Nihat Genç yazdı…

Bir elli yıl beyni yıkanmış okuyuculara dert anlatmak çok zor!

Okuyucu ‘derine’ inmiyor ya da kasıtla derinine indirilmiyor!

Yüzeysel şöyle bir baksın ve geçsin, isteniyor!

Okuyucu kısacık bir göz atmak istiyor!

Fazlası yoruyor!

Oysa okuduğu yazdığı gördüğü şeyler çöp yığınları, siyaseti kimliği duyguları çaresizliği, hepsi bu çöp dağlarının altında gömülü!

Hangi konuya girsek detaylar o kadar fazla ki!

Bir elli yıldır siyasetimiz sosyal dünyamız beynimiz neo-liberallerin saldırısı altında!

Şöyle sorun, bu TEMA VAKFI, ne iş yapar, kim fonlar, kim besler, kimler tarafından öfkesi alınmış ve hijyenik steril ve uluslararası şirketlerin besleyip okşadığı ödüllendiği hale gelmiş!

Mesela aileyi yıkmadan kadın haklarını savunabilmenin yolu yok mu?

Aile değerlerine saygı göstererek feminist olunamaz mı?

Bir insanlık ve eşitlik hakkı için ayağa kalkmalıyız evet ama aileye saldırmak zorunda mıyız?

Mesela çocuklara özendirmeden ve çocukları işe bulaştırmadan eşcinsel hakları savunmanın bir yolu yok mudur?

Mesela vesayet ya da otorite adı altında güya özel hayat ve kişilik haklarına saygı diye ve çaktırmadan devlete saldırmanın alemi ne?

Bütün bunları size liberaller öğretti, sonuç, özgürlük ve insan hakları başlığı altında aileyi devleti gelenekleri zihinlerde paramparça etmek!

Sonuç: kalkınmak özgürlük ve demokrasi istiyorsak Cumhuriyet’i yıkmak zorundayız!

Mesela insanımızı vahşi sömürgeci şirketlere karşı koruyabilmek için sağlık ve eğitimde ve tarımda pekala kamucu politikaları savunabiliriz; bunun neresiyle niye alay ediyorsun?

En değme Atatürkçüsü bile Cumhuriyet rejimini ‘laikliğe’ indirgemiş, neden sormuyor, Cumhuriyet’in milli sanayisi milli madenciliği milli seferberliği nerede diye? Yani bir Atatürkçü’nün bu dünyaya gelme sebebi sadece laiklik mi?

Ya da kalkınmak üretmek için dine ve geleneklere düşman olmak zorunda mıyız? Yani ateist ve Darwinci olursak sorun çözülecek mi? Neden mevzuya en saçma en olmaz en manyak yerinden bakmayı öğrettiler size ve neden kışkırtarak kutuplaştırarak düşmanlaştırarak öğretiyorlar size! Çatışmadan kan dökmeden öğrene öğrene büyümenin gelişmenin yolu yok mudur?

Neden dış düşmanın dayadığı etnik ve kimlik meselesini Türkiye’nin en acil en başat sorunu olarak görüyor ve ekonomik eşitsizlikleri hiç ciddiye almıyor, ikinci, üçüncü plana atıyorsun?

Kırk uzun yıl ekranlarda ödüllendirilen maaşlanan liberallerden tek bir kişisi bile holdinglerin hukuksuzluğunu soygunlarını neden yazılarında bir kez olsun dile getirmemiştir? Holdinglerin önünü sonunu kadar açmak ve kamu şirketlerinin alayını satılığa çıkartmak vahiy gibi Allah’ın emri mi?

Kırk yıldır her Allah’ın akşamı bu ülkenin medyasına kilitlenmişsiniz, bir tane olsun Karma Ekonomi lafını neden duymadınız!

Ekmeleddin denen adam kimdir ki en değme Atatürkçüleriniz milliyetçileriniz size oy verdirtti! Vatan haini Seyit Rızacı Kılıçdaroğlu ve şürekasını başınıza kim getirtti? Kılıçdaroğlu’ndan başka çaremiz olmadığını beyninize kim çaktı!

Toprak bütünlüğümüzü koruyarak bağımsız mahkemelerimizi ve anayasamızı ve sosyal devleti çalıştırmanın hiçbir yolu yok mudur?

Her demokrasi özgürlük nutkunda Türk Milleti’nin milli egemenlik haklarına hakaret etmenin anlamı nedir?

Atatürkçü’nün en önde gideni dahi 1960 ihtilaline sahip çıkıyor, yahu siz manyak mısınız? 60 ihtilalinde kimin eli kimin cebinde biliyor musunuz? Yok efendim yapılan anayasası çok özgürlükçüymüş? İçinde halkçılık devletçilik olmayan anayasa değil mi bu? Hadi öyle olsun, bu bir darbe anayasasıdır! Bütün bu darbelerin arkasında Amerika CIA Mossad yok mu? Bir sorun kendinize kim darbe yapmaya kalksa daha ilk bildirisinde neden Atatürk’e sığınıyor? Cumhuriyet’in içini boşaltanları bir de size kahraman ilan ettiren kimlerdir, hangi algı, hangi yazılar, hangi Atatürkçülük türü, hangi kumpas dili?

60’lı yıllardan beri Mossad’ı CIA’sı İslamcı ve milliyetçi örgütleri gladyö olarak kullanmadı mı? Cumhuriyet düşmanı Abdülhakim Arvasiler milliyetçi partilerinize manevi lider yapılmadı mı? Ziya Gökalp’ın esnaf dayanışması ortada ama 40’lı yıllardan sonra Cumhuriyet’in karşısına dikilen nazi özentisi milliyetçilik türünü bu ülkeye kim taşıdı? Ruzi Nazarlar, Hiram Abbaslar, Graham Fullerler, Mehmet Eymürler, kimlerle iş tuttu? MİT nasıl oluyor da elli yıldır süren cinayetlerden tek birinin failini bulamadı! İhtilallerin paşaları istisnasız Natocu değil miydi? Bu ihtilalci paşalar neden emekli olunca Yaşar Holding gibi hep holding mütevelli heyetlerine atanırlar? Bu paşalar sömürgeci maden şirketlerine katkılarından ötürü ödüllendirici plaketler niye verirler? Maden fakülteleri ve deprem hocaları bu sömürgeci şirketlerin önünü açan bilirkişi raporlarını niye yazar ve kamuoyu bu raporlara kim imza attı neden kimse bilmez?

Doğan Öz’ü, Abdi İpekçi’yi, Uğur Mumcu’yu, Muammer Aksoy’u, Bahriye Üçok’u, Taner Kışlalı’yı, Hablemitoğlu’nu, Muhsin Yazıcıoğlu’nu, Hrant Dink’i, vb. kim öldürdü? Çorum ve Maraş olayları ve Madımak kimin ürünü? Bu büyük olaylar olurken holding medyasını kim yönetiyordu?

Faizsiz bankacılık adıyla Faysal finansı bu ülkeye kim getirdi, İslamcı tarikat ve örgütleri Özal ve kardeşleri eliyle önleri açılıp Suud fonlarıyla beslenmedi mi?

Suikastler kimin işine yaradı? Kırk uzun yıl süren laik-şeriat savaşlarını kim açtı kim yönetti ve sonuç Fetö nasıl iktidar oldu? Aydınlarınız öldürülüp galeyan vaveylayla suçlanan niyeyse hep neden yine Cumhuriyet oldu? Derin Devlet algısıyla Ergenekon kumpasları kurulmadı mı?

Her ihtilal dönemi holdinglerin servetleri büyürken Türk Milleti neden yoksullaştı, köleleşti, taşaronlaştı ve tarikatların ve holdinglerin kulu kölesi haline getirildi? Bu ülkenin çok yüksek bir sendika kültürü yok muydu? Çok yüksek bir milli direnci aydınları gazeteleri yok muydu? Daha kırk sene önce bu ülkenin Fiskobirlik, Çaykur, Marmara Birlik, Tariş, Çukurova, vb. nicesi çok büyük kooperatifleri değil miydi, kim küçülttü, hepsini satan unufak edip parçalayan kimlerdir!

Geçen hafta Trabzon-Fenerbahçe maçı üzerine lafa girdik, holding patronlarının yönettiği takımlar sizi gaza getiriyor, sizinle oynuyor dedik, yemediğimiz laf kalmadı!

Siyaseti futbolu kim neden oynatıyor! Holding patronları nasıl itibar edinip şekil yapıyor, futbolu nasıl kullanıyor, ülkenin aydınlarını bir bir öldürten Nato uzantıları kimlerdir? Detaya girdiğimizde de zahmete girmeyip yahu çok uzun diyorsunuz, alın size detay, nasılsa dipnottur, bakmasanız, okumasınız da olur!

DİPNOT:

Derin Galatasaray:

60 ihtilali ve 12 Mart ve nicesi, Türk ordusunun omurgasını kırmak için yapıldı ve başardılar!

12 Mart’ta işkence köşkü Ziverbey’i kuran güç kimse Balyoz kumpasıyla Türk ordusunu Silivri’ye tıkan güç aynısıdır!

12 Eylül öncesinde kontra-gerilla hakkında dosya hazırlayan savcı Doğan Öz’ü öldüren kimse Uğur Mumcuları Bahriye Üçok’aları Hablemitoğulları ve Muhsin Yazıcıoğlu ve nicesini öldüren aynı güçtür!

12 Mart’ta dönemin ünlü komutanlarına Leninist örgüt üyesi diye suçlayıp tasfiye eden kimse Balyoz kumpaslarında ordu subaylarına Ergenekon örgütü suçlamasıyla tasfiye eden aynı güçtür!

Bu karanlık ve faili meçhul süreçlerde dilimize bir Derin Devlet doladık!

İyi de kimdir Derin Devlet?

Derin Devleti ülkemizde belgeleriyle ortaya ilk koyan 60 ihtilalinde darbecilikle yargılanıp emekli edilen Talat Turhan’dır!

Dinleyelim: ‘basında sürekli derin devletten söz ediliyor ama dünyanın katillerini işkencecilerini biliyoruz da bizimkileri tam anlamıyla bilemiyoruz! Bir basın toplantıma (60 ihtilalini yapan) Milli Birlik Komitesi üyesi, eski senatör, Em. Kur. Alb. Ahmet Yıldız’ı çağırdım. ‘Ben Fort Bragg’ta okudum (Nato okulu). Bu okullarda yetişmiş, her biri ülkelerinde ABD çıkarları doğrultusunda faşist rejimler kurarak on binlerce insanı katleden bu isimlerden bazıları: Manuel Noriega, Leopoldo Galtieri, Humberto Regalado, Hugo Banzer Suarez, Roberto, D’aubiission. Hepsi cani, katil, bu okullarda yetiştirilmiş!’

Talat Turhan devam ediyor: ‘ABD, cani, katil, suikastçı, provokatör, sabotajcı, işkenceci ve darbecileri bu okullar vasıtasıyla yetiştiriyor!

‘Fort Benning denen, cinayet okulunun bulunduğu yer! Kapısında şöyle yazıyor United States Army Infantry School, yani Amerikan Ordusu Piyade Okulu! Fort Bragg’ta işkence, adam kaçırma, cinayet alanında uzmanlık kazananlar yetiştiriliyor!

’12 Mart darbesinden sonra sistematik olarak uygulamaya konulan işkence olgusu, o dönemin I. ordu ve sıkıyönetim komutanı Orgeneral Faik Türün’ü öne çıkarttı. Faik Türün açıkça CHP’ye cephe aldı ve özel savaş yöntemlerinden Temizlik Operasyonunu başlattı! Bu amaçla İstanbul’u değişik tarihlerde 2 kez evlere hapsederek ve sokağa çıkma yasağı koyarak Fırtına 1, Fırtına 2 operasyonu altında aramalar yaptırdı. Binlerce aydın, yurtsever, ilerici, Atatürkçü kişi ve özellikle solcu olarak tanımlanan öğrencileri gözaltına alarak işkenceden geçirdi!

(…) ‘İlhami Bilici, kontrgerilla hakkında bilgili bir milletvekili. O da kategorize ediyor kendine göre. Polisler, subaylar, doktorlar, uyuşturucu kaçakçıları, mafya adamları. İtalya’da P-2 diye bir mason locası var! Bunun üstadı azamı Luicio Gelli, İtalya’da sağ ve sol terörü yönetmekten hapse atılıyor! Aynı zamanda İtalyan istihbarat örgütü başkanı general Musimicı de hapse atıyorlar!

Gelli diyor ki: ‘ben ABD’den aldığım dolarla İtalya’daki terörü yönlendirdim’. Neden terörü yönlendiriyor! Çünkü İtalya’da komünistlerin iktidara gelme olasılığı var! Terörün arkasında mason locası var! Gelli gazeteciye: ‘ben 1980 yılında mason desteğiyle istediğimiz kişinin İtalya Cumhurbaşkanı olmasını sağladım’! Ülkede CIA parasıyla cumhurbaşkanı seçtiriyor. Sonra diyor: ‘Kalktım Arjantin’e gittim Arjantin’de masonların desteğiyle Peron’nun Cumhurbaşkanı olmasını sağladım. Sonra yapmış olduğum hizmetlerden dolayı Beyaz Saray’a davet edildim! Reegan tarafından ödüllendirildim!’

Talat Turhan CIA’ya ve Nato’ya bağlı okulları anlattığı kitabında konuyu Bilderberg’e getirir!

‘Nitelik olarak kimlerin Bilderberg’e üye yapıldığına bakarsak, genellikle büyük sermaye patronlarının, Merkez bankası genel müdürlerinin ve dışişleri bakanlarının mutlaka üye yapılmak istendiğini görürüz, Fatin Rüştü Zorlu, İlter Türkmen, Mesut Yılmaz, Hikmet Çetin, İsmail Cem, bazı örnekler!

‘Bir de 25/27 Nisan 1975 yılında Türkiye’de Çeşme’de toplanıyor bu örgüt! Örgütün Türkiye lideri yıllarca Selahattin Beyazıt! Birkaç yıl önce Türkiye’ye Kissinger gelmişti! ‘Türkiye’de tanıdığım ilk dostum Selahattin Beyazıt’tır, demişti! 1971 yılında Amerikan Woodstock, Vermont’ta Bilderberg toplantısına beraber katıldılar! Selahattin Beyazıt, 1957 yılından 1998’e kadar en çok Bilderberg toplantısına katılan Türk! Selahattin Beyazıt’a tüm Bilderbergler bağlı. O da Kissenger’e bağlı! Yani Bilderberg’in Türkiye sorumlusu Kissenger!

‘Bu örgütün yerli üyelerinden biraz daha örnek verelim, 1990 yılında Erdal İnönü, 1995 yılında Hikmet Çetin üye oldular, yanlarındaki de yine Selahattin Beyazıt! Selahattin Beyazıt 33. Derece mason. İskoç büyük locasına bağlı. İngiltere kraliyet protokolünde yeri var. Başka bir örnek, bugün de ödül veriyorlar İsmail Cem’e! Büyük adam diye bunları önümüze sürüyorlar!’

(Merak edenler ayrıntıları Talat Turhan, Emperyalizmin Gizli Örgütleri dizisi kitaplarından okur)

Şimdi açık kaynaklardan Selahattin Beyazıt biyografisini okuyalım:

‘İş adamı, sanayici ve Galatasaray futbol kulübünün eski başkanlarındandır! Beyazıt Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanıdır!

Selahattin Beyazıt, 1931 yılında Ağrı’nın ilçesi Doğubeyazıt’da doğmuştur! Dedesi Kürt aşiret ağalarından İbrahim Ağa, 1930’da Ağrı Dağı civarında Kürt isyanına katılmış ve 17 kişilik sürgün listesine alınmıştır. Daha sonra oğlu Mehmet, iki teneke dolusu altınla İstanbul’a geldi. Babası Mehmet Beyazıt emlak alım-satım ve hayvan ticareti yaparak zengin oldu. Selahattin Beyazıt, 1950 yılında Galatasaray Lisesi’nden mezun oldu. İstanbul’da bitirdiği liseden sonra İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde okuyarak mezun oldu.

Selahattin Beyazıt, askerliğini Ankara’da yedek subay olarak yaparken, çok iyi derecede İngilizce bilmesi sebebi ile Marshall yardımını takip eden yıllarda Türkiye ekonomisinin durumunu değerlendirmek için defalarca Ankara’ya gelen Amerikalı ekonomist Max Thornburg’a tercümanlık yaptı!

Adnan Menderes ve Süleyman Demirel’in milletvekilliği tekliflerini sürekli geri çeviren Beyazıt, daha sonra kısa bir süre olsa da Menderes’in özel kalem müdürlüğünü yaptı. 1975/78’de ABD ile ilişkilerin yoğunlaştığı dönemde tüm ısrarlara rağmen siyasete soyunmamıştır!

1976 yılında gelir vergisi rekortmenleri arasında üçüncü sırada yer alan Selahattin Beyazıt Türkiye’nin en büyük sanayicilerinden biri olarak ünlenmiştir!

Selahattin Beyazıt, Leyland kamyonlarının ve Shell Petrol Şirketi’nin Türkiye temsilciliğini yapmış, sonra da Beyazıt Şirketler Grubu’nu kurarak Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı üstlenmiştir! Kasım 2004’de Bülent Eczacıbaşı’nın görevden alınması üzerine Türk Pirelli A.Ş:’nin yönetim kurulu Başkanlığı’nı devralmıştır!

Selahattin Beyazıt, İngiltere’de Cambridge Üniversitesinde okurken Lordlar Kamerası Başkanı Lord Brabazon of Tara, Selahattin Beyazıt’ın hamiliğini üstlenmiştir! Lord Brabazon daha o dönemde Beyazıt’ı Bilderberg Grubu ve Mason Locasına aldırmıştır. Babasının Lord Brabazon’a yakın ilişkileri olmuştur!

Selahattin Beyazıt’ın Bilderberg Grubu ile ilişkileri Paris, Londra ve Nato büyükelçilikleri görevinde Muharrem Nuri Birgi ile hemen hemen aynı dönemde, 1960’lı yıllarda başlamıştır! Bu dönemde öyle yakın arkadaş olurlar ki hiç evlenmediği için çocuksuz ölen Birgi, tüm servetini Beyazıt’a bırakmıştır!

Beyazıt, 1972/1992 yılları arasında Bilderberg Türkiye Temsilciliğini yürütmüş, Bilderberg üyeleri ve Bilderberg konferansları katılımcıların isimlerini bizzat belirlemiştir! 1992’de görevini Koç Holding Yönetim Kurulu başkan vekili Suna Kıraç’a devretmiştir, İnan Kıraç’la evli!

Beyazıt, zamanla Bilderberg Grubu içinde o kadar güçlü duruma gelmiştir ki İngiliz hükümetleri gönderilecek büyükelçilerin itimatnamelerini Türkiye’ye sunmadan önce Beyazıt’ın görüşünü almışlardır!

1975 Çeşme Altınyunus Bilderberg toplantısı, Selahattin Beyazıt’ın ısrarlı isteği üzerine gerçekleştirilmiştir! Bu toplantıya Süleyman Demirel, Başbakan Bülent Ecevit, İhsan Sabri Çağlayangil, Turhan Feyzioğlu, İhsan Doğramacı, Muharrem Nuri Birgi, Oğuz Gökmen, Hasan Esat Işık, Kamuran İnan, Gülten Kazgan, Mehduh Yaşa, Halil Tunç, Selçuk Yaşar, Selahattin Beyazıt ve Semih Akbil katılmıştır!

Toplantıya NATO genel sekreteri Joseph Luns ve Dünya Bankası Başkanı Robert McNamara da katılmıştır! Katılan yüze yakın erkek arasında sadece 2 kadın üye bulunmaktaydı. Prof Dr. Gülten Kazgan ve İngiliz Muhafazakar Partisi Başkanı olarak yıldızı parlamakta olan Margaret Thatcher! Thatcher’in toplantıya gelmesini sağlayan Beyazıt olmuştur. Bu bağlamda ‘Beyazıt, Thatcher’a başbakanlık yolu açtı’ denilmiştir!

Beyazıt hiçbir zaman ön plana çıkmamıştır! Yılın 300 gününü Türkiye dışında ‘elitler’ arasında geçirmiş, faaliyetlerini onlarla birlikte perde arkasından planlamıştır! Amerika ve Avrupa elitleri ile çok derin ilişkiler içindedir. İngiltere eski başbakanı Margaret Thatcher’e ‘magy’ diye hitap edecek derecede samimi, İngiliz Kraliyet ailesi ile randevusuz görüşme yapabilecek derecede ender insanlardan biridir!

Beyazıt, İtalyan Pirelli, Eczacıbaşı ve İş Bankası ortaklığı olan Türk Pirelli A.Ş. yönetim kurulu başkanlığını 2004 yıında Bülent Eczacıbaşı’ndan devralmıştır!

Metal, toprak, otomotiv sanayiinin yanı sıra amatörlük alanında hızlı bir büyüme performansı yakaladı. Siyasi ve ekonomik anlamda güçlü dostlukları bulunan Beyazıt, futbolla da yakından ilgilendi!

Selahattin Beyazıt, Galatasaray Spor Kulübü’nde 1969/1973 yılları arasında iki dönem başkanlık yaptı, 1975/1979 yılları arasında tekrar başkanlık yaptı!

Bu dönemde Galatasaray futbol takımı 9 kupa -3 lig şampiyonluğu, 2 TSSYD kupası, 2 Federasyon kupası, 2 cumhurbaşkanlığı kupası kazanarak adını kulüp tarihine altın harflerle yazdı! 1971 yılında kulübe Riva arazisini kazandırmıştır.

Beyazıt aynı zamanda İngiltere’den Brian Birch’ü Teknik direktör getirerek 3 yıl şampiyonluk yaşatmıştır!

Selahattin Beyazıt, iş adamı Sedat Eroğlu’nun kızı ile evlendi. Murat Beyazıt adında oğlu vardır!

Selahattin Beyazıt, 21 Ocak 2022 tarihinde İstanbul’da 91 yaşında öldü!’

….

Sevgili Okuyucu, bu biyografi size masum gelmesin!

Görevini Suna Kıraç’a bırakan Selahattin Beyazıt!

Suna Kıraç’ın eşi İnan Kıraç, Selahattin Beyazıt’ın kankisi yetiştirmesi!

Hablemitoğlu davasında adına rastladık!

İnan Kıraç’ın iş ilişkileri nedir, kimleri fonluyor, hangi Atatürkçü yapılarla arası çok iyi?

Hablemitoğlu suikastında adı geçen Levent Göktaş İnan Kıraç’ın avukatından öte iş ortaklıkları var birlikte kara paracı Sezgin Baran Korkmaz’ın 40 milyon dolarına çöktüklerini görmüştük!

Levent Göktaş özel kuvvetler komutanı!

Adı, MİT başkanlığında geçen Özel Kuvvetler Komutanı Levent Göktaş’ın İnan Kıraç bağlantısı masum bir iş ve avukat ilişkisi mi?

Levent Göktaş orduya sınavla mı girdi yoksa Nato kontenjanından mı, bu kadarcık soruyu dahi sorabilecek kimsemiz yok!

NATO’nun gizli örgütleri onlarca faili meçhule rağmen en küçük bir ip ucu vermemiştir!

Nato gizli örgütleri suikast ve cinayet ve operasyonlardan belge bırakmadan sıyırmıştır!

Cinayet ve suikastleri hiç iz bırakmamıştır!

Türk Ordusu, başta 60 ihtilali, sonra 12 Mart ve sonra Fetö operasyonlarıyla bu elli yıllık süreçte operasyon-kumpas-suikast Cumhuriyet’le birlikte ortadan kaldırılmıştır!

Ve Türkiye’de Atatürkçülük ‘laiklik’e indirgenmiştir!

Ve Türkiye’de Atatürkçülük Ekmeleddin’i ve Seyid Rızacı Kılıçdaroğlu’na oy vermeye mecbur bırakılacak kadar yolundan saptırılmıştır!

Türkiye’de holdinglerin yönetimleri ve arka planları keşfedilmemiş deşilmemiş detaylarla dolu!

Bu sır perdelerini aralayacak gazeteci de savcı da yok çünkü holding medyasıyla ya da verdiği reklamlarla yönetiliyorsunuz!

İnan Kıraç ve Selahattin Beyazıt kimdir, 90’lı yıllarda ülkenin en ünlü spor yorumcusu Hıncal Uluç’un Galatasaray’ın efsaneleri diye her Alah’ın günü ahım şahım yıkayıp yağlayıp medhiyeler düzdüğü, beyninizi yıkadığı, Hıncal Uluç kimdir?

QOSHE - Derin Galatasaray - Nihat Genç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Derin Galatasaray

242 65
25.03.2024

Nihat Genç yazdı…

Bir elli yıl beyni yıkanmış okuyuculara dert anlatmak çok zor!

Okuyucu ‘derine’ inmiyor ya da kasıtla derinine indirilmiyor!

Yüzeysel şöyle bir baksın ve geçsin, isteniyor!

Okuyucu kısacık bir göz atmak istiyor!

Fazlası yoruyor!

Oysa okuduğu yazdığı gördüğü şeyler çöp yığınları, siyaseti kimliği duyguları çaresizliği, hepsi bu çöp dağlarının altında gömülü!

Hangi konuya girsek detaylar o kadar fazla ki!

Bir elli yıldır siyasetimiz sosyal dünyamız beynimiz neo-liberallerin saldırısı altında!

Şöyle sorun, bu TEMA VAKFI, ne iş yapar, kim fonlar, kim besler, kimler tarafından öfkesi alınmış ve hijyenik steril ve uluslararası şirketlerin besleyip okşadığı ödüllendiği hale gelmiş!

Mesela aileyi yıkmadan kadın haklarını savunabilmenin yolu yok mu?

Aile değerlerine saygı göstererek feminist olunamaz mı?

Bir insanlık ve eşitlik hakkı için ayağa kalkmalıyız evet ama aileye saldırmak zorunda mıyız?

Mesela çocuklara özendirmeden ve çocukları işe bulaştırmadan eşcinsel hakları savunmanın bir yolu yok mudur?

Mesela vesayet ya da otorite adı altında güya özel hayat ve kişilik haklarına saygı diye ve çaktırmadan devlete saldırmanın alemi ne?

Bütün bunları size liberaller öğretti, sonuç, özgürlük ve insan hakları başlığı altında aileyi devleti gelenekleri zihinlerde paramparça etmek!

Sonuç: kalkınmak özgürlük ve demokrasi istiyorsak Cumhuriyet’i yıkmak zorundayız!

Mesela insanımızı vahşi sömürgeci şirketlere karşı koruyabilmek için sağlık ve eğitimde ve tarımda pekala kamucu politikaları savunabiliriz; bunun neresiyle niye alay ediyorsun?

En değme Atatürkçüsü bile Cumhuriyet rejimini ‘laikliğe’ indirgemiş, neden sormuyor, Cumhuriyet’in milli sanayisi milli madenciliği milli seferberliği nerede diye? Yani bir Atatürkçü’nün bu dünyaya gelme sebebi sadece laiklik mi?

Ya da kalkınmak üretmek için dine ve geleneklere düşman olmak zorunda mıyız? Yani ateist ve Darwinci olursak sorun çözülecek mi? Neden mevzuya en saçma en olmaz en manyak yerinden bakmayı öğrettiler size ve neden kışkırtarak kutuplaştırarak düşmanlaştırarak öğretiyorlar size! Çatışmadan kan dökmeden öğrene öğrene büyümenin gelişmenin yolu yok mudur?

Neden dış düşmanın dayadığı etnik ve kimlik meselesini Türkiye’nin en acil en başat sorunu olarak görüyor ve ekonomik eşitsizlikleri hiç ciddiye almıyor, ikinci, üçüncü plana atıyorsun?

Kırk uzun yıl ekranlarda ödüllendirilen maaşlanan liberallerden tek bir kişisi bile holdinglerin hukuksuzluğunu soygunlarını neden yazılarında bir kez olsun dile getirmemiştir? Holdinglerin önünü sonunu kadar açmak ve kamu şirketlerinin alayını satılığa çıkartmak vahiy gibi Allah’ın emri mi?

Kırk yıldır her Allah’ın akşamı bu ülkenin medyasına kilitlenmişsiniz, bir tane olsun Karma Ekonomi lafını neden duymadınız!

Ekmeleddin denen adam kimdir ki en değme Atatürkçüleriniz milliyetçileriniz size oy verdirtti! Vatan haini Seyit Rızacı Kılıçdaroğlu ve şürekasını başınıza kim getirtti? Kılıçdaroğlu’ndan başka çaremiz olmadığını beyninize kim çaktı!

Toprak bütünlüğümüzü koruyarak bağımsız mahkemelerimizi ve anayasamızı ve sosyal devleti çalıştırmanın hiçbir yolu yok mudur?

Her demokrasi özgürlük nutkunda Türk Milleti’nin milli egemenlik haklarına hakaret etmenin anlamı nedir?

Atatürkçü’nün en önde gideni dahi 1960 ihtilaline sahip çıkıyor, yahu siz manyak mısınız? 60 ihtilalinde kimin eli kimin cebinde biliyor musunuz? Yok efendim yapılan anayasası çok özgürlükçüymüş? İçinde halkçılık devletçilik olmayan anayasa değil mi bu? Hadi öyle olsun, bu bir darbe anayasasıdır! Bütün bu darbelerin arkasında Amerika CIA Mossad yok mu? Bir sorun kendinize kim darbe yapmaya kalksa daha ilk bildirisinde neden Atatürk’e sığınıyor? Cumhuriyet’in içini boşaltanları bir de size kahraman ilan ettiren kimlerdir, hangi algı, hangi yazılar, hangi Atatürkçülük türü, hangi kumpas dili?

60’lı yıllardan beri Mossad’ı CIA’sı İslamcı ve milliyetçi örgütleri gladyö olarak kullanmadı mı? Cumhuriyet düşmanı Abdülhakim Arvasiler milliyetçi partilerinize manevi lider yapılmadı mı? Ziya Gökalp’ın esnaf dayanışması ortada ama 40’lı yıllardan sonra Cumhuriyet’in karşısına dikilen nazi özentisi milliyetçilik türünü bu ülkeye kim taşıdı? Ruzi Nazarlar, Hiram Abbaslar, Graham Fullerler, Mehmet Eymürler, kimlerle iş tuttu? MİT nasıl oluyor da elli yıldır süren cinayetlerden tek birinin failini bulamadı! İhtilallerin paşaları istisnasız Natocu değil miydi? Bu ihtilalci paşalar neden emekli olunca Yaşar Holding gibi hep holding mütevelli heyetlerine atanırlar? Bu paşalar sömürgeci maden şirketlerine katkılarından ötürü ödüllendirici plaketler niye verirler? Maden fakülteleri ve deprem hocaları bu sömürgeci şirketlerin önünü açan bilirkişi raporlarını niye yazar ve kamuoyu bu raporlara kim imza attı neden kimse bilmez?

Doğan Öz’ü, Abdi İpekçi’yi, Uğur Mumcu’yu, Muammer Aksoy’u, Bahriye Üçok’u, Taner Kışlalı’yı, Hablemitoğlu’nu, Muhsin Yazıcıoğlu’nu, Hrant Dink’i, vb. kim öldürdü? Çorum ve Maraş olayları ve Madımak kimin ürünü? Bu büyük olaylar olurken holding medyasını kim yönetiyordu?

Faizsiz bankacılık adıyla Faysal finansı bu ülkeye kim getirdi, İslamcı tarikat ve örgütleri Özal ve kardeşleri eliyle önleri açılıp Suud fonlarıyla beslenmedi mi?

Suikastler kimin işine yaradı? Kırk uzun yıl süren laik-şeriat savaşlarını kim açtı kim yönetti ve sonuç Fetö nasıl iktidar oldu? Aydınlarınız öldürülüp galeyan vaveylayla suçlanan niyeyse hep neden yine Cumhuriyet oldu? Derin Devlet algısıyla Ergenekon kumpasları kurulmadı mı?

Her ihtilal dönemi holdinglerin servetleri büyürken Türk Milleti neden yoksullaştı, köleleşti, taşaronlaştı ve tarikatların ve holdinglerin kulu kölesi haline getirildi? Bu ülkenin çok yüksek bir sendika kültürü yok muydu? Çok yüksek bir milli direnci aydınları gazeteleri yok muydu? Daha kırk sene önce bu ülkenin Fiskobirlik, Çaykur, Marmara Birlik, Tariş, Çukurova, vb. nicesi çok büyük kooperatifleri değil miydi, kim küçülttü, hepsini satan unufak edip parçalayan kimlerdir!

Geçen hafta Trabzon-Fenerbahçe maçı üzerine lafa girdik, holding patronlarının yönettiği takımlar sizi gaza getiriyor, sizinle oynuyor dedik, yemediğimiz........

© Veryansın TV


Get it on Google Play