BAŞKAN BİR; Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi… Mehmet Büyükekşi, bazı kulüp başkanlarının bütün engelleme çabalarına rağmen, “Profesyonel futbol liglerini kuran rahmetli Orhan Şeref Apak’tan sonra, Türk futbolunda kurumsal olarak, sahalara, tribünlere kadar uzanan çağdaş uygulamalara imza atan, uluslararası arenada atılan büyük adımlara da “devrim niteliğindeki” projeler ekleyen başkan” olarak “doğru yolda” ilerliyor… İlerleyecek… Ne var ki, “spor medyamızın ‘kulüpçü ve başkancı’ kesiminin bir bölümü” hâlâ “Büyükekşi istifa edecek, etmeli” kampanyasını sürdürme gayreti içinde… İşe siyasi görüşlerini de karıştıranlar var… “Tek tük kaldıklarının” da farkında değiller… BAŞKAN İKİ; Dursun Özbek, “kendi kulübünün içinde, ‘futbolun, sporun nerelere vardığının ve daha da varacağından haberleri olmayan” kendi üyelerinin (Bazıları da ise siyaset karıştırıyor) engelleme çabalarına rağmen, gerek kulüpteki, gerek Sportif AŞ’deki vekilleri ve arkadaşlarıyla beraber, “Galatasaray’ı Avrupa’nın büyükleri” sınıfına yükseltmek için, gerek sahalarda, gerek “büyük gayrimenkul projelerinde”, gerek kasalarda “devrim sayılacak” adımlar atıyor… “Borç batağından kurtulma” yolunda, “büyük rakipleri ile arayı” açtıkça açıyor… Özetle “Camiasını birleştiriyor. Geçmiş dönemleri suçlamayan tek başkan. Diğer takımların başkanlarına bakıyorsun hepsi geçmiş dönemlere laf ediyor. Kulübe borçsuzluk kâğıdını almak için cebinden çok büyük para ödedi, ben canlı gözlerimle gördüm. Her Galatasaraylı ona destek olmalıdır. Ben de seçimlerde onu destekleyeceğim, maddi ve manevi olarak yanında olacağım” dedi. Ona yakışan bir konuşmaydı, helâl olsun!.. *BAŞKAN ÜÇ; Hasan Arat, “giden yönetimden, saha olarak da, kasa olarak da ‘tam bir enkaz’ devralmış” bir başkan… Beşiktaş’ı, “Üç büyükler zincirinden koparmamak için” elinden geleni yapmak zorunda… Kulübün, “gelir ve alacak olarak, kasasına koyacağı” tek kuruş yok… Galatasaray’ın ve Fenerbahçe’nin futbol kadrolarının yanında, “ligin orta sıralarındaki takımlara bile yenilen” bir kadroyu kucağında bulmuş… Ve “kan kusup, ‘kızılcık şerbeti’ diyerek” camiasına, taraftarına umut aşılamak durumunda… Ama… Ne yazık ki, sevgili Erol Kaynar bile, “Öyle ama böyle” diyerek “eleştirenler” kafilesine katılmış, geçen gün TV ekranlarında onu dinlerken, üzüldüm… Bu üç Başkan’a haksızlık edilmemeli… Onlara Türk sporunun ihtiyacı var!.. Okan Hoca’m, dikkat! Galatasaray’da “ünlü yabancıların ‘şımarık’ tutumlarına çare” bulunmalı… Evet, elbette onların, dünyanın dört bir yanında olduğu gibi, “normallere verilmeyen” hakları var ama bir yere kadar… Eğer, “şampiyonluk yarışı, “kıl payı” sürüyorsa, Afrika Kupası’na giden “Afrikalı oyunculardan” mesela “Samsunsporlu olanlar”, bu haftaki Galatasaray maçına yetişiyor da, “Galatasaraylı olan ‘ünlü’ oyuncu’ Samsunspor maçına yetişemiyorsa”, bunu “olabilir” diye kabul etmek, olmaz, olmamalı!.. İcardi ile başlayan “Aman kırmayalım, küsmesin” ayrıcalığı, eğer Ziyech’lere kadar uzanıyorsa, işte o olmaz, olmamalı!.. ???? Riyad’da “Süper Kupa’yı oynamamak ve Federasyonu zor duruma düşürerek, başkan Büyükekşi’nin istifasını sağlamak için” yazıldığına inandığım senaryoyu oynayarak, “kasalarına 1,6 milyon avroyu peşin peşin koydukları hâlde, ‘maçı oynamadan’ İstanbul’a dönen” Galatasaray ile Fenerbahçe “bu paraları iade etmek” durumundalar; zira Suudi Arabistan “peşin verilen paraları” istemiş, Federasyon’a yazı göndererek…
Galatasaray Başkanı suskun. Ama Fenerbahçe Başkanı “1,3 milyon aldığımızı biliyorum, bir üç daha üstüne gelmiş olabilir” diyecek kadar “ne olduğundan haberinin tam olmadığını” söyleyebiliyor. “Tabii ki bizim hakkımız değil o para. Federasyon isterse iade edeceğiz. İsteyecektir muhtemelen iade etmek için. Bizim Federasyon’la yaptığımız bir sözleşme var. Suudi tarafıyla Federasyon arasında var. Hak ve hukuk olarak aldığımız parayı iade etmeliyiz” diyor. Ama “Federasyon isterse” şartı ile… Yani, Federasyon istemese, “oynamadıkları maç için, aldıkları 1,6 milyon avroyu” vermeyecekler. Vay… Vay… Vay… Sayın Başkan, sonunda da, “patlayan bombayı ‘gene’ Federasyon’un kucağına bırakma” çabasında, “Süreç boyunca TFF şeffaf davransaydı sürecin sonunun böyle olmayacağını düşünüyorum” diyor… “Kasalara peşin peşin giren ‘onca’ avroyu, Federasyon ‘şeffaf davranmayarak’ nasıl saklamış” da “süreci, ‘Başkanlardan habersiz’ iade sonucuna kadar’ götürmüş”; ben pek anlayamadım, anlayan varsa, beri gelsin… Bu arada, Suudiler “sadece verdikleri parayı değil, yaptıkları masrafları da istemişlerse”, hiç şaşmam; haklarıdır!.. Şaka!.. Bakambu, sezon başında Al-Nassr takımından 700 bin avro bedelle alınmıştı. Süper Lig’in ilk yarısının büyük bölümünde “yedek kulübesinde oturup” şimdi de, La Liga’ya, yedinci durumdaki Real Betis’e “5 milyon avro bonservis + 5 milyon avro bonus ile” gidiyor. Bir de bunca ay onun için “işe yaramıyor” demiştik, lig sonuna kadar birçok futbolcunun maaşını o ödeyecek; daha ne yapsın?..

QOSHE - Üç Başkan’a haksızlık ediliyor!.. - Öcal Uluç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Üç Başkan’a haksızlık ediliyor!..

41 0
03.02.2024

BAŞKAN BİR; Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi… Mehmet Büyükekşi, bazı kulüp başkanlarının bütün engelleme çabalarına rağmen, “Profesyonel futbol liglerini kuran rahmetli Orhan Şeref Apak’tan sonra, Türk futbolunda kurumsal olarak, sahalara, tribünlere kadar uzanan çağdaş uygulamalara imza atan, uluslararası arenada atılan büyük adımlara da “devrim niteliğindeki” projeler ekleyen başkan” olarak “doğru yolda” ilerliyor… İlerleyecek… Ne var ki, “spor medyamızın ‘kulüpçü ve başkancı’ kesiminin bir bölümü” hâlâ “Büyükekşi istifa edecek, etmeli” kampanyasını sürdürme gayreti içinde… İşe siyasi görüşlerini de karıştıranlar var… “Tek tük kaldıklarının” da farkında değiller… BAŞKAN İKİ; Dursun Özbek, “kendi kulübünün içinde, ‘futbolun, sporun nerelere vardığının ve daha da varacağından haberleri olmayan” kendi üyelerinin (Bazıları da ise siyaset karıştırıyor) engelleme çabalarına rağmen, gerek kulüpteki, gerek Sportif AŞ’deki vekilleri ve arkadaşlarıyla beraber, “Galatasaray’ı Avrupa’nın büyükleri” sınıfına yükseltmek için, gerek sahalarda, gerek “büyük gayrimenkul projelerinde”, gerek kasalarda “devrim sayılacak” adımlar atıyor… “Borç batağından kurtulma” yolunda, “büyük rakipleri ile arayı” açtıkça açıyor… Özetle “Camiasını birleştiriyor. Geçmiş dönemleri suçlamayan tek başkan. Diğer takımların başkanlarına bakıyorsun hepsi geçmiş dönemlere laf ediyor. Kulübe borçsuzluk kâğıdını almak için cebinden çok büyük para ödedi, ben canlı gözlerimle gördüm. Her Galatasaraylı ona destek olmalıdır. Ben de seçimlerde onu destekleyeceğim, maddi ve manevi olarak yanında olacağım” dedi. Ona yakışan bir konuşmaydı, helâl olsun!..........

© Türkiye


Get it on Google Play