Nihat Genç yazdı…

Kapitalizm durdurulmadan İsrail durdurulamaz!

Uygarlığın-insanlığın en büyük kurumu Birleşmiş Milletler’in kuruluşunda yer alan ‘Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’dir!

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kökü 1776’da yayınlanan ve ABD anayasasının özünü oluşturan ‘Amerika Bağımsızlık Bildirgesi’dir!

Tarihte ilk defa ‘tüm insanların eşit yaratıldığı ve herkesin eşit ve elinden alınamaz hakları olduğu’ ilan edildi ve uygarlığımızın en büyük şiarı-mottosu oluverdi!

Köleliğin kaldırılması, kadınların oy hakkı, ırk, dil, din ayrımlarına karşı ve azınlık hakları, eğitim sağlık hakkı, aile ve yaşamını sürdürme, ve sonra büyük insanlık kurumları inşa edildi!

Öncelikle Fransız İhtilali’nden esinlenip kurulan Cumhuriyet anayasaları ve sonra uluslararası kurumlar, mesela, Cenevre Sözleşmesi (ki savaş kurallarını belirler), ve II. Dünya savaşından sonra ‘Birleşmiş Milletler’ ve Birleşmiş Milletler’e bağlı Lahey Adalet Divanı ve sivil kurumların da başında uluslararası yardım organizasyonları ve ‘Uluslararası Af Örgütü’, ve nicesini sıralayabiliriz!

İşte tüm bu haklar ve temsil edildiği kurumlar İsrail sayesinde yıkılıyor!

Yıkılan ‘uygarlık’tır!

İnsanlığın binlerce savaş, bilim, iç savaş, andlaşma, vs. birikiminin en yüksek tezahürü olarak inşa ettiği insanlığın koruyucu şemsiyesi yıkılıyor!

Yıkılmasına sebep ‘yanlış giden neydi’ sorusu önümüzdeki günlerde tüm dünyada tartışılacaktır!

Bir iki şey de ben söyleyeyim, sorun ‘sermaye’dir!

Napolyon (Cumhuriyet adına) feodal (eski düzen) rejimlere karşı 1800’lerin başından beri savaşırken ‘paraya’ ihtiyacı vardı ve ünlü Yahudi zenginler bu süreçte dünya sahnesine çıktı: Rothschild ailesi!

Rothschild ailesinin ortaçağlar boyunca aşağılanmasına Cumhuriyet son vermişti ancak Rothschild ailesi ilk büyük servetlerini Napolyon savaşlarında yaptı ve başta İngiltere feodal rejimleri destekledi! Ki, 19. Yüzyıldan başlayarak insanlık Yahudi serveti-sermayesini diline dolamaya başladı!

Yahudiler’in 1200’lerin sonunda İngiltere’den sonraki yüzyıl Fransa sonraki yüzyıl İspanya’dan kovulmalarının bir çok sebebi vardır ancak Yahudi nefretinin altında ‘tefecilik’ ilk sırada gelir!

Yahudiler’in seçilmiş bir dini-etnik yapı olması ve sadece Yahudileri koruyan bir tanrılarının ötesinde ‘servetlerine de’ kimse dokunamaz!

Sorun ‘servet’ sorunudur!

Düşünün, Amerika, İngiltere, Fransa, vb. ülkelerde halklar-kitleler İsrail’e karşı protestolar yaparken bu ülkelerin devletleri İsrail’in soykırımına tarihte olmadık görülmedik şekilde açık aleni ve insanlığa-insanlık kurumlarına meydan okuyarak destek veriyor!

Amerika, İngiltere ve Fransa’da pek yakında yaşanmış ve halen yaşanmakta olan eşitsiz gelir dağılımını düşünün! Ki, Amerika’da gelir dağılımı eşitsizliği dünyanın en yoksul Afrika ülkelerinin bile altında!

Şöyle düşünün dünyanın en büyük altın, elmas, petrol, maden, vs. borsaları İngiltere’de olduğu halde İngiliz halkı emeklileri işçileri sefalet içinde yaşıyor ve çoğu emekli maaşıyla İngiltere’de yaşayamadığı için ülkeyi terk ediyor!

Şöyle düşünün, Amerika’da 2008’de finans sektöründe büyük bir yolsuzlukla tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşadı ve finans kurumlarının sebep olduğu bu devasa zararlar halka ödettirildi, al işte Fransa, bir yanda ‘sarı yelekliler’ diğer yanda dünyanın en gözde şirketleri!

Amerika, Fransa ve İngiltere’nin servetleri tepedeki 100-200 şirketin ve ailenin elinde ve büyük sorun bu şirketlerin servetlerine kimse dokunamıyor, işte Obama dönemi, hatırlayın, sağlık reformunu geçiremedi, çünkü, büyük şirketler oluşacak vergileri kabul etmedi!

Meraklı bir üniversite öğrencisi olarak dünyanın en büyük servetleri şirketlerine sahip ülkelerin halkları neden sefalet altında yani sağlık ve eğitimden yararlanamıyor diye sorun kendinize!

Çünkü büyük şirketler, oligarşik bir yapı oluşturdu, oligarşi şu, şirketler devletlerin hazine ve maliye bakanlıklarını esir aldı, öyle ki, bu şirketleri yöneten yöneticiler aynı şekilde hazine ve maliye bakanlıklarında ya danışman ya üst düzey görevlisi! Ve bir nevi ‘dokunulmazlıklar ve imtiyazları’ var, argo tabirle ‘kayırılıyorlar!’

Hepsi halka bir kuruş zırnık koklatmıyor, gelirlerini bölüşmüyor, acımasız soygun düzeninden zerre taviz vermiyor ve iştahlarını durdurmak mümkün değil, tam tersine hükümetlerini sadece halkı değil dünyayı soymak için kullanıyorlar.

Düşünün Amerika’da iki yüz bin dolara satılan ilaçlar var ve insanlar bu ilaçları satın almak için ya ülke dışına çıkıyor ya da yüzlerce emekli bir araya gelip ortak bir fon kurup bu ilaçları alıyor ve bir tabletteki hapları tek tek bölüşmek zorunda kalıyor!

Uzatmayalım, gelir dağılımındaki eşitsizlik Batı uygarlığının tüm değerlerini bitirdi ve eğitim, sağlık gibi en temel hakları kullanılamaz hale getirdi!

Bu büyük servetleri sorgulamadan İsrail’i durduramazsınız!

Sermayeyi servetleri ‘sınırlamadan’ İsrail’i durduramazsınız!

Çünkü Amerika, İngiltere, Fransa’yı yöneten bu büyük servetler!

Evet bu büyük servetler halkın yaşamına geçimine katkıda bulunmuyor ancak mali politikalarının sürdürülmesi ve düzenlenmesinde hayati önemde!

Servet sınırlaması yanında masaya yatırılması gereken ‘mülkiyet’tir!

Amerika iç savaşında Haklar Bildirgesi yazılırken ‘mülkiyet’ de doğuştan gelen haklar içine yazıldı, ki, toprağı arazisi geçimlik tarımı evi tapusu olmayan insanların ülkeleri için savaşa giremeyeceği söylenerek ‘mülkiyet’ hakları düzenlendi!

Mülkiyet de doğal bir haktır denildi ancak sınırsız büyüklükte mülkiyet de masaya yatırılmalı! Bir insanın yüz bin dönüm arazi sahibi olması sorgulanmalı! Mülkiyet de bir yatırım değeri olarak uçsuz bucaksız arazi ve emlak sahipliği masaya yatırılmalı!

Ve şunu da sorun Filistinliler de mülk sahibiydi ve mülkleri işgal altında, Batı’da ‘mülk’ dokunulmazlığı varken Filistin’de mülkü tapuyu ve haklarına neden savaş ilan edip el koyuyorlar!

Servet ve mülkiyet sınırlanmasından sonra tartışılacak olan ‘bağışlardır!’

Büyük servet sahipleri bağışlarıyla siyasete müdahil oluyorlar ve mesela Amerika’da bağış sahipleri istediğini seçtirebiliyor, ki, büyük medya sahipliği de söz konusu!

Adaylara ve siyasi partilere ‘bağışlar’ tüm demokrasilerde düzenlenmiştir ancak çok açıkları vardır ve çok zayıftır!

Size Fransız İhtilali’nden çok önce demokrasinin ilk büyük kurumlarının şekillendiği İngiliz Devrimi’nden söz edeyim, önce askerlik ‘halk’ tarafından ele geçirildi sonra kralın kellesi kesildi ve seçimle gelen Avam Kamarası İngiltere’nin tek otoritesi olarak tarih sahnesine çıktı!

Henüz sosyalizm kelimesi hiç bilinmezken İngiltere Avam Kamarası’nı ele geçirenlere ‘Düzleyiciler’ deniyordu, ki, modern tarihin ilk demokrat hareketi sayılır, ki, Amerika bağımsızlık savaşında ‘Düzleyiciler’ yine ortaya çıktı ve Amerikan Haklar Bildirgesi’nin yazılmasında savaş verdiler!

Düzleyicilere radikal Cumhuriyetçiler de diyebilirsiniz, soyluları lordları kralları red eden bir çok görüşleri yanında ‘seçimler’ için şu öneride bulundular!

Para, bağış, yardım, sadaka alanlar ‘oy kullanamaz’ dediler!

Mesela Türkiye’de para, bağış, yardım, sadaka alanları oy kullanmaktan mahrum edelim İslamcılar yüzde üçü-beşi geçemez, buna da şöyle dediler: ‘Dilenciler oy kullanamaz!’

Evet, büyük ekonomik krizlerde dahi halka zırnık koklatmayan büyük şirketler Allah’ın işine bakın seçimlerde kasanın ağzını açıyor ve adaylara çok büyük bağışlarda bulunabiliyor!

O halde servetler ve mülkiyet sınırlanması gibi büyük bağışlar da yasaklanmalı ya da titizlikle sınırlandırılmalı!

Servetler, mülkiyet ve büyük bağışların sınırlanması sonrası gözlerinizi büyük medyaya çevirin, özellikle uluslararası medya büyük şirketlerin patronajında! İşte CNN Filistin’deki aleni soykırımı dahi ekranına yansıtamıyor!

Ülkemizde de öyle birkaç patron medyayı dolayımıyla siyaseti yönetiyor!

Servet, mülkiyet, bağış, ve medya’nın bağımsızlaşması ve demokratikleşmesi, bir iki günlük iş değil, insanlık bu kurumları masaya yatırmadan İsrail soykırımını durduramaz!

Henüz dünyayı tanımayan üç beş aylık bebekler ve yüzbinlerce minicik çocuk gözlerimizin önünde öldürülüyor, bu vahşetin sorumlusu hepimiziz!

Bu çaresizliğin sorumlusu bütün insanlıktır!

Herkesin doğuştan hakları vardır, dünyanın en gelişmiş en son teknoloji ürünü silahlarla bebek öldürüyorsanız insanlık bütün değerleri ve kurumlarıyla ölmüş demektir!

Bebekler canlı yayında katledilirken kapitalizmin hepimize kabul ettirdiği en büyük kurumlar: servetleri mülkiyetleri bağışları ve medyayı yani hepsinin demokratikleşmesi hepsinin dengelenmesi hepsi arasında gelir dağılımının giderilmesi için savaş vermiyorsak, o çocukların katilleri İsrail değil bizleriz!

Vahşi kapitalizm nedir bilelim, öğrenelim!

Çocuklar öldürülürken feryatlar çığlıklar atmak yetmez!

İçinde yaşadığımız uygarlığı tanımamız ve çareler üretmemiz gerekir!

Gelir dağılımı, servet dağılımı, mülkiyet büyüklükleri ve bağışlar ve fonlar ve medyanın insanlığın en temel ‘değerlerini’ savunamadığı işte bir insanlık gerçeği olarak ortada!

Binali Yıldırımlar’ın Soylular’ın Beşli Çetelerin İslamcı sermayenin fütursuz büyüklüklerini ve ülkemizdeki vahşi altın madeni şirketlerini ve hepsinin uluslararası şirketlerle ortaklıklarını ve hepsiyle…

Halk adına, insanlık adına, uygarlık adına, demokrasi adına, herkesi eşitleyen Cumhuriyet adına savaşmadan bu büyük insanlık dramına karşı bir şey yapmış olamayız!

Kırbaçlanırken, öldürülürken, aşağılanırken susanlar ancak kölelerdir, sürülerdir, ruhsuzlardır!

Çocuklar öldürülürken elleri kolları bağlı oturan kimse ben devlet adamıyım ben yazarım ben sanatçıyım ben insanlık adına şu sivil kurumun üyesiyim, demesin, diyemez!

Sınırsız servetleri sorgulamayan herkes bu insanlık suçuna ortaktır!

Sınırsız gelirleri sorgulamayan herkes bu insanlık suçuna ortaktır!

Uluslararası şirketleri imtiyazlı ve dokunulmaz hale getiren herkes bu insanlık suçuna ortaktır!

Ordusunu, hukukunu, meclisini, medyasını ‘halk adına’ geniş kitlelerin insanlığın en temel hakları ve kardeşliği için harekete geçirmeyen kullanmayan herkes bu insanlık suçu’na ortaktır!

Yani büyük sorun, mezhep, din, ırk, cemaat, tarikat sorunu değil, büyük sorun servetleri kişilerden tarikatlardan dinlerden kiliseden Diyanet’ten alıp halkın her kesiminin iyiliği için kullanabilmektir!

İsrail soykırımı kapitalizmin bütün hilelerini yanılsamalarını zaaflarını gizlediklerini ve asıl nihai amacını tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur!

Son otuz yılda Bosna’dan Afganistan’a milyonların katledilmesine şahit oldunuz ve gözlerinizin önünde Irak, Suriye, Libya parçalandı ve on milyonlar göç etti ve sadece dokunulmayan Körfez’in petrol zengini ülkeler!

Kapitalizmin vahşi silah makinesinin tek bomba atmadığı dünyanın en büyük servetlerinin kaynağı Körfez’in şeyhlikleri krallıkları!

Halkların çocukların mazlumların üstüne atom bombası dahi atarlar ama servetlerin petrolün üstüne bomba atamazlar!

QOSHE - İsrail nasıl durdurulur! - Nihat Genç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İsrail nasıl durdurulur!

147 2
02.11.2023

Nihat Genç yazdı…

Kapitalizm durdurulmadan İsrail durdurulamaz!

Uygarlığın-insanlığın en büyük kurumu Birleşmiş Milletler’in kuruluşunda yer alan ‘Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’dir!

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kökü 1776’da yayınlanan ve ABD anayasasının özünü oluşturan ‘Amerika Bağımsızlık Bildirgesi’dir!

Tarihte ilk defa ‘tüm insanların eşit yaratıldığı ve herkesin eşit ve elinden alınamaz hakları olduğu’ ilan edildi ve uygarlığımızın en büyük şiarı-mottosu oluverdi!

Köleliğin kaldırılması, kadınların oy hakkı, ırk, dil, din ayrımlarına karşı ve azınlık hakları, eğitim sağlık hakkı, aile ve yaşamını sürdürme, ve sonra büyük insanlık kurumları inşa edildi!

Öncelikle Fransız İhtilali’nden esinlenip kurulan Cumhuriyet anayasaları ve sonra uluslararası kurumlar, mesela, Cenevre Sözleşmesi (ki savaş kurallarını belirler), ve II. Dünya savaşından sonra ‘Birleşmiş Milletler’ ve Birleşmiş Milletler’e bağlı Lahey Adalet Divanı ve sivil kurumların da başında uluslararası yardım organizasyonları ve ‘Uluslararası Af Örgütü’, ve nicesini sıralayabiliriz!

İşte tüm bu haklar ve temsil edildiği kurumlar İsrail sayesinde yıkılıyor!

Yıkılan ‘uygarlık’tır!

İnsanlığın binlerce savaş, bilim, iç savaş, andlaşma, vs. birikiminin en yüksek tezahürü olarak inşa ettiği insanlığın koruyucu şemsiyesi yıkılıyor!

Yıkılmasına sebep ‘yanlış giden neydi’ sorusu önümüzdeki günlerde tüm dünyada tartışılacaktır!

Bir iki şey de ben söyleyeyim, sorun ‘sermaye’dir!

Napolyon (Cumhuriyet adına) feodal (eski düzen) rejimlere karşı 1800’lerin başından beri savaşırken ‘paraya’ ihtiyacı vardı ve ünlü Yahudi zenginler bu süreçte dünya sahnesine çıktı: Rothschild ailesi!

Rothschild ailesinin ortaçağlar boyunca aşağılanmasına Cumhuriyet son vermişti ancak Rothschild ailesi ilk büyük servetlerini Napolyon savaşlarında yaptı ve başta İngiltere feodal rejimleri destekledi! Ki, 19. Yüzyıldan başlayarak insanlık Yahudi serveti-sermayesini diline dolamaya başladı!

Yahudiler’in 1200’lerin sonunda İngiltere’den sonraki yüzyıl Fransa sonraki yüzyıl İspanya’dan kovulmalarının bir çok sebebi vardır ancak Yahudi nefretinin altında ‘tefecilik’ ilk sırada gelir!

Yahudiler’in seçilmiş bir dini-etnik yapı olması ve sadece Yahudileri koruyan bir tanrılarının ötesinde ‘servetlerine de’ kimse dokunamaz!

Sorun ‘servet’ sorunudur!

Düşünün, Amerika, İngiltere, Fransa, vb. ülkelerde halklar-kitleler İsrail’e karşı protestolar yaparken bu ülkelerin devletleri İsrail’in soykırımına tarihte olmadık görülmedik şekilde açık aleni ve insanlığa-insanlık kurumlarına meydan okuyarak destek veriyor!

Amerika, İngiltere ve Fransa’da pek yakında yaşanmış ve halen yaşanmakta olan eşitsiz gelir dağılımını düşünün! Ki, Amerika’da gelir dağılımı eşitsizliği dünyanın en yoksul Afrika ülkelerinin bile altında!

Şöyle düşünün dünyanın en büyük altın, elmas, petrol, maden, vs. borsaları İngiltere’de olduğu halde İngiliz halkı emeklileri işçileri sefalet içinde yaşıyor ve çoğu emekli maaşıyla İngiltere’de yaşayamadığı için ülkeyi terk ediyor!

Şöyle düşünün, Amerika’da 2008’de finans sektöründe büyük bir yolsuzlukla tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşadı ve finans kurumlarının sebep olduğu bu devasa zararlar halka ödettirildi, al işte Fransa, bir yanda ‘sarı yelekliler’ diğer yanda dünyanın en gözde şirketleri!

Amerika, Fransa ve İngiltere’nin servetleri tepedeki 100-200 şirketin ve ailenin elinde ve büyük sorun bu şirketlerin servetlerine kimse dokunamıyor, işte Obama dönemi, hatırlayın, sağlık reformunu geçiremedi, çünkü, büyük şirketler oluşacak vergileri kabul etmedi!

Meraklı bir........

© Veryansın TV


Get it on Google Play