Zamanla her şey yoluna girmiş, en iyi şekli bulmuştu elhamdülillah. Bundan daha güzel bir netice olamazdı... Tanju: -Doğru söylemek lazım gelirse ilkin içimde bir arzu yoktu. Ne geçmişi, ne geleceği düşünmüyor, ancak yaşamakta olduğum anları en iyi şekilde yaşamayı biliyordum. Senden önce ruhum rüzgârsız ve dalgasız bir deniz gibiydi pek sakindi. - Ben mi yoldan çıkardım? - Sen yola getirdin belki de farkında olmadan. Sensizliğe hiç razı olmadım. Öyle bir ihtimal düşündükçe sadece çaresizliğimden ağladım. Ağlamanın ne demek olduğunu bilir misin? Dünyada bu kadar rahat, bu kadar sükûn içinde ağlanabileceğini tasavvur edemezdim. - Delilik seninkisi! - Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak söylüyorum… - !!! Nasıl anlatsaydım tam bilemiyorum ama içimde yarı kalmış bir sohbetin hüznü vardı hâlâ. Niçin baştan beri bu meseleye temas etmemiştim? Niçin sefere çıkmadan önce hazırlanmaktan, ihtiyaçları listelemekten, valiz yerleştirmekten, yolculuğun zorluklarından belki de zevklerinden, bu sene kışın ağır geçmesinden, baharın bolluk bereket getireceğinden bahsetmiş, fakat asıl kendimize ait olan şeylere temas etmemiş hatta hiç yaklaşmamıştım bile? Belki de bu durum daha iyiydi de bilemiyordum. - Uzun uzun konuşacak ne vardı? Hepsi aynı neticeye varmayacak mıydı? - Zamanla her şey yoluna girmiş, en iyi şekli bulmuştu elhamdülillah. Yaşananlar yaşanmıştı. Bundan daha güzel bir netice olamazdı. Ona niçin söyleyemediğime yanarak kafamda sakladığım bir sürü güzel laflar bunun yanında pek aciz ve renksiz kalıyordu. - Biliyor musun Tanju’m? - Neyi? - Kendime en yakın bulduğum veya bulacağımı zannettiğim insanlardan çok korkuyordum. “O bile böyle yaptıktan sonra!” diyor, endişelerimi gizleyemesem de yine onlarsız edemiyordum. - İşte insan böyle karmaşık bir mahlûk Jale'm! Bir kere kırıldın mı sonu gelmiyor. Hayatta en itimat edip güvendiğin insana karşı duyduğun bu kırgınlık, âdeta bütün insanlara dağılıyor; çünkü o senin için benim için bütün insanlığın timsali olabiliyor. Sıkıntı da o vakit başlıyor. - İnsanlar, birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına değil, gönülden muhabbetlerine, saf temiz sevgilerine ve karşılıksız alâkalarına muhtaçlar. Bu olmadıktan sonra, aile olmanın mânâsı da olmuyor! Birtakım yabancıların bir araya gelmesinden ne farkı olur ki yuva kurmanın? İtimatsızlıkların bir an evvel sona ermesini ve onların hiçbir suretle bizi sarsmayacağının hasretini çekiyordum. Yavaş yavaş bütün hayatım, bugünleri aradı. Âdeta gününün bitmesini can havliyle bekleyen bir mahpus gibiydim. Bu güzelliklere yaklaştıran her şey nimetti, kıymetliydi de anlamıyorduk. Bir hayatı baştan aşağı dolduracak kadar zengin olan hatıralar, böyle kısa bir zamana sıkıştırıldıkları için hakikatinden daha canlı, daha tesirliydiler. DEVAMI YARIN

QOSHE - Bu güzelliklere yaklaştıran her şey nimetti, kıymetliydi - Ragıp Karadayı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu güzelliklere yaklaştıran her şey nimetti, kıymetliydi

15 1
24.03.2024

Zamanla her şey yoluna girmiş, en iyi şekli bulmuştu elhamdülillah. Bundan daha güzel bir netice olamazdı... Tanju: -Doğru söylemek lazım gelirse ilkin içimde bir arzu yoktu. Ne geçmişi, ne geleceği düşünmüyor, ancak yaşamakta olduğum anları en iyi şekilde yaşamayı biliyordum. Senden önce ruhum rüzgârsız ve dalgasız bir deniz gibiydi pek sakindi. - Ben mi yoldan çıkardım? - Sen yola getirdin belki de farkında olmadan. Sensizliğe hiç razı olmadım. Öyle bir ihtimal düşündükçe sadece çaresizliğimden ağladım. Ağlamanın ne demek olduğunu bilir misin? Dünyada bu kadar rahat, bu kadar sükûn içinde ağlanabileceğini tasavvur edemezdim. - Delilik seninkisi! - Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak söylüyorum… - !!! Nasıl anlatsaydım tam bilemiyorum ama içimde yarı kalmış bir sohbetin hüznü vardı hâlâ. Niçin baştan beri bu meseleye temas etmemiştim? Niçin sefere çıkmadan önce hazırlanmaktan, ihtiyaçları........

© Türkiye


Get it on Google Play