Edebiyattan ticarete, sanattan siyasete. Hiç fark etmiyor.

Bazen kendiliğinden gelir, olur. Bazen sadece küçük bir çabayla elde edilir. Bazen de gücünüzün yetmediği durumlar olur. İşler istediğiniz gibi gitmez. Ne yaparsanız yapın, ne kadar çalışırsanız çalışın, olmaz. Bildiğiniz her şeyi denersiniz ve yine olmaz.

Hayat böyledir. Dünya budur: Bazen seviniyor, bazen üzülüyoruz. Bazen gülüyor, bazen ağlıyoruz. Bazen de çaresizlik. Öylece kalmak. Ne yapacağını, nereye gideceğini bilememe hali…

Mevlana’nın da söylediği gibi: “Gayret, insanın kanatlarıdır.” Fakat bazen arzu ettiğiniz netice ortaya çıkmaz. Niyet iyi, akıbet kötüdür.

Tekrara düştüğümün farkındayım. Pekiştirmek iyidir.

Devam edelim.

İnsan kaderinden kaçamaz, kurtulamaz. Çalışır, çabalar, gerisini Allah›ın takdirine bırakır. Tedbir alır ve tevekkül eder. Neticeye razı olur. Nihayetinde, her iş nasip meselesidir. Kaderdir, imtihandır.

Ataullah İskenderî›nin hikmetli sözlerinden biri: “Bazen edep, kısmetine düşene razı olmaktır.”

Bazen haklı olmak, doğru işler yapmak yetmeyebilir. Haklı olsanız, doğru işler yapsanız da derdinizi/kendinizi anlatamazsınız.

Elbette, üzülüyoruz. Yalan yok canımız da yanıyor. Ancak yaşananlar, bizim için yüksek hayat tecrübesi oluyor.

Hal böyle iken, soru şu: İsmet Özel, “herkesin bahanesi var, senin yok” derken, kime sesleniyor?

Dememiz o ki, mazeret değil, yeni bir doğru oluşturmak gerekir. Tabii bunun için sağlam bir duruş, derinlik ve tecrübe gerekir. Dirayetli olmak, geri adım atmamak. Dik durmak, ama dikleşmemek.

Şunu da daima aklımızda tutalım: Bazen, tüm iyi niyetimize ve samimiyetimize rağmen, bir operasyonun parçası haline gelebiliriz. İyi niyetli insanlar asla işin içinden çıkamazlar” sözünün de farkındayım.

Sorun belli, çözüm de: Sükût.

Bazen susmak, konuşmamak gerekir. Kimin söylediğini hatırlamıyorum ama söz şu: “Konuşmak ihtiyaç olabilir, ancak susmak sanattır.”

Her daim susalım demiyorum, dikkatli konuşalım diyorum. Dilimiz, aklımızın ve kalbimizin önüne geçmesin istiyorum.

Hatalar, eksikler, ihmaller elbette olur, oluyor. Yanlı ve yanlış kararlar, alınabiliyor. Bunları alkışlayacak, onaylayacak değiliz. İlla bir şey diyeceksek, şu kadarını söyleyelim: O kadar çok yanlış iş yapıyorlar ki, bazen, yanlışlardan biri bile doğru olarak görülebiliyor.

İşte, müşterek dertlerimizden bir tanesi: Maddi imkânların/başarıların peşinde koşarken, kendimizi, kimliğimizi kaybediyoruz. Bambaşka biri olup çıkıyoruz.

Bizim mesuliyetimiz, imkâna değil, imana dayanıyor. Mesuliyet alanımızı kazanç kapısı, fırsat dünyası veya sıçrama tahtası olarak görenlerden olamayız.

Bir başkası: Başarı ve galibiyet, genellikle kibirle birlikte geliyor. Kibrimizi bastıramazsak eğer, geçmiş başarılarımızı baskı aracı olarak kullanmaya başlıyoruz. Helallik almıyor, geri adım atmıyor, hatada ısrar ediyor ve hiç kimseyi beğenmiyoruz.

Mütevazılık ve tevazu, saygınlığı da beraberinde getirir. Kibir insanı yalnızlaştırır. Mühür elinizden gittiği vakit anlarsınız bunu.

Abdülaziz Bekkine Hazretleri’ne kulak verelim: “Bana kâfiri getirin, kibirliyi getirmeyin.” (Nurettin Topçu’ya Armağan, Sayfa 179)

Ve bir tane daha: Edebiyat muhit, siyaset ekip/kadro işidir. Emeksiz ilerleyenden eser, ithal isimlerden yerli fikir çıkmaz.

Adaletsizlik, kendi içinde bile ayrımcılık ve klikleşme. Bu tür olumsuzlukları, son zamanlarda çok yaşıyoruz.

Üç ayrı dünya oluştu: İmkânlardan sonuna kadar faydalananlar, dönüp bakmayanlar ve haksızlığa maruz kalanlar.

Bir irtifa kaybı olduğu ortada. Sebebi de…

Klikler oluşturuluyor, ekipler/kadrolar tam manasıyla kurulamıyor. Dışardan yahut sonradan gelenler daha değerli kabul ediliyor.

Neyse…

Yerimiz sınırlı, yalan dünyanın yanlış işleri sınırsızdır. Malzeme arayanlara fırsat vermemek için bu kadarıyla yetinelim.

Neticede, sorumluluk bahsini de aklımızda bulundurmalıyız. Söylediklerimiz fitneye ve küskünlüğe neden olmasın.

Kesin bilgi: Allah, bütün dertlerimizden büyüktür.

Bu da geçer ya Hû.

QOSHE - Bu da geçer ya Hû - Ayhan Demir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu da geçer ya Hû

21 20
03.04.2024

Edebiyattan ticarete, sanattan siyasete. Hiç fark etmiyor.

Bazen kendiliğinden gelir, olur. Bazen sadece küçük bir çabayla elde edilir. Bazen de gücünüzün yetmediği durumlar olur. İşler istediğiniz gibi gitmez. Ne yaparsanız yapın, ne kadar çalışırsanız çalışın, olmaz. Bildiğiniz her şeyi denersiniz ve yine olmaz.

Hayat böyledir. Dünya budur: Bazen seviniyor, bazen üzülüyoruz. Bazen gülüyor, bazen ağlıyoruz. Bazen de çaresizlik. Öylece kalmak. Ne yapacağını, nereye gideceğini bilememe hali…

Mevlana’nın da söylediği gibi: “Gayret, insanın kanatlarıdır.” Fakat bazen arzu ettiğiniz netice ortaya çıkmaz. Niyet iyi, akıbet kötüdür.

Tekrara düştüğümün farkındayım. Pekiştirmek iyidir.

Devam edelim.

İnsan kaderinden kaçamaz, kurtulamaz. Çalışır, çabalar, gerisini Allah›ın takdirine bırakır. Tedbir alır ve tevekkül eder. Neticeye razı olur. Nihayetinde, her iş nasip meselesidir. Kaderdir, imtihandır.

Ataullah İskenderî›nin hikmetli sözlerinden biri: “Bazen edep, kısmetine düşene razı olmaktır.”

Bazen haklı olmak, doğru işler yapmak yetmeyebilir. Haklı olsanız, doğru işler yapsanız da derdinizi/kendinizi anlatamazsınız.

Elbette, üzülüyoruz. Yalan yok canımız da yanıyor. Ancak yaşananlar, bizim için yüksek hayat tecrübesi oluyor.

Hal böyle iken, soru şu: İsmet Özel, “herkesin bahanesi var, senin yok”........

© Yeni Akit


Get it on Google Play