Biz gazeteciler 90’lı yıllardan beri Kürt sorununu tartışıp duruyoruz. Bu ülkede Kürt sorununu çözmek ve dağdaki teröristi etkisiz hale getirmek ve varsa mücadelelerini parlamentoda verebilmeleri adına çözüm süreci dahi başlatıldı.

Lakin Kürt sorunu üzerinden nemalanan PKK, bu süreci baltaladı ve silahlı mücadeleyi tekrar ön plana çıkartarak; HDP, şimdilerde DEM Partisi’ne dönüşen siyasal hareketin de hem güdük kalmasına hem de toplumda bir karşılığının olmamasına neden oldu. Olmaya da devam ediyor. Özerklik çıkışı ile bu işi çözemezsiniz. Bu ülkede PKK en büyük zararı Kürtlere vermiştir.

Kürtlerin çocuklarını dağa kaldıran ve onları terörist yapan PKK’dır. Kürt sorununun çözümü PKK veya DEM Partisinde değildir. Kürtler ve onu temsil ettiğini iddia eden siyasal yapı, demokrasi içerisinde kalarak mücadele edebilir. Otokratik ve mafyatik yapılanmalara, hele hele silahlı örgütün çizdiği yoldan ilerleyerek hedefe varmaya asla müsaade edilmemelidir. Kürt sorununun temelinde yatan ana nüveyi iyi araştırmak ve tahlil etmek gerekiyor. Merhum Turgut Özal’a kadar hiç kimse Kürt sorununu ağzına dahi alamıyordu. Dolayısıyla Kürt realitesini ilk tanıyanlardan birisi de Turgut Özal’dır.

Kürt sorununa İslami perspektifte yaklaşan merhum Necmettin Erbakan da, sorunun ivedilikle çözülmesinden ve daha fazla asker ve polisimizin öldürülmemesinden yana politikalar izledi. AK Parti iktidarı da aslında başlangıçta çok samimi ve ihlaslı idi. Kürt sorununa yönelik atmış olduğu adımlar küçümsenemez. Lakin dedim ya, bu sorunun üzerinden siyaset devşirenler, asla Kürt sorununun çözümünü istemezler.

Gerçek anlamda PKK ve Kürt siyasal hareketinin Kürt sorunu ile hiçbir alakası yoktur. Kürtler bu ülkenin çimentosudur.

Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Kürt sorunu yoktur. Kürtlerle Türkler sırt sırta vererek milli mücadelede savaşmış, bu ülkenin gerçek kahramanlarıdır. İslam dininde de zaten kavmiyetçilik ve milliyetçilik yoktur. Türklerin Kürtlere karşı bir üstünlüğü olmadığı gibi, Kürtlerin de herhangi bir kavme karşı üstünlüğü yoktur. Arabın Arap olmayana bir üstünlüğünün olmadığı gibi.. Meseleye nereden bakarsak bakalım; ister dini literatürden, ister insan hakları ve hukuk çerçevesinden, isterse de uluslararası ölçekten bakalım, kavimlerin üstünlüğü diye bir şey yoktur. Kavimin efendisi, o kavme hizmet edendir. Kanaatimce Kürt siyasetinin en öncelikli görevi Kürtlerin saygınlığını yeniden kazanmak olmalıdır.

Kürt vatandaşlarımız, kendi içerisinden neşet ettirecekleri yeni bir siyasal yapı, yeni bir sivil toplum hareketi ile kendilerini ifade etmenin mücadelesini vermelidirler.

PKK ve Kürt siyasetinin başındaki mevcut yapılar ve liderlerle bu işten sonuç almak mümkün değildir. Devlete düşen görev ise, Kürt halkı ile PKK ve ona hizmet eden mevcut Kürt siyasetini ayrıştırarak, kendi vatandaşı olan Kürtlere devletin merhamet, şefkat ve adil yüzünü göstermesidir. Denize düşen yılana sarılır. Siz Kürtleri dışladığınız müddetçe Kürtler de gidip illegal yapılara yaklaşacaktır. Ben AK Parti’nin bunu, çok rahat bir şekilde başaracağına inanıyorum.

Arkasında hangi güç, hangi uluslararası devlet olursa olsun PKK ve eli silahlı terör örgütü ile onun değirmenine su taşıyan siyasal hareket, başarısızlığa ve yok olmaya mahkûmdur. Şiddetin dini olmaz.

Hiçbir hareket, hiçbir fikir, hiçbir düşünce ve dava şiddet yoluyla, zorbalıkla iktidara gelemez. Gelse dahi uzun soluklu yaşayabilmesi mümkün değildir. PKK terör örgütü gerilla (silahlı, askeri) anlamında bitme aşamasındadır. Can çekişen bir örgütün de Kürt siyasal hareketi üzerinde vesayet hakkı olamaz. Kürt halkı da artık temsiliyetini başka adreste aramak mecburiyetinde olduğunu görmek zorundadır.

Başak Demirtaş’ın İBB adaylığından çekilmesi/çektirilmesi kimin işine yarar? Elbette ki Ekrem İmamoğlu’nun işine yarar. PKK’nın siyasal ayağı DEM Partisinin oyları CHP’ye akmaya devam eder. İstanbul’un muhalefetin elinde kalmasını isteyen ağababalar, DEM Parti’nin kulağına kar suyu serpiştirerek, Başak Demirtaş’ı adaylıktan çektirdiler. Peki, Başak Demirtaş aday olsaydı kazanacak mıydı? Elbette ki hayır. Lakin büyük ölçüde Ekrem İmamoğlu’nun oyları bölünecek ve bu da Murat Kurum’un işini kolaylaştıracaktı. Anlaşılan o ki Kürt siyasetinin hâlâ aklı başına gelmiş değil. CHP’ye vagon olmakla, kendiniz olmaktan çıkıyorsunuz. Denklem ne olur bilinmez. Bekleyip göreceğiz.

QOSHE - Kürtler ve demokrasi - Abdullah Şanlıdağ
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kürtler ve demokrasi

38 24
12.02.2024

Biz gazeteciler 90’lı yıllardan beri Kürt sorununu tartışıp duruyoruz. Bu ülkede Kürt sorununu çözmek ve dağdaki teröristi etkisiz hale getirmek ve varsa mücadelelerini parlamentoda verebilmeleri adına çözüm süreci dahi başlatıldı.

Lakin Kürt sorunu üzerinden nemalanan PKK, bu süreci baltaladı ve silahlı mücadeleyi tekrar ön plana çıkartarak; HDP, şimdilerde DEM Partisi’ne dönüşen siyasal hareketin de hem güdük kalmasına hem de toplumda bir karşılığının olmamasına neden oldu. Olmaya da devam ediyor. Özerklik çıkışı ile bu işi çözemezsiniz. Bu ülkede PKK en büyük zararı Kürtlere vermiştir.

Kürtlerin çocuklarını dağa kaldıran ve onları terörist yapan PKK’dır. Kürt sorununun çözümü PKK veya DEM Partisinde değildir. Kürtler ve onu temsil ettiğini iddia eden siyasal yapı, demokrasi içerisinde kalarak mücadele edebilir. Otokratik ve mafyatik yapılanmalara, hele hele silahlı örgütün çizdiği yoldan ilerleyerek hedefe varmaya asla müsaade edilmemelidir. Kürt sorununun temelinde yatan ana nüveyi iyi araştırmak ve tahlil etmek gerekiyor. Merhum Turgut Özal’a kadar hiç kimse Kürt sorununu ağzına dahi alamıyordu. Dolayısıyla Kürt realitesini ilk tanıyanlardan birisi de Turgut Özal’dır.

Kürt sorununa İslami perspektifte yaklaşan merhum Necmettin Erbakan da, sorunun ivedilikle çözülmesinden ve daha fazla asker ve polisimizin öldürülmemesinden yana politikalar izledi. AK Parti iktidarı da aslında başlangıçta çok samimi ve ihlaslı idi. Kürt sorununa yönelik........

© Yeni Akit


Get it on Google Play