Siyonist işgal rejiminin Gazze’ye yönelik soykırım saldırıları 100 günlük süresini tamamladıktan sonra da devam ediyor. Böyle uzayıp gitmesi hem işgal rejimi hem de Filistin halkı açısından olayların başlangıcında tahmin edilenin ilerisine geçti.

Siyonist soykırımın Filistin halkı açısından ağır bir bedeli olmakla birlikte çatışmaların sürmesi işgal rejimi açısından da önemli zorluklara ve sıkıntılara sebep olmaktadır. Buna rağmen böyle uzayıp gitmesinin bizim gördüğümüz kadarıyla her iki tarafla da ilgili boyutu var.

İşgal rejimi bu savaşı kendi açısından bir varlık savaşı olarak görüyor. Bunu işgal hükümetinin başbakanı Netanyahu muhtelif açıklamalarında dile getirdi. “Rehineler” olarak nitelendirdiği işgalci esirler konusunda takasa razı olmanın bir yenilgi olarak yorumlanacağını düşündüğünden, onları kurtarma amaçlı olduğunu ileri sürdürdüğü savaş ve saldırıları onların öldürülmesi riskine rağmen sürdürmekte ısrar ediyor. Çünkü o gerçekte esirlerin hayatlarını değil kendi siyasi geleceğini ve siyonist işgalin geleceğini kurtarmayı amaçlıyor. Böyle bir amaç için işgalci esirlerin hayatlarının da gözden çıkarılabileceğini düşünüyor.

Savaşın sürdürülmesi konusundaki ısrarlılıkta önemli rolü olduğu bilinen Netanyahu ile bu konuda kamuoyunu yanıltma amaçlı bazı taktiklere başvursa da savaşın sürdürülmesi konusunda ısrarlı olunması gerektiğini düşünen ve Netanyahu’yu da cüretlendiren ABD Başkanı Biden böyle önemli stratejik bir savaşın kaybedilmemesi için ağır bir bedel vermeyi göze almak gerektiğini düşünüyor. Bu ağır bedelin içinde tabii ki işgal rejiminin cepheye sürdüğü askerlerin hayatları da var ve biz gerek işgal hükümetinin gerekse ABD’nin bu askerlerin hayatlarını pek önemsediklerini sanmıyoruz. Onlar için önemli olan işgal rejiminin geleceğinin kurtarılmasıyla ilgili stratejik hesaplar ve savaşın maddi külfetinin sebep olduğu açıkların kapatılması için çözüm formülleri üretilmesidir. İşgal hükümetinin yahudi askerlerin hayatlarını önemsediği ve o yüzden daha çok paralı askerleri cepheye sürdüğü, yahudi askerleri arka plana çektiği söylentileri ise büyük ölçüde spekülasyondur. Siyonizm her ne kadar yahudi soyunun üstünlüğü inancını esas alan ırkçı bir ideoloji olsa da günümüz siyonist işgal rejiminin makyavelist yani devletin çıkarının olduğu yerde bütün ideolojik, insani ve ahlaki değerlerin geçerliliğini kaybedeceği düşüncesini önceleyen kimliği daha baskındır.

ABD ve onunla işbirliği içindeki Avrupa ülkelerinin başını çektiği emperyalist cephe özellikle İslam coğrafyasına yönelik politikaların koordine edilmesi ve yürütülmesi açısından büyük bir stratejik öneme sahip olduğunu düşündüğü siyonist işgal rejiminin geleceği açısından risk oluşturacak bir “yenilgi” anlamına gelebilecek sonuçla sonuçlanmasını kabullenmek istemedikleri için tüm tepkilere rağmen katliam ve yıkım konusundaki ısrarlarını sürdürüyorlar. ABD’nin işgal rejimine sadece siyasi, diplomatik ve lojistik destek verdiği sanılmamalı. Olayların başlangıcından itibaren savaşa askeri yönden müdahil olmuş ve sürekli fiili olarak içinde yer almıştır. Avrupa Birliği de arka planda onunla ittifak ve işbirliği içindedir. O yüzden siyonist işgal rejiminin tek başına değil küresel emperyalizmin Batı kanadıyla birlikte ortak savaş verdiğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.

Ancak diğer taraftan Filistin halkı açısından kendilerine dayatılan yeni bir sürgün veya siyonist işgalin tahakkümünü güçlendirecek teslimiyetin hiçbiri kurtuluş ve çözüm olmayacaktır. Bunların her ikisi de Filistin halkı açısından ölümden daha tehlikeli yeni bir büyük felaket anlamına gelecektir. O yüzden bu halkın haklarını savunan direnişin önünde düşmana karşı kararlılıkla mücadele etmekten başka bir seçenek bulunmamaktadır.

Bu durum karşısında savaşın daha ne kadar sürebileceği ve gidişatın ne yöne kayacağı konusunda bir öngörüde bulunabilir miyiz sorusuyla ilgili kanaatlerimizi de inşallah müteakip yazımızda dile getirmeye çalışacağız.

QOSHE - Filistin’deki savaş neden uzadı? - Ahmet Varol
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Filistin’deki savaş neden uzadı?

10 1
18.01.2024

Siyonist işgal rejiminin Gazze’ye yönelik soykırım saldırıları 100 günlük süresini tamamladıktan sonra da devam ediyor. Böyle uzayıp gitmesi hem işgal rejimi hem de Filistin halkı açısından olayların başlangıcında tahmin edilenin ilerisine geçti.

Siyonist soykırımın Filistin halkı açısından ağır bir bedeli olmakla birlikte çatışmaların sürmesi işgal rejimi açısından da önemli zorluklara ve sıkıntılara sebep olmaktadır. Buna rağmen böyle uzayıp gitmesinin bizim gördüğümüz kadarıyla her iki tarafla da ilgili boyutu var.

İşgal rejimi bu savaşı kendi açısından bir varlık savaşı olarak görüyor. Bunu işgal hükümetinin başbakanı Netanyahu muhtelif açıklamalarında dile getirdi. “Rehineler” olarak nitelendirdiği işgalci esirler konusunda takasa razı olmanın bir yenilgi olarak yorumlanacağını düşündüğünden, onları kurtarma amaçlı olduğunu ileri sürdürdüğü savaş ve saldırıları onların öldürülmesi riskine rağmen sürdürmekte ısrar ediyor. Çünkü o gerçekte esirlerin hayatlarını değil kendi siyasi geleceğini ve siyonist işgalin geleceğini kurtarmayı amaçlıyor. Böyle bir amaç için işgalci esirlerin hayatlarının da gözden çıkarılabileceğini düşünüyor.

Savaşın sürdürülmesi konusundaki ısrarlılıkta önemli rolü olduğu bilinen Netanyahu ile bu konuda kamuoyunu yanıltma amaçlı bazı taktiklere........

© Yeni Akit


Get it on Google Play