Ocak ayında, “ulusal” ve “saygın” bir gazetemizde, “gazeteciliğe, spor yazarlığına, futbol yorumculuğuna kapkara leke düşürenlerin olduğunu” iddia eden bir yazı yayımlandı. Ben de “bu iddialarla ilgili olarak, başta Türkiye Spor Yazarları Deneği (TSYD) olmak üzere meslek kuruluşlarımız olan cemiyetlerimizi ve Basın Konseyi’ni göreve davet eden” yazımda, iddiaları anlatmıştım. Şöyle ki… “Ey ‘evrensel gazetecilik ilkelerini tüzüklerine yerleştiren’ meslek kuruluşlarımızın, başta Türkiye Spor Yazarları Derneği ile merkezi İstanbul olan Gazeteciler Cemiyetinin ve de sloganı ‘Daha özgür ve saygın bir medya için’ olan Basın Konseyinin yöneticileri, geçen hafta ‘ulusal’ bir gazetemizin ‘müstear ad kullanan’ spor yazarının ‘tüyler ürpertici’ yazısında yazılanlar için ‘araştırma ve soruşturma yapmak’ ve de alacağınız sonuçlara göre de ‘gereğini yerine getirmek’ zorundasınız.
Çünkü, kuruluşlarımıza üye olan ‘bütün futbol yazan ve yorumlayan gazeteciler’ töhmet altındadır; susamazsınız, bilmezlik, duymazlık edemezsiniz!.. ‘Locanın duvarındaki tabloyu isteyen gazeteci kim? Özellikle basın tribününde onlarca kişiye yer varken bir kısım gazeteci neden locadan izliyor? Locadan izleyen gazeteciler kimler?’ sorularının sorulması ile başlayan ve daha sonra yazarlar bölümünden kaldırılan yazı, benim bilgisayarımda duruyor. Ve de bu yazımı, tüylerim diken diken olarak ve o yazıyı tekrar tekrar okuyarak yazıyorum… Yazar, ‘Loca sahiplerinin de, o localara giden gazetecilerin de kimler olduğunu bildiğini, elinde raporlar olduğunu’ iddia ederek… ‘Localarda gazetecilerin içtiği viskilerin markasını bile biliyorum. Hangi gazeteci kaç duble içti, ne kadar fıstık yedi? Locaya gelen kebaplardan kaç porsiyon götürdü? Hepsini biliyorum. Çünkü rapor masamda duruyor’ diyerek… ‘Pahalı viski bile ikram etmiyorlar. Yancı olduğunuz için size en ucuz viski ikram ediliyor’ cümlesini kuruyor… Yazıda ‘çok ağır suçlamalar, iddialar, ifadeler, hakaretler’ var. Yazar, ‘30 Ağustos’a kadar mühlet verdiğini’ ve de ‘Eğer durum düzelmezse, medyada temizlik operasyonu yapacağını’ ifade ederek, yazısına noktayı koyuyor…” Neredeyse bir ay geçti, o gün bugündür, meslek kuruluşlarımızdan ses seda çıkmadı… “İddialar araştırılıp, ‘doğru değilse’ de, ‘doğru ise” de gereğinin yapılması gerekirdi.
Ama, bu adım atılmadı ve leke, “mesleğimizin, İstanbul statlarında maçları izleyip yazan ve TV ekranlarınsa yorumlayan” meslektaşlarımızın üzerine “yapışıp” kaldı!..
Şubat başında bu defa T24 Bağımsız İnternet Gazetesi (Medya Ombudsmanı) Faruk Bildirici “Nerelerdesiniz; ‘Bu leke temizlenmeyecek mi?” başlıklı bir yazı yazdı ve “iddiaları” anlatarak, meslek kuruluşlarımızı göreve davet etti: “Yazının yayımlandığı 16 Ocak’tan bu yana günler geçti, ne futbol yazarlarından ne de TSYD’den ses çıktı! Sadece Türkiye gazetesinin spor yazarı Öcal Uluç, bu yazıdan söz etti. Uluç, ‘Dehşet verici iddialar’ yazısında iddiaların ‘tüyler ürpertici’ olduğunu vurgulayarak TSYD, Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Konseyi’ni ‘bu iddiaları araştırmaya ve gereğini yerine getirmeye’ çağırdı. Ben de Uluç’un çağrısını destekliyor; meslektaşlarımdan, basın tribünleri ve o localardan fotoğraf da bekliyorum.” Faruk Bildirici’ye teşekkür ediyor ve meslek kuruluşlarımızın yöneticilerine “tekrar” soruyorum; Tüzüklerinizde “meslek saygınlığına halel getirenlerle mücadele” yok mu?
“Mesleğimize sürülen leke” çok koyu ve çok büyüktü… Ya bu tablo?.. Dünyanın en büyük 32 kulübü… Yıllardır, “Türkiye’nin en büyüğü biziz” diyen yöneticiler, hocalar ve futbolcular bilmem ki, okudular mı?.. Dünyaca ünlü futbol dergisi Four Four Two, dünyanın en büyük 32 kulübünün sıralamasını yaptı. İşte o liste... 1-Real Madrid, 2-Barcelona, 3-Manchester United, 4-Bayern Münih, 5- Liverpool, 6-Juventus, 7-Milan, 8-Manchester City, 9-Chelsea, 10-İnter, 11-PSG, 12-Arsenal, 13-Ajax, 14-Borussia Dortmund, 15-Atletico Madrid, 16-Tottenham, 17-Roma, 18-Benfica, 19-Napoli, 20-Boca Juniors, 21-River Plate, 22-Galatasaray, 23-Porto, 24-Flamengo, 25-Corinthians, 26-Fenerbahçe, 27-Valencia, 28-Sao Paulo, 29-Marsilya, 30-Beşiktaş, 31-Celtic, 32-Rangers. Acımamak ve acımak… Görmezlikten gelerek hata yapan hakemleri uyarmayan VAR hakemleri için söylüyorum; Bu hakemlere acımayın… Göz göre göre… Takımlardan çok, Federasyonu ve MHK’yı sabote ediyorlar… Bu arada “VAR çağırmamalıydı, zira VAR protokolünde yok” diye “olmayan penaltıdan gol atıp, bir tarafa puan kazandırmayı, öte tarafa puan kaybettirmeyi” yeğleyen “futbol yorumcularımıza” da soruyorum; “Usulde haklı olabilirsiniz ama ya esasta; vicdanınız sızlamayacak mıydı?..” Şaka!.. A Millî Futbol Takımı’nın B Ligi’nde mücadele edeceği 2024/25 UEFA Uluslar Ligi kuraları, çekildi ve 4’üncü gruba düştük; “Türkiye, Galler, İzlanda, Karadağ…” “Bundan iyisi Şam’da kayısı” sözü, tam da bu kura için söylenmiş galiba…

QOSHE - Bu tablo daha acı!.. - Öcal Uluç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu tablo daha acı!..

29 0
10.02.2024

Ocak ayında, “ulusal” ve “saygın” bir gazetemizde, “gazeteciliğe, spor yazarlığına, futbol yorumculuğuna kapkara leke düşürenlerin olduğunu” iddia eden bir yazı yayımlandı. Ben de “bu iddialarla ilgili olarak, başta Türkiye Spor Yazarları Deneği (TSYD) olmak üzere meslek kuruluşlarımız olan cemiyetlerimizi ve Basın Konseyi’ni göreve davet eden” yazımda, iddiaları anlatmıştım. Şöyle ki… “Ey ‘evrensel gazetecilik ilkelerini tüzüklerine yerleştiren’ meslek kuruluşlarımızın, başta Türkiye Spor Yazarları Derneği ile merkezi İstanbul olan Gazeteciler Cemiyetinin ve de sloganı ‘Daha özgür ve saygın bir medya için’ olan Basın Konseyinin yöneticileri, geçen hafta ‘ulusal’ bir gazetemizin ‘müstear ad kullanan’ spor yazarının ‘tüyler ürpertici’ yazısında yazılanlar için ‘araştırma ve soruşturma yapmak’ ve de alacağınız sonuçlara göre de ‘gereğini yerine getirmek’ zorundasınız.
Çünkü, kuruluşlarımıza üye olan ‘bütün futbol yazan ve yorumlayan gazeteciler’ töhmet altındadır; susamazsınız, bilmezlik, duymazlık edemezsiniz!.. ‘Locanın duvarındaki tabloyu isteyen gazeteci kim? Özellikle basın tribününde onlarca kişiye yer varken bir kısım gazeteci neden locadan izliyor? Locadan izleyen gazeteciler kimler?’ sorularının sorulması ile başlayan ve daha sonra yazarlar bölümünden kaldırılan yazı, benim bilgisayarımda duruyor. Ve de bu yazımı, tüylerim diken diken olarak ve o yazıyı tekrar tekrar okuyarak yazıyorum… Yazar, ‘Loca sahiplerinin de, o localara giden gazetecilerin de kimler olduğunu bildiğini, elinde raporlar olduğunu’ iddia ederek… ‘Localarda gazetecilerin içtiği viskilerin markasını bile biliyorum.........

© Türkiye


Get it on Google Play