İnsanlar yaşadıkları her dönemde işlerini en kısa zamanda giderme gayreti içinde olmuşlardır. Düşünce gücünü kullanmasını bilen insanoğlu teknolojinin ilerlemesinde sınır tanımaz. Hayatımızı idame ettirirken banka, postane, alışveriş yerleri, kamuda, özel sektör vb. yerlerde çalışanlar ile bir şekilde iletişim hâlinde oluruz. Öyle çalışanlar vardır ki diğerlerinden farklı olurlar. Güler yüzlü, sevecen tavırları ile sizi ilk etapta rahatlatır. İşinizi en güzel bir şekilde halletmek için ellerinden geleni yaparlar. Bunu bütün içtenlikleri ile yaparlar. İnsanları mutlu etmek onların mutluluğudur. İşim gereği sık sık bazı kurumlara gider oradaki ortamı ve personelin davranış biçimini gözlemlerim. İnsan onların yanında kendini daha rahat, mutlu hissediyor. Çünkü bulundukları ortama olumlu enerji dağıtarak insanları hemen etkiliyorlar. Bu personel sorun çözmeye odaklandıkları için her gördüğümde “fotokopisi çekilesi insan” diyorum. Aslında mümkün olsa bu modda olan personelin fotokopilerini çekip bütün iş yerlerine dağıtmak gerekir diye düşünüyorum… Aslında iletişimi oldukça kuvvetli bu çalışanlara rastlamak o kadar da kolay değil. Peki daha çok nasıl karşılanırız? Asık yüz ifadesi, işi zoraki yapar görünür, iletişim kurmanız zaten zor, hemen tersler, en önemli maharetleri yapılacak işi oldukça yavaş yapma, öteleme, sorun oluşturma üzerinedir. Bunlar bütün oluşmuş sorunlarını (iş, ev hayatı vb.) sizden çıkarmaya çalışırlar. Âdeta sizi stres atma aracı olarak görürler. Peki siz stres çözücü müsünüz? Aslında sorunu geniş düşünerek gidermek gerekir. Karşılıklı olumlu iletişim kurma yolları aranmalı ve iş yerinde çalışanlar arasında uyum ve ortak noktada buluşma vb. teknik konular hususunda bilgilendirme yapılmalıdır. Ne yazık ki böylesi kimseleri anlama ve takdir etme düşüncesinden henüz çok uzağız. İşte bu yazının ortaya çıkmasının tek sebebi takdir, teşekkür etmeyi alışkanlık hâline getirmeyi teşvik etmek içindir. Nurettin Bozan ŞİİR Yâre İnce ince kan sızıyor içinden, Kabuk bağlar sanıp açtığın yara. Hoyratça harcayıp geçtin içinden, Apar topar sarıp kaçtığın yara. Kimseler sormadı, hâlin nicedir, Ele günlük güneş, bana gecedir, Adın dudağımda bitmez hecedir, Görülmemiş elde, seçtiğin yara. Yaktığın ateşten su da çaresiz, Kuru da tutuştu, yaştan habersiz, Sen sefa sürerken gamsız, kedersiz, Dağıldı, kıvılcım saçtığın yara. Derler ki yarayı yâre sormalı, Tabip çare değil, yârin sarmalı, Mevtimin sebebi yârim olmalı, Değmeli, ömürden geçtiğin yara. Mustafa Özkahraman UNUTULMAZ KELİMELER TAHDİM: 1. Hizmet ettirmek. 2. Atın ayaklarının beyazlığı dirseklerinden aşağı olmak. BİLAKİS: Aksine. Tersine. Zıddına. PİYADE: Orduda tüfekle donatılmış olan ve muharip sınıfların ana unsuru bulunanlara da bu ad verilir. 2. Yaya askeri. 3. Yaya. SÜVARİ: Atlı asker, atlı. Gemi kaptanı. MARUZ: Bir şeyin etkisine uğramak veya uğratmak. 2. Arz olunmuş, arz olunan. 3. Serilmiş, yayılmış. 4. Verilmiş, sunulmuş. 5. Anlatılmış. 6. Bir şeye karşı siper alan. İNHİTAT: 1. Aşağılanma, aşağı inme. 2. İhtiyarlama, yaşlılığa yüz tutma. 3. Kuvvetten düşme. 4. Bir şişin inmesi. 5. Düşme, inme. MUCİB: 1. İcap eden, lâzım gelen. 2. Bir şeyin peyda olmasına vesile ve sebep olan. 3. Gereken. 4. Gerektiren, lâzım gelen.
login
who are we?
contact us
qosheapp
Toi Staff
Gideon Levy
Belen Fernandez
Andrew Mitrovica
Mort Laitner
Nikkei Editorial
Ali Fathollah-Nejad
Rami G Khouri
visit website
