Şehitler kervanına dokuz vatan evladı daha katıldı. Tarifsiz bir üzüntü, derin kederler içindeyiz. Aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun.

Askerimiz, şerefiyle, kahramanca savaşmıştır. ‘Yoktan yere öldüler’ demek, her şeyden evvel, şehitlerimizin aziz hatırasına saygısızlıktır. Onlara yapılacak en büyük haksızlıktır.

Her daim duamız şudur: Allah herkese sıralı ölüm versin. Öte yandan, bu topraklar için şehit olmaktan çekinmeyiz. Anadolu bizim içim en son ocaktır. Bu topraklarda hiçbir zaman rahat olmadık, olmayacağız. Burada yaşamanın yüksek maliyetini en baştan kabul ettik.

Unutmayalım, hep birlikte hatırlayalım: Asala terör örgütü, yurtdışındaki Türklere, özellikle Türk büyüklerine karşı, birçok suikast düzenlemişlerdir. Asala terörünün en yoğun olduğu 1970’li ve 1980’li yıllarda, neredeyse her ay bir diplomatımız / canımız şehadet şerbeti içti.

Millet hayatına kastedenlerin yuvalandığı bir diğer adres, DHKP-C’dir. ‘Halkların kardeşliği’ adına, birçok kıymetli vatan evladına kıydılar. En son, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı şehit ettiler.

Gelelim bölücü terör örgütüne…

PKK’nın gün yüzüne çıkması ise Asala’nın ortadan kaybolmasıyla aynı tarihtedir: 1982. Bölücü terör örgütü, ilk büyük eylemini ise 15 Ağustos 1984’te yapmıştır. O günden bugüne, ‘bir acıya kiracı’ olduk.

Rahmetli dedemin sağlığında, bölücü terör vardı. Şimdi evlatlarımız askerlik çağa geldi. Türkiye’de tam dört nesil bölücü terör ile mücadeleye şahitlik etti, ediyor. Türkiye kuvvetlendikçe, kötülük zayıflıyor. Çok şükür. İnşallah, bu bölücü terör musallatının, artık sonuna geldik. Bu yüzden, son demlerinde, daha fazla saldırganlaşıyorlar.

Şunu söyleyenler olabilir: Bölücü terör örgütünü kaç kez yok ettik, fakat hâlâ ortada. O zaman biz de bunu söyleriz: Bölücü terör örgütü, çok uluslu ve sermayeli bir şer odağıdır. Yüz yıl önce Ermeni terör örgütlerinin arkasında kimler varsa, aynı aktörleri bölücü terör örgütünün de yanında görüyoruz.

Karşımızdaki yalnızca “bir avuç terörist” değil, yeminli düşmanlar. Bu milletin ve ümmetin başına türlü belalar açmış olan İngiltere, büyük şeytan Amerika, her daim Türkiye düşmanlarına ev sahipliği yapan Fransa, Müslüman Türk milletinin tarihsel düşmanı Rusya vs. Ayrıca İslam coğrafyasının en hassas yerine kene gibi yapışan İsrail ve onun bitmeyen borçlusu Almanya gibi birkaç ilave daha oldu. Bu yüzden bitirilmesi zor, ortadan kaldırılması zaman alıyor.

Irak’ın kuzeyinde Avaşin Basyan, Haftanin, Hakurk, Metina, Zap ve Kandil’deki terör kampları sürekli bombalanıyor. Sınır ötesi kara harekâtları düzenleniyor. Nihai adım atılamadığı için, her seferinde başa dönüyor ve sıfırdan başlıyoruz. Bu sefer, pençeyi vurduk, kilidi atmak üzereyiz.

PKK’nın ilk eylemi üç gün sonra duyulmuştu. Şimdi, an itibariyle. Her türlü yalan, yanlış, fitne, sosyal medya üzerinden çok çabuk yayılıyor. Ayrılığı, kötülüğü, düşmanlığı derinleştirmek isteyen çok sayıda proje hesap var.

Öyle anlaşılıyor ki, farklı bir dönemin içindeyiz. Ne olacağını tam manasıyla bilemiyor, kestiremiyoruz. Ancak şunu iyi biliyoruz: Batı dünyasının ‘şark sorunu’ dediği topraklarımızın paylaşılması davası, dosyasıdır. Henüz kapanmamıştır, hâlen açıktır.

Şurası çok net: Ülkemiz bir cenderenin içine çekilmek istenmektedir. Türkiye’nin kuşatılması ve tekrar ayağa kalkmasının engellenmesi için yoğun gayret sarf edilmektedir. Birisi Sivas’a kadar diyor, ötekisi Ağrı’dan İskenderun’a kadar kırmızı bir hat çiziyor.

Bunu da hatırlatmakta fayda var: Osmanlı Devleti, yatırımlarının oldukça önemli bir kısmını Balkan şehirlerine yapmıştı. Ancak Balkan sorununu çözemediği için İstanbul’a kadar geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bilindiği gibi, işin içinde dış güçler de vardı.

Dememiz o ki, şark sorunu dosyasını biz açmadık ama bizim kapatmamız gerekiyor. Şark sorunu çözülmezse, Allah muhafaza etsin, Türkiye çözülebilir. Öte yandan bu sorun, sadece ekonomik tedbirlerle, askeri önlemlerle veya bazı sosyal düzenlemelerle çözülemez. Öyle olsaydı, bugüne kadar mutlaka çözülmüş olurdu.

Peki, çözüm nedir?

Bu sorunun cevabı da başka bir yazımızın konusu olsun.

QOSHE - Yeminli düşmanlar - Ayhan Demir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yeminli düşmanlar

18 0
17.01.2024

Şehitler kervanına dokuz vatan evladı daha katıldı. Tarifsiz bir üzüntü, derin kederler içindeyiz. Aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun.

Askerimiz, şerefiyle, kahramanca savaşmıştır. ‘Yoktan yere öldüler’ demek, her şeyden evvel, şehitlerimizin aziz hatırasına saygısızlıktır. Onlara yapılacak en büyük haksızlıktır.

Her daim duamız şudur: Allah herkese sıralı ölüm versin. Öte yandan, bu topraklar için şehit olmaktan çekinmeyiz. Anadolu bizim içim en son ocaktır. Bu topraklarda hiçbir zaman rahat olmadık, olmayacağız. Burada yaşamanın yüksek maliyetini en baştan kabul ettik.

Unutmayalım, hep birlikte hatırlayalım: Asala terör örgütü, yurtdışındaki Türklere, özellikle Türk büyüklerine karşı, birçok suikast düzenlemişlerdir. Asala terörünün en yoğun olduğu 1970’li ve 1980’li yıllarda, neredeyse her ay bir diplomatımız / canımız şehadet şerbeti içti.

Millet hayatına kastedenlerin yuvalandığı bir diğer adres, DHKP-C’dir. ‘Halkların kardeşliği’ adına, birçok kıymetli vatan evladına kıydılar. En son, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı şehit ettiler.

Gelelim bölücü terör örgütüne…

PKK’nın gün yüzüne çıkması ise Asala’nın ortadan kaybolmasıyla aynı tarihtedir: 1982. Bölücü terör örgütü, ilk büyük eylemini ise 15 Ağustos 1984’te yapmıştır. O günden bugüne, ‘bir acıya kiracı’ olduk.

Rahmetli dedemin sağlığında, bölücü terör vardı. Şimdi........

© Yeni Akit


Get it on Google Play