Türkiye geçmişte de uçak yaptı ama çöpe attırdılar.

Türkiye geçmişte de otomobil yaptı ama “siz kim oluyorsunuz?” diyen zihniyete esir olduğu için otomobil müzeye kaldırıldı.

Türkiye’nin, Ankara’nın, çok bilinmeyen bir de yerli otobüs hikâyesi var. “Hikâye” diyorum, çünkü sonunda Türkiye’nin tüm kazanımlarının hikâyeye dönüştüğü dönemlerden bahsediyorum.

Yıl 1972. Adalet Partili Ankara Belediye Başkanı Ekrem Barlas “EGO” adı verilen tamamen yerli bir otobüs yaptırdı.

Otobüsü zıpkın gibi Türk mühendisler yaptı.

Hikâye uzun. Otobüs çalıştı yürüdü. Sıfır sorunlu bir üretimdi.

Ancak.

1973’te yerel seçimler yapıldı. Ekrem Barlas seçimi kaybetti.

CHP’li Vedat Dalokay Ankara’nın yeni belediye başkanı oldu. İlk icraatını tahmin etmişsinizdir.

“EGO” otobüslerinin üretimini durdurdu. Fabrikaya kilit vurdu.

Tıpkı, Nuri Demirağ’ın ürettiği uçakların hurdaya verilip, uçak fabrikasının kapatıldığı gibi.

Tıpkı 20 Türk mühendisinin yaptığı motorundan vidasına Türkiye’de üretilen, yüzde yüz yerli Devrim Otomobili’nin görünmeyen eller tarafından üretiminin durdurulması gibi.

TÜRK’E VURULAN PRANGAYI

ERDOĞAN SÖKÜP ATTI

Amerika 1940’tan itibaren Türkiye’ye, “Tarım Ülkesi” rolü biçti. Menderes’in fabrikalar açmak için istediği kredileri asla vermedi. Menderes, kredi için Rusya’nın kapısını çalınca, sonunu hazırladı. “Sen misin Rusya ile yakınlaşan?” İdam edildi.

Düşünün her daim, dünyanın en büyük şirketleri arasına giren anlı şanlı holdinglerimiz, Erdoğan dönemine kadar neden yerli uçak, yerli otomobil, İHA-SİHA, katma değeri yüksek teknolojik yerli mallar üretmediler? Üretmediler çünkü ayaklarında pranga vardı. İzin vermediler.

İşte Erdoğan o prangaları söküp attı.

Amerika’ya, İngiltere’ye, Avrupa’ya göbekten bağlı olanları devletin içindeki karar mekanizmalarından uzaklaştırdı. İşte o andan itibaren Türkiye’de işler değişti. Kimse, Erdoğan’a; “Bırak İHA-SİHA yapmayı biz sana daha ucuza verelim” diyemedi. Dedirtmedi. İHA’yı, SİHA’yı da yaptı, KAAN’I da göklerde uçurdu. Balistik füzeleri de yaptı, uçak gemisini de.

SEÇİMLERE DOĞRU

AKIL NE DİYOR?

Sadece, İstanbul, Ankara ve İzmir’e bakalım.

CHP, İstanbul’u yeniden almayı hak ediyor mu? Verdiği hiçbir vaadi hatırlamayan, İstanbul’un hiçbir sorununu çözemeyen, tatilden tatile koşan, son olarak kaynağı belirsiz kirli para kulelerinin altında kalan, CHP’yi kumpaslarla ele geçiren İmamoğlu mu başkan olmaya layık? İstanbul’un bütçesini, sosyal medya trollerine, konserlere akıtan, başkan olduktan sonra aldığı milyarlık villalarını gizleyen İmamoğlu mu, yoksa genç, dinamik, devlet terbiyesi olan Murat Kurum mu? Akıl, “Murat Kurum” diyor.

Bakalım Ankara’ya.

2019 seçimlerinde Ankaralıya verdiği sözlerin hiç birini yerine getirmeyen, 48 kilometre metro sözüne rağmen bir metre bile yapmayan, “yeni yollar trafiği artırır”, diyen Mansur Yavaş mı Ankara’yı hak ediyor. DEM Parti ile Yeni Mahalle, Polatlı ve Bala’da yapılan “Kent Uzlaşısı”na gıkını çıkarmayan ama sırf ülkücü geçmişi olduğu için milliyetçilerden oy isteyen Yavaş mı yeniden belediye başkanı olmalı? Sosyal medyada oluşturulan algı ile yol yürüyen, Ankara’da seçim için harcadığı iki buçuk milyar liranın kaynağını açıklayamayan Yavaş, Ankara’yı hak ediyor mu?

Turgut Altınok, ayak oyunlarını pek beceremeyen dümdüz bir belediye başkanı. Mansur Yavaş’ın borç batağına sürüklediği büyükşehir belediyesine karşılık Keçiören Belediyesi’nin tek kuruş borcu yok. Keçiören bir kez bile yolsuzlukla anılmadı. Altınok’u dededen, babadan kalan mirasla vurmaya çalıştılar. Ne yapacaktı? Dededen kalan mirasın tapularını CHP’nin üzerine mi yaptıracaktı? İlk seçildiği 1994’ten bu yana mal varlığı artmamış “hodri meydan” diyor Altınok. Aile şirketleri devletten tek ihale almamış. Yavaş ve ekibi, çok iyi yaptıkları algı operasyonları ile Altınok’u yıpratmaya çalışsa da akıl, “Ankara’da Turgut Altınok” diyor.

İzmir’e gelince… Kırk yıldır CHP’li başkanlar tarafından yönetilen, tek çivi çakılmayan Ege’nin incisinde keyif yapanlar mı bir kez daha koltuğa oturmaya layık. CHP’nin bir sürü şaibe ile anılan ısmarlama adayı Cemil Tugay mı yoksa İzmir’e hizmet fırsatı için gecesini gündüzüne katan Hamza Dağ mı? İzmirliler siyasal komplekslerini bir yana bırakmalı artık. İzmir’de de akıl “Hamza Dağ” diyor.

QOSHE - Erdoğan’ı tasfiye planları yeni değil, seçim için “akıl” ne diyor? - Latif Şimşek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erdoğan’ı tasfiye planları yeni değil, seçim için “akıl” ne diyor?

48 1
29.03.2024

Türkiye geçmişte de uçak yaptı ama çöpe attırdılar.

Türkiye geçmişte de otomobil yaptı ama “siz kim oluyorsunuz?” diyen zihniyete esir olduğu için otomobil müzeye kaldırıldı.

Türkiye’nin, Ankara’nın, çok bilinmeyen bir de yerli otobüs hikâyesi var. “Hikâye” diyorum, çünkü sonunda Türkiye’nin tüm kazanımlarının hikâyeye dönüştüğü dönemlerden bahsediyorum.

Yıl 1972. Adalet Partili Ankara Belediye Başkanı Ekrem Barlas “EGO” adı verilen tamamen yerli bir otobüs yaptırdı.

Otobüsü zıpkın gibi Türk mühendisler yaptı.

Hikâye uzun. Otobüs çalıştı yürüdü. Sıfır sorunlu bir üretimdi.

Ancak.

1973’te yerel seçimler yapıldı. Ekrem Barlas seçimi kaybetti.

CHP’li Vedat Dalokay Ankara’nın yeni belediye başkanı oldu. İlk icraatını tahmin etmişsinizdir.

“EGO” otobüslerinin üretimini durdurdu. Fabrikaya kilit vurdu.

Tıpkı, Nuri Demirağ’ın ürettiği uçakların hurdaya verilip, uçak fabrikasının kapatıldığı gibi.

Tıpkı 20 Türk mühendisinin yaptığı motorundan vidasına Türkiye’de üretilen, yüzde yüz yerli Devrim Otomobili’nin görünmeyen eller tarafından üretiminin durdurulması gibi.

TÜRK’E VURULAN PRANGAYI

ERDOĞAN SÖKÜP ATTI

Amerika 1940’tan itibaren Türkiye’ye, “Tarım Ülkesi” rolü biçti. Menderes’in fabrikalar açmak için istediği kredileri asla vermedi. Menderes, kredi için Rusya’nın kapısını çalınca, sonunu hazırladı. “Sen misin Rusya ile........

© Yeni Akit


Get it on Google Play