Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın kararlarına rağmen İsrail, yine sivil Gazze halkına bomba yağdırmaya, yakıp yıkmaya devam etti ve de ediyor.

Uluslararası Mahkeme’nin kararıyla ilgili İsrail’in savaşı durdurma kararına uymayacağını ve “terörü yok etmek için” Gazze’ye karşı savaşa devam edeceğini belirten Netanyahu’nun sert tavrı, anında sahaya yansıdı ve İsrail, Lahey Uluslararası Adalet Divanı kararının açıklanması sonrasında Han Yunus ve Gazze Şeridi’nin diğer bölgelerinde 375 kişinin hayatını kaybettiği hava saldırılarını gerçekleştirdi.

İsrail’e, bölgede “soykırım” olarak değerlendirilen eylemlerden kaçınma uyarılarını hiçe sayan İsrail’in saldırılarına devam etmesi ve bölgeye insani yardımların ulaşımını engellemesi, uluslararası topluma ve uluslararası toplumu temsil eden tüm sistem ve kuruluşlarına kısacası, tüm insani değerlere ve uluslararası yasalara meydan okumaktır.

Ayrıca, İsrail’de aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in öncülüğünde düzenlenen ve hükümetten bakanların da katıldığı Gazze Şeridi ve işgal altındaki Batı Yaka’nın kuzeyinde yasa dışı yerleşim yerlerinin yeniden inşasına başlanması çağrısı, Lahey Uluslararası Adalet Divanı kararlarını yok sayıldığının en bariz örneklerindendir.

Batı Yaka ve Gazze’nin İsrail’e ‘ilhak’ edilmesi ve oraya yerleşim birimleri yapılmasını başlatma girişimi Filistin halkına karşı zorla yerinden etme ve başlatılan etnik temizlik suçunun bir devamı anlamına gelmektedir.

Uluslararası Adaletin kararı İsrail’in saldırılarını durduramadı ve Filistinlilere acil yardım ulaştıramadığı gibi zorla göç ettirme girişimlerini de engelleyemediği açıkça görülmektedir.

Kısacası, uluslararası hukukun gücü İsrail’i durdurmaya yetmedi.

*

Aralarında ABD, Almanya ve İngiltere’nin de bulunduğu çok sayıda ülkenin, İsrail’in, Hamas hareketinin İsrail’in güneyine yönelik 7 Ekim’de düzenlediği saldırılara Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı UNRWA’nın 12 çalışanının karıştığı iddiasıyla ajansa fon sağlamayı durdurmaları, vicdanı yönünde hareket eden ve sorumluluklarını yerine getiren BM Genel Sekreteri António Guterres, ve BM’ye bağlı en yüksek yargı organı olan Lahey Uluslararası Adalet Divanı yargıçlarına finansman tehdidi, İsrail’e ise dolaylı olarak destek anlamına gelmektedir.

Anlaşıldığı üzere BM gibi Lahey Uluslararası Adalet Divanı da ABD öncülüğündeki Batı’nın tehdidi altında olduğu için hukuki değil, siyasi kararlar almaya mecbur kalabilir!

Dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise şudur:

İsrail, ‘Soykırım Sözleşmesi’ne taraf oluşu nedeniyle soykırımı önleme yükümlülüğü vardır.

Amenna!

Ancak ne hazindir ki, soykırımı önleme yükümlülüğü olan ve ‘Soykırım Sözleşmesi’ne taraf olan İsrail, yakın tarihin en büyük soykırım suçunu işleyen ülkedir.

Lahey Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’in Gazze’de acımasız askeri harekatını ve bunlar arasında İsrail’in Filistinli sivillere yönelik öldürme, yerinden etme, açlık, temel altyapı ve sosyal, sağlık hizmetleri ile ekonomiyi yok etme gibi ihlaller ve açık bir şekilde görülmüş bir soykırımı suçu işlendiğini kabul ettiği halde

Mahkeme “Gazze halkının soykırım suçlamalarına karşı İsrail’in önlem alması ve insani yardımların girişini kolaylaştırması ve alınan tedbirleri bir rapor halinde mahkemeye bildirmesine” hükmetmesi, “Katilden cinayeti önlemesini isteme” veya Anadolu’daki halk deyimiyle, “Tilkiye tavuk kümesinin bekçiliğini verme” gibi çelişkili durum söz konusudur.

QOSHE - Uluslararası hukukun gücü İsrail’i durdurmaya yetmedi - Mehmet Koçak
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Uluslararası hukukun gücü İsrail’i durdurmaya yetmedi

8 4
31.01.2024

Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın kararlarına rağmen İsrail, yine sivil Gazze halkına bomba yağdırmaya, yakıp yıkmaya devam etti ve de ediyor.

Uluslararası Mahkeme’nin kararıyla ilgili İsrail’in savaşı durdurma kararına uymayacağını ve “terörü yok etmek için” Gazze’ye karşı savaşa devam edeceğini belirten Netanyahu’nun sert tavrı, anında sahaya yansıdı ve İsrail, Lahey Uluslararası Adalet Divanı kararının açıklanması sonrasında Han Yunus ve Gazze Şeridi’nin diğer bölgelerinde 375 kişinin hayatını kaybettiği hava saldırılarını gerçekleştirdi.

İsrail’e, bölgede “soykırım” olarak değerlendirilen eylemlerden kaçınma uyarılarını hiçe sayan İsrail’in saldırılarına devam etmesi ve bölgeye insani yardımların ulaşımını engellemesi, uluslararası topluma ve uluslararası toplumu temsil eden tüm sistem ve kuruluşlarına kısacası, tüm insani değerlere ve uluslararası yasalara meydan okumaktır.

Ayrıca, İsrail’de aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in öncülüğünde düzenlenen ve hükümetten bakanların da katıldığı Gazze Şeridi ve işgal altındaki Batı Yaka’nın kuzeyinde yasa dışı yerleşim yerlerinin yeniden inşasına başlanması çağrısı, Lahey........

© Yeni Akit


Get it on Google Play