6 Şubat’ta yaşadığımız o büyük afet sonrası 51 bine yakın vatandaşımızı kaybetmenin derin üzüntüsünü hala yaşıyoruz.. Ve son yaşanan Marmara depremi sonrası ise bilim adamlarının fay hatlarıyla ilgili yaptıkları açıklamalar ise İstanbul’umuz için nasıl bir tedirginlik oluşturdu bizlerde malumunuz.

Evet hal böyleyken, Kentsel Dönüşüm mottosunun hayatımıza daha sık girmesi de artık kaçınılmaz oldu. Bu söylemi ise bu denli itibarsızlaştırmak isteyen ve bu söylemin arkasında duramayan binbir türlü insanı da hayatımızda görüyoruz her daim.

Bendeniz de kentsel dönüşüm kararı alan bir apartmanda oturmaktayım ve hala çoğunluğun olması halinde içine düştüğünüz keşmekeşten kurtulamıyorsunuz. Bunun yolunun gayet açık kanuni olmasına rağmen insanların ruh hallerindeki absürtlükler yüzünden yol almanız bir hayli zorlaşıyor.

İnsanların böylesi güzel bir proje olmasına rağmen, hala evlerinin yok olacağına, bir daha oturamayacaklarına inanmaları hala nasıl bir kafa yapısıyla mücadele ettiğimizin de belirtisi aslında.

Düşünebiliyor musunuz?

Çürük bir binada deyim yerindeyse tabutun içinde oturuyorsunuz, her gün merhaba dediğiniz komşunuza binanız çürük diyorsunuz inanmıyor, sonra devletin size gösterdiği kanuni haklardan biri olan bina için karot aldırıyorsunuz, daha güvenli ve Allah korusun deprem yaşadığınız da en azından enkaz altında kalmamak için mücadele veriyorsunuz ve sonrasında ise karotu aldırdığınız için hain ilan ediliyorsunuz?

Bu anlattığım olay emin olun, İstanbul’da her 10 binadan yarısında muhakkak vuku bulmuştur. Böylesi bir anlayışın değiştirilmesi öncelikle lazım olduğunu altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum. Geçtiğimiz gün Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından İstanbul’da Yüzyılın Kentsel dönüşüm projesi açıklandı. Rakamlara baktığınız zaman böylesi bir projeye hayır dememenin elzem olduğunu görüyorsunuz. Öncelikle konunun ayrıntılarına yer vermek istiyorum…

İstanbul’da 350 bin konutun dönüştürüleceğini açıklayan Başkan Erdoğan, “Kampanyamız kapsamında her bağımsız bölüm için toplamda 1,5 milyon liralık destek vereceğiz. Bunun 100 bin lirası kira desteği olmak üzere 800 bin lirası hibe, 700 bin lirası çok uygun şartlarda kredi şeklinde verilecektir.

Kredilerin ödenmesi evler tamamlandıktan sonra başlayacak ve ilk yılı faizsiz olarak tahsil edilecektir. Kalan yıllarda kredi maliyet oranı TÜFE'nin yarısı kadar olacak. Vatandaşımız alacağı bu 1,5 milyon liralık destekle inşallah evini yapacak, yeni yuvasında güvenli, huzurlu, mutlu bir şekilde oturacaktır.

Kampanyamıza başvurup yüzde 100 anlaşmaya varan bağımsız bölüm sayısı 71 bini aştı. Yine başvuru yapıp yüzde 50 ve üzerinde mutabakat oluşan bağımsız bölüm sayısı ise 158 bine ulaştı. Bu insanlarımızla aralarındaki pürüzleri giderip anlaşma sağlayabilirse kampanyadan faydalanma imkanına kavuşacaklardır. Marmara Kentsel Dönüşüm Hizmet Ofisi'ne canlı bağlanarak 100 binadaki 500 insanımızla ilk sözleşmelerini imzalayacağız. Böylelikle toplamda 350 bin konutu dönüştürmeyi amaçlayan Yarısı Bizden Kampanyasını bismillah diyerek fiilen başlatmış olacağız. Kampanyamızın İstanbul'umuza ve İstanbullu kardeşlerimize şimdiden hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi.

Evet proje gayet açık ve sade. Anlaşılmayacak, kafaları kurcalayacak, zihinlerde bit yeniği oluşturacak hiçbir duruma mahal verilmemiş. 6 Şubat’ta her gün haberlerde enkaz altından gelen sese kilitlendiğimizi ve o enkazdan çıkan eli gözü topraklı canları gördüğümüzde ise nasıl ağladığımızı unutmayalım.
Artık bu gerçekler bize yakınken, özellikle yaşadığımız şehir İstanbul’da radikal kararların alınmasında bizlerin daha kalıcı ve acilen karar almaları muhakkaktır.
Bu işi siyasi yöne çekerek olayı sulandırmanın kimseye katkı sunmayacağını anlamakta yarar var, siz eğer bu olayları bile partizanlık yaparak yorumlarsanız, yarın öbürsü gün depremle yüz yüze kaldığımızda iş işten çoktan geçmiş olacaktır.

Artık herkesin bir silkelenmesi ve deprem gerçeğiyle yüzleşmesi lazımdır.

Unutulmamalı ki, bu işin bir saniye bile geciktirilecek zamanı kalmamıştır. Umarım en kısa zamanda sağlıklı bir şekilde Fatih’in emaneti olan İstanbul’umuz hak ettiği o dönüşüme bir an önce ulaşır.

Selam ve Dua ile…

QOSHE - Kentsel dönüşüm için yeni hareket akışı hızlanacak! Endişeye mahal yok... - Selma Savcı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kentsel dönüşüm için yeni hareket akışı hızlanacak! Endişeye mahal yok...

20 6
24.12.2023

6 Şubat’ta yaşadığımız o büyük afet sonrası 51 bine yakın vatandaşımızı kaybetmenin derin üzüntüsünü hala yaşıyoruz.. Ve son yaşanan Marmara depremi sonrası ise bilim adamlarının fay hatlarıyla ilgili yaptıkları açıklamalar ise İstanbul’umuz için nasıl bir tedirginlik oluşturdu bizlerde malumunuz.

Evet hal böyleyken, Kentsel Dönüşüm mottosunun hayatımıza daha sık girmesi de artık kaçınılmaz oldu. Bu söylemi ise bu denli itibarsızlaştırmak isteyen ve bu söylemin arkasında duramayan binbir türlü insanı da hayatımızda görüyoruz her daim.

Bendeniz de kentsel dönüşüm kararı alan bir apartmanda oturmaktayım ve hala çoğunluğun olması halinde içine düştüğünüz keşmekeşten kurtulamıyorsunuz. Bunun yolunun gayet açık kanuni olmasına rağmen insanların ruh hallerindeki absürtlükler yüzünden yol almanız bir hayli zorlaşıyor.

İnsanların böylesi güzel bir proje olmasına rağmen, hala evlerinin yok olacağına, bir daha oturamayacaklarına inanmaları hala nasıl bir kafa yapısıyla mücadele ettiğimizin de belirtisi aslında.

Düşünebiliyor musunuz?

Çürük bir binada deyim yerindeyse tabutun içinde oturuyorsunuz, her gün merhaba dediğiniz komşunuza binanız çürük diyorsunuz inanmıyor, sonra devletin size gösterdiği kanuni haklardan biri olan bina için karot aldırıyorsunuz, daha güvenli ve Allah korusun deprem yaşadığınız da en azından enkaz altında kalmamak için mücadele veriyorsunuz ve sonrasında ise karotu........

© Yeni Akit


Get it on Google Play