İnce düşünceli olmak üzerine

“Bir incelik gösterin, incinmesin yüreğim” demiş Zarifoğlu. Ne güzel söylemiş.

İnce düşünceli olmak, karşısındaki insanın hassasiyetlerine, seçimlerine saygı göstermek, kırmamaya özen göstermek, mutlu etmek. Böyle ince düşünceler unutuldu maalesef. Karşımızdaki insanın gözlerinin içine bakıp hâlini hatırını sormak, insanların gönlüne bir merhem sürmek, ihtiyacı olan bir şeyi hediye edip gönlünü almak kimsenin aklına gelmiyor. Dünya peşinde koşarken geçtiğimiz duraklardan habersiz ilerliyoruz. İstemeden sevdiklerimizi kırıyor, onlara vakit ayırmıyor, bazen bir ekrana hapsediyoruz tüm bakışlarımızı. Sevdiklerimizden esirgediğimiz göz nurunu sınırsız ve cömertçe ekranlarda kullanıyoruz. Çocuğumuz seslenince, eşimiz bir şey deyince duymaz oluyoruz.

Bunlar çok üzücü hadiseler ama gerçek... Sosyal medya çoğumuzun hayatını kaplamış. Her şey hayatımızda bir kareden ibaret. O yüzden ben eski zamanlarda yaşamayı çok isterdim. Bir dostumla sohbetimin hiç bölünmeden doyasıya, yaşayarak muhabbet etmenin hazzını tadardım. Ahşap bir evin camından kuşların uçuşunu, bulutların rüzgârı takip etmesine hayran hayran dalar giderdim. Sokakta oynayan çocukları doyasıya seyreder, onların o coşku dolu gülüşmeleri ile ruhumu şenlendirirdim. Ailemi, akrabalarımı, dostlarımı sık sık ziyaret ederdim. Hemen herkes bugün kendi dünyasında herkes kendine bir dünya kurmuş. Sevgiden, muhabbetten, kendini tanımaktan bihaber geçen bir ömür. Maalesef siz okurken üzüleceksiniz ben de bunları derin derin düşünüp yazarken çok üzülüyorum ama bunları düşünüp ve hayatımızı yeniden revize etmemiz gerekiyor. Tabii ki teknolojisiz bir hayattan söz etmiyoruz, her şeyin yerinde ve kararında kullanıldığı ama anın yaşandığı, tecrübenin öne çıktığı bir hayat. Bir gün ne vakit bulabileceksiniz ne de sevdiklerinizi. Anın kıymetini bilin ve kaliteli zaman ile onu taçlandırın.

Amine Kübra Salar

ŞİİR

Abim...

Siz ki; ruhlara gıda, tükenmez ilaçtınız,

Yüksek merhametinizle

Nicelerini iş sahibi yaptınız,

Kimi vefalıydı, minnettar

Kimi de menfaatte işgüzar

Nice sıkıntıya göğüs gerdiniz

Müslümanlığın vakarını gösterdiniz

Yüzünüz gülse de aktı gözyaşlarınız içinize.

Enver Abi denince,

Yayılırdı tebessüm yüzümüze.

Zaman hani en iyi ilaçtı

Katmerlendi ayrılık acısı.

Tabiplerden fayda yok,

Dinmiyor gönüllerimizin sancısı

Gözlerde yaş, gönüller mahzun,

Hasretlik olunca serde,

Kifayetsiz kalıyor kelimeler.

Yürek yarasına merhem yok!

Gönül acep ne eyler?

Kalemler yetmiyor,

Ne yazılsa, söylense

Ya Rabbi! Bizleri onlara layık eyle!

Sonsuzluk diyarında komşu eyle!

Müberra Önder-Kahramanmaraş

UNUTULMAZ ESERLER

SIRÇALI MEDRESE: Konya’da Anadolu Selçuklu Devleti zamanında yapılan bir medrese. Medresenin mimarı, ana eyvan kemerinin sağ tarafında bulunan bir kitabeye göre Tuslu Mehmed Efendidir. Sırçalı Medrese, Konya'nın Gâzi Alemşah Mahallesinde Sâhip Ata Câmiine giden yolun sağındadır. Yapının içi çinilerle bezelidir. Halk arasında “çini” kelimesi yerine daha çok “sırça” denildiğinden bu adı almıştır. Konya ve Anadolu'nun önemli medreselerinden olan Sırçalı Medrese, açık medreseler grubu içinde iki eyvanlı ve iki katlı bir medresedir. Önemli yerleri kesme taş, diğer kısımlarında ise değişik malzeme ve moloz taş kullanılmıştır. Kitabesinde belirtildiği gibi fıkıh, tefsir, hadis başta olmak üzere din ilimleri okutulmak için yapılmıştır. Çeşitli değişikliklerle 1924 senesine kadar medrese olarak kullanılan yapının günümüzde birçok kısımları yıkılmış içini süsleyen ünlü çini mozaiklerinden büyük kısmı bozulmuş vaziyettedir.

QOSHE - İnce düşünceli olmak üzerine - Yetenekli Kalemler
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İnce düşünceli olmak üzerine

4 1
28.02.2024

İnce düşünceli olmak üzerine

“Bir incelik gösterin, incinmesin yüreğim” demiş Zarifoğlu. Ne güzel söylemiş.

İnce düşünceli olmak, karşısındaki insanın hassasiyetlerine, seçimlerine saygı göstermek, kırmamaya özen göstermek, mutlu etmek. Böyle ince düşünceler unutuldu maalesef. Karşımızdaki insanın gözlerinin içine bakıp hâlini hatırını sormak, insanların gönlüne bir merhem sürmek, ihtiyacı olan bir şeyi hediye edip gönlünü almak kimsenin aklına gelmiyor. Dünya peşinde koşarken geçtiğimiz duraklardan habersiz ilerliyoruz. İstemeden sevdiklerimizi kırıyor, onlara vakit ayırmıyor, bazen bir ekrana hapsediyoruz tüm bakışlarımızı. Sevdiklerimizden esirgediğimiz göz nurunu sınırsız ve cömertçe ekranlarda kullanıyoruz. Çocuğumuz seslenince, eşimiz bir şey deyince duymaz oluyoruz.

Bunlar çok üzücü hadiseler ama gerçek... Sosyal medya çoğumuzun hayatını kaplamış. Her şey hayatımızda bir kareden ibaret. O yüzden ben eski zamanlarda yaşamayı çok isterdim. Bir dostumla sohbetimin hiç bölünmeden doyasıya, yaşayarak muhabbet etmenin hazzını tadardım. Ahşap bir evin camından kuşların uçuşunu, bulutların rüzgârı takip etmesine hayran hayran dalar giderdim. Sokakta oynayan çocukları doyasıya seyreder, onların o coşku dolu........

© Türkiye


Get it on Google Play