Nihat Genç yazdı…

Turgut Özal FETÖ’cülerin evliyası, İslamcılar’ın Müslüman (?) efsanevi devlet adamı ve liberallerin karizmatik vizyon sahibi siyasetçisiydi, halen böyle!

Gençler!

Turgut Özal’ın 1989 yılında söylediği ‘bir koyup üç alacağız’ lafı yakın tarihimizin en öğretici büyük kırılma anlarındandır!

Bu laf’a liberaller ve İslamcılar balıklama atlayıp ‘tapındılar’ ve Cumhuriyetçilerin ‘yurtta sulh cihanda sulh’ lafıyla onlarca yıl ekranlarda dalga geçip eğlendiler!

Şimdi sonuca bakalım!

Bu laf nedir ne zaman niye söylenmiştir!

1989 yılında söylenmiştir!

Amerika Irak’a girecek bizden yardım istemektedir! Biz de gireceğiz ve Amerika’ya topraklarımızı açacağız, anlamı taşıyor!

Şimdi bu laf’tan 34 yıl sonra bugüne bakalım!

34 yıl önce Irak ve Suriye bir bütündü ve sınır komşumuzdu!

34 yılda neler oldu?

Bugün Irak ve Suriye’nin kuzey haritasına bir bakın: Ruslar bölgede, Amerika bölgede, İran bölgede, Türkiye bölgede… İrili ufaklı her biri kasaba ve şehir büyüklüğünde kırk parçaya ayrılmış kontrolsüz bölgeler!

Amerika Irak’a savaş açmış milyonlarca insan ölmüş ve milyonlarcası göçmüş ve Bağdat ve Kerkük ve Telafer ve Musul onlarca yıl bombalanmış yüzbinlerce insan ölmüş! Parsanın ilk parçasını sonunda Barzani federal bir yapı kurup kapıyor!

Şu anda kontrolsüz ve devletsiz bu bölge dünya coğrafyalarının en karışık bölgesidir, kimin eli kimin cebinde bilen yoktur!

Ve Yeni Irak anayasasıyla tıpkı Lübnan’daki gibi ‘etnik’ ve ‘dini’ unsurlara ‘temsiliyet’ verilmiştir, yani Kürt, Şii, Sünni diye ülke anayasal olarak da bölgeler olarak da bölünmüştür!

Bu laf söylendiğinde genelkurmay başkanımız Necip Torunay istifa etmiştir, Türk ordusunu maceraya sokamam, diye!

Ve sonra sıra Suriye’nin parçalanmasına gelmiştir!

Kerkük ve Telafer ve Orta-Doğu’nun en kadim en güzel antik şehri Halep harabeye dönmüştür!

Bu laf’tan sonra askerlerimizin başına Amerikalılar çuval geçirdi ve kelepçelendiler, anlamı şu, bir NATO ülkesini diğer NATO ülkesi, askerlerini aşağılayarak tutukluyor!

Muavenet gemimiz torpillendi, anlamı şu, bir NATO ülkesi diğer NATO ülkesinin gemisini bombalayıp gözdağı veriyor şamar oğlanı gibi dalga geçiyor!

Ve kevgire dönen sınırlar, ve NATO tarafından desteklenen güçlenen PKK ve NATO tarafından desteklenen FETÖ ve NATO tarafından beslenip Orta-Doğu’da tarihin en vahşi kanlı eylemleri için sahaya sürülen IŞİD!

Ve Arap Baharı ve Suriye Savaşı, ve milyonların öldürülmesi ve on milyonların ülkesinden kaçıp Türkiye’ye siyasi ve sosyal yük olması! On milyonların göçüyle Avrupa siyasetinin kökünden değişip aşırı sağın ortaya çıkması!

Ve bu laf’tan sonra Cumhuriyetçi aydınlarımızın öldürülmeye başlanması, Muammer Aksoy’lar Bahriye Üçok’lar Çetin Emeç’ler ve Uğur Mumcu’lar!

Ve bu laf’tan sonra 90 yıllarda doğuda PKK’nın kabaran saldırılarıyla iç savaş manzaraları ve doğuda boşaltılan binlerce köy!

Ve Jandarma Genel Komutanımız Eşref Bitlis’e düzenlenen suikastle öldürülmesi ki halen Cumhuriyetçi aydınların öldürülmesi gibi kim niye öldürttü gizemi sürüyor!

Ve bu laf’tan sonra tüm dünya tarihinin başlayıp bitmeyen en uzun süren iç savaşları ve terör savaşları!

Ve bu laf’tan sonra tarihlerde görülmemiş yoğunlukta ölüm sayıları ve Bağdat’a atılan atom bombaları ve önü açılan İsrail’in Gazze soykırımı!

Ve bu laf’tan sonra 1990’lı yıllar boyunca Türkiye iç siyasetinde Merkez Sağ’ın parçalanması ve bitirilmesi ve ‘ılımlı İslam’ın sahaya sürülmesi!

Ilımlı İslam’ın AKP’yle vücut bulması ve Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan ve Bülent Arınç ve sonra Davutoğlu’nun NATO ve ABD ve AB ve BOP başkanlığıyla sarmaş dolaş ilişkileri!

Ve FETÖ’ye açılan kapılar ve Hablemitoğlu ve Hrant Dink’in öldürülmesi ve gladyö ve 2015 FETÖ darbesi!

Parçalanıp bin parçaya bölünen sadece Irak ve Suriye değil, Türkiye’nin ordusu, hukuku yerle yeksan oluyor!

Ve bu laf’tan sonra Türkiye fiilen (24 Ocak kararlarıyla başlayan süreç nihayet vücut buluyor) Dünya Bankası ve IMF’nin emrine giriliyor. Yerli ürünler milli şirketler kooperatifler zayıflatılıyor ve uluslararası şirketlerin önü açılıyor, mesela Çukurovabirlik, Fiskobirlik, Tariş, vb. gibi kooperatifler sahipsiz çıplak bırakılarak işleri bitiriliyor ve uluslararası şirketler piyasaya giriyor yani neyi ekip ekmeyeceğimize artık onlar karar veriyor!

Bu laf’ın ikinci aşamasına gelelim: Irak Tezkeresi!

Irak Tezkeresi şudur, Türk Silahlı Kuvvetleri Irak’a girecek ve yabancı bir kuvvetin ABD’nin Türkiye sınır bölgesine girmesi konaklaması için Meclis onay verecek!

CHP karşıydı ancak AKP vekiller Meclis’e-iktidara yeni gelmişti, AKP içinde yeni gelenler de tezkereye karşıydı ve çoğunluktu ancak Tayyip Erdoğan ve yakın yalaka çevresi tezkerenin geçmesini istiyordu, tezkere geçmedi!

İslamcı aydınlar da tezkerenin geçmesini istiyordu çünkü iktidara yeni gelmişlerdi Amerika onayı olmadan iktidar olamayacaklarını söylüyorlardı!

Gelelim meşhur ‘at pazarlığına’!

Tezkereyi geçirmek için ABD’yle başta Babacan pazarlık yapar, yüz milyar verin Irak’a girelim denir ve ABD 100 milyarı çok bulur ve al aşağı vur yukarı bu pazarlığa Bush ‘at pazarlığı’ adı koyar, yani biz yüz milyar dolar alacağız ve milyonlarca Müslümanın öldürülmesinde aktif güç kullanacağız, sonunda Davutoğlu beş para almadan milyonlarca müslümanın öldürülmesi görevini üstlendi!

Türkiye’nin FETÖ tarafından işgali ve Suriye Irak’ın tarihlerin en karanlık iç savaşlarına girişi, hepsi, Özal’ın laf’ı ve bu at pazarlığıyla güç buldu!

Liberaller ABD’nin Irak’ı işgalini ‘özgürlük’ çığlıklarıyla alkışladı ve özellikle sol liberaller Irak’ın bombalanmasıyla Barzani devlet kuracak diye Amerika’ya gizli destek verdiler ve çok geçmeden ‘pazarlık’ın karşılığı olacak Tayyip Erdoğan Oslo Açılımıyla PKK’yla masaya oturdu! Bir devlet kendini ortadan ikiye bölmek iki ayrı ordu ve iki ayrı bayrak için masaya oturulması tarihlerin en büyük ihanetidir!

Irak, Suriye parçalandı ve Türkiye de ortadan ikiye bölünüyor!

Hepsi gözünüzün önünde oldu!

Sonuç, uluslararası şirketlerin ve İsrail’in önü açıldı!

Sonuç Irak ve Suriye paramparça ve ABD bölgede Barzanistan’tan sonra Suriye’deki Kürt devletini kurma aşaması son safhada!

Sonuç, huzur yok güvenlik yok, sınır yok!

Sonuç, uluslararası şirketler ülkemizde 360 bin ruhsat alacak kadar güçlendi!

Sonuç, milli kamu teşebbüsleri Telekom, Tekel, ve binlercesi satıldı, arsa, sahil, orman, yayla, vb. satılmaya devam ediyor!

Sonuç, Meclis devre dışı bırakıldı ve saray rejimi kuruldu!

Sonuç, Diyanet ve devlet tarafından anayasal suç olmasına rağmen tarikatların önü açıldı beslendi!

Sonuç, CHP dahi gasp edilip ele geçirildi!

Sonuç, ortada direnen milli refleks gösterecek halk ve milli irade kalmadı!

Sonuç, din sömürüldü ve ahlaksızlık ve hırsızlık ve uyuşturucu diz boyu!

Sonuç, ‘çözümsüzlük’ ve ‘umutsuzluk’ ülkenin en çok konuşulan siyasi kavramı haline geldi!

Sonuç, NATO FETÖ’yü kullanarak darbe yaptı!

Sonuç, istila edenler, milyonlarca Müslümanı öldürenler, ülkeleri parçalayanlar, iç savaş başlatanlar, darbe yapanlar, aydınları öldürenler, kumpaslar, suikastler ve yoksulluğun dibini bulan ekonomi, ve, bir otuz yıl daha bitmesi durması mümkün görünmeyen sınır bölgesi çatışmaları!

Sonuç, dün CHP ve Davutoğlu AKP’nin İsveç’in NATO’ya katılmasına ONAY verdi!

Neye ‘onay’ verdik, işte yukarıdaki ihanetlere, milyonların ölümüne, milyonların göçüne, onlarca şehrin harap edilmesine, etnik ve mezhep siyasete, ülkelerin bölünmesine, NATO’nun PKK desteğine sessiz kalmamıza, NATO’nun FETÖ desteğinden hesap sormamamıza, neye onay verdik?

Bize tecavüz etmenize onay!

Bizi parçalamanıza onay!

Milyonların ölümüne onay!

FETÖ’ye IŞİD’e PKK’ya onay!

Kim hayır diyebilir sahiplerine!

Kim hayır diyebilir efendilerine!

Kim hayır diyebilir büyük vesayete!

Kim hayır diyebilir Orta-Doğu’nun parçalanması ve Cumhuriyet’in yıkılması tezgahında birlikte kırk yıl emek verdikleri, VARLIK sebeplerine!

Türkiye’de siyaset yapma iktidar olma şansını veren ağababalarına kim hayır diyebilir!

Malikanelerinin servetlerinin iktidarlarının fütursuz hırsızlıklarına ve onlara can veren kan veren hayat veren ve onlara ‘vücut’ veren yaratıcı(?) Amerika’ya kim hayır diyebilir!

Olsun İsveç’in ‘Kur’an’a hakarete izin vermesini kınadık ya bize yeter, biraz da Bülent Arınç konuşsun, İncirlik Üssü’nde Amerikan askerlerinin dini kitabımızı helaya atmaları görüntülerine neden sustuğunu!

QOSHE - Bir koyduk bin parça olduk - Nihat Genç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir koyduk bin parça olduk

181 1
25.01.2024

Nihat Genç yazdı…

Turgut Özal FETÖ’cülerin evliyası, İslamcılar’ın Müslüman (?) efsanevi devlet adamı ve liberallerin karizmatik vizyon sahibi siyasetçisiydi, halen böyle!

Gençler!

Turgut Özal’ın 1989 yılında söylediği ‘bir koyup üç alacağız’ lafı yakın tarihimizin en öğretici büyük kırılma anlarındandır!

Bu laf’a liberaller ve İslamcılar balıklama atlayıp ‘tapındılar’ ve Cumhuriyetçilerin ‘yurtta sulh cihanda sulh’ lafıyla onlarca yıl ekranlarda dalga geçip eğlendiler!

Şimdi sonuca bakalım!

Bu laf nedir ne zaman niye söylenmiştir!

1989 yılında söylenmiştir!

Amerika Irak’a girecek bizden yardım istemektedir! Biz de gireceğiz ve Amerika’ya topraklarımızı açacağız, anlamı taşıyor!

Şimdi bu laf’tan 34 yıl sonra bugüne bakalım!

34 yıl önce Irak ve Suriye bir bütündü ve sınır komşumuzdu!

34 yılda neler oldu?

Bugün Irak ve Suriye’nin kuzey haritasına bir bakın: Ruslar bölgede, Amerika bölgede, İran bölgede, Türkiye bölgede… İrili ufaklı her biri kasaba ve şehir büyüklüğünde kırk parçaya ayrılmış kontrolsüz bölgeler!

Amerika Irak’a savaş açmış milyonlarca insan ölmüş ve milyonlarcası göçmüş ve Bağdat ve Kerkük ve Telafer ve Musul onlarca yıl bombalanmış yüzbinlerce insan ölmüş! Parsanın ilk parçasını sonunda Barzani federal bir yapı kurup kapıyor!

Şu anda kontrolsüz ve devletsiz bu bölge dünya coğrafyalarının en karışık bölgesidir, kimin eli kimin cebinde bilen yoktur!

Ve Yeni Irak anayasasıyla tıpkı Lübnan’daki gibi ‘etnik’ ve ‘dini’ unsurlara ‘temsiliyet’ verilmiştir, yani Kürt, Şii, Sünni diye ülke anayasal olarak da bölgeler olarak da bölünmüştür!

Bu laf söylendiğinde genelkurmay başkanımız Necip Torunay istifa etmiştir, Türk ordusunu maceraya sokamam, diye!

Ve sonra sıra Suriye’nin parçalanmasına gelmiştir!

Kerkük ve Telafer ve Orta-Doğu’nun en kadim en güzel antik şehri Halep harabeye dönmüştür!

Bu laf’tan sonra askerlerimizin başına Amerikalılar çuval geçirdi ve kelepçelendiler, anlamı şu, bir NATO ülkesini diğer NATO ülkesi, askerlerini aşağılayarak tutukluyor!

Muavenet gemimiz torpillendi, anlamı şu, bir NATO ülkesi diğer NATO ülkesinin gemisini bombalayıp gözdağı veriyor şamar oğlanı gibi dalga geçiyor!

Ve kevgire dönen sınırlar, ve NATO tarafından desteklenen güçlenen PKK ve NATO tarafından desteklenen FETÖ ve NATO tarafından beslenip Orta-Doğu’da tarihin en vahşi kanlı eylemleri için sahaya sürülen IŞİD!

Ve Arap Baharı ve Suriye Savaşı, ve milyonların öldürülmesi ve on milyonların ülkesinden kaçıp Türkiye’ye siyasi ve sosyal yük olması! On milyonların göçüyle Avrupa siyasetinin kökünden değişip aşırı sağın ortaya çıkması!

Ve bu laf’tan sonra Cumhuriyetçi aydınlarımızın öldürülmeye başlanması, Muammer Aksoy’lar Bahriye Üçok’lar Çetin Emeç’ler ve Uğur Mumcu’lar!

Ve bu laf’tan........

© Veryansın TV


Get it on Google Play