Filistin’den ciğerimizi yakan haberler geliyor.

İşin kötü tarafı şu ki, git gide alışıyor gibiyiz.

Evet, alışıyoruz.

Parçalanmış çocuk cesetleri görmeye alışmak da varmış...

Ama çocukların her gün sadist bir topluluk tarafından parçalanarak öldürülmeye devam ettiği dünyada, insanlığımızın bu kadarcık törpülenmesi bence çok hafif bir ceza...

Anlatmaya çalışıyoruz yaşananları; ama elimiz kolumuz bağlı kalıyor bazen.

Bazen kaynaklar susuyor, bazen mevzuat hazretleri elimizi tutuyor, bazen iş bilmezliğimiz mani oluyor...

En acısı, kendimizi, bizi yıllar yılı kodladıkları şekilde düşünürken bulmak oluyor.

Bir de içimizdeki bazıları var ki, insanların zaten harap olmuş sinirleriyle oynamak için mahsus mu yapıyorlar nedir, her gün bir başka ahlaksız söylemle karşımıza çıkıyorlar.

Bilen bilir, Faruk Bildirici diye bir adam vardır...

“Cağaloğlu’nda olgunlaştırılan bir peynir türü”nün arazına düçardır bu da...

Hani şu “Konsey” kurup sağa sola kınama, uyarı falan gönderen ekibin hastalığıdır bu...

Aydın Doğan’ın Hürriyet’inde bir süre okur temsilciliği yapınca, kendini Türkiye’nin en büyük medya otoritesi zannetmeye başlamıştır.

Boş geçmemiş, İsrail’e gösterilen tepki konusunda da kafa çıkarmış...

“Yeni Şafak ve Yeni Akit, Gazze’de şiddete maruz kalan, yerlerinden yurtlarından edilenlere insan olarak değil ‘ümmet’ olarak bakıyor; günlerdir ‘İslam Ordusu kurulsun’ manşetleri atarak, yazılar yayımlayarak savaş çığırtkanlığı yapıyorlar” demiş.

Hani bir laz deyişi var ya; kuşun ters uçtuğu...

Kaç kere, İsrail’in barbarlığının sadece Müslümanları değil, Siyonist karşıtı herkesi nasıl hedef aldığını yazdık.

Yeni Şafak’ta var mıydı bilmiyorum, görüntülerini bizzat ben muhabir arkadaşlara ulaştırdım ve yayınlanmasını takip ettim, yeniakit.com.tr’de bayağı da okundu; Siyonizm karşıtı Yahudilerin Kudüs’teki gösterisinde “yaşlı, çocuk” demeden maruz bırakıldığı, Filistinli Müslümanlara yapılanı aratmayan müdahaleden hareketle, İsrail yönetiminin nasıl insanlıktan çıktığını haberleştirdik.

Bildirici’nin kafasına göre, onlara da “insan değil, ümmet” olarak bakmışız demek...

Hadi bunu geçtim.

Sadece Müslüman oldukları için insanlar öldürülüyor. Batı’nın savaş gemileri, bu soykırımı himaye etmek için bölgede kol geziyor. Bırakın katliamı durdurmayı, yavaşlatmayı öneren kararlar bile BM’de veto ediliyor... Ve Siyonistler, bu katliamdan sonra sıranın bölgedeki diğer Müslümanlara geleceğini çekinmeden dünyaya ilan ediyorlar.

Ama bizim, yani Müslümanların, yani öldürülenlerin, yani sıradakilerin, şu durumda “Biz neden hiçbir şey yapmadan seyrediyoruz” dememiz savaş çığırtkanlığı öyle mi?..

Arkadaş, göz göre göre böyle saçmalanır mı, sen iletişim fakültesi diplomasını “hörmetlik”le mi aldın?

Beteri var...

Devam etmiş Bildirici...

Etik dersi vermiş bize: “Gazze’den gelen kanlı fotoğraflar, ceset fotoğrafları hiçbir elemeye tabi tutulmadan kullanılıyor Türkiye medyasında. Hatta bebek ve çocuk cesetlerinin yüzü açık fotoğrafları, gazetecilik ilkeleri, insanlar ve özellikle de çocuklar üzerinde yaratacağı travmatik etkiler hiçe sayılarak yayımlanıyor. Uzmanların ‘Savaş ruh sağlığımızı bozdu’ uyarıları aldırılmıyor; sosyal medyada da ‘Yüreği yeten izlesin’ diye paylaşılıyor kanlı görüntüler.”

Pardon, siz değil miydiniz, kocası tarafından defalarca bıçaklanan Emine Bulut’un can verdiği görüntülerin yayınlanmasını isteyen?

O görüntüleri çeken kişiye “yardım yükümlülüğünü yerine getirmemek”ten açılan davayı, sanki görüntüleri çekmekle suçlanmış gibi lanse eden?

Dava sebebiyle o görüntülere yayın yasağı geldiğinde, kıyamet koparan?

“Böyle görüntüler yayınlanmalı ki, farkındalık oluşmalı” minvalli yazı yazan?

Katil İsrail olunca ne değişti?

İstiyorsunuz ki iki satırla geçelim...

“Öldüler” diyelim ve bırakalım, yapılanın nasıl bir canavarlık olduğu görülmesin, her şey istatistikten ibaret bir hâl alsın...

Hani çıksa, “Siz niye bizim sevgili Batılı sahiplerimizin asıl yüzünü faş ediyorsunuz” dese, “En azından mertlik var” diyeceğiz ama nerde...

“Savaş, ruh sağlığını bozmuş”muş...

Sen ruhunu Batılılara satmış, dört dörtlük bir Türk “pseudo-intellectuel”i örneğisin, kalmayan şeyin sağlığını biz nasıl bozabiliriz?

QOSHE - Senin ruh sağlını biz nasıl bozabiliriz? - Halil Kışlacık
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Senin ruh sağlını biz nasıl bozabiliriz?

30 1
10.12.2023

Filistin’den ciğerimizi yakan haberler geliyor.

İşin kötü tarafı şu ki, git gide alışıyor gibiyiz.

Evet, alışıyoruz.

Parçalanmış çocuk cesetleri görmeye alışmak da varmış...

Ama çocukların her gün sadist bir topluluk tarafından parçalanarak öldürülmeye devam ettiği dünyada, insanlığımızın bu kadarcık törpülenmesi bence çok hafif bir ceza...

Anlatmaya çalışıyoruz yaşananları; ama elimiz kolumuz bağlı kalıyor bazen.

Bazen kaynaklar susuyor, bazen mevzuat hazretleri elimizi tutuyor, bazen iş bilmezliğimiz mani oluyor...

En acısı, kendimizi, bizi yıllar yılı kodladıkları şekilde düşünürken bulmak oluyor.

Bir de içimizdeki bazıları var ki, insanların zaten harap olmuş sinirleriyle oynamak için mahsus mu yapıyorlar nedir, her gün bir başka ahlaksız söylemle karşımıza çıkıyorlar.

Bilen bilir, Faruk Bildirici diye bir adam vardır...

“Cağaloğlu’nda olgunlaştırılan bir peynir türü”nün arazına düçardır bu da...

Hani şu “Konsey” kurup sağa sola kınama, uyarı falan gönderen ekibin hastalığıdır bu...

Aydın Doğan’ın Hürriyet’inde bir süre okur temsilciliği yapınca, kendini Türkiye’nin en büyük medya otoritesi zannetmeye başlamıştır.

Boş geçmemiş, İsrail’e gösterilen tepki konusunda da kafa çıkarmış...

“Yeni Şafak ve Yeni Akit, Gazze’de şiddete maruz kalan, yerlerinden yurtlarından edilenlere insan olarak değil ‘ümmet’ olarak bakıyor; günlerdir ‘İslam Ordusu kurulsun’........

© Yeni Akit


Get it on Google Play