Benim için seçimi kazanma noktasında kıstas şu..

En azından ilkeli siyaset iddiasındaki muhafazakar insanlar açısından olması gereken kıstas şu:

Akşam başınızı yastığa koyduğunuzda, yüzünüzde tebessüm var mı?..

Bu tebessümün kaynağı, kazanmadan kaynaklı bir tebessüm mü?

Yoksa kaybettirmeden kaynaklı bir tebessüm mü?

“Ben kazandım. Biz kazandık” diyerek tebessüm edenler, sevinmekte haklılar..

Ama, kendileri kazanmadığı halde..

Tebessüm edenler var ise.. Sevinenler, etrafına gülücükler dağıtanlar var ise..

Kendilerine sormalılar: “Kimin kazanmasına seviniyoruz?”

Örneğin Saadet Partililer içinde, tebessüm ile başlarını yastığa koyan var ise..

Oransal olarak, AK Parti’den çok daha fazla kendi partileri oy kaybına uğradığı halde, onlar tebessüm edebiliyorlarsa..

Bu neyin sevinci olabilir ki?

28 Şubat’ın meşum günlerinde aynı partide omuz omuza vererek millete hizmet eden insanların, geldiğimiz bugünde, birbirlerine kaybettirme hasetliğinden başka, sen-ben kavgasının kindarlığının, kıskançlığının dışında, bu neyin sevinci olabilir.

“Beni önemli görmezsen. Ben çok daha önemsiz hale düşsem de. Oyum senden daha çok düşse de.. Sana kaybettirdi isem, bu benim için sevinç sebebidir, kıvanç kaynağıdır” denilebiliniyorsa..

Burada hastalıklı bir bakış açısı olduğu açık değil midir?

Saadet Partisi, bu mahalli seçime girerken “Türkiye’de en çok yerden seçime giren partiyiz” diye övünüyorlardı..

“Hodri meydan” demiştim, kendilerine..

“Bir vekillik için, ortalama 100 bin oy gerekiyor.. İstanbul’dan üç vekiliniz olduğuna göre, 300 bin oyunuz olmalı. Mahalli seçimlerde, bu oyun yarısı bile oy alamadığınız takdirde, CHP ile kirli ittifakınızın sorumluluğunu üstlenecek misiniz?” diye sordum..

Mahalli seçim sonuçları ortaya çıktı..

SP, İstanbul’da değil üç milletvekili, yarım milletvekili çıkaracak oy bile alamadı..

2019 oyları bile, bir miktar CHP’ye kaçmıştı ama.

Bu sefer o sayıların da yarısı kadar oy alabildi..

Şimdi sorsam, “CHP size, 2023 milletvekili seçimlerinde üç milletvekilliğini, 50 bin oyunuz için mi verdi?” diye.

Soruma devam etsem: “Yoksa size verilen o üç milletvekilliği, dindar cumhurbaşkanını devirme yolunda, CHP’ye kefil olmanız, dindar seçmeni aldatmanız karşılığında mıydı?”

Soruma hemen cevap istemiyorum..

Uzun uzun düşünsünler..

Mantıklı, tutarlı ve sıhhatli bir cevap versinler..

Kraldan fazla kralcılık yapmasınlar..

Hemen tüm gazeteler, seçim sonuçlarını haberleştirirken, CHP’nin açık ara birçok ili kazandığının bilgisini okurlara aktarırken, Milli Gazete’nin “Erkenden erken seçim çağrısı” başlığını da bir kenara not etmemiz gerekir..

Sormamız gerekir, “Erken seçim olursa, bu seçime tek başınıza mı gireceksiniz, yoksa 50 bin oya yine 3 milletvekilliği isteyerek, CHP ittifakı ile mi gireceksiniz?”

Dürüst olalım..

Bizler, bu dünyanın ötesinde, bir hesap günü olduğuna inanan insanlarız..

Bu dünyada insanları aldatabilirsiniz, seçmenleri kandırabilirsiniz.. “Umud ediyoruz” söylemleri ile partinizin gücünü farklı gösterebilirsiniz..

Ama dindar bir cumhurbaşkanını devirmek için, CHP ile ittifak yaparsanız..

Ki yaptınız..

Ve kaybettiniz..

Bu kirli ittifakınızın gayretullaha dokunacağını da, en iyi sizin bilmeniz gerekir..

Saadet böyle de, diğerlerinin durumu ne?

Gelecek Partililer, ilkeli siyaset adı altında koyuldukları yolda, bugün hangi noktaya savrulduklarını görebiliyorlar mı?

Genel Başkanları Ahmet Davutoğlu, akit tv stüdyolarında, “Benim hayatım CHP zihniyeti ile mücadelede geçti” demesinin üzerinden iki yıl geçmeden, CHP Genel Başkanını cumhurbaşkanı adayı olarak gösterebiliyorsa.

Ve önceki gün yapılan mahalli seçimlerde Gelecek Partisi bir il bile kazanamamış ise, hatta bir ilçe bile kazanamamış ise..

“Ben bu ülkede başbakanlık yaptım..” kibrine kapılmasının büyük bir enaniyet duygusundan kaynaklı olduğunu artık kabul etmesi gerekmez mi?

Ahmet Davutoğlu, CHP içindeki milyon avroluk yolsuzluk iddialarına tek kelime etmeksizin, “Netanyahu ile ne anlaşması yaptınız, söyleyin” bel altı vuruşuna imza atarak, AK Parti’ye saldırısından ne kazanabilir? Bu iftira ile girdiği seçimin sonuçlarından, gönül rahatlığı ile memnuniyet duyabilir mi?

Başını yastığa koyduğunda, “Ben kaybettirdim. Hakketsem de hakketmesem de, bütün makamları benim ömrüm boyunca, ayağımın altına sereceklerdi. Sermezlerse, ben bunu onlara ödettiririm” tebessümü dışında, Davutoğlu’nun bir sevinci sözkonusu olabilir mi?

Deva Partisi’nin, “Biz bu ülkenin ekonomik altyapısını oluşturduğumuzda, Türkiye iyi yolda idi. Biz ayrıldıktan sonra uçuruma yuvarlandık” sözlerini haklı çıkaracak şekilde; bırakın büyükşehiri, bırakın ili, bir ilçe bile kazanamadığı seçimin sonuçlarından sevinç duyması mümkün mü?

Yeniden Refah Partisi, 14 Mayıs 2023 milletvekili seçiminde İstanbul genelinde aldığı oy oranı % 3.25’ten, 2024 mahalli seçimlerinde % 2.21’e inmiş ise..

Fatih Erbakan’ın veya Mehmet Altınöz’ün bundan sevinç duymaları mümkün mü?

Bunu başarı olarak görmeleri mümkün mü?

YRP, Türkiye genelinde aldığı oy ile üçüncü parti oldu, bu doğru..

Ama samimi olarak söylesinler, Ak Parti Yozgat’ta, 2014’deki kendi adayını tekrar gösterse, YRP o ilde hangi adayla yola çıkacak ve kaç oy alacaktı?

YRP, Yozgat’ta seçimi kazanabilecek miydi?

Şanlıurfa’da AK Parti, kendi il başkanını aday gösterseydi.. O il başkanı da haliyle, mevcut belediye başkanının tekrar aday gösterilmesine kızıp, YRP’ye geçmeyi ve o partiden aday olmayı aklından bile geçirmeseydi.

YRP, başka bir adayla gireceği seçimde, Şanlıurfa’dan kaç oy alacaktı?

Bursa’da AK Parti il Başkanı, kendi partisinin belediye başkan adayı olsaydı, YRP kendi içinden çıkardığı aday ile, % 5’e yaklaşan bir oy alabilecek miydi?

Farkındayım, “Şu şöyle olsaydı ne olurdu, bu böyle olsaydı öyle mi olurdu” şeklindeki yaklaşımlar, bizi çok net, çok açık, çok kesin sonuçlara götürmez..

Ama rakibindeki karışıklıklar sebebi ile elde edilen lokal başarılar da, hiçbir partiye istikbal getirmez..

% 6 olursunuz. Belki fırsatlar ardı ardına doğmuş ise, % 10 olursunuz.. Ama ötesine geçemezsiniz..

Beklersiniz ki, rakibinizde bir kavga çıksın, kaybeden size gelsin, onun üzerinden kazanç sağlayasınız..

Rakibiniz bunu görüp, adaylar arasındaki kavgayı önlerse, nihai noktada da tercih etmediği isme bazı dünyalıklar vaad ederse.. Ki ilkeli siyaset için bunu doğru görmediğimi ifade edeyim.

Rakibinizdeki kavgalardan aday çıkarma politikanız da iflas etmiş olur..

Yazımın başındaki kıstası uygulayalım..

Dindar insanları bir bardak suda boğma niyetindeki CHP’liler dışında, bu seçim sonuçlarına sevinen kim olmuştur?

SP’liler, Gelecekliler, DEVA’lılar, YRP’liler..

Gerçekten, bu sonuçlara sevindiniz mi?

Kazandığınız için mi sevindiniz yoksa eski dostlarınıza kaybettirdiğiniz için mi?

Dünya için mi sevindiniz, yoksa idealleriniz için mi?

QOSHE - Sonuçlara kimler sevindi? - Ali Karahasanoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sonuçlara kimler sevindi?

417 1
02.04.2024

Benim için seçimi kazanma noktasında kıstas şu..

En azından ilkeli siyaset iddiasındaki muhafazakar insanlar açısından olması gereken kıstas şu:

Akşam başınızı yastığa koyduğunuzda, yüzünüzde tebessüm var mı?..

Bu tebessümün kaynağı, kazanmadan kaynaklı bir tebessüm mü?

Yoksa kaybettirmeden kaynaklı bir tebessüm mü?

“Ben kazandım. Biz kazandık” diyerek tebessüm edenler, sevinmekte haklılar..

Ama, kendileri kazanmadığı halde..

Tebessüm edenler var ise.. Sevinenler, etrafına gülücükler dağıtanlar var ise..

Kendilerine sormalılar: “Kimin kazanmasına seviniyoruz?”

Örneğin Saadet Partililer içinde, tebessüm ile başlarını yastığa koyan var ise..

Oransal olarak, AK Parti’den çok daha fazla kendi partileri oy kaybına uğradığı halde, onlar tebessüm edebiliyorlarsa..

Bu neyin sevinci olabilir ki?

28 Şubat’ın meşum günlerinde aynı partide omuz omuza vererek millete hizmet eden insanların, geldiğimiz bugünde, birbirlerine kaybettirme hasetliğinden başka, sen-ben kavgasının kindarlığının, kıskançlığının dışında, bu neyin sevinci olabilir.

“Beni önemli görmezsen. Ben çok daha önemsiz hale düşsem de. Oyum senden daha çok düşse de.. Sana kaybettirdi isem, bu benim için sevinç sebebidir, kıvanç kaynağıdır” denilebiliniyorsa..

Burada hastalıklı bir bakış açısı olduğu açık değil midir?

Saadet Partisi, bu mahalli seçime girerken “Türkiye’de en çok yerden seçime giren partiyiz” diye övünüyorlardı..

“Hodri meydan” demiştim, kendilerine..

“Bir vekillik için, ortalama 100 bin oy gerekiyor.. İstanbul’dan üç vekiliniz olduğuna göre, 300 bin oyunuz olmalı. Mahalli seçimlerde, bu oyun yarısı bile oy alamadığınız takdirde, CHP ile kirli ittifakınızın sorumluluğunu üstlenecek misiniz?” diye sordum..

Mahalli seçim sonuçları ortaya çıktı..

SP, İstanbul’da değil üç milletvekili, yarım milletvekili çıkaracak oy bile alamadı..

2019 oyları bile, bir miktar CHP’ye kaçmıştı ama.

Bu sefer o sayıların da yarısı kadar oy alabildi..

Şimdi sorsam, “CHP size, 2023 milletvekili seçimlerinde üç milletvekilliğini, 50 bin oyunuz için mi verdi?” diye.

Soruma devam etsem: “Yoksa size verilen o üç milletvekilliği, dindar cumhurbaşkanını devirme yolunda, CHP’ye kefil olmanız, dindar seçmeni aldatmanız karşılığında........

© Yeni Akit


Get it on Google Play