Seçim günleri yaklaştı ve siyaset virüsü yeniden hortladı. Bu virüsün yıkıcı gücü kovitten beter olup sadece beden sağlığını bozmuyor aynı zamanda ruh sağlığını da bozuyor.

Yerel seçimler için geri sayımın başlaması ile toplum geneline yayılan siyah-set virüsü özellikle son dönemeçte sosyal medyada soysuzlar ordusunda kendini iyice belli etti ve var gücü ile birlik hamurumuzu sulandırmak için gece gündüz demeden aziz mübarek günlerde sadece iç huzurumuzu değil toplumsal barışı da zedeliyor.

Siyah-set virüsünün hasta ettiği beyinlere takılmış çipler dışardan kontrollü ve durum ve şarta göre sebep olduğu veya olacağı olağanüstü durumlar dün olduğu gibi bugün de fırsat kolluyor.

Eski Türkiye’de yaşıyor olsaydık zayıf ve zaaflı yerlerimiz bugünlerde fırsata çevrilir ve kaos ve iç kargaşada zirve günlerinde yaşıyor olurduk.

Bir yanda yalan fabrikası diğer yanda beşinci kolcular, troll ve piarcılarla toplumsal bilincimiz hallaç pamuğu gibi savuruyor.

Siyasi olarak virüs sadece iç barışı bozmakla kalmıyor ve toplumu adeta ortadan ikiye bölerek sen ben kavgasını kızıştırıyor ama çok şükür daha ilerisi olmuyor.

Siyasetçisinden yazarçizerine, akademisyeninden sade vatandaşına varlıklısından yoksuluna kadar toplumumuz sanki ortadan ikiye bölünmüş durumda. Ağzı olanın konuştuğu böyle zor bir dönemde belki susmak bir çare gibi görülebilir ancak dilsiz şeytan olmamak da gerek.

Şu aziz mübarek günlerde, dünyayı yaşanmaz hale getiren, gücünü kuvvetten alan zindelerden kaynaklı sorunlar yetmezmiş gibi ha bire sorun üretme fabrikasından dert, tasa ve kaygı üretilince kafalar anvele olmakla kalmıyor aynı zamanda dumura da uğruyor.

Milletin dini, diyaneti ve değerleri ile oynandıkça oynanıyor ve adeta arının kovanına çöp dürtüp sonra arı sokmalarından şikayetçi oluyoruz.

Yerel seçimlerle birlikte sosyal medya soysuzları iş başına bir daha geçti ve işi iyice azıtarak sadece seçimle ilgili değil dinimizle diyanetimizle de ilgili olmadık yalan ve desise ile vatandaşımızın kafasını bulandırdıkça bulandırıyor.

Oruç tutmanın sağlığımız için önemli bir fırsat olduğunu paylaşmak bile büyük bir cesaret işi! .Oruçla ilgili paylaşımlara gelen yorumlarda bile yüce dinimiz devre dışı bırakılmaya çalışılıyor. Orucun eski dinlerde de olduğundan dem vuranlar Kur’an-ı Kerim’de Bakara suresi 183’te geçen ayeti yok hükmünde görüyor.

2016 yılında Nobel barış ödülünü alan Japon bilim adamı Yoshinori Ohsumi insan bünyesinde bulunan milyarlarca hücrenin belli bir süre aç bırakılması ile pis ve pastan kurtularak canlılığını sağlıklı devam ettirebilmesi için yaptığı çalışmaların sonunda, aç kalmanın insan sağlığına olumlu katkılarını ve oruçla sağlıklı kalım arasındaki ilişkiyle ilgili bilimsel çalışmasını dillendirmek bile bazı çevrelerce hâlâ yadırganıyor.

Peygamber Efendimiz “oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız” tüm çağlara hitap eden bu hadisi ile evrensel olan bu gerçekliği ümmetine 14 asır önce söylediğinde referansı elbette bilim değildi. Ona verilen ilim sayesinde bu hadisi şerif ile Müslümanlar sorgusuz sualsiz ve Allah rızası için sadece aç kalmadı aynı zamanda tüm azalarına da oruç tutturarak hem sağlığını hem de toplumsal barışa ve huzura da katkı sağladı.

Yakın geçmişte her ramazan ayına mahsus yaşanmışlıkları hatırlarsak, eski Türkiye’ye göre belki kısmen iyi durumda olduğumuz ortaya çıkar ama bu yaşanmışlıklar bile yeni Türkiye’mize yakışmıyor.

Vur deyince öldürmeyelim ve zor olan bir şey yapıp aynanın karşısına geçerek suret ve siretimize iyice baktığımızda hatanın büyük kısmının kendimizden kaynaklandığını görür ve sağı solu suçlamak gibi kolaycı bir hataya düşmemiş oluruz.

Millet olarak doğruyu araştırmaya, bulmaya gayret etmeyerek sürü psikolojisi ile hareket ettiğimiz sürece zırvaların sonu gelmeyecek.

Suni gündemlerle körler sağırlar birbirlerini ağırlamaya devam ederse, ipin ucunu ellerinde tutan puştlar buldukları fırsatı iyi değerlendirerek, bu güzel günleri mumla arayacağımız bir kaosun içine sokulmamız için ha bire zayıf yerlerimizi inceltmeye hatta koparmaya devam edecekler.

Benden hatırlatması.

Bu haftalık da bu kadar.

Kalın sağlıcakla.

QOSHE - Siyah-set virüsü - Ali Akben
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Siyah-set virüsü

24 1
24.03.2024

Seçim günleri yaklaştı ve siyaset virüsü yeniden hortladı. Bu virüsün yıkıcı gücü kovitten beter olup sadece beden sağlığını bozmuyor aynı zamanda ruh sağlığını da bozuyor.

Yerel seçimler için geri sayımın başlaması ile toplum geneline yayılan siyah-set virüsü özellikle son dönemeçte sosyal medyada soysuzlar ordusunda kendini iyice belli etti ve var gücü ile birlik hamurumuzu sulandırmak için gece gündüz demeden aziz mübarek günlerde sadece iç huzurumuzu değil toplumsal barışı da zedeliyor.

Siyah-set virüsünün hasta ettiği beyinlere takılmış çipler dışardan kontrollü ve durum ve şarta göre sebep olduğu veya olacağı olağanüstü durumlar dün olduğu gibi bugün de fırsat kolluyor.

Eski Türkiye’de yaşıyor olsaydık zayıf ve zaaflı yerlerimiz bugünlerde fırsata çevrilir ve kaos ve iç kargaşada zirve günlerinde yaşıyor olurduk.

Bir yanda yalan fabrikası diğer yanda beşinci kolcular, troll ve piarcılarla toplumsal bilincimiz hallaç pamuğu gibi savuruyor.

Siyasi olarak virüs sadece iç barışı bozmakla kalmıyor ve toplumu adeta ortadan ikiye bölerek sen ben kavgasını kızıştırıyor ama çok şükür daha ilerisi olmuyor.

Siyasetçisinden yazarçizerine, akademisyeninden sade vatandaşına varlıklısından yoksuluna kadar toplumumuz sanki ortadan ikiye bölünmüş durumda. Ağzı olanın konuştuğu böyle zor bir dönemde belki susmak bir çare gibi görülebilir ancak dilsiz şeytan........

© Yeni Akit


Get it on Google Play