Ortadoğu’nun en sıcak bölge olduğu bir gerçek.

Amerikan üssünü hedef alan ve üç askerin ölümüne, onlarcasının yaralanmasına yol açan insansız hava aracı saldırısına yanıt olarak Amerika’nın İran tarafından yönlendirilen Irak, Lübnan, Suriye ve Yemen’deki silahlı Şii örgütlere yönelik başlattığı hava saldırıları, ABD ile İran arasında bir savaşa dönüşür mü? sorusunu akla getirmektedir.

ABD hiçbir zaman İran ile gerçek bir mücadeleye girişmeye çalışmadı. Bu, 1979’da İran’da gerçekleşen ‘İmam Humeyni Devrimi’nden bugüne değişmeyen bir gerçektir.

Yalnızca mecbur kaldığında bazen İran’a karşı caydırıcı olmaya çalıştı.

Günümüzde yaşanan gelişmeler ABD ile İran arasında yeni bir savaşın başlayacağı ihtimali dünya gündeminin ilk sıralarında yer alıyor olsa da ABD, Sünni-Şii dengesinin bozulmaması için stratejik olarak İran’a direkt saldırmak istemiyor.

Çünkü ABD, İran, ‘Şii İslamcı duruşu’ ile Arap ve İslam ülkeleriyle olan dengeyi koruyor. ABD, İran’ı vurursa Sünni-Şii dengesi bozulur. Bu yüzden stratejik dengeyi koruma adına bir yandan görünürde düşmanca tavrını sürdürürken, diğer yandan İran’ın Sünni İslam’a karşı bölgede yeni Şii alanlar oluşturmasına izin verdi ve de vermeye devam ediyor.

Ancak, İran ile ABD arasındaki ‘Gizli diplomasi’ ile belirlenen sınırların ötesine doğru son zamanlarda geçilmesi ve ABD’nin askeri mevzilerine saldırılar gerçekleştirilmesi, ABD’yi ciddi anlamda rahatsız ettiği bir gerçektir.

İran ve onun uzantıları zaman zaman belirlenen ölçüler dışına çıkması hatta ABD’nin canını acıtacak saldırıları, ister istemez ABD’yi sert karşılık vermeye mecbur ettiği ise bir diğer gerçektir.

ABD, İran’ın gücünü yok etmek yerine, İran rejiminin ideolojisini benimseyen ve İran yönetiminin bölgedeki çıkarlarına hizmet eden, Ortadoğu’daki Tahran rejiminin kolları sayılan silahlı grupların 3 ABD askerinin ölmesi ve onlarcasının yaralanmasına sebep olan saldırısı bunlardan biridir.

ABD, itibarını sarsacak ve canını acıtacak saldırılara izin vermeyeceğini gösterecek sertlikte gerçekleştireceği saldırılar, Tahran’ın tahmin ettiği ile sınırlı olmayabilir!

ABD’nin hedefi, İran’a kısmi ve uzantılarını hedef alan saldırılarla kaybolan imajını geri kazanmak olduğu için ABD’nin saldırıları sertliği ne ölçüde olursa olsun, İran’ı ve bölgedeki temel politika ve stratejileri yok etmeye yönelik olmayacaktır.

*

ABD Başkanı Biden yönetimi, İran ile herhangi bir gerçek çatışmaya girmeyi asla hedeflemiyor.

İran’ın ise ABD ile savaşmaya ne niyeti var ne de buna gücü yeter.

“Peki, bunca tehdit ve saldırılarla taraflar neyi hedefliyor?” sorusuna gelelim.

İran tehdit açıklamalarıyla bir yandan ülke içindeki halkı sakinleştirmaye çalışıyor, diğer yandan güçlü olduklarının mesajını vermeyi hedefliyor.

Başkan Biden’ın ise zaman kazanmayı ve yaklaşan seçimlerde bu olayı kullanmayı amaçladığı açıktır.

Zira, ABD’nin İran’a yönelik politikaları incelendiğinde ABD ve Batılı müttefiklerinin İran rejiminin hayatta kalması istendiği görülecektir.

Zaman zaman ABD, İran’a değil, uzantılarına saldırıyor, İran ise buna ya kendi ya da yönettiği ülke dışındaki örgütlerle misillemelerde bulunsa da öncesinden birbirlerini bilgilendirdikleri biliniyor.

Nitekim, İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani’nin 3 Ocak 2020’de ABD tarafından öldürülmesinin ardından İranlı yetkililerin kendisiyle iletişime geçtiğini başka seçeneğimiz yok. Beklenti içindeki halkımızı sakinleştirmek ve bize duyulan güven için bunu yapmaya mecburuz. Ancak füzeler askeri kayıplara sebep olmayacak” diyerek bu gizli ilişkiyi ilk ifşa eden ABD eski Başkanı Trump oldu.

Nitekim, İran’dan fırlatılan 18 füzenin, 5’inin havada infilak ettiğini diğerlerinin de üssün çevresine düştü ve ABD hiçbir askerini kaybetmedi.

Bu ‘gizli diplomasi’, ister Demokrat ister Cumhuriyetçi iktidar dönemleri olsun, İran’a yönelik politikalar, stratejiler ve pozisyonlarda bir değişiklik görülmedi.

Çünkü, ABD ve arkasındaki müttefiklerinin İran politikası ve bölgedeki güç dengesine ilişkin çıkarlarına ait hassas hesapların bir sonucudur.

Kısacası, ABD ile İran arasında düşmanlık hakim olsa da iki ülke arasında vekalet ile yürütülen çatışmanın doğrudan bir çatışmaya dönüşmeyeceği anlaşılmaktadır.

Bekleyelim görelim…

QOSHE - ABD ile İran arasında savaş çıkar mı? - Mehmet Koçak
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ABD ile İran arasında savaş çıkar mı?

8 1
07.02.2024

Ortadoğu’nun en sıcak bölge olduğu bir gerçek.

Amerikan üssünü hedef alan ve üç askerin ölümüne, onlarcasının yaralanmasına yol açan insansız hava aracı saldırısına yanıt olarak Amerika’nın İran tarafından yönlendirilen Irak, Lübnan, Suriye ve Yemen’deki silahlı Şii örgütlere yönelik başlattığı hava saldırıları, ABD ile İran arasında bir savaşa dönüşür mü? sorusunu akla getirmektedir.

ABD hiçbir zaman İran ile gerçek bir mücadeleye girişmeye çalışmadı. Bu, 1979’da İran’da gerçekleşen ‘İmam Humeyni Devrimi’nden bugüne değişmeyen bir gerçektir.

Yalnızca mecbur kaldığında bazen İran’a karşı caydırıcı olmaya çalıştı.

Günümüzde yaşanan gelişmeler ABD ile İran arasında yeni bir savaşın başlayacağı ihtimali dünya gündeminin ilk sıralarında yer alıyor olsa da ABD, Sünni-Şii dengesinin bozulmaması için stratejik olarak İran’a direkt saldırmak istemiyor.

Çünkü ABD, İran, ‘Şii İslamcı duruşu’ ile Arap ve İslam ülkeleriyle olan dengeyi koruyor. ABD, İran’ı vurursa Sünni-Şii dengesi bozulur. Bu yüzden stratejik dengeyi koruma adına bir yandan görünürde düşmanca tavrını sürdürürken, diğer yandan İran’ın Sünni İslam’a karşı bölgede yeni Şii alanlar oluşturmasına izin verdi ve de vermeye devam ediyor.

Ancak, İran ile ABD arasındaki ‘Gizli diplomasi’ ile belirlenen sınırların ötesine doğru son zamanlarda geçilmesi ve ABD’nin askeri mevzilerine........

© Yeni Akit


Get it on Google Play