın TV kanalının da canlı yayın yaptığı bir ortamda gerçekleştiriliyor. Buna rağmen AK Parti 1. Sırada çıktı diye birileri çamura yatıyor… Neymiş, bir parti hep birinci sırada çıkıyormuş. Ayıptır ayıp!.. Hâlbuki, 2004 yılındaki mahallî seçimlerde; Demokratik Halk Partisi, 2009’da Sosyaldemokrat Halk Partisi, 2014’te Hür Dava Partisi, 2019’da Saadet Partisi 1. Sırada yer almış. Ama dedik ya, birileri mikser gibi ille de ortalığı karıştıracak!.. Bulanık suda balık avlamak isteyenler hüsrana uğrayacak. Bu arada Millet İttifakı'nın eski iki ana bileşeni arasında, çok şiddetli bir tartışma yaşanıyor. İyi Parti lideri Meral Akşener, İstanbul, Ankara ve İzmir’de; kendi partisinin afişlerinin asılmasına müsaade etmeyen, CHP’nin üç belediye yönetimine ateş püskürdü… Bir vakitler en sıkı müttefik olan iki siyasi partinin kısa zamanda bu noktalara gelmesi doğrusu ibret verici. Akşener diyor ki: “Bizi sansürlemek isteyen Beştepe değil, Saraçhane!..” Hatırlıyor musunuz, 14 ve 28 Mayıs genel seçimleri öncesinde, Saraçhane denilen mekân hangi buluşma ve dayanışmalara sahne oluyordu? Nereden nereye… Siyasetin böyle bir gerçeği de var: “Dün dündür, bugün bugün!” Akşener çok öfkeli. "Bu işin peşini bırakmayacağım" diyor... Kâzım Ayaydın'ın ardından... 12 Eylül 1980 öncesinde, gençliğin ideolojik namluların tam hedefinde olduğu bir dönemde; milliyetçilik ve vatanperverlik adına büyük mesuliyet yüklenen ve bu uğurda çok eza cefa çeken değerli dava adamı, merhum Avukat Kâzım Ayaydın geçen hafta bugün Hakkın rahmetine kavuştu… Malatya Pütürge’nin has evladı, kıymetli hemşehrimiz tam bir beyefendi, dost ve arkadaş canlısı, bu ülke insanının güzel hasletlerini kendinde toplamış bir kişiydi. Daima yüzü gülen, kim olursa olsun insanlara karşı çok kibar ve nazik bir şahsiyetti. 12 Eylül öncesi ortamda MHP Gençlik Kolları Başkanlığı yaptı. Nezaketi ve farklı ideolojide de olsa, insanlara karşı gösterdiği hoşgörü sebebiyle olsa gerek, Demokrat Kâzım lakabı ile anılıyordu. Kâzım Ayaydın yüklendiği çetin görevler dolayısıyla, büyük sıkıntılarla yüzleşti, mahkemelerde yargılandı ve bir müddet hapis yattı. Bu olaylar tahsil hayatını da doğrudan etkiledi. Ama asıl büyük zorluk, o dönemde temayüz etmiş kişilere yönelik tehlike ve tehditlerdi şüphesiz. Bir gün Sultanahmet Meydanındaki Adliye Binası önünde, Kâzım Abi’yi yüzü kan revan içinde, elinde şikâyet dilekçesi ile gördüğümde çok üzülmüştüm. Komünistlerin saldırısına uğramıştı… Ancak Kâzım Abi hiçbir vakit zorluk ve sıkıntılar karşısında yılmadı. Onun vatanseverliği, her zorluğu aşmasında güç kaynağı teşkil ediyordu. Sonraki yıllarda avukatlık yanında siyasete de devam etti. MHP’de iki dönem milletvekili adayı oldu. Kâzım Abi özetle bir gerçek milliyetçi olarak, her zaman bu vatanın hayrına çalıştı. Peygamber efendimiz (aleyhisselâm) “Ölülerinizi hayırla yâd ediniz” buyuruyor. Yaklaşık yirmi sene önce, bir ramazan günü akşam saatlerinde, Çemberlitaş’tan Bayazıt’a doğru yürürken, gür bir ses “İsmail Bey İsmail Bey…” dedi. Yukarıya baktım, merhum Kâzım Abi, bürosunun penceresinden bana sesleniyordu. İftara davet etti… Başka bir program sebebiyle, nazik davetine icabet edemedim. Ama o misafirperverliğini bihakkın ifa etmişti. Merhum Kâzım Abi’ye ve cümle geçmişlerimize Cenab-ı Hak gani gani rahmet eylesin…

QOSHE - Sandığa iki ay kala, çamura yatanlar!.. - İsmail Kapan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sandığa iki ay kala, çamura yatanlar!..

27 16
01.02.2024

Hemen her seferinde birileri seçim sandığına gölge düşürmek için, mutlaka bir teşebbüste bulunur! Gülünç itiraz ve yalanlarla zihinleri karıştırmaya çalışanlar, bunun fayda getirmeyeceğini iyi bellemeli… Milletimiz kendisine kurulmak istenen kirli tezgâhlar karşısında yeterince tecrübelidir. Ne var ki, şer odakları asla böyle tezgâhlardan vazgeçmez, çünkü karakterleri budur. Asılsız iddia ve yalan dolanla insanları tereddüt ve güvensizliğe sevk etmeye, tedirgin etmeye çalışan tipleri; toplumumuz gayet iyi tanıdığı içindir ki, mesela her seçim sonrasında, çöplüklerden çuvallarla oy pusulaları çıkması haberlerine hiç dönüp bakmaz bile. Ama bu pespaye haberler birilerinin yegâne sermayesi olduğundan, hep aynı tiksindirici hareketler de devam edebiliyor. 31 Mart Mahallî Seçimlerine artık iki aydan az bir zaman kaldı. Adayların büyük kısmı belli oldu ve propaganda süreci de giderek ısınıyor… Vatandaşın arzu ettiği ve beklediği şey, bu sürecin gayet medeni bir atmosferde tamamlanması ve hizmet vaatleriyle halkı ikna etmeyi başaran adayların da, sonunda mazbatasını almasıdır. Lakin bunun pek de kolay olmadığı ortada. Zira olmadık yerlerde lüzumsuz tartışma, itham, asılsız iddia ve hatta iftiraya kadar giden sataşmalar oluyor. Hiç şüphe duyulmaması gereken yerde bile bazıları ille de nifak sokmak için geri durmuyor. Mesela oy pusulası ve partilerin buradaki sıraları… AK Parti’nin kurada 1. Sırayı çekmesi üzerine 18. Sırada yer alan CHP derhal itiraz etti. 12. Sıradaki Zafer Partisi de aynı yola gitti. Oysa kura çekimi, bütün Yüksek Seçim Kurulu üyeleri ile kanun gereği Kurulun her toplantısına katılan altı partinin temsilcileri ve seçime girme hakkı bulunan 35 siyasi partinin temsilcisi ile onlarca........

© Türkiye


Get it on Google Play