Rüyamda yakınım da olan mübarek bir zatı ziyaret ettim. Ramazan ayına kavuştuğumuz şu nurlu, şu bereketli günlerde, içimizi, dışımızı kısmen de olsa kin, nefret ve düşmanlıktan tasfiyeye vesile olur ümidiyle, bu mübarek zattan dinlediklerimi sizinle de paylaşayım istedim.

Şöyle demişti: Azizim, bugün sana Hızır Aleyhisselamdan aldığım ilk dersi aktarayım. Sohbetimiz Hızır sohbeti olsun. Buyurdular ki:

“Muhabbet karşılıksız olmalıdır. Kişi sevmeli fakat sevdiğinden sevgi beklememelidir. Gerçek sevgi de budur.

Ben Rabbimi çok severim, belki Rabbimi en çok ben severim, fakat mukabilinde Ondan sevgi beklemem. O’nun beni sevip sevmediğiyle ilgilenmem. Benim O’nu seviyor olmam nimet olarak bana yeterlidir.

İnsanları da çok severim. Fakat hiçbir insandan beni sevmesini beklemem. Benim ilk dersim işte budur. Birbirinizi karşılık beklemeden seviniz. Sizin sevmeniz size yeterli olsun. Herkesin sevgisi böyle olursa zaten herkes birbirini çok sever.

İnsan vardır, sever fakat sevilmez. Gerçek cömert böyle insanlardır. İnsan da vardır sevilir fakat sevmez. Benin nazarımda gerçek cimri böyle olanlardır.

Sevgi gerçek bağdır. Her türlü akrabalık bağından daha güçlüdür. Onun içindir ki Kur’an-ı Kerim’de, Peygamber Efendimize şöyle demesi istenmiştir: “Ben sizden bir ücret istemiyorum. Tek istediğim yakınlarıma sevginizdir.” (Şura, 23)

Bu istek ümmetine olan sevgisindendir. Çünkü ümmetinin onun sevgisinden sonsuz derecede istifadesi ancak böyle gerçekleşecektir. Buradaki yakınlık hiç şüphesiz nesebi değil dini yakınlıktır. Kim Sünnet-i Seniyeye sıkı sıkıya bağlıysa Peygamberimize en yakın olanlar da onlardır. Öyle olamayanlara da onları sevmekle kurtuluşa ermenin yolu gösterilmiştir.

Bu sevgi, hailsiz, perdesizdir. Onun için de doğrudan Cenab-ı Hakk’ı sevmeye ulaştırır. Peygamber Efendimizi ve ona yakın olanları sevmekte, Cenab-ı Hakk’ı sevmek yansır.

Peygamber Efendimizin bir duasında, ‘Senden, Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi ve Seni sevdirecek amelleri sevmeyi istiyorum’ demesi de aynı mealdedir.”

Ya işte böyle, diyerek gözümün içine baktı mübarek zat. O anda içim, bana pek çok kötülükleri dokunmuş kişiler de dahil herkese muhabbetle doldu, adeta iliklerime kadar sevgi, muhabbet oldum. Affedilemeyecek kişisel kusur yok, diye düşündüm.

Bediüzzaman’ın kusurları taksim edişi hatırıma geldi: “Çünkü evvela, kaderin onda bir hissesi var. Onu çıkarıp o kader ve kaza hissesine karşı rıza ile mukabele etmek gerektir.

Sâniyen, nefis ve şeytanın hissesini de ayırıp o adama adâvet değil belki nefsine mağlup olduğundan acımak ve nedamet edeceğini beklemek.

Sâlisen, sen kendi nefsinde görmediğin veya görmek istemediğin kusurunu gör; bir hisse de ona ver.

Sonra bâki kalan küçük bir hisseye karşı en selâmetli ve en çabuk hasmını mağlup edecek af ve safh ile ve ulüvv-ü cenablıkla mukabele etsen, zulümden ve zarardan kurtulursun.

Yoksa sarhoş ve divane olan ve şişeleri ve buz parçalarını elmas fiyatıyla alan cevherci bir Yahudi gibi beş paraya değmeyen fâni, zâil, muvakkat, ehemmiyetsiz umûr-u dünyeviyeye; güya ebedî dünyada durup ebedî beraber kalacak gibi şedit bir hırs ile ve daimî bir kin ile mütemadiyen bir adâvetle mukabele etmek, sîga-i mübalağa ile bir zalûmiyettir veya bir sarhoşluktur ve bir nevi divaneliktir.”

Mübarek zat, içimi okumuş gibi yüzüme baktı, raftan Mektubatı alarak açtı ve aktardığım bölümü okudu. Beli, Üstadımız hak söylüyor, dedi. Uyandım. Hafızam bana ihanet etmeden, rüyada dinlediklerimi kaydedeyim, dedim. Ve okuduklarınızı kaydettim.

QOSHE - Hızır Peygamberin ilk dersi - Latif Erdoğan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hızır Peygamberin ilk dersi

53 1
16.03.2024

Rüyamda yakınım da olan mübarek bir zatı ziyaret ettim. Ramazan ayına kavuştuğumuz şu nurlu, şu bereketli günlerde, içimizi, dışımızı kısmen de olsa kin, nefret ve düşmanlıktan tasfiyeye vesile olur ümidiyle, bu mübarek zattan dinlediklerimi sizinle de paylaşayım istedim.

Şöyle demişti: Azizim, bugün sana Hızır Aleyhisselamdan aldığım ilk dersi aktarayım. Sohbetimiz Hızır sohbeti olsun. Buyurdular ki:

“Muhabbet karşılıksız olmalıdır. Kişi sevmeli fakat sevdiğinden sevgi beklememelidir. Gerçek sevgi de budur.

Ben Rabbimi çok severim, belki Rabbimi en çok ben severim, fakat mukabilinde Ondan sevgi beklemem. O’nun beni sevip sevmediğiyle ilgilenmem. Benim O’nu seviyor olmam nimet olarak bana yeterlidir.

İnsanları da çok severim. Fakat hiçbir insandan beni sevmesini beklemem. Benim ilk dersim işte budur. Birbirinizi karşılık beklemeden seviniz. Sizin sevmeniz size yeterli olsun. Herkesin sevgisi böyle olursa zaten herkes birbirini çok sever.

İnsan vardır, sever fakat sevilmez. Gerçek cömert böyle insanlardır. İnsan da vardır sevilir fakat sevmez. Benin nazarımda gerçek cimri böyle olanlardır.

Sevgi gerçek bağdır. Her türlü akrabalık bağından daha........

© Yeni Akit


Get it on Google Play