Nihat Genç yazdı…

Önce, konuşmayan tefecileri, failleri uyarayım!

O.J. Simpson davasının Amerika’da izlenme oranlarıyla kitlesel bir çılgınlığa dönüşmesinin asıl sebebi, siyahi bir futbolcunun beyaz karısını öldürme hadisesi değildir, kitlesel çılgınlığın sebebi, siyahi futbolcunun çok ünlü olması ve Amerika’da herkes tarafından çok sevilip tanınmasıdır!

Fatih Terim Fonu davasındaki futbolcuları bu ülkede yediden yetmişe tanımayan yoktur, bu topçuları yirmi-otuz yıldır herkes tanır, bu topçular, geçtiğimiz otuz yıl içinde hemen her gün haberleri yapılan çok ama çok şöhretli futbolculardır!

Futbolcuların bu denli tanınır ve hatta sevilir oluşu bu davayı yıllarca gündemde tutacak ve davayla ilgili her haber izlenme rekorları kıracaktır, yani, kimse kaçarız unuttururuz ya da şu isimlere yıkar kurtuluruz, hesapları yapmasın!

Fatih Terim Fonu davasının izlenme oranları daha şimdiden şok ve çılgınlık düzeyinde yani olağanüstü ilgi görmüştür, bu ateşin sönümlenmesi mümkün değildir, yani mahkemesi, iktidarı, avukatları ve tefeciler ve banka, yırtarım-kurtarırım diye boşuna beklemesin!

Faillerin çok bilinir olması yani davanın büyüklüğü ve derinliği bizlere önümüzdeki yıllarda hemen her gün manşet olacak ve faillerden kimsenin kendini kurtaramayacağı söndürülemez kaçılamaz bir sosyal yangının başladığını gösterir!

İktidar gücü de mahkemelerin gücü de bu yangından mal kaçıramaz yani kim birilerini korumaya kalkarsa herkesin elinde patlar!

Kamuoyunu uyarıyorum baş edilmesi örtülmesi imkansız çok büyük bir davayla karşı karşıyayız!

Dava, bir yanıyla da banka, rant, dolar, şehvet, hile, hukuk dışılık, illegal örgütlenme, tefeciler, büyük itibarlı isimlerle yani çürük sistemi ifşa eden özellikler taşımasıyla içinde yaşadığımız sahte düzeni en kökünden sorguluyor!

Yani bugüne kadar höt zötle ya da büyük güçlere sığınarak tehditle yıldırmayla korudukları ve imtiyazlı hale getirdikleri kişilikleri ve itibarlarını koruyabilmeleri artık mümkün değildir!

Başlayalım, Fatih Terim Fonu dolandırıcılık davasında ilk bölüm sona erdi ve kamuoyu para kaptıran futbolcuların dolar manyaklığına ve enayiliğine doymadı!

Kamuoyu birinci bölümde futbolcuların aptallığı cehaleti karşısında ağzı açık hayretler içinde kaldı!

Şimdi ikinci bölüm başlıyor!

Herkes gibi bizler de olup biten yazılan çizilen her şeyi dikkatlice okuyor takip ediyoruz!

Hikayemiz ve görünen şudur: başta Seçil Erzan ve Fatih Terim ve fonda banka görevlileri ve tefeciler ve yakınlar, topluca dere kıyısında, futbolcuların üstüne SERPME AĞ atmışlar!

Şebekenin hedefi, saf enayi topçuların paralarını almak!

Futbolcuların büyük faiz-getiriye sazan gibi atıldığını gören fondaki (arka plandaki) şebeke nefis dalgalı denizde sörf yapar gibi futbolcuları topluca avlamışlar!

Şebekeden kimse yahu bir durun neler oluyor dememiş, futbolcuları uyandırmamış ve savcılığa şikayet etmemişler, ta ki sarmal taşınamaz hale gelip patlayıncaya kadar!

Bankanın kendini temize çekme gayretleri de boşunadır, şubesinde bir çok çalışanının içinde olduğu bu tuhaf trafiği merak ve istihbarat etmemiş olması düşünülemez!

Sarmal patlayınca da herkes kendini kurtarmanın yolunu aramış!

Kayıtsız kuyutsuz para trafiğinde olup şikayet etmeyen ve duyduğunu bildiğini söylemeyen herkes şebekeye dahildir!

Şebeke, çete ve illegal örgüt ve mafya, aynı şeydir!

Fonun büyüsü cazibesi Fatih Terim Fonu oluşunda saklı!

Burada hukuk toplumunun asla kaldıramayacağı masonik ya da feodal bir yapı da var: Fatih Terim ismine güvenle oluşan!

Fatih Terim’in elinde büyümüş, Fatih Terim’in ailesi olmuş, Fatih Terim’in öz evlatları gibi baba-oğul olmuş futbolculardan söz ediyoruz!

Ve film sonunda Fatih Terim’in hiç zarar etmediğine şahit oluyoruz!

Artık filmimiz avantür gangster soygun mafya filminden psikiyatrinin sahasına girmeye başlıyor!

İnsan kendi öz evlatlarına bunu yapar mı?

Kendi öz evlatlarını uyarmaması filmimizi ürpertici ve çok soğuk bir çatışmaya götürüyor!

Şeytanca bir tuzak ve gerilim!

Yanılmış olmak, işin içinden çıkamamak, bir kere bulaşmış olmak, sarmala girip eli kolu çaresiz kalmak ya da başka gerekçelerle olsun affedilmez bir ‘ihanet’ var bu filmde!

Çünkü bir insan parasıyla oynanan öz evlatlarına bir kez olsun işin gerçeğini ya da detayını ya da nasıl bulaştığını anlatır, uyarır, bilgi sahibi yapar ya da kamuoyu önünde sahiplenir!

Niçin öz evlatlarını uyarmıyor ve futbolcuları da Fatih Terim’e soru sormuyor bilgi almıyor, dokunulmaz bir ‘itibar’ alanından söz ediyoruz!

Fatih Terim’in güvenilir itibar efsanesi tıpkı tarikat şeyhlerinde olduğu gibi!

Tanrısal bir dokunulmazlık!

Evliya!

Fatih Terim ismi kutsal ve mübarek ya da ona bulaşmayalım korkusu!

Fatih Terim’in itibarı, dokunulmazlığı, arkasındaki siyasilerin korumasıyla Fatih Terim’in yıkılmazlığı yanılmazlığı miti!

Fatih Terim Fonu skandalından hemen sonra Arda Turan ve Selçuk İnan’ın kolayca kendilerine takım bulması ‘koruyucu’ meleklerin iş başında futbolculara güven dağıtmaya devam ettiğini gösteriyor!

Sadece öz evlatları futbolcular değil Fatih Terim’in kutsanmış itibarı tefecilere de bankaya da rahatlık vermiş tezgah için serbest bir alan açmış!

Psikolojiyi anlamak için en derinlere ineceksiniz!

Bir insan nerede dağılır, nerede kapanır, nerede yalnız kalır, nerede çevresiyle ters düşer, nerede karakterine hiç uymayan kararlar alır ve nerede şeytanlaşır? Şurada!

Çok sevdiği ve babaları hocaları olduğu öğrencileriyle ailesi ve egosu arasında kaldığı zaman!

Fatih Terim, ailesinin de kaybettiğini görür ve zorda ve ikilemde-çıkmazda kalan her insan evladı gibi ilk refleksi kendi ailesini ve kendini kurtarmak için çevresinin soyulmasına sessiz kalır, ve öğrencilerinin zararını başka türlü gidermek için onlara takım bulmak ya da bankaya karşı futbolcularıyla birlikte ortak hareket etmek gibi görüntüsünü kurtarmaya çalışır!

Roman, sinema ve psikiyatrinin bize öğrettiği karakterlerin değişmez Tanrısal tepkilerini çatışmayla açığa çıkartmaktır!

Yani oturmuş ahlak değerlerimizi hiç ciddiye almayan Tanrısal özlerindeki insani özlerine şahit oluruz! Yıllarca evinizde beslediğiniz aç kalan kedinin sahibini tırmalaması gibi! Aç kalan ya da ağır yara alan köpeğinizin aniden saldırganlaşması gibi! Felaket anında karakterlerin asıl kimliğine şahit oluruz!

Dostluklar arkadaşlıklar idealler bir yere kadar, insan çok ani ve sert tehlike anında önce kendini kurtarır, deprem anı videolarında görmüşsünüzdür, herkes depremde kendini kimseyi düşünmeden arkasına hiç bakmadan dışarı atar, ta ki, bir anne ancak çocuğunu kurtarmak için kendini feda eder!

Bir yangında bir felakette ilk kurtarılacak şey kendi bedenimiz kendi egomuzdur!

Filmler ve psikoloji bize bir insanı tanımak için felaket anında verdiği tepkiye gözlerimizi çevirir, çünkü felaket anında refleksler devreye girer, bilinç düşünce kaybolur, hatta, eş, dost, akraba, arkadaş ikincil önemde teferruat kalır!

Birlikte yıllarca güzel anılar yaşadığımız arkadaşlıklar felaket anlarında neden süs püs gibi değersiz kalır?

Bu insanlık tarihinin insana dair en büyük sorusudur!

Felaket anında arkadaşlıklarınıza ahlakınıza insanlık değerlerine sahip çıkabilmek için özgür ve hafif bir kişiliğiniz olmalı!

Yani, ben, başkasından daha değerli değilim, diyebilmeli!

Özgür ve hafif bir kimlik değil kendi egonuzu ve varlığınızı çok önemser kendi itibarınıza tanrısal dokunulmaz anlamlar değerler biçerseniz, bu abide heykel her deprem anında-her felaket anında çürüklüğünü gösterir ve yıkılır!

Bizlerin arkadaşlarımızı tehlike anında satacak kadar Tanrısal evliya mübarek dokunulmaz kimlikleri yok, olmamalı!

Ya hep beraber, ya hiç birimiz, diyebilmeliyiz!

Yola çıkarsak anca da beraber kanca da beraber diyebilmeliyiz!

Ortak bir günahı suçun cezasını hepimiz ortakça çekebilmeliyiz!

İnsan, insan olabilmek için önce gözlerindeki ışığı bulabilmeli, insanlık ışığı gözlerimizin bebeklerindeki neşededir! Yani suçu da günahı da birlikte bölüşebilen insanlar suçlu da olsa insanlığını kaybetmez ve gözlerinin içi gülmeyi sürdürür! Yerken lahanayı kıtır kıtır ama lahanın sapına gelince me me!

Filmin başında insanlar bir suç örgütüne dahil olduğunuz için sizi suçlar ama filmin sonunda, suç ortaklarınızı dahi satıp kendinizi kurtarmaya başlıyorsanız insanlar sizden iğrenir!

Hatta filmin sonunda suç ortaklarınızı suçlarıyla baş başa bırakmayıp yanlarında olursanız işte o zaman biraz önce sizden iğrenen insanlar sizi takdir eder! Neredeyse tüm mafya ve gansgter filmlerinde işlenen ahlak teması suçluların birbirlerine olan insani bağlılıklarıdır, kim pes etti, kim öttü, kim ispiyonladı, kim arkadaşlarını sattı?

Zırhlı korunmalı dokunulmaz heykel gibi yüksek egolu Tanrısal bir kimlik inşa etmişseniz bu fırtınadan çok ağır yaralar alacaksınız!

Yaptık bir yanlış, girdik bir günaha, eşimizi dostumuzu da iştahımıza ve gaza gelip batırdık, deyip işe başlarsanız, bugün suçlanır cezalar alırsınız ama ilerisi için insan kimliğinize bir kapı açar! Yarınlarda insan içine topluma katılmaya yüzünüz olur!

Ve gözlerinizin içindeki ışığınız hayattan tatlar çıkartmak için önünüzü ve çevrenizi kişiliğiniz ağır hasarlar alsa da aydınlatmaya devam eder!

Modern çağın bu karakterlerini pek yakında daha içerden tanıyacağız, samimi bir itiraf ve tövbe ve pişmanlık ve suçu bölüşmek mi?

Yoksa kimliklerine tanrısal özellikler veren dolar, itibar ve şöhretin bu insanları ‘insanlıktan’ çıkartıp çıkartmadığına maymunlaşmalarına şeytanlaşmalarına ya da insanlık ölmemiş yargılarımıza şahit olacağız!

Söz, savunmanın, ey insan, sıra sende, suçu kabullen ve öz evlatlarına sahip çık, ey insan, konuş, her türlü hukuki cezayı göze al ama candan arkadaşlarını kamuoyu önünde yalnız bırakma!

QOSHE - Fatih Terim örgütü - Nihat Genç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Fatih Terim örgütü

203 1
29.11.2023

Nihat Genç yazdı…

Önce, konuşmayan tefecileri, failleri uyarayım!

O.J. Simpson davasının Amerika’da izlenme oranlarıyla kitlesel bir çılgınlığa dönüşmesinin asıl sebebi, siyahi bir futbolcunun beyaz karısını öldürme hadisesi değildir, kitlesel çılgınlığın sebebi, siyahi futbolcunun çok ünlü olması ve Amerika’da herkes tarafından çok sevilip tanınmasıdır!

Fatih Terim Fonu davasındaki futbolcuları bu ülkede yediden yetmişe tanımayan yoktur, bu topçuları yirmi-otuz yıldır herkes tanır, bu topçular, geçtiğimiz otuz yıl içinde hemen her gün haberleri yapılan çok ama çok şöhretli futbolculardır!

Futbolcuların bu denli tanınır ve hatta sevilir oluşu bu davayı yıllarca gündemde tutacak ve davayla ilgili her haber izlenme rekorları kıracaktır, yani, kimse kaçarız unuttururuz ya da şu isimlere yıkar kurtuluruz, hesapları yapmasın!

Fatih Terim Fonu davasının izlenme oranları daha şimdiden şok ve çılgınlık düzeyinde yani olağanüstü ilgi görmüştür, bu ateşin sönümlenmesi mümkün değildir, yani mahkemesi, iktidarı, avukatları ve tefeciler ve banka, yırtarım-kurtarırım diye boşuna beklemesin!

Faillerin çok bilinir olması yani davanın büyüklüğü ve derinliği bizlere önümüzdeki yıllarda hemen her gün manşet olacak ve faillerden kimsenin kendini kurtaramayacağı söndürülemez kaçılamaz bir sosyal yangının başladığını gösterir!

İktidar gücü de mahkemelerin gücü de bu yangından mal kaçıramaz yani kim birilerini korumaya kalkarsa herkesin elinde patlar!

Kamuoyunu uyarıyorum baş edilmesi örtülmesi imkansız çok büyük bir davayla karşı karşıyayız!

Dava, bir yanıyla da banka, rant, dolar, şehvet, hile, hukuk dışılık, illegal örgütlenme, tefeciler, büyük itibarlı isimlerle yani çürük sistemi ifşa eden özellikler taşımasıyla içinde yaşadığımız sahte düzeni en kökünden sorguluyor!

Yani bugüne kadar höt zötle ya da büyük güçlere sığınarak tehditle yıldırmayla korudukları ve imtiyazlı hale getirdikleri kişilikleri ve itibarlarını koruyabilmeleri artık mümkün değildir!

Başlayalım, Fatih Terim Fonu dolandırıcılık davasında ilk bölüm sona erdi ve kamuoyu para kaptıran futbolcuların dolar manyaklığına ve enayiliğine doymadı!

Kamuoyu birinci bölümde futbolcuların aptallığı cehaleti karşısında ağzı açık hayretler içinde kaldı!

Şimdi ikinci bölüm başlıyor!

Herkes gibi bizler de olup biten yazılan çizilen her şeyi dikkatlice okuyor takip ediyoruz!

Hikayemiz ve görünen şudur: başta Seçil Erzan ve Fatih Terim ve fonda banka görevlileri ve tefeciler ve yakınlar, topluca dere kıyısında, futbolcuların üstüne SERPME AĞ atmışlar!

Şebekenin hedefi, saf enayi topçuların paralarını almak!

Futbolcuların büyük faiz-getiriye sazan gibi atıldığını gören fondaki (arka plandaki) şebeke nefis dalgalı denizde sörf yapar gibi futbolcuları topluca avlamışlar!

Şebekeden kimse yahu bir durun neler oluyor dememiş, futbolcuları uyandırmamış ve savcılığa şikayet etmemişler, ta ki sarmal taşınamaz hale gelip patlayıncaya kadar!

Bankanın kendini temize çekme gayretleri de boşunadır, şubesinde bir çok çalışanının içinde olduğu bu tuhaf trafiği merak ve istihbarat etmemiş olması düşünülemez!

Sarmal patlayınca da herkes kendini kurtarmanın yolunu aramış!

Kayıtsız kuyutsuz para trafiğinde olup şikayet........

© Veryansın TV


Get it on Google Play