Kuruluşundan iktidarda olduğu döneme kadar CHP’nin altın yılları, bu halkın din ve kutsallarıyla uğraşmakla geçti.

Tabir yerindeyse bu dönemde Allah’a kulluk, iktidarın izin verebildiği kadar olabilirdi. Firavun’un emrindeki sihirbazlar, Musa’ya verilen mucizeler karşısında hakkı gördüklerinde, “Biz Mûsâ ile Hârûn’un rabbine iman ettik” dediklerinde Firavun’un, “Ben size izin vermeden önce ona iman mı ettiniz?!” dediği gibi bir atmosfer hâkimdi.

Hatta Diyanet İşleri de bu gayeyle bu esaslar üzerine kuruldu.

Anayasanın 136. Maddesi gereği “laiklik ilkesi doğrultusunda” bir din anlatılsın diye kuruldu.

Bugün de geçerli olan bu maddeye göre Diyanet, Allah’ın Kitabına, gönderilen Peygamberin getirdiklerine dayalı mı yoksa Laiklik temelli mevcut kanunlara göre mi hüküm verecek? Tartışmasız, tabii ki mevcut kanunlara göre hüküm çıkaracak ve uygulayacak.

Konumuz Diyanet değil, CHP tabii!

Din ve dindarlarla uğraşmakla, onları kendi çıkardığı veya ithal ettiği çağdaş esaslara, zor kullanarak tabi tutmakla ömrü geçmiş olan bir parti olan CHP, kendi köklerinden uzaklaşır mı uzaklaşmaz mı?

CHP’nin kuruluş amacından (ki bugün o da kalmamış ya) kopmasını, kendilerinin deyimiyle değişmeyi, geçmişiyle hesaplaşmayı gerçekten isteyen var mı?

Bir önceki başkan Kılıçdaroğlu bu iddiadaydı.

Ne kadar samimi olduğunu anlayamadan sırtından hançerlenerek (kendi deyimi) tahtından oldu. Ama o dönemde bile dinle/dindarlarla uğraşmalar, çarşaf yırtmalar, Kur’an’a ve Kur’an Kurslarına, “orta çağ düşüncesi” diyenler vardı. Şimdi ki muzaffer(!) yeni başkan Özgür Özel kullanmıştı bu ifadeleri.

Her seçim arifesinde camilerde, ekranlarda Kur’an, Yasin okumalarla arzı endam edenlere alışmıştık. Bir dahaki seçime kadar dinlenip, yeni bir seçim havası oluştuğunda tekrar piyasaya çıkmalar da bize yabancı değildi.

Ancak 31 Mart yerel seçimlerden hemen sonra mazbatalarını alan kimi belediye başkanları, en dindar kesimin bile cesaret edemeyeceği Kur’an’a el basarak, yemin ederek pozisyon sergilemeleri hepten şaşırttı.

Gerçekten bu bir değişim mi?

Bunu böyle mi anlamalıyız, bunu zaman gösterecek desek de huylu huyundan vazgeçmez, özelikle iliklerine kadar din karşıtlığı işlemiş olan CHP değişmez, bunu net biliyoruz.

Zira seçimden zaferle(!) çıkacaklarını bilmedikleri, kendileri de çok şaşırdıkları gibi bu lokal ve görsel değişimlere kendileri de şaşırıyorlar. Ve bunun gerçekle örtüşmeyen bir “şov”dan ibaret olduğuna dem vuruyorlar. Laiklik ve Cumhuriyetten beslenen gazetelerinin bir köşe yazarının ifadesi aynen öyle:

“Bir kamu görevlisi, … Özel hayatında istediği ibadeti yapabilir ama bunu kamu görevlisi sıfatıyla, makamına taşıyamaz ve dini inancını medyanın önünde siyasette şov aracı yapamaz.

Kamusal alanda bir din ya da mezhebi öne çıkarmak, laik devlet ilkesine aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti, bir din devleti değildir!

Laikliği anayasadaki devletin ilkeleri arasına yerleştiren sosyal demokrat bir partiye üye olanlar, böyle davranarak ancak Halil Konakcı gibi gericilerin ağzına sakız olur...”

Değişime açık olmadıklarının, geçmişiyle hesaplaşmaya kapalı olduklarının örneklerinden bu sadece bir tanesi.

Bunun, kendilerinin de ifade ettiği gibi bir şov olduğunu biliyoruz ve bundan kuşkumuz yok da bunlara inanmakta ısrar edenleri, Ak Parti/Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla CHP’nin değişime gittiklerine kendilerini inandırdıkları gibi başkalarına da bunu yutturanlara ne demeli?

Alnı secdelileri, dindarlıkları bilinenleri birkaç hatasından sebep düşman ve hiç düzelmez kabul edip, birkaç şov ve aldatmaca dini hareketle hareket edenleri ise bize dürüst diye örnek gösterenlere ne demeli...

Ak Parti için “Bunlar münafıktır, dini kullanıyorlar!” CHP için ise “bunlar dinsiz ve din düşmanı da olsa bizimkilerden daha iyi ve dürüstler!” deyip şalvarıyla, sarığıyla gidip “onlara oy verdim ve siz kâfirsiniz bu İslam dininden ne istiyorsunuz dedim, kapıya kadar bana eşlik ettiler…” diyenleri ne yapmalı.

“Davranışlarının yüzde yetmişi-sekseniyle Müslüman olsalar da yüzde birlik tutumlarıyla İslam’a yakın görünenler onlardan daha dürüsttürler” diyene diyecek söz bulamıyorum.

Ha şunu da söyleyelim. Tepeden tırnağa din düşmanlığı ve karşıtlığıyla bilinen ve bundan taviz vermeyen CHP, Allah’ın dinine şartsız teslim oluyorsa, “Allah’ın dini, O’na ibadeti, Müslümanların yaşam biçimleri kendi laik değerlerimize göre değil, İslam’a göre olması gerekir, buna da ben sahip çıkacağım” diyorsa ve bunda samimilerse bizim buna bir diyeceğimiz yoktur/olamaz!

Sonuç: Kendi ifade ve tutumlarından anlaşıldığı üzere CHP değişmez, değişmesi teklif dahi edilemez!

Ama eski bizimkiler, yeni CHP’lilerimiz, “bunlar değişecek, değişiyor, değişim onlara çok yakışıyor.

Kurtarsa kurtarsa onlar bizi kurtarır, dinsiz göründüklerine bakmayın!” diyor ve kendilerini kandırdıkları yetmezmiş, bizi de buna ikna etmeye canhıraş bir şekilde uğraşıyorlar.

“Birbirlerine hayırlı olsunlar!” başka ne diyebiliriz.

QOSHE - CHP’nin değişmesini isteyenler/istemeyenler - Nusret Reşber
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

CHP’nin değişmesini isteyenler/istemeyenler

15 8
18.04.2024

Kuruluşundan iktidarda olduğu döneme kadar CHP’nin altın yılları, bu halkın din ve kutsallarıyla uğraşmakla geçti.

Tabir yerindeyse bu dönemde Allah’a kulluk, iktidarın izin verebildiği kadar olabilirdi. Firavun’un emrindeki sihirbazlar, Musa’ya verilen mucizeler karşısında hakkı gördüklerinde, “Biz Mûsâ ile Hârûn’un rabbine iman ettik” dediklerinde Firavun’un, “Ben size izin vermeden önce ona iman mı ettiniz?!” dediği gibi bir atmosfer hâkimdi.

Hatta Diyanet İşleri de bu gayeyle bu esaslar üzerine kuruldu.

Anayasanın 136. Maddesi gereği “laiklik ilkesi doğrultusunda” bir din anlatılsın diye kuruldu.

Bugün de geçerli olan bu maddeye göre Diyanet, Allah’ın Kitabına, gönderilen Peygamberin getirdiklerine dayalı mı yoksa Laiklik temelli mevcut kanunlara göre mi hüküm verecek? Tartışmasız, tabii ki mevcut kanunlara göre hüküm çıkaracak ve uygulayacak.

Konumuz Diyanet değil, CHP tabii!

Din ve dindarlarla uğraşmakla, onları kendi çıkardığı veya ithal ettiği çağdaş esaslara, zor kullanarak tabi tutmakla ömrü geçmiş olan bir parti olan CHP, kendi köklerinden uzaklaşır mı uzaklaşmaz mı?

CHP’nin kuruluş amacından (ki bugün o da kalmamış ya) kopmasını, kendilerinin deyimiyle değişmeyi, geçmişiyle hesaplaşmayı gerçekten isteyen var mı?

Bir önceki başkan Kılıçdaroğlu bu iddiadaydı.

Ne kadar samimi olduğunu anlayamadan sırtından hançerlenerek (kendi deyimi) tahtından oldu. Ama o dönemde bile dinle/dindarlarla uğraşmalar, çarşaf yırtmalar, Kur’an’a ve Kur’an Kurslarına, “orta çağ düşüncesi” diyenler vardı. Şimdi ki muzaffer(!) yeni başkan Özgür Özel kullanmıştı bu ifadeleri.

Her seçim arifesinde........

© Yeni Akit


Get it on Google Play