Hayata ve gelişmelere; parti kulisinden değil, millet katından ve hakikat penceresinden bakıyorum. Mümkün mertebe tarafsız olmaya, partizanlık yapmamaya çalışıyorum. Şahıslardan değil, milletimizden ve memleketimizden yanayım. Söyleyeceklerimin mutlaka partilerden ve politikalardan bağımsız okunmasını rica ediyorum.

Ülkemiz, tekrar bir seçim sürecine giriyor. Yerel seçimler yaklaşıyor. O sonu gelmez aday adayları, listeler, yoklamalar, odalara kapanmalar nihayet buluyor. Artık, adaylar belli olmaya başladı. Şehirlerimizi, dolayısıyla bizleri yönetmeye talip olanlar. İçimizden çıktığını söyleyenler, hizmetten bahsedenler, kapıları aşındıranlar.

Türkiye, yurtların en zorlusudur. Bu topraklarda yapılan her seçim hayati önem arz etmektir. Her toplantı en kritik toplantıdır. Demem o ki sadece belediye başkanı ve meclis üyesi seçmiyoruz. Adaylardan ziyade zihniyetleri onaylıyoruz. Partilerden ziyade ülkemizin istikametini tercih ediyoruz.

Hangi görüşten olursak olalım, hangi görüşten olursa olsun: Yetenekli olanın, liyakat taşıyanın, şahsiyet gösterenin, milletin gönlünde karşılık bulanın yanında olmalıyız.

Her türlü menfaat duygusunun uzağında durarak söylüyorum: Yetenek ve şahsiyete karşı, düşmanlık edemeyiz. Pazarlama ve ilişki profesyonellerini değil, emek ve liyakat sahiplerini tercih etmeliyiz. Eser ve işleriyle öne çıkanlara destek vermek zorundayız.

Seçim atmosferine girildiğinden beri, yolsuzluklar daha bir ayyuka çıkmış görünüyor. Birbirlerini yıpratmak isteyenler, el altından veya üstünden, dosyaları birbiri ardına piyasaya sürüyor. Komisyonculuk, zimmete para/arsa geçirme, ihaleye fesat karıştırma, adam kayırma, akrabaların milyon dolarlık şirketleri vs.

Partiler ve adaylar arasında rekabet olur, olmalıdır. Ancak seçimler, düşmanla tutuşulan bir meydan muharebesi değildir. Seçim dediğimiz şey, nihayetinde, ülkeyi en çok kim seviyor yarışıdır.

Bu seçim ne ilktir, ne de son olacaktır. Şu zamana kadar kaç tane seçim gördük. Her biri diğerinden önemli idi. Geliyor ve geçiyorlar.

Bundan sonra da sayısız seçim olacak, nice partiler kurulacaktır. Partiler ve liderler, elbet bir gün siyasi ömürlerini tamamlayacaktır. Millet ve memleket ise her zaman buradadır.

Kimse kaybetmek istemez. Ne var ki her yarışın bir kazanını, bir veya birkaç da kaybedeni olur. Genel sıkıntımız: Kim kazanırsa kazansın, kazandıkça kaybedilen bir şeyler var. Seçimleri kazanıyor, fakat kendimizi kaybediyoruz. Para ile imtihana giren insanların büyük çoğunluğu, maalesef bu imtihanı kaybediyor.

İnsanlar, belediye başkan adaylarında ehliyet ve liyakatin yanı sıra, tevazu da arıyor. Kibir abidesine dönüşmelerini istemiyor. Halktan kopuk bir siyasetçi, elbette düşünemeyiz. Milletle arasına mesafe koyanlar, kibir kulelerine yakınlaşmış olurlar.

Unutmadan: Bir de sadakat bahsi var. Kime ve neye? Devlete, millete, davaya. Sadık insan, oturduğu koltuğun emanet olduğunu hiç aklından çıkarmaz. Koltuğa değil, davaya sarılır. Emaneti en güzel şekilde korur, eksiksiz bir şekilde, dava kardeşlerine teslim eder.

Seçimler tamamlandıktan sonra da atılması gereken ilk adım, milletimize yakışan, dirayetli ve liyakatli bir kadroların kurulmasıdır.

Herkes “efendim” diyebilir: “Haklısınız efendim!”

Bu tip insanlar, eleştirmez, fikirlerini söylemezler. Sadece onaylar, tasdik eder, alkışlar. Onlar kazanır, biz kaybederiz.

Oysa ahlâklı olan eleştirilere kulak tıkamaz. Karşısındakini dikkatle dinler. Böylece kıymetli ve hakkaniyetli fikirlerinden istifade etmiş olur. Hep birlikte kazanırız.

Başka bir şey daha: Kalkınmanın yanına adaleti de koymak zorundayız. Adalet ve liyakatten ayrılamayız. Şahsiyetli yeteneği heba edemeyiz. İyi niyetli emeğe kayıtsız kalamayız.

Daima aklımızda bulunsun, hiç unutulmasın: Adamı olanlar değil, adanmışlar bizi başarıya ulaştırabilir.

QOSHE - Bir seçim daha... - Ayhan Demir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir seçim daha...

8 1
31.01.2024

Hayata ve gelişmelere; parti kulisinden değil, millet katından ve hakikat penceresinden bakıyorum. Mümkün mertebe tarafsız olmaya, partizanlık yapmamaya çalışıyorum. Şahıslardan değil, milletimizden ve memleketimizden yanayım. Söyleyeceklerimin mutlaka partilerden ve politikalardan bağımsız okunmasını rica ediyorum.

Ülkemiz, tekrar bir seçim sürecine giriyor. Yerel seçimler yaklaşıyor. O sonu gelmez aday adayları, listeler, yoklamalar, odalara kapanmalar nihayet buluyor. Artık, adaylar belli olmaya başladı. Şehirlerimizi, dolayısıyla bizleri yönetmeye talip olanlar. İçimizden çıktığını söyleyenler, hizmetten bahsedenler, kapıları aşındıranlar.

Türkiye, yurtların en zorlusudur. Bu topraklarda yapılan her seçim hayati önem arz etmektir. Her toplantı en kritik toplantıdır. Demem o ki sadece belediye başkanı ve meclis üyesi seçmiyoruz. Adaylardan ziyade zihniyetleri onaylıyoruz. Partilerden ziyade ülkemizin istikametini tercih ediyoruz.

Hangi görüşten olursak olalım, hangi görüşten olursa olsun: Yetenekli olanın, liyakat taşıyanın, şahsiyet gösterenin, milletin gönlünde karşılık bulanın yanında olmalıyız.

Her türlü menfaat duygusunun uzağında durarak söylüyorum: Yetenek ve şahsiyete karşı, düşmanlık edemeyiz. Pazarlama ve ilişki profesyonellerini........

© Yeni Akit


Get it on Google Play