“Akıllı füzeler, balistik atalarının aksine yolculuk yaparken öğrenirler.” Bu cümle Polonyalı sosyolog Zygmunt Bauman’a ait. Konu savaş teknolojileri değil tabii. Füze örneği üzerinden eğitimde zihniyet değişimini anlatmaya çalışıyor Bauman ve özet olarak şöyle diyor; Okulda sadece bilgi ezberlenmesi, balistik füze imalatıdır ve modası geçmiştir. Okulun hedefi hayata hazırlamaksa eğer, net bir hedef göstermek yerine zihinlerin kışkırtılması gerekir. Her şeyin büyük bir hızla değiştiği bir çağda öğrencilerin önüne net bilgiler koymak ve somut hedefler göstermek yanlıştır. Yapılması gereken kişiyi kendi yol haritasını oluşturacak olgunluğa eriştirmektir. Yani füze örneğinde olduğu gibi eğitimde de belirli taahhütlerle sınırlanmamış, belli amaçlara odaklanmayan ve sadece tek bir hedefi vuracak şekilde ayarlanmayan bir vizyon oluşturulması gerekir. Aksi takdirde bilgiler eskidiği anda bütün nitelikler silinip gider. Özellikle yapay zekâ teknolojilerinin geliştiği günümüzde bu fikirler tam yerine oturuyor. Çünkü bir insanın yıllarca eğitim alarak yapacağı işi birkaç cümle yazarak yapmak mümkün hâle geldi. Mesela çevirmenlik mesleği tehdit altında. Yıllarca tasarımla uğraşan insanlar, kara kara önümüzdeki yıllarda ne yapacağını düşünüyor. Metin yazarları da yapay zekânın yazarlık hevesi karşısında pek metin olamıyorlar bugünlerde. Yani dirsek çürüttüğümüz alanlar yeni bir teknolojiyle insansız hâle gelince, eğitimi sadece teknisyen yetiştiren kurumlar olarak düşünmek de imkânsız hâle geliyor. Bu yüzden artık yapılacak işe değil, insanın kendisine odaklanan bir eğitim sistemi gerekiyor. *** Ayrıca herhangi bir alanda uzmanlaşabilmek için tek kullanımlık bilgilerden olabildiğince uzak durmak lazım. Çünkü modern insan için en büyük tehlike, maruz kalınan bilgileri unutamamaktır. Ekran karşısında geçirdiğimiz her saat, zihnimize bir sürü gereksiz bilgi doluyor. Bu bilgilerin esaretinden kurtulabilmek için zihnin bağlantıları gözden geçirilmeli ve bu kadar gürültünün içinde, ıvır zıvır bilgi kırıntılarının hepsini önemsiz hâle getirecek bir ideal bulunmalı. Yoksa atıştırmalık cinsten abur cubur bilgiler zihinleri atıl bir hâle getiriyor. Gerçekten de öyle olmadı mı? Bize sunulan seçenekler ve ürünler çeşitlendikçe ve reklamların gürültüsü arttıkça, zihinlerimiz allak bullak oldu. Baş döndürücü bir hızda yaşanan değişim, hepimizi kararsızlık ve belirsizliklerle dolu dar bir dünyaya hapsetti. Unutmayı bir türlü beceremediğimiz gereksiz bilgiler, asıl gayeyi unutturdu. Şöyle düşünün… Bir ziyafete gidiyorsunuz. Türkiye’nin en mükemmel lezzetlerinin bir arada olacağı harika bir sofra sizi bekliyor. Ama yolda cips, bisküvi falan yiyip sofraya karnı tok ve isteksiz bir şekilde oturuyorsunuz. Yaşadığımız durum aynen böyle işte. Gün boyu sosyal medya pencerelerinden akan gereksiz bilgiyle doyunca, akşam bir kitabın kapağını açacak hâlimiz kalmıyor. *** Sonuç olarak ihtiyaç duymadıklarımızın kalabalığında, ihtiyaç duyduklarımızdan yoksun bir hayat yaşıyoruz. Popüler kültür de insanın bu yoksunluğunu zevkli hâle getirmeye çalışıyor. Rastgele değişimler ve belirsizlikler, anı yaşama sloganıyla kutsanıyor. İnsanı geçmişten ve gelecekten koparan bu anı yaşama tutkusu gereksiz bilgi ve gündemlerle birleşince de insan kendisini çöp gibi hissediyor. Yarım kalan projeler, hayal kırıklıkları ve tedirgin beklentiler üst üste diziliyor. Her şeyin üzerine son kullanım tarihinin kazındığı bir çağda, insanlar bütün enerjisini tarihleri kaçırmamak için harcıyor. Bu durumda yapmamız gereken şey, aldığımız kararları geçicilik ilkesine uygun olarak güncellememiz. Uzun vadeli planlar artık geçerliliğini yitirdi. İstikrar kavramının tanımı yeniden yapılıyor. Sebatkâr olmak, sebat edilen şeyin niteliğine bağlı olarak anlam kazanıyor. “İnce bir buz tabakası üzerinde paten kayıyorsanız, kurtuluş şansınız sürat yapmaktan geçer” cümlesiyle oluşan tedirginlik hissini, itidal üzere olmanın verdiği güvenle dengelemek lazım. Bir de gereksiz şeyleri unutmak… Aksi hâlde çok fena başımız dönüyor.

QOSHE - Unutamayanlar - Salih Uyan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Unutamayanlar

16 1
10.02.2024

“Akıllı füzeler, balistik atalarının aksine yolculuk yaparken öğrenirler.” Bu cümle Polonyalı sosyolog Zygmunt Bauman’a ait. Konu savaş teknolojileri değil tabii. Füze örneği üzerinden eğitimde zihniyet değişimini anlatmaya çalışıyor Bauman ve özet olarak şöyle diyor; Okulda sadece bilgi ezberlenmesi, balistik füze imalatıdır ve modası geçmiştir. Okulun hedefi hayata hazırlamaksa eğer, net bir hedef göstermek yerine zihinlerin kışkırtılması gerekir. Her şeyin büyük bir hızla değiştiği bir çağda öğrencilerin önüne net bilgiler koymak ve somut hedefler göstermek yanlıştır. Yapılması gereken kişiyi kendi yol haritasını oluşturacak olgunluğa eriştirmektir. Yani füze örneğinde olduğu gibi eğitimde de belirli taahhütlerle sınırlanmamış, belli amaçlara odaklanmayan ve sadece tek bir hedefi vuracak şekilde ayarlanmayan bir vizyon oluşturulması gerekir. Aksi takdirde bilgiler eskidiği anda bütün nitelikler silinip gider. Özellikle yapay zekâ teknolojilerinin geliştiği günümüzde bu fikirler tam yerine oturuyor. Çünkü bir insanın yıllarca eğitim alarak yapacağı işi birkaç cümle yazarak yapmak mümkün hâle geldi. Mesela çevirmenlik mesleği tehdit altında. Yıllarca tasarımla uğraşan insanlar, kara kara önümüzdeki yıllarda ne yapacağını düşünüyor. Metin yazarları da yapay zekânın yazarlık hevesi karşısında pek metin........

© Türkiye


Get it on Google Play