Yalnızlık Allah’a mahsustur deriz. Gerçekten de insan yalnızlığa göre değildir. Bir başkasıyla tamamlanmak ister. Sevmek, sevilmek, birileriyle hemhâl olmak ister. Dinlemek, dinlenmek, anlamak ister, en çok da anlaşılmak ister.

İnsan duygularını hiç çekinmeden paylaşmak ister. Ne paylaşılmayan üzüntü üzüntüdür ne de anlatılmayan sevinç sevinçtir. Yola yoldaş, sırra sırdaş, hâlden anlayana hâldaş ister insan... Hepsinden öte iki kelâm ettiği insanın yanında huzurlu olmak ister. Bunların olmadığı yerde hiçbir mekân, hiçbir madde hiçbir görsel onu teselli etmeye yetmez... O zaman kendi içine çekilmek ve kendine anlatmakta bulur çareyi. Çünkü insanı yaralayan şey, dinlenilmemek ve anlaşılamamaktır. Dünya birbirini arayan, bulmaya çalışan insanlarla dolu değil mi? İki kelime konuştuğumuzda pişman olmayacağımız, samimi, sahici insanlara âdeta susamış durumdayız her birimiz. Kalbimiz bir türlü ısınamayan, tüm çabamıza rağmen itminan olamayan hep bir şüphe barındıran duygularımızı saklamamız gerekmez. Kalp deyip geçme! Bir yerde okumuştum. Kalbin tarifini şöyle veriyordu:

Arapçada kalp kırıksa "meksûr", yaralıysa "mecrûh", onarıldıysa "mecbûr", terk edildiyse "mehcûr", acıyla dolu bırakıldıysa 'mahzûn", mutlulukla doldurulduysa "mesûd" imiş.

Müthiş bir tanım değil mi? Kalbimiz dört odacıktan oluşan ama içine dünyaları sığdıran en namütenahi yerimizdir... Kalp hep mantıkla yarışır. Duygularıyla, hissiyatlarıyla hareket eden kalbinin sözünü dinler. Dolayısıyla yarışı da kalp kazanır. Yaşadığımız her ilişkide her iletişimde kırmaktan çekinen, kırdığında kaybetmekten korkan, telaşlanan, kusur kapatan, sana sahip olduğu için kendini şanslı gören birini görmek güçlü hissettirir insanı. Birinin kalbinden emin olmak yeter de artar insana...

Allah, yolumuza yolumuzu kolaylaştıracak, şükrümüzü arttıracak, ömrümüze hayırlı yoldaşlar, sırdaşlar, hâldaşlar çıkarsın. Âmin.

Şeyda Şahin



ŞİİR


Gurbet


Hor görme şu garibanı,

Sen ne isen, ben de oyum,

Köylü bellersin ya beni,

Senin kadar asil soyum.


Kemlik etmem, kimselere,

Uymam kalın enselere,

Ziyan vermem nesnelere,

Ta ezelden böyle huyum.


Hak yaratmış her bir canı,

Hem gedayı hem sultanı,

Şerefli kılmış insanı,

Sen o isen, ben de buyum.


Arı koklar her çiçeği,

Bal eyler dalı, pürçeği,

Her insan Hakk'ın gerçeği,

Kâinatta sonsuz uyum.


Gıyabî dinle öğüdü,

Can çıktı, ceset soğudu,

Sanma ki gurbet yoğudu,

Ben sılanın yolcusuyum.

Mustafa Özkahraman



ESKİMEZ KELİMELER


GEDA: Yoksul, dilenci.

KEMLİK: Kötülük.

MEKSÛR: Parçalanmış, kırılmış.

MECRÛH: 1. Cerh olunmuş, yaralanmış, 2. Hukukta inandırıcı.

MECBÛR: Bir şeyi yapmak zorunda bulunan, bir konuda yükümlü olan, zorunlu.

MEHCÛR: Uzaklaşmış, uzakta kalmış, ayrı düşmüş. Unutulmuş.

MAHZÛN: Hazinede saklanan şey. Tasalı. Kederli. Hüzünlü. Gamlı. Üzgün.

MESÛD: Mutlu. Saadetli, mutlu.

MUKÎM: İkamet eden, oturan. Bir memlekette devamlı duran.

KÂŞÂNE: Büyük, süslü ve gösterişli ev. Saray. Kışlık, rahat ve mükemmel ev, oda.

ÂKIBET: Son, netice. Nihayet, sonuç.

MECNÛN: Deli. Çılgın. Birini çok fazla sevip aklını kaçıran. Âşık.

QOSHE - Kalp deyip geçme - Yetenekli Kalemler
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kalp deyip geçme

17 3
18.02.2024

Yalnızlık Allah’a mahsustur deriz. Gerçekten de insan yalnızlığa göre değildir. Bir başkasıyla tamamlanmak ister. Sevmek, sevilmek, birileriyle hemhâl olmak ister. Dinlemek, dinlenmek, anlamak ister, en çok da anlaşılmak ister.

İnsan duygularını hiç çekinmeden paylaşmak ister. Ne paylaşılmayan üzüntü üzüntüdür ne de anlatılmayan sevinç sevinçtir. Yola yoldaş, sırra sırdaş, hâlden anlayana hâldaş ister insan... Hepsinden öte iki kelâm ettiği insanın yanında huzurlu olmak ister. Bunların olmadığı yerde hiçbir mekân, hiçbir madde hiçbir görsel onu teselli etmeye yetmez... O zaman kendi içine çekilmek ve kendine anlatmakta bulur çareyi. Çünkü insanı yaralayan şey, dinlenilmemek ve anlaşılamamaktır. Dünya birbirini arayan, bulmaya çalışan insanlarla dolu değil mi? İki kelime konuştuğumuzda pişman olmayacağımız, samimi, sahici insanlara âdeta susamış durumdayız her birimiz. Kalbimiz bir türlü ısınamayan, tüm çabamıza rağmen itminan olamayan hep bir şüphe barındıran duygularımızı saklamamız gerekmez. Kalp deyip geçme! Bir yerde okumuştum. Kalbin tarifini şöyle veriyordu:

Arapçada kalp kırıksa "meksûr", yaralıysa "mecrûh", onarıldıysa "mecbûr",........

© Türkiye


Get it on Google Play