Dünyadaki tüm imkânlar, adeta emrimize âmâde. Buna rağmen kendi kendimize “Biz dünyadaki varoluş gayemizin ne kadar farkındayız acaba?” sorusunu sorma gereksinimi duyuyoruz. Gündüz-gece, sıcak-soğuk, yaz-kış, sağlık-hastalık şeklinde o kadar mükemmel bir denge var ki, şükür ve hamd etmeden duramıyor insan. Madem, insanoğlu yaratılmışların en şerefli, onurlusu, varlığımızın gerekliliğini de yerine getirmek durumundayız! Bu sorumluluğumuzun en öncelikli olanı, Peygamber Efendimizin buyurduğu “Sizden birisi kendisi için sevdiğini istediğini, din kardeşi için de sevmedikçe istemedikçe, gerçek kâmil mümin olamaz” sözüne nail olmak. İçinde yer aldığımız imtihanı ailemiz, akrabalarımız, mahallemizdeki komşularımız, çalışma ortamı, kısacası günlük hayat akışımızın farklı aşama-süreçlerin de vermekteyiz…

Dünya yüzündeki serüvende, özel gereksinimli (engelli) bireyler önemli bir yer tutmaktadır. Ülke nüfusunun %12-13’ü özel gereksinimli (engelli), aile bireyleri ve yakın akrabalarda birlikte, ortama 25-30 milyon bireyin sürece dahil olması demek. Böylesine önemli bir kesimin, hayatlarını normal akışıyla devam ettirebilmeleri için beslenme, barınma ve ulaşım gibi temel ihtiyaçları engelli-engelsiz ayırt etmeksizin yerine getirilmesi gerekmektedir. Balık ısmarlama, balık tutmasını öğret” sözünü, sıkça duymuşsunuzdur. Hükümetin de sürece duyarlı yaklaşımıyla birlikte, özel gereksinimli (engelli) bireylerin, yaşamlarının diğer arkadaş, akrabaları ve vatandaşlar gibi erişimden-istihdama kadar bağımsız-minnetsiz-özgürce, kendi hayatlarını sürmektedirler. Böyle bir yaşam, “Genel kapsamıyla spor olarak tanımlanan, kaynağında ise hareket eğitim olan sürecin yeri ne olabilir ki?”sorusunun en net cevabını bizzat duymak ve işitmenin yanında, sahada olan bir kardeşiniz olarak gözlemleme imkânına sahip olduk, elhamdülillah…

Yukarıda anlatmaya çalıştığımız böylesine, değişkenlik arz eden bir süreçte, bilgi ve tecrübe bakımından eksik kalan yönlerimiz olmakta. İşte o vakit çalışmalarımızın kolay ve bir o kadar anlamlı kılacak isimler, yeri gelir onların fikirlerini-tecrübelerini yansıttığı kitaplar girer devreye. Bugün tanıtımını yapacağız, çalışmalarımızda başucu kaynağımız olacak Erzurum Atatürk Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Şirinkan hocamıza ait ‘Özel Eğitime Gereksinimi Olan Bireyler için BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR (Teorik-Pratik)’ ve ‘Terapötik Rekreasyon’ isimli kitaplar. Birbirinden kıymetli esenlerini bize ulaştırma zahmetinde bulunduğu için, Kıymetli Ahmet Şirinkan Hocamıza bir kez daha teşekkür ederiz.

Ahmet Şirinkan hocamız ‘Terapötik Rekreasyon’ kitabının önsöz kısmında özel gereksinimi olan bireylerle çalışma sürecini şu şekilde anlatıyor;

“Ortaokul yıllarında işitme problemi olan bir arkadaşımla kağıt üzerinde yazarak iletişim kurmaya çalışırken, lise yıllarımda da ortopedik problemli koltuk değnekleriyle okula gelen bir arkadaşımın bizimle top oynamak istediğini ve bizimde onu sınıf takımında oynatmamızla başlayan serüven, üniversite yıllarında gönüllü olarak görev aldığımız özel birey projeleriyle devam etti. Üniversite yıllarında ders olarak okutulan engellilerde beden eğitimi ve spor dersinin hocası Prof. Dr. Hatice Çamlıyer’in katkısını da göz ardı edemem. Hocama bu alanda bize sağladığı katkıdan dolayı teşekkürü borç bilirim…

“Özel gereksinimi olan bireyler için rekreasyon etkinlikleri, hareket eğitimi, egzersiz ve spor eğitimi, yaşam kalitelerini artırılması açısından çok önemlidir. Bunların yanı sıra son yıllarda rekreasyon alanlarındaki terapötik rekreasyon etkinlikleri, özel gereksinimli (yaşlılar, hastalar, zihinsel problemi olan, görme problemi olan, işitme problemi olan, ortopedik problemi ola, vb.) bir çok bireye ve grupların yaşam kalitesini artırma, aktif yaşama katılma, sosyal ve iletişim becerilerini artırmaktadır. …”

Ahmet Şirinkan hocamıza ait ‘Özel Eğitime Gereksinimi Olan Bireyler için BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR (Teorik-Pratik)’ kitabının giriş bölümünde, kitapla ilgili düşüncelerini şu şekilde paylaşıyor;

“Onlar da bizden birileri. Bizim haklarımıza sahipler. İhtiyaçları olan gereksinimlerini yerine getirmek ve onlara sunmak herkesin yetki ve sorumlulukları çerçevesinde görevidir. Bu görev, ailede tüm fertlerden başlayıp mahalle muhtarlıkları, yerel yönetimler, valilikler, üniversiteler, gençlik ve spor il müdürlükleri, kamu ve özel sosyal hizmet kurumlarını kapsar. Tüm kurumların bu görev sorumluluklarını hiçbir ayrıcalık gözetmeden iş birliği içerisinde yerine getirme çabaları, özel gereksinime ihtiyacı olan bireyleri bu toplumun bir ferdi

olduklarını yansıtacaktır…

Bilimsel ve Akademik olarak görev üstlenen üniversiteler, bu çalışmaların merkezinde olduğunu unutmamalıdır. Çünkü üniversitelerin, eğitim-öğretim sorumluluğu yanı sıra araştırmalar yaparak toplumu yönlendirme ve toplumun ihtiyaçları olan gereksinimleri, bilimsel olarak araştırıp topluma sunmak görevi de vardır. Bu görevlerden birisi de özel gereksinime ihtiyacı olan bireyler için araştırma ve inceleme, teşhis ve tedavi, gerekli rehberlik hizmetleri vb. gereksinimleri yerine getirmektir. Bu ihtiyaçların birisi de özel gereksinme ihtiyacı olan bireyler için rekreasyon etkinlikleri, rehabilitasyon hizmetleri, hareket eğitimi ve oyun, egzersiz ve spor eğitimidir. Bu ihtiyaçların çoğunluğunun amacı; yaşam kalitesini artırarak sağlıklı bir yaşam sürme, sosyalleşme ve topluma kazandırarak üretici haline getirmektir.”

QOSHE - Engelsiz ‘Beden Eğitimi ve Spor’ ve 'Terapötik Rekreasyon' kitap oldu - Ahmet Gülümseyen
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Engelsiz ‘Beden Eğitimi ve Spor’ ve 'Terapötik Rekreasyon' kitap oldu

18 1
31.03.2024

Dünyadaki tüm imkânlar, adeta emrimize âmâde. Buna rağmen kendi kendimize “Biz dünyadaki varoluş gayemizin ne kadar farkındayız acaba?” sorusunu sorma gereksinimi duyuyoruz. Gündüz-gece, sıcak-soğuk, yaz-kış, sağlık-hastalık şeklinde o kadar mükemmel bir denge var ki, şükür ve hamd etmeden duramıyor insan. Madem, insanoğlu yaratılmışların en şerefli, onurlusu, varlığımızın gerekliliğini de yerine getirmek durumundayız! Bu sorumluluğumuzun en öncelikli olanı, Peygamber Efendimizin buyurduğu “Sizden birisi kendisi için sevdiğini istediğini, din kardeşi için de sevmedikçe istemedikçe, gerçek kâmil mümin olamaz” sözüne nail olmak. İçinde yer aldığımız imtihanı ailemiz, akrabalarımız, mahallemizdeki komşularımız, çalışma ortamı, kısacası günlük hayat akışımızın farklı aşama-süreçlerin de vermekteyiz…

Dünya yüzündeki serüvende, özel gereksinimli (engelli) bireyler önemli bir yer tutmaktadır. Ülke nüfusunun -13’ü özel gereksinimli (engelli), aile bireyleri ve yakın akrabalarda birlikte, ortama 25-30 milyon bireyin sürece dahil olması demek. Böylesine önemli bir kesimin, hayatlarını normal akışıyla devam ettirebilmeleri için beslenme, barınma ve ulaşım gibi temel ihtiyaçları engelli-engelsiz ayırt etmeksizin yerine getirilmesi gerekmektedir. Balık ısmarlama, balık tutmasını öğret” sözünü, sıkça duymuşsunuzdur. Hükümetin de sürece duyarlı yaklaşımıyla birlikte, özel gereksinimli (engelli) bireylerin, yaşamlarının diğer arkadaş, akrabaları ve vatandaşlar gibi erişimden-istihdama kadar bağımsız-minnetsiz-özgürce, kendi hayatlarını sürmektedirler. Böyle bir yaşam, “Genel kapsamıyla spor olarak tanımlanan, kaynağında ise hareket eğitim olan sürecin yeri ne olabilir ki?”sorusunun en net cevabını bizzat duymak ve işitmenin yanında, sahada olan bir kardeşiniz olarak gözlemleme........

© Yeni Akit


Get it on Google Play