Eylem Tok imiş adı..

Muhalefet partilerinin, medya organlarının hoşlandığı yazarlardan biri..

Oğlunun altına Porche aracı vermiş.

O da kafeye gidip, artık Starbucks mıdır. Yoksa başka ABD menşeli bir kafe midir..

İçeceğini içmiş..

Belki de alkol almış..

Olay mahallinden kaçırıldığı için, alkollü olup olmadığını bilmiyoruz..

Henüz 18’e gelmemiş.

Ehliyet de haliyle yok.

“Yüksek hız yapmak, ehliyetli kişilere yasak” diye düşünüyor olmalı ki.

“Benim ehliyetim yok ki. Bana yüksek hız cezası kesilemez” diye düşünüp..

Gaza basmış..

Emniyet şeridinde araçlarını tamir etmek isteyen hiçbir kusuru olmayan insanlara çarpıp, birini öldürmüş, 4’ünü yaralamış..

Anne hemen koşup gelmiş..

Oğlunu kaptığı gibi, ver elini havalimanı.

Bakmışlar, çocuğun vatandaşı olduğu Amerika’ya bilet yok.

“Sonra Amerika’ya geçeriz” diye düşünüp, ilk uçakla Mısır’a uçmuşlar..

Ne karakola ifade vermek var.

Ne alkol testi yaptırmak var.

Ne de yaralıların ambulansla alınıp, götürülmesini beklemek var..

Suçu daha vahim hale getirebilecek ne kadar unsur var ise, hepsini birden işlemişler.

Ama bakıyorsunuz CHP zihniyetli medya organlarına..

Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun karıştığı, kısmen de ölen vatandaşımızın kusurlu olduğu.

Emniyet şeridinde değil, hız da sözkonusu değil.. Kaçmak da yok, karakolda ifade verilmiş.

Ehliyetsiz araç kullanmak hiç sözkonusu değil..

Böyle bir kaza üzerinden günlerce yaptıkları haberlerin yüzde birini, Eylem Tok’un oğlunun kaza diyemeyeceğim artık..

Ehliyetsiz araç kullanıp, bir de yüksek hız yaptığı..

Çarptığında da olay yerinden kaçtığı, alkol muayenesinden geçmediği.

Direkt adam öldürme de diyebileceğiniz olayda ilk gün haber bile yapmadılar....

Böylesi vahim bir olayı, ancak dürtükleyerek, CHP’li medya organlarına, o da küçücük haber yaptırabildik.

Keşke kaza olmasaydı. Keşke bir insanımız ölmese, diğer insanlarımız yaralanmasaydı.

Ama..

Maalesef bu yaşandı..

Şimdi medya organlarına düşen görev ne?

Olayı yaşandığı gibi, tüm ayrıntıları ile okurlarına aktarmak..

“Haydi aslanlarım, sizi görelim..” diyeceğim.

Ama..

Sadece soldan çarklı medya organlarına değil..

“Etik siyaset” iddiası ile yola çıkıp, rezil siyasetin üstüne tüy diken Ahmet Davutoğlu’nun gazetesi Karar’ı da dahil ederek çağrımı yapacağım..

Çünkü Karar gazetesi defalarca Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun taksirli adam öldürme suçunda, manşetler atıp, ne alakası var ise, Tayyip Erdoğan’ı vurmaya çalıştılar..

Amaç, uluslararası arenada bir skandal oluşturup, bunun üzerinden sanki Türk vatandaşının canının kıymeti yokmuş, AK Parti iktidarı kendi vatandaşına değer vermiyormuş gibi algı üzerine algı yapmak idi...

Attıkları manşetin birisi şuydu: “Çürüme kokuları”

Altına da şunları yazmışlardı:

“Türkiye’de kuralların ve yasaların güç sahipleri için eşit derecede uygulanmadığına yönelik kaygılar artıyor. Adliyelerdeki rüşvetle tahliye iddialarından sonra, bir vatandaşın ölümüne sebep olan Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun göz göre göre yurt dışına kaçması ‘tuz koktu’ yorumlarına yol açan son örnekler oldu.”

Bu ifadeleri cesurca yazan Karar gazetesi..

Ki yazsınlar. Yazmalılar..

Şimdi ABD vatandaşı oğlunu, hem de ehliyetsiz kazası sonrasında, alkol muayenesi bile yaptırmadan, yurtdışına kaçıranlar için de yapabildiler mi?

Yok yok öyle kibrit kutusu kadar değil. Aynen Somali Cumhurbaşkanı’nın % 70 kusurlu bulunduğu kazadan dolayı iddialı manşetler attığı gibi, benzer şekilde bir haber yaptılar mı?

Yapmadılar..

O zaman biz diyelim mi, “Medyada çürüme kokuları!”

Devam edelim, “Karar’da çürüme kokuları”

Bu riyakarlık, başka nasıl izah edilebilir ki?

Karar’ın ikinci manşetleri de, “Her şey iki saatte bitti” şeklinde..

Anlatımları da şöyle:

“Motokurye Göçer’in ölümüne yol açan Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu göz göre göre kaçınca kamuoyu vicdanı ayağa kalktı. Dosyadan yansıyan detaylar ise büyük vahameti ortaya koydu: 16.04’teki hatalı tutanağa iki polis imza bile atmadı.”

Eylem Tok’un Amerikan vatandaşı, ehliyetsiz, Porche marka araç süren oğlu, polisi görmedi ki, polisler de tutanağa imza atalım mı, atmayalım mı diye düşünsünler..

“İki saatte bitti” dedikleri olay, aslında Eylem Tok’un oğlunun cinayet gibi kazasında da var.

23.20’de çarpma, 4 saat sonrasında da, Mısır’a uçuş..

Ve utanmadan, “anne hissiyatı” diye de bir gerekçe. Ve bu gerekçe, soldan çarklı medyada, adeta savunma yaparcasına veriliyor..

Motokurye’nin acılı ailesine sahip çıkıldı. Çıkılmalı.

Peki Eylem Tok’un ABD vatandaşı oğlunun öldürdüğü vatandaşımızın ailesine, Cumhuriyet gazetesinin, Sözcü’nün, Karar’ın sahip çıkması gerekmez mi?

İki olay arasında tek fark var.

Birisinde ölüme sebep olan Somalili.

Diğerinde Amerikan-Türk..

Amerikan olunca, onlarca vahim durum da eklendiği halde, faile sahip çıkıyorlar..

Somalili olunca, manşetlerden saldırıyorlar..

Aynı riyakarlığı, Tayyip Erdoğan düşmanı Emrah Serbes’in önündeki araca çarparak, üç kişiyi öldürmesinde de sergilediler.

Uyuşturucu ve alkolü aynı anda alıp. Yüksek hız yaparak, üç kişiyi öldüren Emrah Serbes’i, Profesööör-doktooor Ersan Şen savunmuş ve 3,5 yıllık hapis cezası ile durumu kurtartmıştı..

Medya organları da, olayın gelişmelerini kimi zaman hiç görmeyerek, kimi zaman da küçücük vererek, Tayyip Erdoğan düşmanı katile “Yanındayız, ama bu kadar yapabiliyoruz” mesajı yollamışlardı..

Şimdi gördünüz mü, “Hak, hukuk, çürümüşlük, suçluların korunması, suçluların kaçması” edebiyatı yapanlar.

Fail kendi mahallelerinden birisi olunca, bu kavramların tamamını, nasıl çöpe atıyorlar..

QOSHE - İki trafik kazası, iki farklı bakış açısı! Çürüme kokuları! - Ali Karahasanoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İki trafik kazası, iki farklı bakış açısı! Çürüme kokuları!

219 5
08.03.2024

Eylem Tok imiş adı..

Muhalefet partilerinin, medya organlarının hoşlandığı yazarlardan biri..

Oğlunun altına Porche aracı vermiş.

O da kafeye gidip, artık Starbucks mıdır. Yoksa başka ABD menşeli bir kafe midir..

İçeceğini içmiş..

Belki de alkol almış..

Olay mahallinden kaçırıldığı için, alkollü olup olmadığını bilmiyoruz..

Henüz 18’e gelmemiş.

Ehliyet de haliyle yok.

“Yüksek hız yapmak, ehliyetli kişilere yasak” diye düşünüyor olmalı ki.

“Benim ehliyetim yok ki. Bana yüksek hız cezası kesilemez” diye düşünüp..

Gaza basmış..

Emniyet şeridinde araçlarını tamir etmek isteyen hiçbir kusuru olmayan insanlara çarpıp, birini öldürmüş, 4’ünü yaralamış..

Anne hemen koşup gelmiş..

Oğlunu kaptığı gibi, ver elini havalimanı.

Bakmışlar, çocuğun vatandaşı olduğu Amerika’ya bilet yok.

“Sonra Amerika’ya geçeriz” diye düşünüp, ilk uçakla Mısır’a uçmuşlar..

Ne karakola ifade vermek var.

Ne alkol testi yaptırmak var.

Ne de yaralıların ambulansla alınıp, götürülmesini beklemek var..

Suçu daha vahim hale getirebilecek ne kadar unsur var ise, hepsini birden işlemişler.

Ama bakıyorsunuz CHP zihniyetli medya organlarına..

Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun karıştığı, kısmen de ölen vatandaşımızın kusurlu olduğu.

Emniyet şeridinde değil, hız da sözkonusu değil.. Kaçmak da yok, karakolda ifade verilmiş.

Ehliyetsiz araç kullanmak hiç sözkonusu değil..

Böyle bir kaza üzerinden günlerce yaptıkları haberlerin yüzde birini, Eylem Tok’un oğlunun kaza diyemeyeceğim artık..

Ehliyetsiz araç kullanıp, bir de yüksek hız yaptığı..

Çarptığında da olay yerinden kaçtığı, alkol muayenesinden geçmediği.

Direkt adam öldürme de diyebileceğiniz olayda ilk gün haber bile yapmadılar....

Böylesi vahim bir olayı, ancak dürtükleyerek, CHP’li medya organlarına, o da küçücük haber yaptırabildik.

Keşke kaza olmasaydı.........

© Yeni Akit


Get it on Google Play