Osmanlı Devleti’ni 33 yıl yöneten Sultan 2. Abdülhamid Han’ı, vefatının 106. Yıldönümünde anmaya ve anlamaya devam edelim. Bakalım Sultan 2. Abdülhamid Han; “Kızıl Sultan” mı, yoksa “Ulu Hakan” mı?.. Bakalım Müslüman Tarihçilerimiz Sultan 2. Abdülhamid Han hakkında neler söylemiş? Hep birlikte okuyalım ve doğrusunu öğrenelim.

Tarihçi Mustafa MÜFTÜOĞLU: “Sultan 2. Abdülhamid Han’ın aldığı sert tedbirlerle, Masonlar İstanbul’da barınamayıp, fesat ocağı Makedonya’da kümelenmişlerdir. Makedonya’daki “meş’um Mason faaliyeti” sonunda İttihat ve Terakki denilen komite kurulmuş ve bu “komite” marifetiyle Osmanlı Devleti’nin, Devlet-i Aliye’nin başı yenmiştir! İttihatçılar, Saray’ın müdahalesiyle dağıtılmış, bu gizli cemiyetin mensuplarının çoğu bu sırada Avrupa’ya kaçarak, orada çeşitli dış kâynaklardan beslenip, Meşrutiyetçilik oynamaya başlamışlardır. (Akit Gazetesi, 09.06.1998).

Tarihçi Ziya Nur AKSUN: “Garpta, Sultan Hamid’in pek çok düşmanlarına mukabil bazı tâkdirkârları da vardır. İngiliz Sefiri O’Connar’a göre, “Avrupa’da sulhü muhafaza eden adamdı.” J. Haslip’e göre, “kendisi asla zâlim ve cânî değildi, Tarih bir gün onun daima Milletinin saadeti için çalıştığını yazacaktır. Yabancı devletlerin teklif ettikleri bizdeki bir kısım köksüz güruhun da istediği ıslahat, devleti ve milleti kuvvetlendirici değil, zayıflatıcı ve bitirici mahiyettedir. Böyle bir ıslahatı kabul ve tatbik etmeyen bu büyük Hükümdara, bir Türk’ün “gerici” veya “Kızıl sultan” demesi, şaşkınlıktan da öte bir gaflet ve dalâlettir!,..” (Gayr-i Resmî Tarihimiz, Osmanlı Pâdişâhları, Marifet Yayınları, İstanbul, 1997, s. 192-195).

Tarihçi, Araştırmacı, Yazar Sadık ALBAYRAK: “Sultan Abdülhamid’in dehası, çok boyutlu bir alanı kapsar. Önce Devletin içinde bulunduğu erozyonu, kayma ve erimeyi durdurmanın çarelerini aradı. Bu cesur ve o derece de dirayetli şahsiyet, dönemindeki bütün Avrupalı kral ve devlet adamlarının ilgi odağı olmuştur! Orta Asya’ya, Afrika’ya da gereken önemi vermiş, Batı’nın sömürgeci ve misyonerlik faaliyetlerine en büyük engel olarak mürid ve Şeyhleri yollayarak önleyici birtakım yöntemler kullanmıştır! Öyle ki “Yeni dünya”ya bile din adamı ve molla göndererek, Cihad-ı İslâm’ı bütün aleme tanıtmak istemiştir... Batılı yayılmacı poltikalara karşı bir “İslamcı siyaset modeli olarak, ÎTTÎHAD-I İSLÂM’ı el üstünde tutmuştur. Irkçı ve şoven bir yaklaşım gösteren Rum ve Ermeni akımlarına karşı durmuş, ülke toprakları içinde yer alan Filistin’deki Kutsal topraklar içinde baş gösteren “semitist cereyan”a karşı da en büyük tepkiyi göstermiş, Arapların ileride düşeceği çukuru da yüz yıl öncesinden haber vermiş, Teodor Herzl’e “nasıl alındıysa öyle verilir!” sözüyle uyarıda bulunmuş, teneke dolusu altına Filistin topraklarını feda edemeyeceğini göstermiş, Rum ve Ermeni komitacılarına zemin hazırlayan bir Tanzimat hareketine de en büyük darbeyi vurmuştur! Uzak İslâm diyarlarında adına “Hutbe” okutup, “Halife-i Rasûlullah” olarak adı anılmıştır! Eğer onun İslâm siyaseti uygulansa ve Jön Türk akımının maceracı tutumundan vazgeçilseydi, Sultan Hamid’in korumakla yükümlü olduğu topraklar üzerinde, bugün 25 Devletle beraber “Müslüman kanı” da Emperyalistler tarafından akıtılamazdı!..” (Cuma Dergisi, 17-23 Şubat 1995, s. 4).

Üstad Necip Fazıl Kısakürek Sultan 2. Abdülhamid Han hakkında şunları söylüyor: “... Gırtlakları kuruyuncaya kadar ona küfredenlerin içtiği su “Hamidiye”... 30 milyon altına (350 milyar liralık kıymete) yükselen dış borcu, sadece şahsî tasarruf ve geliştirmesi sayesinde, hususi hazinesinden yüzde doksaniyle ödeyen ve tek kuruş borç etmeyen, Abdülhamid’den başkası mıdır? Katil bir Haremağası’ndan başka hiçbir idam hükmünü imzalamamış, canına kastedenleri bile cebinden beslemiş... Otuz üç yıl, uykusunun toplamı 8 ve memleket meselleriyle haşr-ü neşri 25 sene tutan ve uykusunda bile, vatanın en ücra köşesinde yatağına aç girmiş insana kadar düşünen çilekiş kafa!. Kendisine gelinceye dek 34 Osmanlı Padişahı’nın en dindarı, bütün bir dünya görüşü halinde en şiddetli Müslüman olanıdır ve devrinde her şey İslâm’a karşı yöneltildiği için, Yahudi, Mason (Jön Türk), Batı hayranı ve Emperyalizm ajanı tarafından, Türk’ün haini, Yahudi’nin halisi ve Frengin habisi bir arada, müşterek bir düşmanlık kıskacı içine alınmıştır!.. Evet, Abdülhamid, İlâhî te’yide mazhar, Allah indinde yüksek dereceli ve kadrini Allah’ın belirttiği bir hak ve adalet timsaliydi... Abdülbamid’i anlamak her şeyi anlamak olacaktır. “(Ulu Hakan 2. Abdülhamîd Hain, Büyük Doğu Yayınları, İstanbul, 1994, s. 643,644, 660) (1)

Siyonistlere ve Haçlı Batı Emperyalizmine “boyun eğmeyen” İslâm Birliği politikasıyla hareket eden ulu Hakan Sultan 2. Abdülhamid Han’a vefatının 106. Yıldönümünde, Allah Teala’dan rahmet niyaz ediyorum. (Ruhuna Fatiha..)

(1) Daha Geniş Bilgi için bakınız: Mehmet Emin Gerger, “2.Abdülhamid’in İslâm’ı Korumadaki Kudreti”, Gerger Yayınları, İstanbul, “İletişim: megerger@hotmail.com/ Tel: 0532.5226164

Yüzyılın en büyük Âfetlerinden biri olan 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremlerinde vefat eden kardeşlerimize, Allah Teala’dan rahmet, yaralananlara acil şifa, akrabalarına ve Milletimize sabırlar dilerim. Mekânları cennet olsun. Ruhlarına Fatiha…

QOSHE - 2. Abdülhamid Han hakkında tarihçiler ne diyor? (2) - Mehmet Emin Gerger
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

2. Abdülhamid Han hakkında tarihçiler ne diyor? (2)

7 9
10.02.2024

Osmanlı Devleti’ni 33 yıl yöneten Sultan 2. Abdülhamid Han’ı, vefatının 106. Yıldönümünde anmaya ve anlamaya devam edelim. Bakalım Sultan 2. Abdülhamid Han; “Kızıl Sultan” mı, yoksa “Ulu Hakan” mı?.. Bakalım Müslüman Tarihçilerimiz Sultan 2. Abdülhamid Han hakkında neler söylemiş? Hep birlikte okuyalım ve doğrusunu öğrenelim.

Tarihçi Mustafa MÜFTÜOĞLU: “Sultan 2. Abdülhamid Han’ın aldığı sert tedbirlerle, Masonlar İstanbul’da barınamayıp, fesat ocağı Makedonya’da kümelenmişlerdir. Makedonya’daki “meş’um Mason faaliyeti” sonunda İttihat ve Terakki denilen komite kurulmuş ve bu “komite” marifetiyle Osmanlı Devleti’nin, Devlet-i Aliye’nin başı yenmiştir! İttihatçılar, Saray’ın müdahalesiyle dağıtılmış, bu gizli cemiyetin mensuplarının çoğu bu sırada Avrupa’ya kaçarak, orada çeşitli dış kâynaklardan beslenip, Meşrutiyetçilik oynamaya başlamışlardır. (Akit Gazetesi, 09.06.1998).

Tarihçi Ziya Nur AKSUN: “Garpta, Sultan Hamid’in pek çok düşmanlarına mukabil bazı tâkdirkârları da vardır. İngiliz Sefiri O’Connar’a göre, “Avrupa’da sulhü muhafaza eden adamdı.” J. Haslip’e göre, “kendisi asla zâlim ve cânî değildi, Tarih bir gün onun daima Milletinin saadeti için çalıştığını yazacaktır. Yabancı devletlerin teklif ettikleri bizdeki bir kısım köksüz güruhun da istediği ıslahat, devleti ve milleti kuvvetlendirici değil, zayıflatıcı ve bitirici mahiyettedir. Böyle bir ıslahatı kabul ve tatbik etmeyen bu büyük Hükümdara, bir Türk’ün “gerici” veya “Kızıl sultan” demesi, şaşkınlıktan da öte bir gaflet ve dalâlettir!,..” (Gayr-i Resmî Tarihimiz, Osmanlı Pâdişâhları, Marifet Yayınları, İstanbul, 1997, s. 192-195).

Tarihçi, Araştırmacı, Yazar Sadık ALBAYRAK: “Sultan........

© Yeni Akit


Get it on Google Play