DEĞERLİ KARDEŞLERİM:

06.12.2023 Çarşamba günü değerli dostum Muhterem Av. Zeki Çalışkan Beyefendi sosyal medya hesabında “YAZIKLAR OLSUN” başlığı ile habere dayalı bir yazı yazdı. Ve bir de küçük video paylaştı. Yazıyı okudum videoyu izledim. Gerçekten bir Müslüman Türk vatandaşı olarak üzülmemek mümkün değil.Bunca emekler, bunca gayretler, bunca hizmetler bir anda nasıl yok sayılabilir?... Tarikat ehli olduğunu iddia edenler, nasıl Siyonistlerle iş birliği yaparlar…Zeki Beyin yazısı aynen şöyle:

“Ekteki not ve video Anadolu’dan bir arkadaşımızdan geldi.

Arkadaşımızın hanımı, hanım hatim grubunda, İsrail mallarına boykot çağrısı yapılan aşağıdaki videoyu yayınlıyor ve derhal tepki alıyor.

Yahu bir kere de Müslümanlarla beraber tepki verin ne olur?

Normal bir müminin sadece böyle bir paylaşım ile yetiniyor ve daha fazlasını yap(a)mıyor olmaktan utanç ve öfke duyması gerekirken, o kadarcığını da yaptırmayarak Siyonizm’e gizli destek vermek de neyin nesi?

Kaçak bir yurt binası yıkılınca dünyayı ayağa kaldıranlar, bebeklerin, kadınların, Müslümanların üzerine bomba yağarken, dünyanın tepki verdiği mezalime karşı sessizliği tercih ediyorlar.

Şehit edilen binlerce çocuk ve kadının, sizin yurt binanız kadar değeri yok mu sizin gözünüzde?

Bu durumda “Müslümanlar, bir bedenin azaları gibidir. Bir âzânın başına bir iş geldi mi diğer tüm azalar bunu hisseder" buyuran peygamberin ümmeti olduğunuzu nasıl iddia edebilirsiniz?

Büyükleri talimat vermiş.

Filistin’le ve İsrail mezalimi ile alakalı asla paylaşım yapılmayacakmış.

Yazıklar olsun…”

Yazılanları birlikte okuduk. Bu cemaati elbette tahmin ettiniz. Hani bunlar Ayasofya Camii Kebirinin açılışına bir türlü sevinemeyen ve bağlılarına ziyaret etme yasağı koyanlar, ziyaret edenleri, orada şükür namazı veya vakit namazı kılanları bir çırpıda cemaatten dışlayıp, yasak koyan ve camilerine yurtlarına ve hatimlere aldırmayanlar… Bunlar Çamlıca Camiini ziyaret edip orada iki rekât olsun şükür namazı kılmayı yasak edenler, gidenleri acımadan yasaklayanlar… Yıllardan beri Müslümanların rüyası ve arzusu olan Taksim’e yapılan cami için sevinemeyenler… Bunlar ev ev telefon yaptırıp “Hangi bölgede iseniz AK Partinin karşısında hangi parti güçlü ise oylarınızı ona verin, bu parti isterse HDP olsun” diye talimat verenler, bebek katilleriyle birlikte olmaktan çekinmeyenler. Zulmedenler, gözyaşı döktürenler din adına kalplerinden merhamet silinmiş, kardeşini bile acımadan saf dışı etmeye çalışanlar, din sömürücüleri, tarikat istismarcıları. Para sevdalıları… Bunlar Ak Partiye oy verdi diye nice hizmet ehline yurtlara girme yasağı koyanlar, bu yüzden de Müslüman Türk milletinden kırmızı kart gören mürailer… Bunlar 14 Mayısta birçok hocalarını Anadolu’ya gönderip kapı kapı dolaştırarak CUMHUR ittifakına karşı oy isteyenler… Bunlar kendilerine emanet edilen kız ve erkek çocuklara Sayın Reisi Cumhurumuzun aleyhine aleni beddua seansları tertip ettirip, küçük çocukların beyinlerini yıkayan ve o tertemiz beyinlere düşmanlık tohumları eken ve aşılayanlar… Bunlar Haremi Şerif’te altın oluğun karşısında ve Arafat’ta aleni olarak Cumhur başkanımıza beddua eden ve ettirenler… Bunlar adım adım şeriattan ve sünneti Resulden uzaklaşanlar, boğaza kadar bidata dalanlardır. Bunlar büyüklerinin emir ve talimatlarını, şeriatın, sünneti Resulün, hatta ayeti kerimelerin üstünde tutan, gören, zamane haşhaşileri… Bunlar dinleri, dilleri, ırkları başka başka olmasına rağmen tüm dünyada insan olanlar; Filistin ve Gazzelilere destek olup, sokaklara dökülürken, İsrail aleyhinde gösterilen küçük bir videoyu hazmedemeyip, hanım kardeşimizi yasaklamaya kalkanlar, el altından Siyonizm’le, masonlarla birlik içinde olanlardır. Muhterem Zeki beyin dediği gibi bir defa değil, bunlara: “BİNLERCE YAZIKLAR OLSUN!”.

Daha önce kendi sosyal medyamda yayınlamış olduğum yöremize ait bir Karadeniz hikayesini burada siz değerli kardeşlerimle paylaşmak isterim:

Bu paylaşıma geçmeden bir hususa bir kere daha açıklık getirmek isterim:

Bizler kesinlikle Hz. Üstazımızın (ks) zatına, hizmetlerine manevi yoluna, kurduğu hizmet sistemine, verdiği mücadelelerine karşı olanlardan değiliz. Çok şükür sevginin, saygının, ihlasın, muhabbetin, ruhaniyetin, birlik ve beraberliğin önde olduğu maddenin, kasa ve kese doldurmanın düşünülmediği yıllarda; bugün yasaklı olan birçok kardeşimiz gibi şükür, Elhamdülillah elimizden geldiği kadar hizmetlerde bulunduk.

Bizler asla günün büyük bir bölümünü abdestli geçiren Kur’an-ı Kerim okuyan kız ve erkek talebelerimizin aleyhinde olamayız. Keza; dar gelirli olmasına rağmen tasarruflarının bir kısmını sırf Allah rızası için hizmet gayesi ile teberri eden, tasadduklarda bulunan erkek ve kadın kardeşlerimizin aleyhinde de, konuşmayız, konuşamayız.

Bir kere daha ifade edelim ki;

Biz ne bağbanı ne gül bahçelerini ne gülleri ve ne de güle konan bülbülleri asla tenkit etmiyoruz. Etmeyiz de…

Bizim tenkit ettiğimiz bu mübarek davayı ayaklara düşüren, bebek katilleri ve Siyonistler, masonlar ile iş birliği yapan gül bahçelerini istila ve işgal eden kargalarladır.

HİKAYEMİZ:

“Cemal ile Dursun;

İki Karadenizli. Bir gün yol arkadaşı olurlar. Sohbet ede, ede yollarına devam ederken, bir ara Dursun, Cemal’e bir soru sorar:

“Ula Cemal !.. Böyle yolda yanluz başuna giderken onune bir domuz çıkarsa ne yaparsun?”

Cemal kendinden emin bir şekilde; “Çekerum tapancamı vururum oni… Kendumi domuzdan korurum.”

Dursun; “Ya o anda yanunda tapancan yoksa yoksa, ne edecesun?”

Cemal; “O zaman çekerum sivri pıçağumi onlan kendumi korurum.”

Dursun; “Peki yanunda sivri piçağun da yoksa ne edecesun?”

Cemal; “Etrafa bakarum dikili bir ağaç varsa ona çıkar kendumi domuzdan korurum.”

Dursun; “Ya etrafta dikili bir ağaç yoksa ne yapacasun?

Cemalin tepesi atar: Yol arkadaşı Dursun’a haykırır… “Ola Dursun!.. Sen domuzdan yanamısun, yoksa benden yanamısun? Ola Dursun!... Sen nasıl arkadaşsun? Domuzi savunduğun kadar beni, arkadaşuni niçun savunmayısun? Hep domuzi düşüniyisun? Bole olur mi?”

DEĞERLİ KARDEŞLERİM;

Siyonistler; kendilerini üstün ırk kabul edip; nice masum din kardeşlerimizin kanlarını akıtmışlar, topraklarını çalmışlardır.

Bugün İsrail hapishanelerinde binlerce kadın, çocuk, kız ve erkekler vardır.

Çıkanlardan sızan haberlere göre; Müslüman kadınlar, kızlar, çırılçıplak soyunarak saatlerce yerlere yatırılıyor. Erkeği, kadını, çocuğu akıl almaz zulüm ve işkencelere muhatap oluyorlar.

Bunca zulme karşı Müslümanım diyenlerin tüyleri diken, diken olmaz mı? Yürekleri sızlamaz mı? Müslüman olanlar nasıl katil ve zalim İsrail ve Siyonistlerden yana yer alabilir?!...

Bugüne kadar dünya kuruluşlularından İsrail hapishanelerinde bir inceleme yapan kuruluş var mıdır?

İkiyüzlü batılılar yalan bir haber duysalar hemen Türkiye’deki hapishanelerde inceleme yapma talebinde bulunurlar utanmadan. Gitsinler İsrail hapishanelerindeki zulümlere baksınlar…

BM, İsrail ile alakalı yüzlerce karar almıştır. Terör devleti bu kararların hangisine uymuştur?

Camiler, okullar, kiliseler hastaneler su depoları, elektrik üreten jeneratörler insafsızca İsrail tarafından vuruluyor. Batıdan güçlü bir ses var mı?

Hâlâ utanmadan İsrail’e her türlü yardımı yaparak diyet ödemeye çalışıyorlar…

Elbette ki kâfir, kâfiri destekleyecek.

Bizi üzen bir mübarek zatın evlatlarıyız(!) diyenlerin bugün İsrail’e karış yurt içinde ve yurt dışında tek kelime edemeyişleridir.

Avrupa’da Müslüman Türklerin oluşturdukları bazı çatı kuruluşlarından bu zatın bağlılarının çekilmeleridir.

Daha da üzücü husus; Türkiye’de bulunan birçok tarikat, cemaat kuruluşlarının, kurban, kurban derisi toplamak, zekât, fitre toplamak, umreye adam götürmek için yaptıkları gayretlerin, TV’lerde gazetelerde yaptıkları reklamların onda birini Filistin’de çocuğu kucağında şehit analar, şehit babalar, misket bombaları ile vurulan bebeler için tek kelime etmeyişleri ve kayıtsız kalmalarıdır.

Cemaatler, tarikatlar ülkemizdeki Müslümanları veya bağlılarını uyarmaya çalışmışlar mıdır?

Bir hareket gözlediniz mi?...

Müslüman milletimizin yardımları ile semiren, lüks şatafatlı binalar yapan, Resululllah Efendimizin (sas) ve O’nun şerefli ashabının hayatlarına, hayat tarzları hiç benzemeyen, sözde tarikatçılar, sözde müritler, sözde mürşitler, sözde seydalar, sözde sofular söyler misiniz; sizler kimlerden yanasınız? Ne zaman uykudan uyanıp batılı terk edip, Hakk’tan ve doğrudan yana çekinmeden Allah rızası için yer alacaksınız?.. Sizler; Müslümanlardan yana mı yoksa Siyonist, masonlardan yana mısınız?

Unutmayınız milleti kandırmanız uzun sürmeyecektir. Bir gün yerin altında bu suallere muhatap olacaksınız ve hepimiz yaptıklarımızın hesaplarını vereceğiz. Rabbim hepimizin yardımcısı olsun… ÂMİN. Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz.

QOSHE - Kimden yanasunuz?... - Ali Sandıkçıoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kimden yanasunuz?...

15 0
16.12.2023

DEĞERLİ KARDEŞLERİM:

06.12.2023 Çarşamba günü değerli dostum Muhterem Av. Zeki Çalışkan Beyefendi sosyal medya hesabında “YAZIKLAR OLSUN” başlığı ile habere dayalı bir yazı yazdı. Ve bir de küçük video paylaştı. Yazıyı okudum videoyu izledim. Gerçekten bir Müslüman Türk vatandaşı olarak üzülmemek mümkün değil.Bunca emekler, bunca gayretler, bunca hizmetler bir anda nasıl yok sayılabilir?... Tarikat ehli olduğunu iddia edenler, nasıl Siyonistlerle iş birliği yaparlar…Zeki Beyin yazısı aynen şöyle:

“Ekteki not ve video Anadolu’dan bir arkadaşımızdan geldi.

Arkadaşımızın hanımı, hanım hatim grubunda, İsrail mallarına boykot çağrısı yapılan aşağıdaki videoyu yayınlıyor ve derhal tepki alıyor.

Yahu bir kere de Müslümanlarla beraber tepki verin ne olur?

Normal bir müminin sadece böyle bir paylaşım ile yetiniyor ve daha fazlasını yap(a)mıyor olmaktan utanç ve öfke duyması gerekirken, o kadarcığını da yaptırmayarak Siyonizm’e gizli destek vermek de neyin nesi?

Kaçak bir yurt binası yıkılınca dünyayı ayağa kaldıranlar, bebeklerin, kadınların, Müslümanların üzerine bomba yağarken, dünyanın tepki verdiği mezalime karşı sessizliği tercih ediyorlar.

Şehit edilen binlerce çocuk ve kadının, sizin yurt binanız kadar değeri yok mu sizin gözünüzde?

Bu durumda “Müslümanlar, bir bedenin azaları gibidir. Bir âzânın başına bir iş geldi mi diğer tüm azalar bunu hisseder" buyuran peygamberin ümmeti olduğunuzu nasıl iddia edebilirsiniz?

Büyükleri talimat vermiş.

Filistin’le ve İsrail mezalimi ile alakalı asla paylaşım yapılmayacakmış.

Yazıklar olsun…”

Yazılanları birlikte okuduk. Bu cemaati elbette tahmin ettiniz. Hani bunlar Ayasofya Camii Kebirinin açılışına bir türlü sevinemeyen ve bağlılarına ziyaret etme yasağı koyanlar, ziyaret edenleri, orada şükür namazı veya vakit namazı kılanları bir çırpıda cemaatten dışlayıp, yasak koyan ve camilerine yurtlarına ve hatimlere aldırmayanlar… Bunlar Çamlıca Camiini ziyaret edip orada iki rekât olsun şükür namazı kılmayı yasak edenler, gidenleri acımadan yasaklayanlar… Yıllardan beri Müslümanların rüyası ve arzusu olan Taksim’e yapılan cami için sevinemeyenler… Bunlar ev ev telefon yaptırıp “Hangi bölgede iseniz AK Partinin karşısında hangi parti güçlü ise oylarınızı ona verin, bu parti isterse HDP olsun” diye talimat verenler, bebek katilleriyle birlikte olmaktan çekinmeyenler. Zulmedenler, gözyaşı döktürenler din adına kalplerinden merhamet silinmiş, kardeşini bile acımadan saf dışı etmeye çalışanlar, din sömürücüleri, tarikat istismarcıları. Para sevdalıları… Bunlar Ak Partiye oy verdi diye nice hizmet ehline yurtlara girme yasağı koyanlar, bu yüzden de Müslüman Türk milletinden kırmızı kart gören mürailer… Bunlar 14 Mayısta birçok hocalarını Anadolu’ya gönderip kapı kapı dolaştırarak CUMHUR ittifakına karşı oy isteyenler… Bunlar kendilerine emanet edilen kız ve erkek çocuklara Sayın Reisi Cumhurumuzun aleyhine aleni beddua seansları........

© Yeni Akit


Get it on Google Play