Gazze’de yaşananlar Hamas-İsrail savaşının bir sonucu gibi gösterilse de bilinmeli ki, mesele Hamas-İsrail çatışmasından ibaret değil.

İlk Dünya Siyonist Kongresi 1897’de İsviçre’nin Basel şehrinde yapıldı. Theodor Herzl tarafından kurulan Dünya Siyonist Kongresi’nde iki hedef benimsendi. İlk hedef, İsrail devleti, İkinci hedef ise ‘Büyük İsrail Devleti’nin kurulması olarak kabul edildi.

İngilizlerin öncülük ettiği Batı desteğindeki İsrail, işgal ettiği Filistin toprakları üzerinde 14 Mayıs 1948’de Siyonist İsrail devletinin kuruluşunu ilan ederek, ilk hedefe varmış oldu.

Şimdi ise Siyonist İsrail’in hedefi, ‘Büyük İsrail’ hayalini gerçekleştirme adına önce Filistin’in tamamına daha sonra ise Maide suresinin 21-26. ayetlerine göre “vaad edilmiş topraklar”a (Arz-ı Mevud) doğru genişletmektir.

Siyonist İsrail, bu hedefe yürürken Filistin toprakları işgal ve gasp edilmeli ve Filistinlileri kendi topraklarından kovulması gerekiyordu. İşte bugün terör devleti İsrail, büyük hedefine doğru, yakıp yıkarak ve soykırıma varan toplu katliamlarla ilerliyor. Toplu katliamlardan kurtulanlara ise ‘ya öl ya da terk et‘ diyerek, Mısır ve Ürdün’e göçe zorluyor.

Böylece daha önce olduğu gibi milyonlarca Filistinli mültecileştiriliyor.

Gizli bir üs, iki uçak gemisi, saldırı filoları, füzesavar füzeleri ve binlerce asker, müdahaleye hazır bekleyen ABD ve yandaşı ülkelerin asıl hedefi silahlı Filistinli grupların oluşturduğu tehdit için asla değil.

Bu askeri yığınağın asıl hedefi, ABD ve İngiltere öncülüğündeki Batının hedefi ise bir yandan İsrail’in ‘Büyük İsrail’ hedefine ulaşmasına destek vermek, diğer yandan ise sömürüye dayalı dünya hakimiyeti yolundaki hegemonik mücadelesi adına Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına çökmek.

*

Siyonist İsrail, Filistinli çocuklar, kadınlar ve masum insanların etlerini yemekten ve kanlarını içmekten zevk alan azgın bir canavardır.

Kana doymayan bu canavarı cezalandırmamanın hiçbir makul izahı yoktur ve de olamaz.

Gazze’deki mevcut durum, BM’nin, AB’nin ve uluslararası toplumun bir ayıbı ve utancıdır.

…Ve bugün Gazze’de yaşananlar bir savaş değildir. Gazze’de yaşananlar, tek kelimeyle, Batı destekli bir vahşet, bir insanlık faciası ve de büyük bir soykırımdır.

Unutulmasın ki, İsrail devlet terörü 75 yıldır aralıksız devam ediyor. 60’tan fazla Birleşmiş Milletler personeli, 100’den fazla sağlık çalışanı ve binlerce Filistinli katledildi ve de ediliyor.

Çaresiz kalan dünya “Peki şimdi ne yapmalı?” sorusu ile karşı karşıyadır.

Öncelikle, insan hakları ve özgürlüklerden yana olan tüm ülkeler İsrail ile ilişkilerini gözden geçirmeli ve Netanyahu ve ekibi ile ona destek veren ülke liderlerini savaş suçlusu ilan etmeli.

Ayrıca İslam ülkeleri, İsrail ile normalleşmeyi suç sayan yasaları çıkarmalı ve İsrail ile olan tüm ilişkilerini kesmelidir.

Ayrıca, Gazze’deki bu vahşeti değerlendirirken, “İsrail’in meşru müdafaa hakkını kullandığını” iddia eden Batı, “Ülkelerin meşru müdafaa haklarının uluslararası hukuka uygun şekilde kullanılması” gerçeğini gözardı etmemeli ve herkes bir vicdan muhasebesi yaparak, yanlış politikalardan vazgeçmelidir.

Uluslararası hukuka, özellikle de uluslararası insancıl hukuka saygı gösterme adına saldırıları durdurmaya ve Filistinlilerin kendi vatan topraklarında barış içinde yaşamasına yol açacak çözümler bulma arayışlarına yönelmelidir.

Aksi halde bundan sonra barış, huzur ve güvenden söz etmenin hiçbir anlamı kalmayacaktır.

Kısacası, devam eden büyük katliam durdurulmaz, aç, susuz ve ilaçsız kalan Filistin halkına insani yardım ulaştırılmaz ise işte o zaman 2.5 milyon Filistinli dünyanın gözleri önünde vahşice yok olacaktır.

Ey dünya! Gazze halkının imdat çığlığını duy artık.

QOSHE - Gazze’de bir var olma mücadelesi… - Mehmet Koçak
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gazze’de bir var olma mücadelesi…

21 1
04.11.2023

Gazze’de yaşananlar Hamas-İsrail savaşının bir sonucu gibi gösterilse de bilinmeli ki, mesele Hamas-İsrail çatışmasından ibaret değil.

İlk Dünya Siyonist Kongresi 1897’de İsviçre’nin Basel şehrinde yapıldı. Theodor Herzl tarafından kurulan Dünya Siyonist Kongresi’nde iki hedef benimsendi. İlk hedef, İsrail devleti, İkinci hedef ise ‘Büyük İsrail Devleti’nin kurulması olarak kabul edildi.

İngilizlerin öncülük ettiği Batı desteğindeki İsrail, işgal ettiği Filistin toprakları üzerinde 14 Mayıs 1948’de Siyonist İsrail devletinin kuruluşunu ilan ederek, ilk hedefe varmış oldu.

Şimdi ise Siyonist İsrail’in hedefi, ‘Büyük İsrail’ hayalini gerçekleştirme adına önce Filistin’in tamamına daha sonra ise Maide suresinin 21-26. ayetlerine göre “vaad edilmiş topraklar”a (Arz-ı Mevud) doğru genişletmektir.

Siyonist İsrail, bu hedefe yürürken Filistin toprakları işgal ve gasp edilmeli ve Filistinlileri kendi topraklarından kovulması gerekiyordu. İşte bugün terör devleti İsrail, büyük hedefine doğru, yakıp yıkarak ve soykırıma varan toplu katliamlarla ilerliyor. Toplu katliamlardan kurtulanlara ise ‘ya öl ya da terk et‘ diyerek, Mısır ve Ürdün’e göçe zorluyor.

Böylece daha önce........

© Yeni Akit


Get it on Google Play