Ciğerimiz yanıyor. Kırk yıldır devam eden bu cendereden ne zaman çıkacağız? Ne zaman bu adi maşanın ateşinden kurtulacağız diye acı acı düşünüyoruz.

Zaman zaman kaybolan, bölgenin ve ülkemizin siyasi gündemine göre hortlayıveren; ödemesini yapanın elinde silaha dönüşen bu aşağılık örgütün ortadan kaldırılması ve ülkemizin bütünlüğünün korunması için binlerce askerimiz, polisimiz, korucumuz ve sivil vatandaşımız canlarını feda etti.

Milyarlarca dolarımız bu ülkenin insanlarına refah oluşturacakken bu aşağılıkların ve onların kuklacılarının planlarının şerrinden korunmak için harcandı.

Ülkenin yetişmiş insan kaynağı oluşturulmasında koskoca bir coğrafyadan faydalanılamadığı gibi bu coğrafyanın binlerce gencinin beyni yıkandı, ülkesine düşman edildi. Bin yıllık kardeşlik hiçe saydırıldı ve bin yıllık düşmanların maşası olmaları sağlandı.

Sokaktaki çocuk bile bunların arkasındaki kuklacılardan haberdarken kırk yıldır kavgayı bitiremiyoruz. Bitiremiyoruz çünkü ne kadar üstlerine gitsek 1.Dünya Savaşı’yla çizilen haritalardaki devletlerin her birinde haritaları çizenlerin kontrolü ve bizlere düşmanlıkları devam ediyor. Ekonomilerini kıskaca aldıkları bu ülkeler bir asır geçmesine rağmen iktisadi ve dolayısıyla siyasi olarak müstemlekelikten kurtulamadılar. Kağıt üstünde özgür olan bu ülkelerden bir tanesi bile demokratik bir ülke kurmayı beceremedi. Hepsi küçük azınlıkların elinde haritacıların emrinde.

Oyuncuların bunlar olduğu bir bölgede hain terör örgütünü nereye kovalasak başka bir mekandan kucak açılıyor. Nerede başını ezsek başka bir delikten yol veriliyor.

Haritacılar bölgede öyle bir ekonomik ve dolayısıyla siyasal düzen kurmuşlar ki kim gitse yerlerine yine onlardan birileri geliyor. Dünyanın en zengin kaynaklarının üzerinde oturan coğrafyanın aktörleri bir türlü ayağa kalkamıyor. Çünkü hepsi Batı’nın finansal kuruluşlarınca esir alınmış durumda. Adı milli kendi yabancı olan şirketler ve onların uşakları haline gelmiş kadrolar tarafından hunharca sömürülüyorlar.

İsrail söz konusu olduğunda toprağın altında olanları bile mezarlarından fırlayıp feryat eden haritacılar mesele Türkiye olunca hep karşı taraftalar. Neden mi? Bu coğrafyada istedikleri denklemi kurma hususunda başlarına bela olan tek kontrol edemedikleri değişken Türkiye olduğu için tabiki.

Bu ülkeyi bölmeden asla hedeflerine ulaşmalarının mümkün olmadığının farkındalar. Bu sebeple bu hain saldırılarından asla vazgeçmeyecekler.

Tek kurtuluşumuz onlara onların silahı ile mukabele etmek. Yani parayla… Yani ekonomik güçle…

Türkiye bölgesinin en güçlü ekonomisi olmaz zorunda. Ancak bu şartla oyunu düşmanların sahasına taşıyabilir. Dikkatli bakın, 10 milyon nüfuslu İsrail’e destek için halklarının tepkilerine rağmen dünyanın en güçlü devleri ve şirketleri nasıl da teyakkuza geçti. Tüm tepkilere rağmen açıktan ve doğrudan destekte bulunuyorlar. Neden? Asırlardır sürdükleri, katlettikleri yahudilere bayıldıkları için mi? Tabiki de hayır! İçinde bulundukları cehennemden kurtuluşun ekonomik/finansal gücü elde etmekte olduğunu keşfeden Yahudilerin tüm dünya ekonomilerini avuçlarına alacakları bir finansal düzeni kurmaları ve hepsini parya haline getirmelerinden ötürü…

Bizim de coğrafyamızda ekonomi temelli bir strateji geliştirmemiz gerekiyor. Elbette coğrafyamızın üyelerini sömürmek için değil, konsolide etmek için.

Türkiye özellikle yükseköğretiminde yapacağı geniş çerçeveli reformlarla yüksek teknoloji ürünleri üreten, coğrafyasındaki ülkelerle işbirliği yapıp bu ülkelere yatırım yapan, teknoloji ve bilim ihraç eden, o ülkelerde bankalar, fabrikalar, daha fazla ticari konsolosluklar açan ve ticari partnerlikte bölgenin her ülkesinin listesinde istisnasız en üstte adı yazan bir ülke olmak zorunda.

Bir yandan bunları yaparken diğer yandan ordusunu teknolojisi ile bölgenin en güçlüsü haline getiren, vatandaşlarının refahını her geçen gün artıran, coğrafyanın gençlerini de özellikle yükseköğrenim kurumlarında eğitip ülkeleriyle ticaret için gönüllü ateşeler olarak yetiştiren ve kendi vatandaşlarıyla ortak hedefler belirleyip coğrafyasına örnek bir girişimci, uzlaştırmacı bir diplomat ve ufuk açan bir lider olmak zorunda.

Tabi ki tüm bunlarla beraber kültür, edebiyat ve sanatıyla ilham veren, turizm faaliyetleriyle hayranlık bırakan, taşıdığı tarihi miras ve misyonuyla da saygı uyandıran bir ülke de olmak zorunda…

Bunlar güçlü ekonomi için olmazsa olmazlar… Hepsinin de hammaddesi eğitim!

Evde, ilk okulda, orta okulda, lisede ve üniversitede… Bunları başaracak nesiller kolay yetişmez. Erken yaşlarda daha ilk kodlamaları yapılırken ortak bir şuur oluşturmadan böyle büyük hedeflerin başarılması imkansız.

Bugün Gazze’de binlerce kardeşimizin kanına girenler de, onların bu cesareti bulmalarını sağlayanlar da, PKK ve türevlerini ülkemizin üstüne salan haritacılar da asırlardır son derece disiplinli işleyen bir eğitim sisteminin sonucu olarak tarih sahnesinde karşımıza çıktılar. Onların bu şeytani operasyonlarına ancak aynı disiplinde hayata sokulacak bir master programla karşı koymak mümkün.

Üstelik böyle bir disiplinli çalışmanın sonuçlarını Rabbimizin Rahim sıfatı ile bereketlendireceğinden hiç şüphe yok!

Türkiye’ye karşı en ufak bir yanlış yapmayı ekonomilerinde oluşacak tahribattan ve bizzat kendi ülkelerinin insanlarının, şirketlerinin, sivil toplum kuruluşlarının olumsuz tepkisinden ötürü kimsenin aklından geçiremeyeceği günlere kadar, yani “en büyük olana kadar”, haritacıları ve onların uşaklarını, maşalarını, besleyicilerini, iş birlikçilerini bu coğrafyadan def edene kadar durmak yok!

QOSHE - En Büyük Olana Kadar! - R. Levent Işık
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

En Büyük Olana Kadar!

10 4
27.12.2023

Ciğerimiz yanıyor. Kırk yıldır devam eden bu cendereden ne zaman çıkacağız? Ne zaman bu adi maşanın ateşinden kurtulacağız diye acı acı düşünüyoruz.

Zaman zaman kaybolan, bölgenin ve ülkemizin siyasi gündemine göre hortlayıveren; ödemesini yapanın elinde silaha dönüşen bu aşağılık örgütün ortadan kaldırılması ve ülkemizin bütünlüğünün korunması için binlerce askerimiz, polisimiz, korucumuz ve sivil vatandaşımız canlarını feda etti.

Milyarlarca dolarımız bu ülkenin insanlarına refah oluşturacakken bu aşağılıkların ve onların kuklacılarının planlarının şerrinden korunmak için harcandı.

Ülkenin yetişmiş insan kaynağı oluşturulmasında koskoca bir coğrafyadan faydalanılamadığı gibi bu coğrafyanın binlerce gencinin beyni yıkandı, ülkesine düşman edildi. Bin yıllık kardeşlik hiçe saydırıldı ve bin yıllık düşmanların maşası olmaları sağlandı.

Sokaktaki çocuk bile bunların arkasındaki kuklacılardan haberdarken kırk yıldır kavgayı bitiremiyoruz. Bitiremiyoruz çünkü ne kadar üstlerine gitsek 1.Dünya Savaşı’yla çizilen haritalardaki devletlerin her birinde haritaları çizenlerin kontrolü ve bizlere düşmanlıkları devam ediyor. Ekonomilerini kıskaca aldıkları bu ülkeler bir asır geçmesine rağmen iktisadi ve dolayısıyla siyasi olarak müstemlekelikten kurtulamadılar. Kağıt üstünde özgür olan bu ülkelerden bir tanesi bile demokratik bir ülke kurmayı beceremedi. Hepsi küçük azınlıkların elinde haritacıların emrinde.

Oyuncuların bunlar olduğu bir bölgede hain terör örgütünü nereye kovalasak başka bir mekandan kucak açılıyor. Nerede başını ezsek başka bir delikten yol veriliyor.

Haritacılar bölgede öyle bir ekonomik ve dolayısıyla siyasal düzen kurmuşlar ki kim gitse yerlerine yine onlardan birileri geliyor. Dünyanın en zengin kaynaklarının üzerinde oturan coğrafyanın aktörleri bir türlü ayağa kalkamıyor. Çünkü hepsi........

© Yeni Akit


Get it on Google Play