"Merak edeceğinizi tahmin ediyordum kıymetli Jale Hanımefendi Kardeşim..." Doktor Nefise Hanım: -Evet ne diyordum? O gördüğünüz geniş bahçe ve içindeki fabrika Maria’nın babasının. Maria ailenin tek kızı. Bıyıklı olan Türkiye’den işçi olarak gelmiş bu videoda gördüğünüz fabrikada çalışmaya başlamış bir Türk amele, yani vasıfsız işçi. Buraya kadar anlattıklarım gayet normal olabilecek sıradan şeyler. Kısa ön malumat olarak geçiyorum bu faslı. Şimdi asıl mevzuya geleyim. “Allah Allah pek de merak ettik...” dedim, teşvik ettim rahat anlatsın diye Doktor Nefise Hanımı. - Merak edeceğinizi tahmin ediyordum kıymetli Jale Hanımefendi Kardeşim. - Hem de çook! - Enteresan bir aşk hikâyesi anlatacağım. - Film gibi! - Film gibi mi, yoksa Türk filmi mi? Onu sizlere bırakıyorum! - Eee! - Evet, kar, fırtına, tipiyle beraber bütün şiddetiyle kış mevsimi yine gelmiş kapıya dayanmıştı Almanya’da. Malumunuzdur bu memleketler Kuzey Kutbu’na daha yakın olduğundan kış çok sert geçer. Bütün börtü böcek, hayvanat inlerine, yuvalarına çekilmiş, milyonlarca senelerdir takip ettikleri yolla hayatlarını idame ettirebilmeye çalışmakta, bunun için de derin uykularına dalmışlar, insanlar mecbur kalmadıkça dışarı çıkmamakta. Her tarafta bir ölü sessizliği hâkim. Yusuf isimli bıçkın bir Türk genci, akşam yemeğini yemiş bekâr hanesine gitmek üzere otobüse binmiş, yarı uykulu kendi hâlinde yol almakta. Otobüs tıklım tıklım dolu. Bu arada yanı başındaki boş yere hanım hanımcık biri yaklaşmış. Kızcağızı bakışlarıyla rahatsız etmemek için ailesinden aldığı terbiye icabı uykuluymuş gibi yapıp gözlerini kapamış. Fakat o da ne? Birileri yakınında duran kıza sarkıntılık etmeye başlamaz mı? Tek başına kızcağız zor durumda... İlkin duymazlıktan, görmezlikten gelmiş, olup bitenleri. “Ne olacak Alman değil mi? Ahlaksızlar birbirlerini yiyorlar! Yesinler...” deyip iyice uyku moduna geçmiş. Sesler kesilmediği gibi kızcağız ağlamaklı “Nicht tun, bitte...” deyip duruyormuş. Bir ara cebinde taşıdığı Türkçe Almanca, Almanca Türkçe lügat aklına gelmiş, “Acep ne demek istiyor bu kız?” diye düşünmüş, söylediklerinin mânâsına bakmış. “Yapmayın, etmeyin, lütfen…” yarı imdat ister gibi yalvardığını anlamış, tüyleri diken diken olmuş. Fena sinirlenmiş tabii. Yanında itimat edip sırtını dönecek kimseler de yokmuş ki kuvvet alsın veya fikir sorsun. Bu arada kızcağızı iyice köşeye sıkıştırmış el kol hareketleriyle taciz etmeye başlamışlar. O ise hâlâ aynı kelimeleri bozuk bir plak gibi tekrar edip duruyormuş. “Lütfen beni rahat bırakın, yapmayın!” diyor, başka bir şey elinden gelmiyormuş. DEVAMI YARIN

QOSHE - Zor durumda olan bir kızcağız!.. - Ragıp Karadayı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Zor durumda olan bir kızcağız!..

13 2
09.03.2024

"Merak edeceğinizi tahmin ediyordum kıymetli Jale Hanımefendi Kardeşim..." Doktor Nefise Hanım: -Evet ne diyordum? O gördüğünüz geniş bahçe ve içindeki fabrika Maria’nın babasının. Maria ailenin tek kızı. Bıyıklı olan Türkiye’den işçi olarak gelmiş bu videoda gördüğünüz fabrikada çalışmaya başlamış bir Türk amele, yani vasıfsız işçi. Buraya kadar anlattıklarım gayet normal olabilecek sıradan şeyler. Kısa ön malumat olarak geçiyorum bu faslı. Şimdi asıl mevzuya geleyim. “Allah Allah pek de merak ettik...” dedim, teşvik ettim rahat anlatsın diye Doktor Nefise Hanımı. - Merak edeceğinizi tahmin ediyordum kıymetli Jale Hanımefendi Kardeşim. - Hem de çook! - Enteresan bir aşk hikâyesi anlatacağım. - Film gibi! - Film gibi mi, yoksa Türk filmi mi? Onu sizlere bırakıyorum! - Eee! - Evet, kar, fırtına, tipiyle beraber bütün şiddetiyle kış mevsimi yine gelmiş kapıya........

© Türkiye


Get it on Google Play