Son yıllarda bir ses yükseliyor. Deniyor ki: “Neden zenginlerin çocukları savaşta ölmüyor da, sürekli garip gurabanın çocukları ölüyor?” Neden orta sınıf ya da üst sınıftan değil yoksul ailelerden gençler sözleşmeli er olarak orduya katılıyor?

Soruya yanlış yerden yaklaşırsanız alacağınız cevap da sağlıklı olmaz. Orta veya üst sınıf neden çocuğunu sözleşmeli olarak orduya versin ki? O kesimlerin maddi olarak tuzu kuru. Ya çocuklarını iyi eğitim veren özel okullarda okutuyorlar ya da paranın gücüyle iş sahibi yapıyorlar. Garip gurabanın okumayan, okuyamayan çocukları ise sözleşmeli olarak orduya dahil oluyor. Ülkenin durumu malum. Üniversite mezunu gençlerin dahi birçoğu iş bulamazken, okumamış, diplomasız garibanın çocuğu ne yapacak? Sınır hattında zenginin çocuğu yok ki ölsün.

Vatanı savunmak, terör örgütleriyle mücadele etmek de garibanın çocuğuna düşüyor. Din, vatan ve millet sevdalısı subay ve astsubaylarımızın da hakkını vermek lazım. Sınır ötesi harekâtlar, sadece sözleşmeli erlerle yapılmıyor. Bölgede rütbeli askerler de var. Bu kez acı haberin adresi deprem bölgesi Kahramanmaraş’ta bir çadır oldu.

Nedir çadır meselesi? Bir Maraşlı olarak hikâyenin gerçek boyutunu benden dinleyin.

Yurt kelimesini irdelerseniz, “çadır” anlamına da geldiğini göreceksiniz. Depremzede yurt edinmiş çadırı ve konteyneri; yaşayıp gidiyor, size ne?

Pençe-Kilit Harekatı kapsamında Irak’ın kuzeyinde devam eden operasyonda, bir üs noktasına sızmaya çalışan teröristlerle çıkan çatışmada şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er Müslüm Özdemir’in ailesini, bir gazeteci olarak ziyaret ettim.

Aile, Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ilçesi Şerefoğlu Mahallesi’nde ikamet ediyor. Kahramanmaraş depremleri Şerefoğlu mahallesini de vurmuş. AFAD, her depremzedeyi olduğu gibi şehidin ailesini de ilk etapta çadıra yerleştirmiş, sonrasında da konteyner vererek hak sahibi yapmış.

Şehit Müslüm Özdemir’in ailesi, devletin yapmış olduğu kalıcı konutlardan alabilecek. Yani hak sahipliği de oluşturulmuş. Gelelim işin ajitasyon kısmına. Maraş’ta kış biraz sert geçer. Şehidin ailesi konteyneri ısıtamadıkları için çadıra soba kurmuşlar, konteynerle beraber kullanıyorlar. Kaldı ki burası deprem bölgesi ve çadırda kalmak da ayıp değil. Dönüşümlü olarak kullanmada ne sakınca var?

Lakin yapılan haberlerle, şehit ailesine konteyner verilmediği ve de hak sahibi olmadığı gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldı. 30 yıldır haftalık yazı kaleme alıyorum. 10 yıldır da TRT’nin Kahramanmaraş muhabirliğini yapmaktayım. Benim de bir depremzede olduğumu daha önceki yazılarımda ifade ettim. Hem çadırım var, hem de ofis ve barınma yeri olarak kullandığım konteynerim var. Benim konteyner akmıyor ve de ısınıyor. Bu yüzden fazla eşyalarımı çadıra bıraktım. Bunlar hayatın, hele hele deprem bölgesinin normal şeyleridir. Kahramanmaraş’ta kalıcı konutlar hızla yükseliyor.

Kolay değil, sadece depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ta 120 bin afetzede var. Devlet bunların hepsinin konutlarını yaparak teslim edecek.

Soruyu yanlış yerden sormaya bayılıyoruz dedim ya. Türkiye jeopolitik olarak devletlerarası çatışma potansiyelinin çok yüksek olduğu bir bölgeyle çevrilidir.

Bir tarafta Kuzey Irak’tan Akdeniz’e kadar uzanan koridorda kurulmak istenen Kürt tabanlı, Amerika terör devleti meselesi, diğer tarafta ise yine Amerika destekli İsrail’in Nil’den Fırat’a kadar uzanan toprakları kapsayan büyük İsrail devleti. Yani Türkiye’nin sınırları terör tehdidiyle kuşatılmış durumda.

Dolayısıyla Türkiye sürekli olarak sınır ötesi harekâtlar yapıyor. Bu tehditlerin tümü Türkiye’yi doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Rusya-Ukrayna, Azerbaycan-Ermenistan Savaşı’ndan tutun da Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynakları ve Suriye iç savaşına varıncaya kadar pek çok gerilim Türkiye’nin çevresinde cereyan ediyor.

Bunlara bir de terör örgütlerinin saldırılarını eklediğinizde meselenin ne kadar önemli olduğu aşikârdır. Bu sebeplerden dolayı Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), ulusal güvenlik tehditleriyle mücadele edebilmek için sınır ötesi harekâtlar planlıyor. Kuzey Irak’taki Pençe- Kilit Harekâtı da bunlardan birisidir.

Sınır ötesi harekâtlarda muhalefetin uyguladığı politika doğru değildir. Suriye’de ve Kuzey Irak’ta ne işimiz var? diyen bir muhalefet, Türkiye’nin ne tür bir tehditle karşı karşıya olduğunu kavrayamamışsa, ona neyi, nasıl ifade edeceksiniz? Harekâta büsbütün karşı çıkacağınıza içeriğini ve dinamiklerini tartışın. Mesela deyin ki, tecrübesiz sözleşmeli erin sınır ötesi harekâtta ne işi var? Sınır ötesi harekâtları diğer askerî harekâtlara benzemez. Bu harekâtların kapsamı ve uluslararası boyutu vardır.

Bizdeki muhalefet evlere şenlik. İçerik ve zafiyetleri sorgulaması gerekirken, harekâta hepten karşı çıkıyor.

Bu kafaya hizmet ettikleri için de bir türlü iktidar olamıyorlar. Önümüzde yerel seçimler var.

Metropol kentler de başta olmak üzere, muhalefetin elinden ne kadar belediye varsa hepsini kaybedecektir.

Muhalefet, çadır ve kasaba politikasından vazgeçmediği sürece kaybetmeye mahkûmdur.

QOSHE - Yanlış yerden yanlış sorulara bayılıyoruz - Abdullah Şanlıdağ
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yanlış yerden yanlış sorulara bayılıyoruz

19 11
22.01.2024

Son yıllarda bir ses yükseliyor. Deniyor ki: “Neden zenginlerin çocukları savaşta ölmüyor da, sürekli garip gurabanın çocukları ölüyor?” Neden orta sınıf ya da üst sınıftan değil yoksul ailelerden gençler sözleşmeli er olarak orduya katılıyor?

Soruya yanlış yerden yaklaşırsanız alacağınız cevap da sağlıklı olmaz. Orta veya üst sınıf neden çocuğunu sözleşmeli olarak orduya versin ki? O kesimlerin maddi olarak tuzu kuru. Ya çocuklarını iyi eğitim veren özel okullarda okutuyorlar ya da paranın gücüyle iş sahibi yapıyorlar. Garip gurabanın okumayan, okuyamayan çocukları ise sözleşmeli olarak orduya dahil oluyor. Ülkenin durumu malum. Üniversite mezunu gençlerin dahi birçoğu iş bulamazken, okumamış, diplomasız garibanın çocuğu ne yapacak? Sınır hattında zenginin çocuğu yok ki ölsün.

Vatanı savunmak, terör örgütleriyle mücadele etmek de garibanın çocuğuna düşüyor. Din, vatan ve millet sevdalısı subay ve astsubaylarımızın da hakkını vermek lazım. Sınır ötesi harekâtlar, sadece sözleşmeli erlerle yapılmıyor. Bölgede rütbeli askerler de var. Bu kez acı haberin adresi deprem bölgesi Kahramanmaraş’ta bir çadır oldu.

Nedir çadır meselesi? Bir Maraşlı olarak hikâyenin gerçek boyutunu benden dinleyin.

Yurt kelimesini irdelerseniz, “çadır” anlamına da geldiğini göreceksiniz. Depremzede yurt edinmiş çadırı ve konteyneri; yaşayıp gidiyor, size ne?

Pençe-Kilit Harekatı kapsamında Irak’ın kuzeyinde devam eden operasyonda, bir üs noktasına sızmaya çalışan teröristlerle çıkan çatışmada şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er Müslüm Özdemir’in ailesini, bir gazeteci olarak ziyaret ettim.

Aile, Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ilçesi Şerefoğlu........

© Yeni Akit


Get it on Google Play