Nihat Genç yazdı…
İnsanlık ve Türkiye İsrail’in Gazze soykırımına odaklanmışken….
Birileri yine arka fonu değiştirmeye…
Yeni bir sayfa açmaya…
Hani Gazze’yi unutursak ‘dilimiz kurusun..’ yeminleri etmişken!
Birden-aniden-hemen-anında-hızla-acilen Tayyip Erdoğan Yunanistan’a gitti…
Birileri düğmeye bastı!
Gazze gündeminden çark ettik!
Şöyle mi dediler.. Gazze yerle yeksan, iş tamam… Şimdi Katar’dan getirilecek boru hattı Gazze’ye yollar açıldı, iş tamam…
Sırada boru hattının Doğu Akdeniz’den geçişi var, ve, acilen, Tayyip bey, siz Yunanistan’la deniz sahası anlaşmalarını yapmaya başlayın, mesela, daha önce Libya’yla yapılan anlaşmayı rafa kaldırın….
Ve birden AB’den olumlu göz kırpar açıklamalar, AB tarafından Türkiye AB’ye girmesi için tartışmalar ve Ömer Çelik’in açılacak yeni faz’lar için konuşmaları!
Gündem birden Batı’ya kaydı, ve..
Anında Diyarbakır’da bir caddeye İngiliz uşağı vatan haini Şeyh Sait’in adı verildi…
Ve anında, Biden-Erdoğan telefon görüşmesi, ki, yandaş medyada ballı-lokma gibi takdim edildi!
Güüüümmmmm!
‘Gazze’ gündemden çıktı!
Gündemin Gazze’den çıkıp Yunanistan’la el sıkışmaya ve AB tartışmalarının içine ve birden vatan haini Şeyh Sait gibi gürültü getireceği çok açık ‘gelişmelerin’ içine Türkiye’yi kim soktu, sahipleri kimdir!
Gazze’yle yatıp kalkan hassasiyetlerimizi anında paramparça ettikleri için ve gözlerimizi bambaşka bir mecraya sokmayı başardıkları için emeği geçenlere teşekkür mü etmeliyiz!
Tayyip Bey’in Gazze çığlıkları atan kendi kitlesine bu ani çalımı Gazze’ye karşı ayağa kalkmış kitlelerin belini kırdı ve ama reislerine karşı yine sükut-u hayal yaşatmadı!
Ve birdenbire ne olduysa Gazze havası-atmosferi-duyarlılığı-çığlıkları ORTADA yine sahipsiz kaldı!
Anti-emperyalist çığlıklar ortada kaldı, rotalar yine karıştı, Hamas ve Gazze’de çocukların ölümü ikinci sıraya hatta üçüncü sıraya aşağıya doğru itilmeye başlandı!
Biz dünyalılar çok uzun zamandır buna ‘büyük resim’ diyoruz!
Öyle bir resim ki insan birden ‘kör oluyor’ daha düne kadar gördüğümüzü unutuyoruz, öyle bir resim ki, daha düne kadar Gazze’den yükselen çığlıkları ‘duymaz’ hale geliyor ‘sağır oluyoruz’!
Gazze’de insanlık adına ayağa kalkmışken….
Birden NATO’nun batının Mossad’ın rotasına yöneliyoruz!
Uluslararası büyük şirketlerle ortak çalışan büyük şirketlerimiz savaş boyunca zaten İsrail limanlarına mühimmat tedarik benzin taşımıştı, hepsi ortada kaldı!
Anında gözlerimize bir ‘perde’ indirildi!
Servetlerimizi topraklarımızı madenlerimizi soyup bir de üstüne on binlerce küçük çocuğumuzu öldürenler hemen devreye girdi, Tayyip Bey’i Yunanistan’a götürdü, AB yöneticilerini konuşturdu, Biden’la hatta Putin’le yumuşayan çözümler konuşulmaya başlandı!
Ve bizlere de, yeter artık Gazze işi, denildi!
Yeterince azdınız yeterince sinir nöbetleri geçirip siyonizme yeterince bela okudunuz, bitirin artık bu işi!
Sizin hak ettiğiniz vatan haini Şeyh Sait’tir, oturun, sabah akşam aranızda tekrar bölücü iç çatışmaya balıklama atlayıverin!
İslamcı gençler!
Reisinizi kutlayabilirsiniz, gazınızı, bir güzel aldı ve bidonladı!
Reisin Batılı liderler tarafından çok kullanışlı bulunulmasının sebebi de bu, gazınızı-azgınlığınızı bir güzel tenekelemeyi başarması!
Yani enerjinizi, isyanınızı, bir küpe dolduruyor, içine sarımsak ve üstüne iri bir taş koyup sonra Biden’e Yunan liderlerine ‘turşu’ hediyesiyle kendisine her dönem yeni siyasi manevra alanı bulabiliyor!
Baksanıza AKP’sinden CHP yeni genel başkanına kadar alayı İngiliz uşağı vatan hainlerinin .ötlerine bal döküp yine yalamaya başladılar, yahu Netanyahu’dan Şeyh Sait’e nasıl döndük!
Vatan haini Seyit Rızalar Şeyh Saitler yüz yıl önce petrol yatağı Musul’u almak için İngiliz dümeniyle ayaklanma iç isyan başlatmışlardı! Bugün de yine petrol güzergahı için soykırımdan geçirilen Gazze’yi unutturmak için aynı vatan hainleri aynı kuklalar aynı dümen yine devrede!
Kastamonulular ağaç ve ahşap ustasıdırlar, bir zamanlar petrol yoktu, kereste milletlerin büyük zenginliğiydi, işte bu yüzyıllarda ağaçla ilgili bilgece birçok atasözü vardır: ‘Çarık yapacaksan Manda (kömüş) derisinden, ev yapacaksan ağacı zemheride (kışın ortası) keseceksin!’
Sizler gibi gençlerin hızını enerjisini heyecanlarını ve Gazze için ayağa kalkmış derin hassasiyetlerinizi tam da Gazze felaketinin en soğuk gününde anında kestiler, İsrail ve petrole yeni evler yapmak için!
Şimdi, bir güzel ev yapacak Mossad’ı NATO’su size ve kendine! Ceosu kahyası kim diye sormayın!
Gazze’de öldürülen çocuklar hayatımızın dünyamızın her şeyidir, bizim de tanrımız o çocuklardır diye siz biz ve dünyalılar feryat ede ede nice yazılar yazdık, ama gördünüz, batılıların kahyaları tanrıları kimdir?
İçimizdeki kahyalarla Batılılar çocuklarımızı kendi uluslararası şirketlere ve devletlere ve petrole kurban verdiler! Çok eski toplumlar da insanları kurban ederek o köyün-kabilenin gazını alırlardı!
Çocuklarımızı uluslararası şirketlerin Tanrılarına kurban verdik ve rahatladık!
İslamcı gençler, yalvarırım uyanın artık, kendi karnınızı kendiniz doyurmadan, gübrenizi yeminizi tohumunuzu millileştirmeden, on binlerce köyünüzde binlerce milli seferberlikle binlerce çiftlik kurmadan, eti, sucuğu, peyniri, pestili, pastırmayı, vs. halkımıza ucuza getirmeden, Cumhuriyet’in kazanımları ve bağımsızlığını anlamadan her gelen ‘gazınızı’ alacak ve sizin gazınızla madenlerine petrollerine şirketlerine yeni yollar açacak!
Her gelen sokaklarda delirerek küfrettiğiniz büyük şirketlere sizleri ‘kurban’ verecek!
Kaç nesil gazı alınarak, heyecanlarıyla oynanarak ve küçük konfor alanları ve iş vaatleri işbirliğiyle büyük şirketlere kurban edildi!
Oysa gerçekten kainatın-insanlığın büyük yükü bizim sırtımızda, her dönem uluslararası şirketler, NATO’su Mossad’ı taşınılmaz bu yükü bize kaldırtıyor!
Birkaç acı feryat çığlık attırıp sonra yoluna devam ediyor!
Ve ama insanlığın sırtındaki o taş, hala ağır, hala gençler olmadan sizler olmadan kaldırılamaz, Cumhuriyet olmadan kaldırılamaz, kendine bileğine kendi emeğine ve zekasına güvenen gençler olmadan, kaldırılamaz!
Sevgili gençler, Gazze aleviniz söndü mü?
Bakın uluslararası şirketlerin ve Mossad’ın ve NATO’nun marangozları yine devreye girdi ve şıppanak heyecanlarınızı bir güzel kökünden nasıl kazasız belasız ve reel politikayı üzmeden kesiverdi!
Köksüz, ruhsuz, Allahsız ve sorumsuz bireyler ve derisi timsah, timsahların gözyaşları!
Gözyaşlarınız belalarınız dualarınız çığlıklarınız mitingleriniz eylemleriniz ne işe yaradı, sadece piyasaların ve siyasetin tüketici bireyleri olarak gizemli eller ateşli insanlık duygularınızı heykeltraş gibi yontuverip piyasayı rahata erdirdiler!
Sağır ve kör ve duyarsız ve insanlıktan çıkmış tüketici ve çok kullanışlı ve kendi karnını kendi doyurmasını bilmeyen tüketici bireyler!
İnsanları birbirine kırdırtan etnik bölücü tartışmalara ve şeyhlerin ve vatan hainlerinin .ötlerine bal döküp yalamaya kaldığınız yerden devam edin!
Ve birkaç oy alma uğruna bal dökülen yere sinekler gibi üşüşen siyasilerinize ve sizlere, sizde bu manda derisi oldukça, dini bütün Müslüman(?) muhafazakar(?) ve inançlı(?) ve Allah ve Kur’an sevgisi(?) ve ümmeti(?) bol ve bereketli dolu dolu uzun hayatlar diliyorum!
Dinle devlet kurulsaydı, Körfez’de krallıklar şeyhler kurardı!
Ülkenizdeki madenler ve yasalar ve toprağınız üstünde milli egemenlik hakları olmadan birliğinizi milletinizi ahlakınızı inşa edemezsiniz!
Gördünüz işte, laboratuvar fareleri gibi oynadılar sizinle, bir labirente sokup ciyak ciyak bağırttılar, sonra ödülü verip, rahatlattılar!
login
who are we?
contact us
qosheapp
Toi Staff
Gideon Levy
Belen Fernandez
Andrew Mitrovica
Mort Laitner
Nikkei Editorial
Rami G Khouri
Ali Fathollah-Nejad
visit website
