Tanju ile aylar sonra yepyeni bir mekânda, hasret ve muhabbet dolu olarak bulunmak aklımı başımdan hepten alıp götürmüştü.

Tanju, sualime hemen cevap vermedi. İlkin tebessüm etmekle yetindi. Belli ki bir şey diyecekti de nasıl söyleyeceğinin hesabını yapıyordu.

- En son sayıyı söyler misin? En büyük, en yüksek sayıyı Jale’m!

- Böyle bir şeyi nasıl istersin benden?

- Yine de aklının erdiği en büyük ve son sayıyı…

- Fakat bu mümkün değil! Sayıların sayısı sonsuzken; benden nasıl son bir sayı isteyebilirsin ki?

- Öyleyse sen nasıl son bir sevgiden bahsediyorsun a güzelim? Son sevgi diye bir şey yoktur! Muhabbetler nihayetsizdir, bilmez misin?

- Yine ters köşe yaptın kıymetlim. Benden üstün bir şey demeseydin olmazdı! Değil mi?

- Seninle dopdolu olan biri başka ne yapabilirdi ki?

- !!!

Tanju ile aylar sonra yepyeni bir mekânda, hasret ve muhabbet dolu olarak bulunmak aklımı başımdan hepten alıp götürmüştü. Konuşuyor konuşuyor bitiremiyorduk. Biliyorduk ki biraz sonra akşam yemeği için çağıracaklar. Eskileri, unutulmaz hatıraları yâd etmek farklı bir şeydi ki kopamıyorduk. Belki de şimdilik onlardan bahsetmek kolayımıza geliyordu. Maksat muhabbet olsundu. Hangi niyet ve düşünceyle olursak olalım derinlere dalmıştık. Bu arada cebinden bir küçük defter gibi bir şey çıkardı Tanju'm.

- Bak ne yazmışım?

- Ne?

- Hani sevdamızın tavan yaptığı, evlenmemizden birkaç gün önceydi. Beni bir kızla görmüş, öfkelenmiştin.

- Şimdi olsa yine öfkelenir, yine aynı tepkiyi verirdim.

- Ondan şüphem yok!

- Hepsi de en sevdiğim için. En kıymetli olan hiç paylaşılabilir mi?

- Haklı olsan da doğruluğunu araştırmak icap etmez mi?

- Gözümle gördüğümün nesini araştırayım?

- Ne bileyim, kardeşimle yan yana olamaz mıydım meselâ? O gün ipe sapa gelmiyordun, âdeta çılgına dönmüştün. Baktım olacak gibi değil, bir gölge gibi uzaklaştım ortamdan. Tek başıma kalınca da bir mektup yazdım. Onu sana gönderecek, sonra da Türkiye’nin öbür ucu olan memleketime gidecektim. Şehir hayatından bir daha dönmemek üzere kopacaktım. Çiftçilikle uğraşıp koyun kuzu besleyecektim. Anlayacağın sade bir hayat yaşayacaktım güya.

- Bak hele! Daha neler?

- Şaşırmanda haklısın! O kadar yorulmuştum bu sevdadan.

- Hiç de öyle görünmüyordun!

- İçim kan ağlarken dışıma belli etmemeye çalışıyordum.

- Ver bakayım! O ruh hâliyle neler yazmışsın?

- Ama kızmayacaksan!

- Yok, söz!

- İşte onlar; ben mektup diyeyim, sen kısa hissî cümleler de fark etmez.

- Müsaade ederseniz okuyayım, delikanlı yaşlarımızdaki garabeti!

- Buyur...

Heyecanla aldım başladım okumaya...

DEVAMI YARIN

QOSHE - Unutulmaz hatıraları yâd etmek farklı bir şeydi; kopamıyorduk! - Ragıp Karadayı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Unutulmaz hatıraları yâd etmek farklı bir şeydi; kopamıyorduk!

11 1
15.03.2024

Tanju ile aylar sonra yepyeni bir mekânda, hasret ve muhabbet dolu olarak bulunmak aklımı başımdan hepten alıp götürmüştü.

Tanju, sualime hemen cevap vermedi. İlkin tebessüm etmekle yetindi. Belli ki bir şey diyecekti de nasıl söyleyeceğinin hesabını yapıyordu.

- En son sayıyı söyler misin? En büyük, en yüksek sayıyı Jale’m!

- Böyle bir şeyi nasıl istersin benden?

- Yine de aklının erdiği en büyük ve son sayıyı…

- Fakat bu mümkün değil! Sayıların sayısı sonsuzken; benden nasıl son bir sayı isteyebilirsin ki?

- Öyleyse sen nasıl son bir sevgiden bahsediyorsun a güzelim? Son sevgi diye bir şey yoktur! Muhabbetler nihayetsizdir, bilmez misin?

- Yine ters köşe yaptın kıymetlim. Benden üstün bir şey demeseydin olmazdı! Değil mi?

- Seninle dopdolu olan biri başka ne yapabilirdi ki?

- !!!

Tanju ile aylar sonra yepyeni bir mekânda, hasret ve muhabbet dolu........

© Türkiye


Get it on Google Play