Türkiye’de bir zamanlar parmakla gösterilen bir lise türü idi… İlk kurulan 8 lise, üniversite sınavlarında bu lise türünü en başa çekmiş, bütün lise türlerinde birinci sıraya yükseltmişti. Hem ders içeriği hem o yıllarda bu liselere bizzat atanan, sosyal bilimci ruhuna malik idealist okul müdürleri ve atanan özel öğretmenlerle Sosyal Bilimler Liseleri kısa zamanda adından söz ettirir olmuştu. Tabii biliyorsunuz ülkemizde güzel bir şey olunca tadını kaçırmak için her şeyi yaparız!.. Nitekim öyle oldu. Kuruluş şartı sadece büyükşehirlerimizle sınırlı olduğu hâlde bir anda irili ufaklı şehirlerde de bu liseler açılmaya başlandı. Sosyal bilimci ruhu taşıyan, taşımayan herkes bu liselere gitmeye başladı. Kısa zamanda Anadolu Liselerinin başına gelen bu liselerin de başına geldi. O başarılı, bu liselerin çıtasını tavana yükselten okul müdürleri de bundan nasibini aldı. Bu başarılı insanlar bir bir görevden alınmaya başlandı. Ve yerlerine torpilli, arkası sağlam adamlar ikame edildi. Öğretmen seçiminden hiç söz etmeyeyim! "Proje Okulu" olması hasebiyle kendilerine tanınan yetkilerle okul müdürleri, sağdan soldan kendi tanıdıkları olan birkaç yıllık öğretmenleri, alanında hiçbir başarısı olmayanları bu okullara taşıyarak kadrolar şişirildi. Ve kısa zamanda bu liseler el birliğiyle Anadolu liseleri mesabesine indirildi. Bugün neredeyse bütün şehirlerimizde birer ikişer Sosyal Bilimler Lisesi mevcut. Ama o eski iklim eski heyecan ve eski ruh yok ne yazık ki! Başarı sadece üniversite sınavlarında alınan puanlardan ibaret değildir zira. Başarı kıstasımız sadece bu olsaydı Fen Liseleri varken bu liselere gerek kalmazdı öyle değil mi? Ataullah İskenderi’nin deyimiyle; “Başarı Hakk’a uygun düşmektir.” Oysa bu liselerde hayal edilen “Yarınki Büyük Türkiye” ruhunu üzerinde taşıyan öğrenci modeli yetiştirilmesiydi. Bu liselerin kuruluş amacını MEB eski Müsteşarı, AK Parti İstanbul eski Milletvekili Prof. Dr. Necat Birinci Hoca’dan bizzat dinlemiştim. Hatırladığım kadarıyla Sosyal Bilimlerin kuruluş hikâyesiyle ilgili şunları söylemişti: “Biz İstanbul Edebiyat Fakültesinde asistan iken merhum Pof. Dr. Mehmet Kaplan Hoca sık sık 'Edebiyat liseleri' hayalinden bahsederdi. Edebiyat liselerinden öğrencilerin millî, manevi, tarih gibi alanlarda üst seviyede yetiştirilmesini arzuladığını anlatırdı. Bir akşam MEB Bakanımız Hüseyin Çelik gazetecilere İstanbul’da Sosyal Bilimler Lisesi kurulacağını açıklayınca, hemen arayıp 'Aman Sayın Bakanım bizim böyle bir hazırlığımız yok, ne yaptınız?' deyince Sayın Bakan, 'Mehmet Kaplan Hocanın hayalini gerçekleştireceğiz. Tam zamanıdır' dedi. Ve hemen işe koyulduk ve kısa zamanda Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesini kurduk. Amacımız sadece büyükşehirlerde birer lise kurmaktı ama siyasilerin araya girmesiyle sayıları çoğaldı!” Evet bu liselerin serencamı budur. Bugüne geldiğimizde birer Anadolu Lisesi kıvamına gelen bu liselerin eski şaşaalı günlerini yakalayabilmesi için acilen kadroların yenilenmesi gerekmektedir. Bu türde okul sayısı her ilde 1 adet olmak üzere yeniden karara bağlanmalıdır. Özellikle Tarih, TDE, Sosyoloji, Din Bilimleri, Psikoloji gibi derslerin düzeyi ağırlaştırılıp yarının düşünen, sorgulayan, kendi ülkesinin sorunlarına detaylı bakabilen gençliğinin altyapısı hazırlanmalıdır. Ancak bütün bunlar yapılırken bu liselerden mezun olanlara Hukuk, Kamu Yönetimi, Uluslararası İlişkiler ve diğer alanlarda üniversite sınavlarında ek puan verilmesinin de önü açılmalıdır. Hasılı Sosyal Bilimler Liselerinde yeniden bir düzenleme şarttır...

QOSHE - Sosyal Bilimler Liseleri… - Meryem Aybike Sinan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sosyal Bilimler Liseleri…

15 10
02.02.2024

Türkiye’de bir zamanlar parmakla gösterilen bir lise türü idi… İlk kurulan 8 lise, üniversite sınavlarında bu lise türünü en başa çekmiş, bütün lise türlerinde birinci sıraya yükseltmişti. Hem ders içeriği hem o yıllarda bu liselere bizzat atanan, sosyal bilimci ruhuna malik idealist okul müdürleri ve atanan özel öğretmenlerle Sosyal Bilimler Liseleri kısa zamanda adından söz ettirir olmuştu. Tabii biliyorsunuz ülkemizde güzel bir şey olunca tadını kaçırmak için her şeyi yaparız!.. Nitekim öyle oldu. Kuruluş şartı sadece büyükşehirlerimizle sınırlı olduğu hâlde bir anda irili ufaklı şehirlerde de bu liseler açılmaya başlandı. Sosyal bilimci ruhu taşıyan, taşımayan herkes bu liselere gitmeye başladı. Kısa zamanda Anadolu Liselerinin başına gelen bu liselerin de başına geldi. O başarılı, bu liselerin çıtasını tavana yükselten okul müdürleri de bundan nasibini aldı. Bu başarılı insanlar bir bir görevden alınmaya başlandı. Ve yerlerine torpilli, arkası sağlam adamlar ikame edildi. Öğretmen seçiminden hiç söz etmeyeyim! "Proje Okulu" olması hasebiyle kendilerine tanınan yetkilerle okul müdürleri, sağdan soldan kendi tanıdıkları olan birkaç yıllık öğretmenleri,........

© Türkiye


Get it on Google Play