Ey “evrensel gazetecilik ilkelerini tüzüklerine yerleştiren” meslek kuruluşlarımızın, başta Türkiye Spor Yazarları Derneği ile merkezi İstanbul olan Gazeteciler Cemiyeti’nin ve de sloganı “Daha özgür ve saygın bir medya için” olan Basın Konseyi’nin yöneticileri, geçen hafta “ulusal” bir gazetemizin “müstear ad kullanan” spor yazarının “tüyler ürpertici” yazısında yazılanlar için “araştırma ve soruşturma yapmak” ve de alacağınız sonuçlara göre de “gereğini yerine getirmek” zorundasınız. Çünkü, kuruluşlarımıza üye olan “bütün futbol yazan ve yorumlayan gazeteciler” töhmet altındadır; susamazsınız, bilmezlik, duymazlık edemezsiniz!.. “Locanın duvarındaki tabloyu isteyen gazeteci kim? Özellikle basın tribününde onlarca kişiye yer varken bir kısım gazeteci neden locadan izliyor? Locadan izleyen gazeteciler kimler?” sorularının sorulması ile başlayan ve daha sonra yazarlar bölümünden kaldırılan yazı, benim bilgisayarımda duruyor. Ve de bu yazımı, tüylerim diken diken olarak ve o yazıyı tekrar tekrar okuyarak yazıyorum… Yazar, “Loca sahiplerinin de, o localara giden gazetecilerin de kimler olduğunu bildiğini, elinde raporlar olduğunu” iddia ederek… “Localarda gazetecilerin içtiği viskilerin markasını bile biliyorum. Hangi gazeteci kaç duble içti, ne kadar fıstık yedi? Locaya gelen kebaplardan kaç porsiyon götürdü? Hepsini biliyorum. Çünkü rapor masamda duruyor” diyerek… “Pahalı viski bile ikram etmiyorlar. Yancı olduğunuz için size en ucuz viski ikram ediliyor” cümlesini kuruyor… Yazıda “çok ağır suçlamalar, iddialar, ifadeler, hakaretler” var. Yazar, “30 Ağustos’a kadar mühlet verdiğini” ve de “Eğer durum düzelmezse, medyada temizlik operasyonu yapacağını” ifade ederek, yazısına noktayı koyuyor… Geçen yılın eylül ayında, Türkiye Spor Yazarları Derneği Başkanı Oğuz Tongsir, “Kamuoyuna açıklama; Spor Yazarlığı Kulüp Avukatlığı Değildir” başlığı ile bir açıklama yapmıştı.
Açıklamada “Ne acıdır ki son dönemlerde birkaç spor yazarının gerçek mesleklerini bir kenara bırakıp TV’lerde, gazetelerde ve YouTube kanallarında bazı spor kulüplerinin bir bakıma avukatlığına soyundukları gözlemlenmektedir. TSYD’nin raiting, tiraj ve tıklanma uğruna kendi mesleklerini unutan bu kişilerin tutumunu tasvip etmesi asla mümkün değildir. Gerek polemiklerde, gerekse hukuki süreçlerde, bu kişilerle hiçbir zaman birlikte hareket etmeyecek, 60 yıldan bu yana olduğu gibi sadece ve sadece mesleğini yapan spor yazarlarının arkasında duracaktır” deniliyordu. Öncelikle bu açıklamayı yapan Sayın Başkan’ın “ulusal bir gazetede çıkan ve içinde meslek adına çok acı iddialar olan yazıyı okuduğunu” sanıyorum ve de “Localar ve Locacılar” iddiasının gerçek olup olmadığını ortaya çıkarma yükümlüğünün görevi olduğuna inanıyorum. Tabii, Basın Konseyi ve İstanbul merkezli Gazeteciler Cemiyeti yöneticilerinin de… Bir iyi, iki kötü! Hasan Arat ve arkasından Fernando Santos’un gelişi ile Beşiktaş “büyük olduğunu” sahada da göstermeye başladı…
Ne var ki, “büyük” Trabzonspor’da, Abdullah Avcı gibi bir hoca geldiği hâlde, “kötü görüntüler veren” bir zincir yaşanıyor…
“Büyüklüğe, Muharremli, Selamili eski görüntülerden örnekler vererek yürüyen” Adana Demirspor’da da “tam bir dağılma” gözleniyor; yazık!.. Trabzon’da da, Adana’da da tez elden çare bulunmalı, ama nasıl olacak; işte o meçhul... İyi ki varsın!.. Ömer Faruk kardeş, evet “iyi ki varsın” ve herkese “hakem yorumları, hakem eleştirileri, hakem haberleri nasıl yapılır, nasıl yazılır” gösteriyorsun… “Kendilerini dev aynasında görerek” her gece TV ekranlarında ve ertesi sabah da spor sayfalarında, üstelik “birbirlerine çok zaman ters düşen ahkâmları kesme yarışına çıkanlar”, senin yazılarını ve eleştiri üslubunu “birazcık” örnek alsalar, Türk hakemliği, hem sosyal medya, hem de medya baskısından ve kirlenmesinden büyük ölçüde kurtulacak… Bilmeli ve düşünmeliler ki, “hakem eleştirisi ve yorumları ‘reyting ve tiraj kapışması’ değil, ‘gazeteci üslubu’ ile” yapılmalı ve işte onun için yazıların onlara “ders” olmalı!.. Hakem / Gözlemci / Merkez Hakem Komitesi / Federasyon eleştirilerin, “bilgiye, belgeye dayandırıldığı” için, aslında “hakaret değil” hakemlere de, MHK’ya da, Federasyon’a da “yol gösterici” oluyor… Senin üslubuna yaklaşan “hakem yorumcusu” bir eski hakemimiz de var; Deniz Çoban… Galiba “senin yazılarını ‘üslubuna dikkat ederek’ hiç kaçırmadan okuyor”; doğruyu da yapıyor… Sevgili Ömer Faruk, Uluçmarket’in “Şaka” bölümünde sana bir sorum var; cevabını merak ediyorum… Bu ne perhiz ve bu ne lahana turşusu!.. İşler çok iyi giderken, birdenbire “hatalı adımlar ve açıklamalar” ile kendinizi de, başkanı olduğunuz Galatasaray Kulübü’nü de zor durumlara soktunuz, Sayın Dursun Özbek… Riyad’da “Ali Koç’un lokomotifliğini kabul edip, arkasına takıldınız… Çok geçmeden “Ben başkan olduğum sürece Fenerbahçe’yi şampiyon yapmayacaklar” diyen Ali Koç’a hem de çok haklı olarak “Kim yapmayacak onu söylemelisin” eleştirisini yaptınız… Tamam da, bu açıklamanın arasından “dört gün geçmeden” bu defa çıkıp “Galatasaray’ın şampiyonluğu engellenmek isteniyor” deyiverdiniz… Hem “perhiz” yapıp, hem “lahana turşusu” yemek” olur mu, Dursun Başkan; “Kim Galatasaray’ın şampiyonluğunu engelliyor” açıklamanız gerekmiyor muydu?.. Şaka!.. Sevgili Ömer Fark Ünal, dün sabah Türkiye’deki “Federasyon sonunda dediğimize geldi!” başlıklı yazını okuduktan sonra… Aklıma bir soru geldi. Sana o soruyu soracağım, cevabını da merakla bekliyorum: Futbol Federasyonu Başkanı sana “MHK Başkanlığı” teklifi yapsa, kabul eder misin?..

QOSHE - Dehşet verici iddialar! - Öcal Uluç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Dehşet verici iddialar!

52 1
22.01.2024

Ey “evrensel gazetecilik ilkelerini tüzüklerine yerleştiren” meslek kuruluşlarımızın, başta Türkiye Spor Yazarları Derneği ile merkezi İstanbul olan Gazeteciler Cemiyeti’nin ve de sloganı “Daha özgür ve saygın bir medya için” olan Basın Konseyi’nin yöneticileri, geçen hafta “ulusal” bir gazetemizin “müstear ad kullanan” spor yazarının “tüyler ürpertici” yazısında yazılanlar için “araştırma ve soruşturma yapmak” ve de alacağınız sonuçlara göre de “gereğini yerine getirmek” zorundasınız. Çünkü, kuruluşlarımıza üye olan “bütün futbol yazan ve yorumlayan gazeteciler” töhmet altındadır; susamazsınız, bilmezlik, duymazlık edemezsiniz!.. “Locanın duvarındaki tabloyu isteyen gazeteci kim? Özellikle basın tribününde onlarca kişiye yer varken bir kısım gazeteci neden locadan izliyor? Locadan izleyen gazeteciler kimler?” sorularının sorulması ile başlayan ve daha sonra yazarlar bölümünden kaldırılan yazı, benim bilgisayarımda duruyor. Ve de bu yazımı, tüylerim diken diken olarak ve o yazıyı tekrar tekrar okuyarak yazıyorum… Yazar, “Loca sahiplerinin de, o localara giden gazetecilerin de kimler olduğunu bildiğini, elinde raporlar olduğunu” iddia ederek… “Localarda gazetecilerin içtiği viskilerin markasını bile biliyorum. Hangi gazeteci kaç duble içti, ne kadar fıstık yedi? Locaya gelen kebaplardan kaç porsiyon götürdü? Hepsini biliyorum. Çünkü rapor masamda duruyor” diyerek… “Pahalı viski bile ikram etmiyorlar. Yancı olduğunuz için size en ucuz viski ikram ediliyor” cümlesini kuruyor… Yazıda “çok ağır suçlamalar, iddialar, ifadeler, hakaretler” var. Yazar, “30 Ağustos’a kadar mühlet verdiğini” ve de “Eğer durum düzelmezse, medyada temizlik operasyonu yapacağını” ifade ederek, yazısına noktayı koyuyor… Geçen yılın eylül ayında, Türkiye Spor Yazarları Derneği Başkanı Oğuz Tongsir, “Kamuoyuna açıklama; Spor Yazarlığı Kulüp Avukatlığı Değildir”........

© Türkiye


Get it on Google Play