Yazıklar olsun.

Kirli siyasete, siyasi çıkar için ideallerini satan söylemlere yazıklar olsun.

Sözcü gazetesi, Ak Parti tarafından başlatılan çözüm sürecinde ve hatta sonraki yıllarda, nasıl da bel altı vuruşlar yapıyorlardı.. Bir tane bile askerimizin kılına zarar gelmemesi için başlatılan 2011-2015 arasındaki süreci nasıl da mahkum ediyorlardı. .

“Megri megri” diyerek, o süreci eleştirip, “PKK ile iş tutuluyor” iftirasını nasıl da vicdansızca atabiliyorlardı.

Şimdi o Sözcü gazetesi için ben, onların iftira şeklindeki söylemlerini, kendilerine hakkettikleri için söylesem haksızlık mı etmiş olurum? “Sözcü, PKK ile iş tutuyor” dersem, yanlış mı söylemiş olurum?

“PKK sizi tükürüğü ile boğar” diyen bir adamın seçimi kazandığını, ona başkanlığın verilmesi gerektiğini söylemek, henüz daha yargısal süreç tamamlanmadan bunun üzerinden sokağa çıkan tahrik edilmiş insanları haklı gibi göstererek savunmak, ulusalcı olduğunu iddia eden bir gazetenin yapacağı haber midir?

Sözcü’nün tepesine iki günde bir çıkan Genelkurmaş eski Başkanı İlker Başbuğ, ne der bu işe?

Fenerbahçe Orduevi’nde, denize nazır mekanlardan, Aytunç Erkin’i bir daha çağırıp, “Ne güzel yapmışsınız. Bizim elimizdeki ordu için ‘PKK sizi tükrüğü ile boğar’ diyen adamın olmayan hakkını ne güzel savunmuşsunuz, sizi tebrik ederim” der mi acaba?

Ya Yeniçağ gazetesi?

Milliyet, ülkücü olduğunu iddia eden, “Andımızı okutacağız. Andımızı okutacağız. Ya seve seve ya … Herkes bu andı zorla da olsa okuyacak” diye tepinen Yeniçağ’cılar..

“PKK sizi tükürüğü ile boğar” diyen adamın avukatlığına ne ara soyundunuz?

Yeniçağ’ın dünkü nüshasını saklayacağım..

“PKK sizi tükrüğü ile boğar” dediği için ceza alan ve bu cezası sebebi ile aslında seçime girememesi gereken bir adamın, “seçimi kazandığı”nı yazan, “mazbatasının verilmemesinin yanlış olduğunu yazabilen Yeniçağ gazetesi, bugün nereye savrulduğunu görebiliyor mu acaba?

Yeniçağ’ın yönetimi, milliyetçiliği bırakıp, Kandil’e şube açsa daha tutarlı bir gazetecilik yapmış olmaz mı?..

CHP ile yatan, kör kalkar..

Yeniçağ gazetesi de, CHP ile, Ekrem İmamoğlu ile oturup kalkıp, şimdi “PKK sizi tükrüğü ile boğar” diyen adamın avukatlığını yapar oldu..

Olay neydi, onu da kısaca aktaralım..

Önce somut örneklerini verelim.

Haşim İşcan, 1963’te İstanbul’da belediye başkanı nasıl oldu?

Seçimde birinci çıkan AP adayı Nuri Eroğan’ın, zamanında memurluktan istifa etmediğine yönelik CHP itirazı kabul edildi..

Seçim bitmiş.

Seçimde Nuri Eroğan en çok oyu almış.

Ama zamanında istifa etmediği ortaya çıktığı için, mazbata ona değil, kinici sıradaki CHP’li Haşim İşcan’a verilmiş..

“Adaylığın kesinleşse bile, zamanında istifa etmeden aday olman, seçimi mutlak anlamda etkileyen bir durum” denilerek, seçimden birinci çıktığı halde, devredışı bırakılmış mı?

Bırakılmış…

Bakmayın siz Temel Karamollaoğlu’nun, “hıyarım var diyene, hemen koşup tuz ulaştırması”na.

Kendi partisinin bir adayı da, aynı hukuk kuralı gerekçe gösterilerek, bitmiş seçimde ikinci çıktığı halde, mazbatayı almış..

Doğrusunu söylemem gerekirse.

İçim acıyor.

Vicdanım sızlıyor.

“Milli Görüş içinde onlarca yıl vitrinde olan bir kişiye, nasıl böyle bir ifade kullanabilirim” diye, kendimi ayıplıyorum..

Ama lütfen söyler misiniz.

Kendi partisinden birisi, MHP’li aday yerine 2019’da benzer bir kararla belediye başkan olunca “Ne yapıyorsunuz arkadaşlar. Öyle şey olur mu.” itirazında bulunmayan Temel Karamollaoğlu.

Şimdi.. Hem de, öyle basit bir suçta da değil.

“PKK sizi tükürüğü ile boğar” şeklinde Türkiye’deki binlerce şehidin hatırasını da ayaklar altına alacak sözleri sarfeden bir adamın, aslında cezası henüz dolmadığı halde, alavere dalavere sonucu aldığı bir belge ile aday olması üzerinden, “YSK’nın olur dediğine, yargı olmaz diyor” diye algı oluşturmasına sessiz kalırsak, PKK’nın şehit ettiği binlerce insanımız, ahirette bizim yakamıza yapışmaz mı?

Temel bey daha olayın en olduğunun bile farkında değil.

YSK’nın olur dediği karar, yargının olur demesinden sonra..

Şimdi yargı olmaz dedikten sonra..

Göreceksiniz. YSK da “olmaz” diyecek.

Hayır, YSK’nın dün verdiği kararı atlamıyorum..

YSK, yargının “olmaz” kararının henüz hukuki itiraz prosedürünün tamamlanmaması sebebi ile şimdilik “olur” dedi..

Yargının “olmaz” kararının prosedürü tamamlansın..

Benim kanaatim o ki, YSK da, “Olmaz” diyecek.

YSK’nın önceki onlarca kararı, hep bu yönde..

YSK, “Mutlak kanunsuzluk” diye bir içtihad oluşturmuş..

Bu içtihadda, “ … seçilenin Türk olmadığı, yaşının yasada öngörülenden küçük olduğu, okur-yazar olmadığı ve seçilme yeterliğini kaybettiren bir mahkumiyeti bulunduğu ile ilgili itirazların, süresine bakılmaksızın ve seçim sonuçlarının kesinleşmesinden sonra mevcut tam kanunsuzluk halinin T.C. Anayasasının 79’uncu maddesinin verdiği görev sebebiyle Yüksek Seçim Kurulunca her zaman incelenebileceği Kurulumuz tarafından kabul edilmektedir.” deniliyor.

Dolayısı ile..

Yerel mahkeme, yanlış olarak yasak süresinin tamamlandığı belgesi verdiği kesinleşince… YSK da, o yanlış belgeye dayalı olarak verdiği dünkü kararını tekrar gözden geçirip, Zeydan’ı diskalifiye edecek..

Lütfen bana kimse, “Nerede milli irade” demesin..

Millete küfredenler, milli iradeye sığınmasın..

Millete, bir terör örgütünün ismini vererek, “Tükrüğü ile boğar” tehdidi ve hakaretini yapanlar, gitsinler o PKK’nın yönetimine girsinler..

Millete yapılan bu hakareti görmezden gelen Sözcü’sünden Cumhuriyet’ine, hatta Karar gazetesine kadar muhalif tüm medya organları..

CHP’sinden SP’sine kadar Erdoğan düşmanı tüm siyasi partiler..

PKK tarafından şehid edilen bu milletin çocuklarının ailelerinden özür dilemeliler..

PKK’ya destek çıkanlara kol kanat gerenler.. Bu ülkenin şehidlerine sahip çıkamıyorlar!

İçim acıyor. Vicdanım sızlıyor.. Bu ülkenin şehidlerine, böylesine vefasızlık reva mıdır?

QOSHE - İçim acıyor, vicdanım sızlıyor ama ..! - Ali Karahasanoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İçim acıyor, vicdanım sızlıyor ama ..!

501 10
04.04.2024

Yazıklar olsun.

Kirli siyasete, siyasi çıkar için ideallerini satan söylemlere yazıklar olsun.

Sözcü gazetesi, Ak Parti tarafından başlatılan çözüm sürecinde ve hatta sonraki yıllarda, nasıl da bel altı vuruşlar yapıyorlardı.. Bir tane bile askerimizin kılına zarar gelmemesi için başlatılan 2011-2015 arasındaki süreci nasıl da mahkum ediyorlardı. .

“Megri megri” diyerek, o süreci eleştirip, “PKK ile iş tutuluyor” iftirasını nasıl da vicdansızca atabiliyorlardı.

Şimdi o Sözcü gazetesi için ben, onların iftira şeklindeki söylemlerini, kendilerine hakkettikleri için söylesem haksızlık mı etmiş olurum? “Sözcü, PKK ile iş tutuyor” dersem, yanlış mı söylemiş olurum?

“PKK sizi tükürüğü ile boğar” diyen bir adamın seçimi kazandığını, ona başkanlığın verilmesi gerektiğini söylemek, henüz daha yargısal süreç tamamlanmadan bunun üzerinden sokağa çıkan tahrik edilmiş insanları haklı gibi göstererek savunmak, ulusalcı olduğunu iddia eden bir gazetenin yapacağı haber midir?

Sözcü’nün tepesine iki günde bir çıkan Genelkurmaş eski Başkanı İlker Başbuğ, ne der bu işe?

Fenerbahçe Orduevi’nde, denize nazır mekanlardan, Aytunç Erkin’i bir daha çağırıp, “Ne güzel yapmışsınız. Bizim elimizdeki ordu için ‘PKK sizi tükrüğü ile boğar’ diyen adamın olmayan hakkını ne güzel savunmuşsunuz, sizi tebrik ederim” der mi acaba?

Ya Yeniçağ gazetesi?

Milliyet, ülkücü olduğunu iddia eden, “Andımızı okutacağız. Andımızı okutacağız. Ya seve seve ya … Herkes bu andı zorla da olsa okuyacak” diye tepinen Yeniçağ’cılar..

“PKK sizi tükürüğü ile boğar” diyen adamın avukatlığına ne ara soyundunuz?

Yeniçağ’ın dünkü nüshasını saklayacağım..

“PKK sizi tükrüğü ile boğar” dediği için ceza alan ve bu cezası sebebi ile aslında seçime girememesi gereken bir adamın, “seçimi kazandığı”nı yazan, “mazbatasının verilmemesinin yanlış olduğunu yazabilen Yeniçağ gazetesi, bugün nereye savrulduğunu görebiliyor mu acaba?

Yeniçağ’ın yönetimi, milliyetçiliği........

© Yeni Akit


Get it on Google Play