Dokuz şehîdimizle birlikte yüreklerimiz dokuz kere burkuldu. Dokuz eve şivan düştü. 2000 rakımlı tepelerdeki karların üstüne Mehmetlerimizin sımsıcak kanları damladı. Toprak bu dokuz yiğidin kanıyla biraz daha “vatan” oldu. Bayrak, onların mübârek kanlarıyla rengini tâzeledi.

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır

Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

Şimdi bayrağımız daha bayrak, toprağımız daha vatandır. Toprağı sıktığımızda fışkıracak olan şühedâ kanlarına bu dokuz kahramanın kanı da karışmıştır. Onlar cânı, cânânı ve her şeylerini bu vatandan cüdâ kalmamak uğruna fedâ ettiler. Böylece bize ve bundan sonra gelecek bütün nesillere en güzel örnek oldular.

Öyle bir eğitim zihniyeti gelmeli ki, yeni nesiller gerçekten bastığı yerlerin kimyevî elementlerden müteşekkil bir toprak olmadığını, bastığı toprağın altında sayısız şehitlerin yattığını ve bir coğrafya parçasının ancak böyle vatan olduğunu düşünsünler, bilsinler ve yaşasınlar; bu duyguyu kalplerinin en derinine yerleştirsinler. Eğer böyle yapmazlarsa bu toprağı vatan yapan şehitlerin incineceğinden ürpersin gençlerimiz. Ancak böyle nesiller dünyâları verseler bile vatanını satmaz. Yüz yıldan beri eğitim sistemimiz böyle nesiller yetiştirmede çok eksik kaldığı, tam tersine ateist, deist, İslam düşmanı yetiştirdiği için ülkemizin hâin potansiyeli çok yüksek maalesef. Ülkemiz her dinden insanın ölümüne aşırı duyarlı ama Müslüman ölümü karşısında sessiz, hattâ mahcûp bir şekilde mutlu kalabalıklarla dolu. Bunlar köpeklerin, bilmem hangi okyanustaki balinaların ölümüne bile hassastırlar ama meselâ Gazze’deki soykırım hakkında lâl ü ebkemdirler. PKK’lı teröristlerin ölümüne insancıl duygularla yaklaşırlar ama meselâ yeni verdiğimiz dokuz şehîdimiz hakkında seslerini işitmeyiz. Ses çıkaranlar da şehitlerimize üzüntüsünü belirtmek için değil bu şehitlerden hükümeti mes’ul tutmak için ses çıkarır. Şehitler üzerinden bile siyâsî rant peşindedirler yâni. Biz yürek yangınımızda yine bu vatanın evlâtları ile yalnızızdır.

Şehitlerimiz bugün de ilk İslâm şehîdi ne için can verdiyse onun için can vermiştir. Bu memleket dâru’l-İslâm olduğu için şehit oluyoruz. Ve şehitlerimizin Allah’tan dileği bugün de “Mâbetlerimize nâmahrem eli değmemesi, içindeki şehâdetler dînin temeli olan ezanların yurdumuzun üstünde sonsuza kadar inlemesi”dir. İşte yurdun üstünde yaşayanlar bunu başardıkları zaman şehitler sevinçle binlerce şükür secdesine varacaklar ve mutluluktan başları göğe erecektir. Bizim vazîfemiz budur. Ezanları susturmamak, yâni bu vatanı ebediyyen dâru’l-İslâm tutmaktır. Dış düşman ve iç hâinlerin bütün dertleri de bunun tam tersi, yâni bu İslâm yurdunu dâru’l-İslâm olmaktan çıkarmaktır. Tıpkı Endülüs gibi…

İşte yeni toprağa düşürdüğümüz dokuz şehîdimiz de ezanları dindirmemek, vatanı böldürmemek ve memleketimizi bir İslâm beldesi olarak elde tutmak için canlarını verdiler. Şehâdetleri mübârek olsun. Mekânları cennet olsun demek alışkanlık olmuş, şehîdin mekânı başka neresi olabilir ki?

Ne kadar empati yapsak şehitlerimizin anne-babalarını, kardeşlerini ve bilhassa yetimlerini ne kadar anlayabiliriz? Mümkün değil. Allah îmanlarını kavî eylesin, onlara Gazzeli kardeşlerimizin sabrından versin. Onların kendileri için nasıl bir göz aydınlığı olduğunu elbette âhirette görecekler. Hz. Peygamber’in komşularının yakını olmak nasıl bir şeyse onu bulacaklar orada.

Ey şehîd oğlu şehid, isteme benden makber

Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.

Ve

“Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Bilâkis onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz.” (Bakara,154)

QOSHE - Dokuz yürek yangını! - Ahmet Tâlib Çelen
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Dokuz yürek yangını!

3 1
15.01.2024

Dokuz şehîdimizle birlikte yüreklerimiz dokuz kere burkuldu. Dokuz eve şivan düştü. 2000 rakımlı tepelerdeki karların üstüne Mehmetlerimizin sımsıcak kanları damladı. Toprak bu dokuz yiğidin kanıyla biraz daha “vatan” oldu. Bayrak, onların mübârek kanlarıyla rengini tâzeledi.

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır

Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

Şimdi bayrağımız daha bayrak, toprağımız daha vatandır. Toprağı sıktığımızda fışkıracak olan şühedâ kanlarına bu dokuz kahramanın kanı da karışmıştır. Onlar cânı, cânânı ve her şeylerini bu vatandan cüdâ kalmamak uğruna fedâ ettiler. Böylece bize ve bundan sonra gelecek bütün nesillere en güzel örnek oldular.

Öyle bir eğitim zihniyeti gelmeli ki, yeni nesiller gerçekten bastığı yerlerin kimyevî elementlerden müteşekkil bir toprak olmadığını, bastığı toprağın altında sayısız şehitlerin yattığını ve bir coğrafya parçasının ancak böyle vatan olduğunu düşünsünler, bilsinler ve yaşasınlar; bu duyguyu kalplerinin en derinine yerleştirsinler. Eğer böyle yapmazlarsa bu toprağı vatan yapan şehitlerin incineceğinden ürpersin gençlerimiz. Ancak böyle nesiller dünyâları verseler bile vatanını satmaz. Yüz yıldan beri eğitim........

© Yeni Akit


Get it on Google Play