Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisini kurduktan sonra yaptığı ilk miting için geldiği Adıyaman’da âdeta yapacağı icraatların manifestosu niteliğinde söylediği şu sözler hâfızalara kazınmıştı: “Adıyamanlı çocuklarımızı mutluluğun filminde oynatıncaya kadar bizlere dur durak olmayacaktır. Bunu böyle bilesiniz.”

Adıyamanlı çocukların mutluluktan ayakları yerden kesilecek duruma gelmesi demek, aynı zamanda bütün ülkenin kalkınmış, bayındır ve müreffeh bir konuma yükselmiş olması demekti. “Muhtar bile olamaz” dedikleri Recep Tayyip Erdoğan kollarını dirseklere kadar sıvamış, en yükseğe koyduğu hedef çıtasına ulaşmak için gerçekten de dur durak dinlemeden milletinin hizmetinde koşmaya başlamıştı.

“Memleketimiz içinde bulunduğu durumdan kurtulmalıdır, aziz Türk Milleti bunu hak etmiyor” diyerek bir umutla çıktığı hizmet yolunda, Cumhurbaşkanı olarak devam ettiği şu günlerde, bir taraftan ülke bazında aldığı sorumluluğu yerine getirmeye çalışırken, diğer taraftan sömürü düzeni karşısında ezilen mazlûm ve mağdur coğrafyalarında canla başla hakkını korumaya çalışmaktadır.

Ziya Gökalp’e ait bir şiiri okuduğu için mahkûm edilen Tayyip Erdoğan’a halk sahip çıkarak bağrına basmış ve bir daha bırakmamıştır. Yeni bir seçimin kapıda olduğu şu saatlerde ise, kazandığı 17 sandık zaferine 18.’sini de eklemek için yine sahalarda ter akıtmaya devam ediyor.

11 yıllık kesintisiz Başbakanlık döneminden sonra seçildiği Cumhurbaşkanlığı görevini 10 yıldır başarıyla yürütmektedir. Yaptığı bu görev süresi içerisinde, “Dikleşmeyeceğiz, dik duracağız" demişti. 2009’da İsrail’in Filistin halkına karşı yaptığı yok etme operasyonlarına karşı "One minute" çıkışıyla mazlûmların umudu oldu. 2013’te BM’de "Dünya 5'ten büyüktür" vurgusuyla sorgulattığı uluslararası statükoya ayar çekti. Yaptığı diplomatik hamleleriyle Türkiye'nin ağırlığını bütün dünyaya kabûl ettirdi.

Suriyeli mültecilere kapılarını açarak dünyaya insanlık dersi verdi. Yetmedi; İdlib’de oluşturduğu güvenli çatışmasızlık bölgesiyle 4 milyon mâsum Suriyeli göçmene bir baba şevkâtiyle koruculuk yapmaya devam ediyor. Böylelikle, kaldıkları derme çatma çadırları; Suriye rejimi, İran ve Rusya tarafından sürekli bombalanan sivil halka kol kanat gerdi, mâsum insanların hunharca öldürülmesini engelledi.

Dünyayı etkileyen covid 19 salgınında Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha sahnede yerini aldı ve 167 ülkeye yaptığı yardımlarla dünyanın gündemine oturdu. Bu yardımlar; tıbbi malzeme ve cihaz hibesi koruyucu ekipmanı, maske, tulum, tanı kiti, ilaç, solunum cihazı ile nakdi yardım şeklinde gerçekleştirildi. Ayrıca verdiği yeni bir talimatla; Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), İslâm Kalkınma Bankası gibi tam 14 uluslararası kuruluşa da bu yardımların aynısını fazlasıyla yaparak takdir topladı. Hâlen yaptığı aynî yardımlarla dünya ülkeleri arasında birinciliğini koruyor.

Bütün dünyaya yardım elini uzatan Erdoğan kendi insanını da asla ihmal etmemiştir. Nasıl ki; 2003 Mart’ında başbakan olur olmaz dul, yaşlı ve yetimlerin maaşını artırması ilk icraatı olmuşsa, ihtiyaç sahiplerini unutmamış, onlara sosyal yardım olarak sadece 2023’te yaptığı nakit yardım tutarı 431 milyar lirayı bulmuştur...

Türk Dünyası ile kesmediği ilişkilerini artırarak devam ettirdi. Türk devletlerinin bölgesel ve küresel rolünün artmasına yönelik attığı adımla Türk Konseyi’nin ismini “Türk Devletleri Teşkilâtı” olarak değiştirdiğini, Türk Dünyasının liderlerini buluşturduğu İstanbul’dan dünyaya duyurdu. Bir taraftan hiç bir zaman göz ardı etmediği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarını kararlılıkla savundu ve 1974'ten beri kapalı olan Maraş bölgesinin 46 yıl sonra açılmasını sağladı.

Diğer taraftan da; “Yükselen bayrak bir daha inmez” dediği Karabağ’ın yeniden Türk toprakları olmasına vesile oldu. Azerbaycan'ın tarihi Karabağ zaferinde de her alanda en büyük desteği kendisi verdi.

Bu süreç içerisinde çeşitli muhtıra ve darbe girişimlerine mârûz kaldı. Ancak o; “Darbecilerin tanklarını, toplarını, uçaklarını, helikopterlerini, silahlarını çıplak elleriyle durduran bu millet, bugün oy verdiği aynı ellerle istiklâline ve istikbâline sahip çıkmıştır” diyerek vatan ve millet yolunda kendisini seçen bu Aziz Türk Milletine hizmete devam etti. 28 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri için; “Bu seçimlerin mağlubu yoktur, 85 milyon kazanmıştır” diyerek yüreklere su serpti.

Bu süre içerisinde terörle mücâdelede hâinleri açtığı hendeklere gömmekle kalmadı, terörle mücâdelede çığır açarak vatan güvenliğini sağlama almak için sınırlarımız ötesinde başta “Zeytin Dalı”, “Barış Pınarı”, “Fırat Kalkanı”, “Pençe-Kilit” gibi hârekâtları başarıyla gerçekleştirerek yeni üs bölgeleri oluşturdu. Yetmedi “Mavi Vatan” projesini geliştirerek denizlerimize sahip çıktı.

Denizlerde gaz-petrol arama çıkarma gemilerinden oluşan dünyanın en kıymetli filosunu ülkemize kazandırdı. Ve Karadeniz’de bulunan doğal gazla milyonlarca insana bedava gaz uygulaması başlattı.

O da yetmedi Türkiye’yi enerji köprüsü ve üssü hâline getirdi. Son imzalanan 23 trilyon dolar rezerve sahip Türkmenistan Gazı’nın Türkiye üzerinden pazarlanması anlaşmasıyla herkesin kıskandığı bir projeye imza attı.

Enerjide dışa bağımlılığı azaltarak 81 ile doğal gaz ulaştırdı. Elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payını yüzde 60'a çıkardı. Dünyanın en büyük güneş enerji santrali Türkiye de 3.5 milyon güneş paneliyle en büyük GES projesi Konya Karapınar’da tamamen yerli panellerle yapıldı. Yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali ile hayalleri süsledi. Türkiye’nin bir asra yaklaşan otomobil hayalini ise TOGG ile gerçeğe dönüştürdü. Devrim yaptığı ücretsiz sağlık projelerini hayata geçirerek yurdun dört bir tarafını şehir ve araştırma hastaneleriyle donattı.

Yeni bir çığır olarak bilinen ulaşım projeleriyle; bölünmüş yol, otoyolları, çevre yolları ile ülke bir baştan bir başa donatıldı. Açılan yüzlerce tünelin yanı sıra dünyanın 3. en uzun tüneli olan “Ovit Dağı Tüneli” açıldı. Hemen her bölgeye ulaşan 58 havaalanı ve hızlı trenlerle vatandaşın hayatına dokundu.

Tam 10 hükümet 17 bakan eskiten Bolu Tüneli rekor sürede hizmete açıldı. Yetmedi; Marmaray, Avrasya Tüneli, İstanbul Havalimanı, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı, Filyos Limanı, İzmir-İstanbul, Ankara-Niğde ve Kuzey Marmara otoyolları, Yavuz Sultan Selim, Osmangazi ve 1915 Çanakkale köprüleri gibi dev ulaştırma projeleri başarıyla tamamlanarak hizmete alındı.

Ülkemizin kalkınmasında büyük öneme sahip 654 Baraj ve 605 adet Hidroelektrik Santralini tamamlayarak hizmete sunarken, dünyanın 5. en yüksek gövdeli Yusufeli Barajını hizmete soktu. Üstelik; barajlarda, içmesuyu tesislerinde 5,5 milyar fidanla ağaçlandırma çalışmaları yaparak destan yazdı. Ağaçlandırılan alan bakımından Avrupa’da 1. , dünyada 4. sıraya Türkiye’nin ismini yazdırdı.

Yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gayretleriyle, kokudan yanından geçilemeyen Haliç’te yelken yarışları yapıldığı gibi, 48 balık türü de yaşamaya başladı. Eskiden, temel at unut mantığı hâkimken, şimdi ise temeli atılan bir tesisin açılış tarihinin saatiyle birlikte ilân edildiği döneme geçildi.

Savunma sanayiinde baş döndüren gelişmelere ön ayak olarak, hiçbir masraftan kaçınmadı. Savunma projelerinin bütçesinin 5,5 milyar dolardan 75 milyar doların üzerine çıkartarak; Anka, Bayraktar, Akıncı, Gökbey, Atak, Hürkuş, Milden projeleri, Altay tankı gibi yerli ve milli projeleri hayata geçirmeyi başardı.

İnsansız hava, kara ve deniz araçlarının yanı sıra Anadolu uçak gemisi ile binbir çeşit savunma füze ve mühimmatlarla dosta güven, düşmana korku saldı. 131 gemiyle yapılan deniz tatbikatları bütün dünyaya parmak ısıttırdı. En stratejik bölgelerde kurduğumuz deniz üslerinin yanında, imzalanan deniz güvenliği ve limanların işletmeciliği anlaşmalarıyla pek çok ülkeyle stratejik ortaklık sağladı.

Neredeyse tamamında elçilik ve temsilciliklerimizin bulunduğu, THY’mizin uçmadık yer bırakmadığı Afrika kıtası için yaptığı Afrika zirvelerindeki ülkelere bütün samimiyetiyle; “Dün sizin yeraltı kaynaklarınızı çalanlar, bugün size yol göstericiliğine soyunmaktadırlar. Sizin yol göstericilere ihtiyacınız yok, sizin yol arkadaşlarına ihtiyacınız var, o yol arkadaşları bizleriz” diyerek güvence veren de Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmuştu.

G-20’nin aranan lideri, Türk Devletler Teşkilatının kurucusu, İslâm İşbirliği Teşkilâtının rol modeli O olduğu gibi, BM’ de mazlûm ve mağdur coğrafyaların koruyucusu da O’dur. Bizim de ilkine katılma fırsatı bulduğumuz diplomasi forumlarında dünya devlet başkanları, başbakan ve bakanlarını, çaldığı bir düdükle toplamayı başarabilen de O’dur. BM oylamalarında bütün dünya ülkelerini yanına alarak ABD ve İsrail’i 9 küçük ülkeyle baş başa bırakan da Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Bütün bunları başarması elbette ki uluslararası diplomasi performansıyla orantılıydı. Geçmiş dönemde koalisyon hükümet üyeleri bırakın yurtdışı ziyaret yapmayı, telefonu kaldırıp da “Merhaba! Nasılsınız?” diyebilecekleri mevkîdaş, muhatap bulamazken, 14 Mart 2003 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti'nin 25. başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan, göreve başladığı o tarihten Cumhurbaşkanı olduğu 28 Ağustos 2014 tarihine kadar 6 kıtada 336 yurtdışı gezisi yaparak bütün dünyanın gündemine oturmuştu.

Yine Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı sıfatıyla seçildiği 28 Ağustos 2014 tarihinden, 2023 yılı sonuna kadar 226 yurtdışı gezisi yapmış, ayrıca 2023 yılında Antalya Diplomasi Formu, İslâm İşbirliği Teşkilâtı, Türk Devletleri Teşkilâtı vs. gibi 7 ayrı zirveye katılmış, yine bu süre içerisinde yapmış olduğu yüzlerce telefon trafiği ile diplomasimize artı katmıştı. Ağırladığı yabancı devlet başkanları, cumhurbaşkanları, başbakan, bakanların sayısı sayılamayacak kadar çoktu.

Geçmiş dönemde ise, devlet büyüklerimizin yurtdışı gezileri denilince aklımıza, 1996 Kasım’ında DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in gizlice gittiği Finlandiya gezisi geliyor. Bu geziyle ilgili olarak 28 Kasım 1996 DSP Grup Başkan Vekili Hüsamettin Özkan, DSP Lideri Bülent Ecevit'in "ani ve gizli" başlayan yurtdışı gezisi bir hafta daha uzadığını açıkladıktan sonra, "Ecevit, sağlık sorunları nedeniyle Danimarka'ya gitti" haberleriyle ilgili "Yapılan gezi sağlıkla ilgili değil" demişti.

Ecevit gezisini hem basından, hem partisine mensup milletvekillerinden, hem de Dışişleri Bakanlığı'ndan saklaması dikkat çekici bulunmuştu. Danimarka'da olduğu bildirilen Ecevit'in Türkiye'nin Danimarka'daki büyükelçiliğine de haber vermediği öğrenilmişti. Ecevit'e yakınlığıyla bilinen Özkan, "Sayın Genel Başkanın gezisi özel bir gezi. Eğer chek-up yaptırmak istese buna ihtiyaç duysa Türkiye'de yaptırır" demişti.

Yine Ecevit’in bu kez başbakan sıfatıyla yaptığı ve hafızalara kazınan ABD gezisi var ki tam bir muammaya dönmüştü. Bilindiği üzere halkçı Ecevit 1954 yılında ABD'ye giderek 3 ay Winston Salem Journal gazetesinde çalışmıştı. Ayrıca 1957'de Rockefeller bursuyla ikinci kez Amerika'ya giderek Harvard Üniversitesinde 8 ay Ortadoğu tarihi ve sosyal psikoloji üzerine çalışma yapmıştı. Hiç de yabancısı olmadığı Amerika Birleşik Devletlerine başbakan olarak “Dalaman” adlı Airbus 310 uçağıyla Brüksel’de yakıt ikmâli yaparak ulaşmıştı. ABD ziyâretinde bütün Türkiye’nin hafızasında kalan tek fotoğrafta Beyaz Saray Oval Ofis’te koltuğun sırtına oturmuş Bill Clinton, karşısında bütün düğmeleri ilikli Bülent Ecevit. Herkes şoka girmişti.

Üstelik geziye giderken yaptığı basın toplantısında; “ABD'nin Kuzey Irak ve Kıbrıs konusunda baskı yapacağını sanmıyorum” diyerek olası baskıları şimdiden yumuşatmaya çalıştığı açıklaması, durumun vahametini ortaya koymaktaydı. Beklendiği gibi Başbakan Ecevit'in gezisi, Dünya Bankası Başkanı Wolfenson ve IMF Başkanı Köhler ile yaptığı görüşmelerin ardından sona ermişti.

Aynı dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Nejdet Sezer'i ziyaret eden bir grup işadamı da Sezer'e, “Yurtdışı gezilerde önderimiz olun. Sadece Türk devletinin, kendi işadamlarının arkasında olduğu imajını vermenizi bekliyoruz” demişti. Ancak işadamlarının bu teklifine olumlu cevap gelmemişti. Bütün bu yaşananlar karşısında insanın “Neredeeen, nereye” diyesi geliyor.

Sadece, en son yaşadığımız 11 ilde 6 Şubat 2023’te yaşanan asrın deprem felâketinde yaraların baş döndürücü hızla sarılarak, konutların teslim edilmeye başlandığı duruma baktığımızda Türkiye’mizin eski Türkiye olmadığını takdirle müşâhade etmekteyiz.

Bu takdirlerin karşılığını Sayın Cumhurbaşkanımıza önümüze gelen her sandıkta yapacağımız destekle göstermeliyiz. Küçük hataları abartarak üzerine kurgular yazmaya gerek yoktur. Avrupa basını bile başarıları karşısında kendisinden övgüyle bahsetmek zorunda kalmasına rağmen; gerçekler karşısında gözlerini bandajlamış, kulaklarını tıkamış, alabildiğince zehir saçan sözleriyle doğruya, güzele, başarıya saldırmayı ilke edinmiş çevrelere aldırmayın.

Kıymetini yeterince bilemediğimiz Cumhurbaşkanımız Recep Tayyib Erdoğan’ı, 11 ülke devlet başkanı Nobel Barış Ödülü'ne aday göstererek ne kadar kıymet verdiklerini ortaya koymuşlardır.

Cumhurbaşkanımızın kıymetini derin analiziyle anlayanlardan birisi de Bilge lider Sayın Devlet Bahçeli’dir. Bahçeli’nin, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan için; “Bırakamazsın, gidemezsin” diyerek yaptığı çıkış çok yerindedir ve takdir toplamıştır.

Bizler de önce hep birlikte sarsılmaz inancımızla kendisine sandıklarda desteğimizi vereceğiz, ardından da talebimizi ortaya koyacağız. Talebimiz nedir? Benim de memleketim olan Yozgat’ta 4 gün önce açılan bir pankart TÜRKİYE’nin gönlünden geçen talebi ortaya koymuştur. “REİSLER JÜBİLE YAPAMAZ…”

Ancak, oy vermeyenlerin dizlerini döverek “Reis’in bırakıp gitmesine gönlümüz razı değil” sözleri boş laf olmaktan öteye gitmeyecek, son pişmanlık fayda vermeyecektir. Son söz; 13 bin 210 dolar kişi başı milli gelir, 1 trilyon 119 milyar dolar Türkiye’mizin milli geliri ile ülkemiz yatırım, istihdam, üretim, ihracat rotasında kalkınma yolculuğuna devam ediyor.

REİS’in yeni hedefinde dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisine girmek vardır. Duyurulur.

QOSHE - Türkiye’yi 21. yüzyılda dünyanın yükselen yıldızı yapan lider Recep Tayyib Erdoğan (2002-2024…) - Halit Kanak
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye’yi 21. yüzyılda dünyanın yükselen yıldızı yapan lider Recep Tayyib Erdoğan (2002-2024…)

12 9
30.03.2024

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisini kurduktan sonra yaptığı ilk miting için geldiği Adıyaman’da âdeta yapacağı icraatların manifestosu niteliğinde söylediği şu sözler hâfızalara kazınmıştı: “Adıyamanlı çocuklarımızı mutluluğun filminde oynatıncaya kadar bizlere dur durak olmayacaktır. Bunu böyle bilesiniz.”

Adıyamanlı çocukların mutluluktan ayakları yerden kesilecek duruma gelmesi demek, aynı zamanda bütün ülkenin kalkınmış, bayındır ve müreffeh bir konuma yükselmiş olması demekti. “Muhtar bile olamaz” dedikleri Recep Tayyip Erdoğan kollarını dirseklere kadar sıvamış, en yükseğe koyduğu hedef çıtasına ulaşmak için gerçekten de dur durak dinlemeden milletinin hizmetinde koşmaya başlamıştı.

“Memleketimiz içinde bulunduğu durumdan kurtulmalıdır, aziz Türk Milleti bunu hak etmiyor” diyerek bir umutla çıktığı hizmet yolunda, Cumhurbaşkanı olarak devam ettiği şu günlerde, bir taraftan ülke bazında aldığı sorumluluğu yerine getirmeye çalışırken, diğer taraftan sömürü düzeni karşısında ezilen mazlûm ve mağdur coğrafyalarında canla başla hakkını korumaya çalışmaktadır.

Ziya Gökalp’e ait bir şiiri okuduğu için mahkûm edilen Tayyip Erdoğan’a halk sahip çıkarak bağrına basmış ve bir daha bırakmamıştır. Yeni bir seçimin kapıda olduğu şu saatlerde ise, kazandığı 17 sandık zaferine 18.’sini de eklemek için yine sahalarda ter akıtmaya devam ediyor.

11 yıllık kesintisiz Başbakanlık döneminden sonra seçildiği Cumhurbaşkanlığı görevini 10 yıldır başarıyla yürütmektedir. Yaptığı bu görev süresi içerisinde, “Dikleşmeyeceğiz, dik duracağız" demişti. 2009’da İsrail’in Filistin halkına karşı yaptığı yok etme operasyonlarına karşı "One minute" çıkışıyla mazlûmların umudu oldu. 2013’te BM’de "Dünya 5'ten büyüktür" vurgusuyla sorgulattığı uluslararası statükoya ayar çekti. Yaptığı diplomatik hamleleriyle Türkiye'nin ağırlığını bütün dünyaya kabûl ettirdi.

Suriyeli mültecilere kapılarını açarak dünyaya insanlık dersi verdi. Yetmedi; İdlib’de oluşturduğu güvenli çatışmasızlık bölgesiyle 4 milyon mâsum Suriyeli göçmene bir baba şevkâtiyle koruculuk yapmaya devam ediyor. Böylelikle, kaldıkları derme çatma çadırları; Suriye rejimi, İran ve Rusya tarafından sürekli bombalanan sivil halka kol kanat gerdi, mâsum insanların hunharca öldürülmesini engelledi.

Dünyayı etkileyen covid 19 salgınında Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha sahnede yerini aldı ve 167 ülkeye yaptığı yardımlarla dünyanın gündemine oturdu. Bu yardımlar; tıbbi malzeme ve cihaz hibesi koruyucu ekipmanı, maske, tulum, tanı kiti, ilaç, solunum cihazı ile nakdi yardım şeklinde gerçekleştirildi. Ayrıca verdiği yeni bir talimatla; Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), İslâm Kalkınma Bankası gibi tam 14 uluslararası kuruluşa da bu yardımların aynısını fazlasıyla yaparak takdir topladı. Hâlen yaptığı aynî yardımlarla dünya ülkeleri arasında birinciliğini koruyor.

Bütün dünyaya yardım elini uzatan Erdoğan kendi insanını da asla ihmal etmemiştir. Nasıl ki; 2003 Mart’ında başbakan olur olmaz dul, yaşlı ve yetimlerin maaşını artırması ilk icraatı olmuşsa, ihtiyaç sahiplerini unutmamış, onlara sosyal yardım olarak sadece 2023’te yaptığı nakit yardım tutarı 431 milyar lirayı bulmuştur...

Türk Dünyası ile kesmediği ilişkilerini artırarak devam ettirdi. Türk devletlerinin bölgesel ve küresel rolünün artmasına yönelik attığı adımla Türk Konseyi’nin ismini “Türk Devletleri Teşkilâtı” olarak değiştirdiğini, Türk Dünyasının liderlerini buluşturduğu İstanbul’dan dünyaya duyurdu. Bir taraftan hiç bir zaman göz ardı etmediği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarını kararlılıkla savundu ve 1974'ten beri kapalı olan Maraş bölgesinin 46 yıl sonra açılmasını sağladı.

Diğer taraftan da; “Yükselen bayrak bir daha inmez” dediği Karabağ’ın yeniden Türk toprakları olmasına vesile oldu. Azerbaycan'ın tarihi Karabağ zaferinde de her alanda en büyük desteği kendisi verdi.

Bu süreç içerisinde çeşitli muhtıra ve darbe girişimlerine mârûz kaldı. Ancak o; “Darbecilerin tanklarını, toplarını, uçaklarını, helikopterlerini, silahlarını çıplak elleriyle durduran bu millet, bugün oy verdiği aynı ellerle istiklâline ve istikbâline sahip çıkmıştır” diyerek vatan ve millet yolunda kendisini seçen bu Aziz Türk Milletine hizmete devam etti. 28 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri için; “Bu seçimlerin mağlubu yoktur, 85 milyon kazanmıştır” diyerek yüreklere su serpti.

Bu süre içerisinde terörle mücâdelede hâinleri açtığı hendeklere gömmekle kalmadı, terörle mücâdelede çığır açarak vatan güvenliğini sağlama almak için sınırlarımız ötesinde başta “Zeytin Dalı”, “Barış Pınarı”, “Fırat........

© Yeni Akit


Get it on Google Play