“Nasıl oluyor da bir insan diğer bir insanı bu kadar çok mesut edebiliyor?.." “Benim beklediğim şey başka!’’ dedim, sustum. O, bütün mantıkların dışında, tarifi imkânsız ve mahiyeti bilinmeyen bir şeyin peşinde gibiydi. Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek, bütün ruhuyla, bütün vücuduyla her şeyiyle istemek başkaydı elbette… Dünya aşkları ile uhrevi aşklar isim benzerliğinin dışında başka şeylerdi. Kesinlikle aynı şey değildi. İnsan, neye talip olduğunu, neyi istediğini bildiğinde mukavemet edilmez bir istemek başlıyordu! O zaman onu yakalamış gibi kendimden emin bir eda ile “Bu bir an meselesidir” dedim, devam ettim. “İçimizde mevcut olan sevgi, alaka, açık olarak bilinmeyen bazı vesilelerle bir anda, birdenbire birikir, kesifleşir yani yoğunlaşır, hani nasıl tatlı tatlı ısıtan güneş bir mercekten geçtikten sonra bir noktada toplanıyor ve yakmaya başlıyorsa tıpkı onun gibi kuvvetini fevkalade arttıran bu sevgi de bizi sarar ve hepten tutuşturur. O, dışarıdan ve içeriden birdenbire gelen ve bendini yıkan bir sel gibidir. Durdurmak imkânsızdır. O içimizde zaten mevcut olan hislerin bizi şaşırtacak kadar şiddetlenivermesinden ibarettir. *** Tanju’yu kaybetmek korkusuyla gözlerimi üzerinden çevirmekten çekiniyor, hani olur ya insan çok güzel bir kuşu seyretmekteyken kaçar korkusuyla nefesini bile tutar ya işte ben de Tanju’nun karşısında öyle hassaslaşıyor ve hareketsiz donakalıyordum. Bu sabit duruşumun, kaybetme korkusuna dayandığının farkındaydım. Oysa tereddüdümün daha zararlı olduğunu, bir yerde ağaç gibi sabit kalınamayacağını, ileriye hamle yapamayanın geriye gideceğini de biliyordum. Yaklaştırmayan adımların muhakkak uzaklaştırdığını ise bilmeyen yoktu. İçimde sessizce yanan, fakat günden güne büyüyen bir şeylerin beni bu hâle getirdiğini düşünüyordum. “Nasıl oluyor da bir insan diğer bir insanı bu kadar çok mesut edebiliyor?.. İnsanın içinde müthiş kuvvetlerin saklı olması lazım!” diye dalmıştım o malum hayallerime. Tanju derin uykularımdan uyandırır gibi kolumdan sarstı: - Ne ikide bir dalıp dalıp gidiyorsun? - Kulluk işareti. - Kul olmayan mı var? Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Yine anladım ki, değerlerimi kaybettikten sonra hayatımın hiçbir mânâsı kalmayacak. O zaman bu fâni âlemde ancak kof bir fındık gibi yuvarlanıp bir sincaba yem olabilirim! Başka neye yararım ki? - Yine başlama Tanju kendine eziyete! - Hakikati söylüyorum sadece. Her şey kendiliğinden bu yola girmişti ve ben sadece tâbi oluyordum. DEVAMI YARIN

QOSHE - "Ne öyle dalıp dalıp gidiyorsun?" - Ragıp Karadayı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

"Ne öyle dalıp dalıp gidiyorsun?"

17 5
23.03.2024

“Nasıl oluyor da bir insan diğer bir insanı bu kadar çok mesut edebiliyor?.." “Benim beklediğim şey başka!’’ dedim, sustum. O, bütün mantıkların dışında, tarifi imkânsız ve mahiyeti bilinmeyen bir şeyin peşinde gibiydi. Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek, bütün ruhuyla, bütün vücuduyla her şeyiyle istemek başkaydı elbette… Dünya aşkları ile uhrevi aşklar isim benzerliğinin dışında başka şeylerdi. Kesinlikle aynı şey değildi. İnsan, neye talip olduğunu, neyi istediğini bildiğinde mukavemet edilmez bir istemek başlıyordu! O zaman onu yakalamış gibi kendimden emin bir eda ile “Bu bir an meselesidir” dedim, devam ettim. “İçimizde mevcut olan sevgi, alaka, açık olarak bilinmeyen bazı vesilelerle bir anda, birdenbire birikir, kesifleşir yani yoğunlaşır, hani nasıl tatlı tatlı ısıtan güneş bir mercekten geçtikten sonra bir noktada........

© Türkiye


Get it on Google Play