DEĞERLİ KARDEŞLERİM: Kısa bir zaman sonra, inşallah ülkemiz 31 Martta ülke genelinde mahalli seçimlere gidecektir. Temennimiz barış, huzur, kardeşlik içinde, centilmence bir seçim yarışının yapılmasıdır. Kazanmak için bütün siyasi partiler hummalı bir gayret, çeşitli taktikler geliştirme, birkaç oy için sözler vermekte, birliktelikler kurmak için çalışma içindedirler. Gördüğümüz kadarı ile bundan birkaç ay önce birbirlerini yere, göğe sığdıramayan (ittifakçı bazı) siyasetçiler şimdilerde tabir caiz ise: “Kan bıçaklı.”.

Öbür tarafta dün karşısında el pence durulan, ceketinin düğmelerini tamamen ilikleyip, hazır vaziyette bekleyen bir kısım genç siyasetçiler, öyle veya böyle bir velinimetleri olan insanları bir kısım gizli ittifaklar, çeşitli oyunlarla (Basından duyduklarımız kadarı ile büyük paralarla delegeler satın alınarak) birçok tecrübeli siyasetçiler makamlarından uzaklaştırıldılar… Bunun gibi; ülke genelinde çok başarılı olan, vatandaşlar tarafından sevilen, yaplan kamuoyu araştırmalarında en yüksek oy alan adaylar avam tabiri ile harcanmış, yerlerine dostlar, ahbaplar, akrabalar veya ileride rant paylaşımı yapabilecekleri kamu oyunun tanımadığı, tasvip etmediği bazı adaylar atandı. Bu defa eskiden aşırı derecede hürmet ettikleri onların sayesinde bazı makamlara gelebilenler şimdi onlara veya o insanları sevenlere ateş püskürüyor.

Siyasi hayatlarını sonlandırmak için akla hayale gelmeyen oyunlar kuruyorlar. Tabii ki; oynanan bu oyunlar sağda olsun, solda olsun hiçbir zaman milletimizin gözünden kaçmıyor. Hani derler ya; “Siyasette vefa yoktur.” Gerçekten de öyle… Şu son günlerde ne tür oyunlar oynandığını, Kandil’in bazı adayları nasıl değiştirdiğini milletçe müşahede ediyoruz. Şimdilerde kaptanlığı ele geçirdiklerini sanan siyasi tecrübeleri, uzun bir geçmişleri olmayan bu tecrübesiz genç liderler; dün daha kısa pantolonlarla gezerlerken, partiye hizmet edenleri o partiden o makamdan, bu makamdan diskalifiye ettiler.

Yeniler; büyük şehirlerde, il ve ilçelerde kendi yakınlarını aday göstererek, yıllarca partisine hizmet eden, hizmet ettikleri il, ilçe ve belediyeleri bir evlat gibi geceli, gündüzlü çalışmaları ile büyüten, vatandaşın teveccühünü kazanan siyasetçiler % 70- % 80 anketlerde başarılı çıkmış olsalar bile, vay efendim!..

Sen falan eski başkanın adamısın diyerek ipleri çekildi. Adaylıkları çizildi. Yerlerine hiç tanınmayan, bir ağırlığı olmayan, aday olduğu il, ilçe veya belde halkı tarafından tanınmayan, vatandaş tarafından da kabul edilmeyen, sevilmeyen, geçmişleri şüpheli adaylar atandı. Eski birçok belediye başkanına önceleri sen adaysın diye diye, oyalayıp, centilmence kendilerine haber verilmeden, iplerini çekerek, yerleri ne siyasi olgunluğa erişmemiş insanları atadılar. Bir atasözümüz var: (Men dakka dukka) “Çalma kapıyı çalarlar kapını.” Veya: “Ne ekersen onu biçeceksin.”. Bir de yarısı Arapça, yarısı Türkçe bir deyim var: (Men hafere bi’ren li ahihi fekad düşere kendüsü.) “Kim kardeşine bir kuyu kazarsa o kuyuya kendisi düşer.”

Birçok partide günümüzde sevinenler, üzülenler, kırılanlar var. Harcanan muhterem insanlar var ki. Gerçekten yazık demekten başka yapacak bir şey elden gelmiyor. Tabi bu yanlış kararların sonunu hep birlikte göreceğiz… Bazıları entrikalarla kazandıkları veya kazandırdıkları, ulufeler gibi dağıttıkları, belediye başkanlıkları meclis üyelikleri, il genel meclisi üyelikleri bugün kendilerine o makamları verenleri alkışlarlarsa da yarın düşman olacakları kesindir. Çünkü zamanımızdaki siyasette ve birçok siyasetçide vefa diye bir duygu yoktur.

Hırs ve tamah, ille de ben, ille de benim dediğim olsun hesabı çoklarının gözlerini bürümüştür. Bazı partiler ise; yola beraber çıktıkları eski o cefakâr, fedakâr ve vefakâr cebini düşünmeyen, sadece partim kazansın diyerek cebinden paralar harcayan insanları yolda buldukları ile değiştirerek öyle yola devam ediyorlar. İster sağda olsun ister solda.

Bu insanların birbirlerine tuzak kurmaları, başka bir ifade ile makam kapmak için en yakın arkadaşını hançerleyenleri büyük Türk milleti dikkatle takip diyor. Milletimiz vefa sahibidir. Daima mazlumun yanında yer alır. Bu seçimde de öyle olacaktır. Elbette ki kararlarını da vefasız, geçmişini inkâr edenlere karşı ona göre vereceklerdir. Bu durum bana tarihi bir kıssayı hatırlattı. Siz değerli kardeşlerimle paylaşmak istedim. Elbette ki kararı ve hükmü sizler vereceksiniz…

… Olay Hz. Süleyman (as) zamanında cereyan etmiştir…

Kırda üç beş arkadaş toplanmış bugünkü deyimle piknik yapıyorlardı. Oturmuşlar yer sofralarını açmış, yemek yiyorlardı… Onların yemek yediğini gören bir köpek karnı aç olduğu için o insanlara yaklaşır.

Belki bir kabuk ekmek, ya da biraz yiyecek atarlarda bende karnımı doyururum diye…

Zavallı köpek yardım alacağım, karnımı doyuracağım umudu ile epeyce yaklaşınca piknik yapanlardan bir tanesi yerden bir taş alarak köpeğe atar ve köpeğin bir ayağını kırar…

Köpeğin tabir caiz ise dünyaları yıkılmıştır… Ne ummuştu ne ile karşılaştı? …

İnsanlardan yardım, merhamet beklerken, o insanlar zavallı, dilsiz, açlıktan kıvranan köpeğin ayağını kırdılar…

Köpek hemen aksaya, aksaya Süleyman (as) huzuruna varır ve kırda yemek yiyen; attıkları taşla köpeğin ayağını kıran insanlardan davacı olur…

Süleyman (as) askerleri ile hemen o insanları buldurur, huzura çağırır ve köpeğin ayağını niçin kırdıklarını veya köpeğin dedikleri doğru mu, değil mi diye sorar…

İçlerinden birisi: Evet köpek doğru söylüyor.

Taş atarak ayağını ben kırdım der…

Hz. Süleyman (as) düşünür, düşünür ve kararını açıklar…

Haksız yere köpeğin ayağını attığı taşla kıran kişinin taşı attığı elinin kırılmasına karar verir.

Bu kararı duyan köpek, Süleyman (AS) bir teklifte bulunur…

“Ey Allah’ın resulü benim ayağımı attığı taşla kıran bu insanın elini kırmakla bir neticeye varamayız.

Ben; öncelikle bunlar insan, Âdem (AS) evladı. Merhamet hissi olur. Acır, bana yiyecek verirler diye düşünerek bunlara yaklaşmıştım.

Bunların saçlarına, yaşlarına, giydikleri elbiselere, başlarındaki sarıklara ve yüzlerindeki sakallara baktım.

Bunlardan bana bir zarar gelmez diye rahatça yanlarına sokuldum.

Ben bunlardan merhamet beklerken ne yazık ki dış görünüşlerine aldandım.

Bunlar da benim ayağımı kırdılar.

Öncelikle sen bunların başlarından sarıklarını al… Sakallarını kestir. (Sakın beni sakal düşmanı, sarık ve cübbe düşmanı gibi düşünmeyin. Benim bütün İslami değerle re örf ve adetlere çok şükür inancım, itikadım vardır.) Hayvan devam ediyor ve;

Görenler benim gibi bunlar merhametli insanlardır diyerek aldanıp, bir dilim ekmek atarlar diye yanlarına sokulmasınlar. (Bu kıssayı avcı elbisesi giymiyorlardı diye anlatanlar var. Ben aşağıda kaynağını vereceğim kitapta böyle okudum. Böyle tercüme etmeye çalıştım.)

Ey Allah’ın Resulü: Ben bunların dış görünüşlerine aldandım ve ayağımdan oldum” der.

DEĞERLİ KARDEŞLERİM… Kıssamız bu. (Anlattığım bu kıssa, iki ciltlik Arapça Nüzhetül Mecalis isimli kitapta vardır.). Bugüne kadar hep vaatlerle bizleri çokları aldattı. Zaman oldu ezanımıza, zaman oldu başörtümüze, zaman oldu şehit kanları ile sulanan vatanımıza ve bayrağımıza değişik gözle bakanlar oldu. Başörtüsü düşmanı olmalarına rağmen; reklam için bazı bayanlara çarşaf giydirirken pozlar verdiler. Zaman oldu manevi değeri çok yüksek camilerde Kur’an-ı Kerim okurken görüntüler verdiler. Zaman oldu bir kısım siyasetçiler; çeşitli kıyafetlerle, güzel nutuklarla din, vatan, bayrak, millet, memleket diyerek bizi aldattılar. Yani dini celili İslam’ı istismar ettiler. Maalesef bu istismar bir kısım sahte tasavvufçularda da var. (Bu seçimde de sözde yaptıkları dini hizmetlerle bağdaşmayan kişilerle, siyasi partilerle dostluklar kuruyorlar). İslam’a hizmet ediyoruz diye maalesef ülkemiz genelindeki birçok tarikat ve cemaat, Müslümanları aldatıyorlar.

Kimi siyasetçiler; vatan düşmanları ile birlikler kurmak için çabaladılar, hâlâ çabalıyorlar… Onun için bugün çok iyi hesap etmeliyiz. (İzler birbirine karıştığı için) Çok iyi düşünmeliyiz. Hatta bin kere düşünüp bir kere karar vermeliyiz. Öyle karar verelim ki; sonra pişman olmayalım… Elini kolunu kıracak tıynette olanları; (Yani vatanına, bayrağına, ezanına düşman olanları, kendi çıkarları için en yakınını veya ehliyetli, becerikli, başarılı insanları tasfiye etmekten, hançerlemekten geri kalmayanları, dağdan emir alanları, hangi siyasi kulvarda koşarsa koşsun iyi tanıyalım. Lütfen seçimler için adayların tespitlerine dikkatle bakalım…

Ne tür insanlar en yakınları tarafından harcandı, harcanıyor, niçin? Biz vatandaşa hizmet ediyoruz diyenler yaptıkları ittifaklarla, binlerce vatan evladını şehid eden, bebek katillerini meclise veya belediyelerin kilit noktalarına girmelerine oyları ile destek verenlerdir. Düşünelim… Düşünelim… Çok iyi düşünelim. Yukarıdaki kıssadan kendimize hisse çıkartarak, iyi bir yorum yaparak ona göre bundan sonra kararlarımızı verelim.

Değerli kardeşim; seçim sonu birçok İsraillinin sevinip, birçok Yunanlının sevinip kazandık kazandık diye sokaklara dökülmesine, bizler oylarımızla fırsat vermeyelim. Çok dikkatli olalım. Unutmayalım küfür tek millettir. Filistin’de bunca zulüm yapılır, hunharca insanlar şehit edilirken; ikiyüzlü batının, imansızların, haçlıların, onların içimizdeki piyonlarının seslerinin çıkmadıklarını bir nevi seyirci kaldıklarını hâlâ göremiyor musun? Göremiyor muyuz? Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz…

QOSHE - Türk milleti dikkatle takip ediyor!... - Ali Sandıkçıoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türk milleti dikkatle takip ediyor!...

20 0
02.03.2024

DEĞERLİ KARDEŞLERİM: Kısa bir zaman sonra, inşallah ülkemiz 31 Martta ülke genelinde mahalli seçimlere gidecektir. Temennimiz barış, huzur, kardeşlik içinde, centilmence bir seçim yarışının yapılmasıdır. Kazanmak için bütün siyasi partiler hummalı bir gayret, çeşitli taktikler geliştirme, birkaç oy için sözler vermekte, birliktelikler kurmak için çalışma içindedirler. Gördüğümüz kadarı ile bundan birkaç ay önce birbirlerini yere, göğe sığdıramayan (ittifakçı bazı) siyasetçiler şimdilerde tabir caiz ise: “Kan bıçaklı.”.

Öbür tarafta dün karşısında el pence durulan, ceketinin düğmelerini tamamen ilikleyip, hazır vaziyette bekleyen bir kısım genç siyasetçiler, öyle veya böyle bir velinimetleri olan insanları bir kısım gizli ittifaklar, çeşitli oyunlarla (Basından duyduklarımız kadarı ile büyük paralarla delegeler satın alınarak) birçok tecrübeli siyasetçiler makamlarından uzaklaştırıldılar… Bunun gibi; ülke genelinde çok başarılı olan, vatandaşlar tarafından sevilen, yaplan kamuoyu araştırmalarında en yüksek oy alan adaylar avam tabiri ile harcanmış, yerlerine dostlar, ahbaplar, akrabalar veya ileride rant paylaşımı yapabilecekleri kamu oyunun tanımadığı, tasvip etmediği bazı adaylar atandı. Bu defa eskiden aşırı derecede hürmet ettikleri onların sayesinde bazı makamlara gelebilenler şimdi onlara veya o insanları sevenlere ateş püskürüyor.

Siyasi hayatlarını sonlandırmak için akla hayale gelmeyen oyunlar kuruyorlar. Tabii ki; oynanan bu oyunlar sağda olsun, solda olsun hiçbir zaman milletimizin gözünden kaçmıyor. Hani derler ya; “Siyasette vefa yoktur.” Gerçekten de öyle… Şu son günlerde ne tür oyunlar oynandığını, Kandil’in bazı adayları nasıl değiştirdiğini milletçe müşahede ediyoruz. Şimdilerde kaptanlığı ele geçirdiklerini sanan siyasi tecrübeleri, uzun bir geçmişleri olmayan bu tecrübesiz genç liderler; dün daha kısa pantolonlarla gezerlerken, partiye hizmet edenleri o partiden o makamdan, bu makamdan diskalifiye ettiler.

Yeniler; büyük şehirlerde, il ve ilçelerde kendi yakınlarını aday göstererek, yıllarca partisine hizmet eden, hizmet ettikleri il, ilçe ve belediyeleri bir evlat gibi geceli, gündüzlü çalışmaları ile büyüten, vatandaşın teveccühünü kazanan siyasetçiler % 70- % 80 anketlerde başarılı çıkmış olsalar bile, vay efendim!..

Sen falan eski başkanın adamısın diyerek ipleri çekildi. Adaylıkları çizildi. Yerlerine hiç tanınmayan, bir ağırlığı olmayan, aday olduğu il, ilçe veya belde halkı tarafından tanınmayan, vatandaş tarafından da kabul edilmeyen, sevilmeyen, geçmişleri şüpheli adaylar atandı. Eski birçok belediye başkanına önceleri sen adaysın diye diye, oyalayıp, centilmence kendilerine haber verilmeden, iplerini çekerek, yerleri ne siyasi olgunluğa erişmemiş insanları atadılar. Bir atasözümüz var: (Men dakka dukka) “Çalma kapıyı çalarlar kapını.” Veya: “Ne ekersen onu biçeceksin.”. Bir de yarısı Arapça, yarısı Türkçe bir deyim var: (Men hafere bi’ren li ahihi fekad düşere kendüsü.) “Kim kardeşine bir kuyu kazarsa o kuyuya kendisi düşer.”

Birçok partide günümüzde sevinenler, üzülenler, kırılanlar var. Harcanan muhterem insanlar var ki. Gerçekten yazık demekten başka yapacak bir şey elden gelmiyor. Tabi........

© Yeni Akit


Get it on Google Play