Nihat Genç yazdı…

Demokrasi kelimesi son otuz yılda en çok hangi kelime ve kavramlarla iç içe yan yana kullanılmıştır, bilemediniz, ‘açılım’ ve aynı anlama gelen etnik siyaset tartışmalarında!

Özetle açılımdan yanaysak demokratız değilsek faşist ve ırkçı!

Demokrasinin ülkenin bir tarafını bölüp ayıran değil de hepimizi sosyal ve siyasi olarak eşitleyecek bir türü bu toprağa neden henüz inmedi!

Geçen seçimde Kılıçdaroğlu ‘özerklik’ vaadinde hızını alamamış PKK’nın gönlünü tam yapabilmek için doğudaki madenlerin de özerklik sonrası kime bırakılacağı tartışmasına girivermişti, hay maşallah!

Bu seçimde de muhalif kanallar ve yazarlar, (maşallah KRT diye etnik siyaset yapan bir kanalımız daha oluverdi) açılım Meclis’e getirilsin diye ısrarla beyin yıkıyorlar!

Meclis’e gelince ne olacak?

Bu abilere göre açılımın Meclis’te tartışılması demokratlık düzeyimizi gösteriyormuş, getirmiyorsak demokrat değiliz, işte CHP getiriyor, o halde en demokrat CHP! Bu laflar boşluklara doğru gidiyor, tamamlayanı hiç yok!

Hadi tamam (Allah korusun) açılım Meclis’e geldi ve topraklar ve madenler ve idare yapı tartışılıyor, sonrası?

Sonrasına dair tek cümle yok!

Sonrasını söyleyemediğiniz şeyi niye tartışıyorsunuz?

Sonrasını söylemekten ürktüğünüz şeyi niye bir kelimecik çıtlatmıyorsunuz?

Kimse de sonrasına dair konuşmuyor, tamam, Meclis’e geldi, eee sonra?

Önceki açılımdan biliyoruz ki iki ayrı ‘bayrak’ söz konusu!

Önceki açılımdan biliyoruz ki iki ayrı ‘ordu’ söz konusu!

Ve Balkanlar ve Kafkasya ve Orta-Doğu coğrafyasından iç savaşların tecrübesine sahibiz ve biliyoruz: Etnik yapıların şehir şehir mahalle mahalle hayvanat bahçesi kafesleri gibi dizayn edildiğini! Ve her etnik yapının diğerini kazıyarak yok ederek ya da en hafif deyimiyle alanı temizleyip kovduğunu!

PKK kendi örgüt üyelerini bile infaz eden stalinist bir yapı, mesela, PKK’ya oy vermemiş aşiretleri yapıları temizleyecek, mesela bölgedeki kadim Arap nüfusu ne yapacak ve mesela aileleriyle sayıları milyonu aşan korucuları ne yapacak? Birbirini kırımdan kıyımdan geçiren bu iç savaş senaryosu yakın dönemdeki bütün iç savaşlarda canlı canlı gözümüzün önünde yaşanmıştır! (Okuyucuyu ürkütmemek için çeşit çeşit sosyal aşiret mezhep meslek etnik yapıların ayrıntısına giremiyorum)

Batı bölgelerinde durum daha vahim birbirimizle binlerce yıldır aile olup sorunsuzca yaşadığımız kardeşlerimize madem öyle hadi bölgenize diye bir isyanın tetiklenmesi bir cinayete bakar! Hem doğuda hem batıda birbirini yiyen vahşileşmiş etnik reflekslerle kim nasıl uğraşacak, bu kabusun ayrıntısına girmek mümkün mü, işte Balkan coğrafyası ortada!

Özerkliğin de aşamaları var, en hafif uygulamasıyla diyelim dışişlerinde merkezi hükümete bağlısın, ve, bölgede Amerikan bir üniversitenin, İsrail ve Ermeni okulların ve istihbarat şirketlerin açılmasını kim engelleyecek, kültürel ilişki ayağına buraya gelen yabancılar sayesinde özerk yapı kendini garantiye almak isteyecek, yani kültürel ile siyasiyi hiç kimse ayırt edemez ve antlaşma maddeleri Allah korusun oylandığı günden beri karşılıklı ölümcül meydan okumalarla ihlal edilecek ve bir kere yasanın mecliste oylanmış olması uluslararası kurumlara ve Batılı devletlere müdahil olmaları için yasal imkan sunacak ve bir kere oylanmış olması bile geri dönüşsüz kaosu tetikleyecek!

Madenlere sulanan başta İsveç, Fransa ve Almanya, garantör olmak isteyecek, diyelim İstanbul’dan insanlarımızı hadi gidin diye kovan bir tepki manşet oldu, onlar da biz de kendi ülkemizdeki Türkler’i kovuyoruz diye sopa gösterecek, bu kabusların kabusunu tek cümle konuşmuyorsunuz!

An itibariyle Kuzey Suriye’deki kürt bölgesine Amerikan’ın taşıdığı silahlar sizce de biraz fazla değil mi, bu ağır silahların doğudaki şehirlerimize kayması bir gün dahi değil üç-beş saat sürer!

Sosyal korku ve temkin ve sorumluluk gereği bu kaosun dehşet ayrıntılarına girmemiz bu sütunda mümkün değil ancak etrafımızdaki coğrafyada milyonların alevi sünni şii Kürt Arap Türkmen birbirlerini boğazladığı ve on milyonların göç ettiği, yakın tarih bile değil, daha dünkü gün yaşadık! Ve sonra zorunlu olarak tabii ki ‘etnik’ anayasa, bugünkü Irak gibi! Ve her iki tarafın da birbirini etnik temizlikle suçlaması!

Niçin?

CHP’ye Halk TV’ye KRT’ye ve yazarlarına bakarsak, demokrasi işte böyle bir şeymiş!

Açılımı meclise getirip demokrat olacağız, acaba, demokrat mı olacağız birbirini tetikleyen etnik ve mezhep iç savaşların içinde birbirini boğazlayan vahşiler mi?

PKK ve HDP’liler’in CHP’yi ikna ettiği işte budur!

İşte bu hiçbirimizin yazmak ve konuşmak istemediğimiz dehşeti ülkeyi infilak ettirecek iç savaş tuzağının adını: demokratlık koymuşlar!

Ve Cumhuriyet’in bu topraklar için ne büyük bir mucize ve nimet olduğunu bu açılımcıların hiçbiri düşmanı oldukları için dillendirmiyor!

HDP oluşumu kırk uzun yıldır yaşanan çatışmalar acılar yaralar ölümler ve travmalar yaşamış insanların içinde sıkışıp kaldığı bir yapıdır, aidiyetleri yüksektir çünkü her aile her kasaba her köy, bir şekilde çatışmadan yaralar almıştır! Bu yapının en büyük başarısı CHP’yi kafalamayı başarmasıdır! Ve kendi paranoyasına CHP ve sol yapıları ortak etmesidir! Ve bu CHP işgali konunun daha çok tartışılması ve gündemde tutulmasında baş rol oynuyor! Ve hiç biri dengesizliklerin sosyal olarak çözülmesini hiç istemiyor ve şizofrenik yapı zorladıkça AKP’nin iktidar ömrü daha da kökleşip uzuyor!

Bir de fonlanan siteler HDP aidiyetini besliyor ve HDP dışında kalmış daha büyük nüfusun kendini ifade etmesine sesini duyurmasına izin vermiyor ve gerçekten birlikte yaşayalım diyen geniş kitleler boğuluyor ve açılıma yanaşmayanlar kovulup yok sayılıyor!

Ve HDP sosyolojik gözlem ve anketler yaparak bölge terörden arındıkça güç kaybettiklerini eridiklerini kendileri de sayılarla görmüşler ve bu erimeyi durdurmak için bölgeyi kızıştıracak eski Açılım günlerini dört gözle hayal etmekteler!

Demokrasi dedikleri de açılımdan yana olmak ancak demokrasinin asıl rolünü hiçbiri istemiyor! Sosyal olarak bölgeler arası dengesizliğin giderilmesi ve okul ve bilim ve siyaset ve sanat ve sporda bölgenin kalkınıp altta kalan ezilen insanlarımızın büyük fırsatlar yakalamasını hiç ama hiç istemiyorlar, öyle ki, CHP’ye dahi demokrasinin olması gereken gerçek konumunu çoktan unutturmuşlar!

Ve kaosa metal fırtınaya Orta Doğu bataklığına ve iç göçlere ve bitmeyen iç savaşlara doğru benden sonrası tufan diyerek dolu dizgin gittikleri kıyametin adını Halk TV’de CHP’de KRT’de ‘demokrasi’ koymuşlar!

Ve açılıma karşı çıkan bizler ‘ön yargılıymışız’, ön yargılarımızı kaldırırsak açılım ve demokrasi olacakmış, diye beyin yıkıyorlar, kime söylüyorlar, oy aldıkları Atatürkçü Cumhuriyetçi kitlelerden!

Zaten Youtube yasaklarım var, bu sefer şu seçim tartışmalarına hiç girmeyeyim dedim ama, manzara da bu: kıyametimizi demokrasiyle çağıran iç savaş kışkırtıcıları tetikçileri, her gün muhalif ekranlarda, hala içinizde Cumhuriyet ve toprak bütünlüğünün anlamı nedir bilen kaydıysa, ey CHP’liler buyurun hayrını görün!

QOSHE - Metal fırtına - Nihat Genç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Metal fırtına

133 6
10.02.2024

Nihat Genç yazdı…

Demokrasi kelimesi son otuz yılda en çok hangi kelime ve kavramlarla iç içe yan yana kullanılmıştır, bilemediniz, ‘açılım’ ve aynı anlama gelen etnik siyaset tartışmalarında!

Özetle açılımdan yanaysak demokratız değilsek faşist ve ırkçı!

Demokrasinin ülkenin bir tarafını bölüp ayıran değil de hepimizi sosyal ve siyasi olarak eşitleyecek bir türü bu toprağa neden henüz inmedi!

Geçen seçimde Kılıçdaroğlu ‘özerklik’ vaadinde hızını alamamış PKK’nın gönlünü tam yapabilmek için doğudaki madenlerin de özerklik sonrası kime bırakılacağı tartışmasına girivermişti, hay maşallah!

Bu seçimde de muhalif kanallar ve yazarlar, (maşallah KRT diye etnik siyaset yapan bir kanalımız daha oluverdi) açılım Meclis’e getirilsin diye ısrarla beyin yıkıyorlar!

Meclis’e gelince ne olacak?

Bu abilere göre açılımın Meclis’te tartışılması demokratlık düzeyimizi gösteriyormuş, getirmiyorsak demokrat değiliz, işte CHP getiriyor, o halde en demokrat CHP! Bu laflar boşluklara doğru gidiyor, tamamlayanı hiç yok!

Hadi tamam (Allah korusun) açılım Meclis’e geldi ve topraklar ve madenler ve idare yapı tartışılıyor, sonrası?

Sonrasına dair tek cümle yok!

Sonrasını söyleyemediğiniz şeyi niye tartışıyorsunuz?

Sonrasını söylemekten ürktüğünüz şeyi niye bir kelimecik çıtlatmıyorsunuz?

Kimse de sonrasına dair konuşmuyor, tamam, Meclis’e geldi, eee sonra?

Önceki açılımdan biliyoruz ki iki ayrı ‘bayrak’ söz konusu!

Önceki açılımdan biliyoruz ki iki ayrı ‘ordu’ söz konusu!

Ve Balkanlar ve Kafkasya ve Orta-Doğu coğrafyasından iç savaşların tecrübesine sahibiz ve biliyoruz: Etnik yapıların şehir şehir mahalle mahalle hayvanat bahçesi kafesleri gibi dizayn edildiğini! Ve her etnik yapının diğerini kazıyarak yok ederek ya da en hafif deyimiyle alanı temizleyip kovduğunu!

PKK kendi örgüt üyelerini bile infaz eden stalinist bir yapı, mesela, PKK’ya oy vermemiş aşiretleri yapıları temizleyecek, mesela bölgedeki kadim Arap nüfusu ne yapacak ve mesela aileleriyle sayıları milyonu aşan korucuları ne yapacak? Birbirini kırımdan kıyımdan geçiren bu iç savaş senaryosu yakın dönemdeki bütün iç savaşlarda canlı canlı gözümüzün önünde yaşanmıştır! (Okuyucuyu ürkütmemek için çeşit çeşit sosyal aşiret mezhep meslek etnik yapıların ayrıntısına giremiyorum)

Batı bölgelerinde durum daha........

© Veryansın TV


Get it on Google Play