Kapıdan telaşla girdi ve “sizde naylon bulunur mu?” diye sordu. Sonra “Evden söylediler, mutfak masasına naylon örteceklermiş” dedi. Her şey normalmiş gibi değil mi? Adam naylon masa örtüsü alacak sorması gayet doğal. Ama… Girdiği dükkân süt ve süt ürünleri satan bir iş yeri ise!

İşte böyle adamın hikâyesi. Belki 60’larında ancak var. Her gün dükkânın önünden geçiyor. Elinde sürekli bir şeyler var. “Adnan Menderes’ten geliyorum” diyor kimi zaman. Şehrin bir ucu. Ne için gittiğini soruyor adam. “Gezmeye” diyor. Süt ve peynir satan adam biliyor onu artık. Çünkü daha önce sıvı yağ, deterjan sormuşluğu bile var. Artık o gün nasıl bir gündemle çıkmışsa evden, peynirciye ‘var mı?’ diye sormadan geçmiyor.

Şimdilik yanlış sorular ve yanlış arayışlarla hayatını idame ettiriyor. Ama o yanlışların, yanlış olduğunu anlayamayacak hâle geldiğinde belki dışarı bile çıkamayacak. Evinde, ölmeden ölmüş bir insan olarak son nefesini vereceği günü bekleyecek. Hâlbuki yanlış gidilen bir yoldan erkenden dönmek imkânı her zaman vardır. Ve insan, akıl sağlığı için yatırım yapmayı ihmal etmemesi gerektiğinin farkına vardığında belki sorular doğru olacak. Bugün naylon soran adam belki yarın başka şeyler sormak için gelecek. Ama keşke zamanında ‘kim olduğunu ne için var olduğunu ve ne için yaşaması gerektiğini’ de sormuş olsaydı.

Sorular önemli… Sormak da bir aşamadır. Soramayacak hâle gelene kadar kim bilir daha hangi aşamalar bekler insanoğlunu? Allah akıl sağlığı versin dedikleri şey bu olsa gerek. Hatta eskilerin birbirlerine duasında sadece “sağlıkla kal” gibi fantezi kelimeler yoktu. Derlerdi ki: “Allah sağlık, sıhhat ve afiyet versin.” Bu üçü olduğunda hayatı huzurlu ve mutlu yaşayabiliyor insan. O zaman soruları da doğru soruyor yeri ve zamanı geldiğinde. Sormadığın, sorgulamadığın zaman aramadığın şeyleri bulamazsın. Ve bir gün yanlış dükkânlarda yanlış yerlerde ararsın istediğini.

Serhat Yahyaoğlu

ŞİİR

Ramazan geldi

Ramazan geldi bir bakın

Müminler sahura kalkın

Allah’a olalım yakın

Akşam teravihe akın akın

Yaradan’a yalvaralım

Teheccüd namazın kılalım

İftarın tadını alalım

Allah’a hep kul olalım

Gözümüzü haramlardan

Kalbimizi günahlardan

Tevbe edip ah vahlardan

Yaradan’a sığınalım

Hatmi Kur’ân okuyalım

Kur'ân okutan olalım

Hayır hasenat yapalım

Ramazanı yaşayalım.

Süleyman’ı unutmayın

Dualarınıza hep katın

Kötülükleri söküp atın

Şu mübarek ramazanda

Süleyman Usta/Espiye-Giresun

GÜZEL YURDUMUZ

KUŞ EVLERİ: Kuşların barınmaları için evlerin ön yüzlerine özel olarak yapılan yerler olurdu. Kuşlar yüzyıllardır atalarımız tarafından sevilmekte, korunmakta ve beslenmelerine yardımcı olunmaktadır. Türk mîmârisinde, 16. yüzyıldan beri kuş evleri, kendini göstermiştir. Serçe, saka, kırlangıç gibi korunmaya muhtaç küçük kuşlar için yapılan barınaklar, günümüzde hâlâ korunmaktadır. En güzel örneklerinin İstanbul eserlerinde görüldüğü bu evler, Doğu Bayezid, Tokat, Amasya, Kayseri, Niğde, Antakya, İzmir, Bolu, Bursa, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Filibe gibi yerlerde de bulunmaktadır...

Klasik devir Osmanlı mimarisi ile başlayan ve 19. yüzyıl sonlarına kadar rastlanan kuş evleri, Türk sanatkârlarının ince zevki, ustaca kompozisyonları ve kalplerindeki merhamet hissinin ortaya çıkması ile zamanla geliştirilerek ilgi çekici bir duruma getirilmiştir. Kuş evleri genellikle, binaların en çok güneş alan, sert ve soğuk rüzgârları tutmayan cephelerinde yüksekçe, emniyetli yerlere yapılmıştır. Bunlardan bazıları: İstanbul’dakiler; Laleli’de Sultan Üçüncü Mustafa Türbesi, Üsküdar Cedide Valide Sultan Câmii...

QOSHE - Sorular önemli - Yetenekli Kalemler
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sorular önemli

6 1
13.03.2024

Kapıdan telaşla girdi ve “sizde naylon bulunur mu?” diye sordu. Sonra “Evden söylediler, mutfak masasına naylon örteceklermiş” dedi. Her şey normalmiş gibi değil mi? Adam naylon masa örtüsü alacak sorması gayet doğal. Ama… Girdiği dükkân süt ve süt ürünleri satan bir iş yeri ise!

İşte böyle adamın hikâyesi. Belki 60’larında ancak var. Her gün dükkânın önünden geçiyor. Elinde sürekli bir şeyler var. “Adnan Menderes’ten geliyorum” diyor kimi zaman. Şehrin bir ucu. Ne için gittiğini soruyor adam. “Gezmeye” diyor. Süt ve peynir satan adam biliyor onu artık. Çünkü daha önce sıvı yağ, deterjan sormuşluğu bile var. Artık o gün nasıl bir gündemle çıkmışsa evden, peynirciye ‘var mı?’ diye sormadan geçmiyor.

Şimdilik yanlış sorular ve yanlış arayışlarla hayatını idame ettiriyor. Ama o yanlışların, yanlış olduğunu anlayamayacak hâle geldiğinde belki dışarı bile çıkamayacak. Evinde, ölmeden ölmüş bir insan olarak son nefesini vereceği günü bekleyecek. Hâlbuki yanlış gidilen bir yoldan erkenden dönmek imkânı her zaman vardır. Ve insan, akıl sağlığı için yatırım yapmayı ihmal etmemesi gerektiğinin farkına vardığında belki sorular doğru olacak. Bugün naylon soran adam belki yarın başka şeyler sormak için gelecek. Ama keşke........

© Türkiye


Get it on Google Play