“Küsecekmiş gibi barışacak, barışacakmış gibi küseceğiz”
O gün etrafımızda olanların bir şey dememiş olmasından faydalanıp hemen söze karışmış hepimizi de şaşırtmıştı Tanju!..
Bu arada sessiz sakin bir köşede bizi dinleyen Tanju lafa girdi. Oysa o dinlemeyi daha çok severdi. Aramızda en utangaç olanımız; belki de en saf, en temiz kalanımızdı. Umumiyetle hep tefekkür eder, malayani konuşmaktan imtina ederdi. İnce uzun boylu, düzgün süzme burunlu, açık geniş alnı ile hâlâ dikkatleri çekecek kadar yakışıklıydı. Alnının üstünü sarkan uzun ondüle saçlarının çoğuna ak düşmüştü, seyrekleşse de tamamen dökülmemişti, uzaktan gümüş gibi parıldıyordu. Konuşurken devamlı gözlerinin önüne düşen saçlarını sık sık yukarı kaldırma ihtiyacı duyuyordu. Söylediklerimizi, sadece “evet” mânâsında başını sallayarak tasdik etmekle yetinirdi. O gün etrafımızda olanların bir şey dememiş olmasından faydalanıp hemen söze karışmış hepimizi de şaşırtmıştı: - Yani “Vurana elsiz, sövene........© Türkiye
visit website