Necmettin Erbakan Hoca ile ölmeden önceki son mülakatı ben yaptım.

Yarın 28 Şubat Darbesinin yıldönümü. Bu vesileyle bu konu çok önemli.

Hoca çok ilginç açıklamalar yaptı. Peki, neler söyledi:

“Bizim askerimiz Millî Görüş bakımdan en güçlü müessesemizdir. Millî Görüş bakımından en sağlam müessesemizdir. Ancak vazifesi icabı otoriter bir kuruluş olduğu için içerisinde beş altı kişiden ibaret bir cunta teşekkül etti mi yukarıda, aşağıdaki kısımlara etki etmesi imkanı oluyor. Bilhassa Amerikalıların da etkisiyle bugüne kadar birçok ihtilalleri böylece yaşadık. Dolayısıyla ABD, Ankara elçisine diyor ki, ‘aynı şekilde askeriyenin içinde bir cunta kurdur ve bir ihtilal yaptır’.

Bunlar ve uzantıları harekete geçtiler.

Genel Kurmay Başkanı Sayın Karadayı bendenize geldi, “Sayın Başbakanım, bütün komutanların teklifi üzerine geliyorum. Yanıma da bu komutanları aldım. Ben inceledim. Cumhuriyet tarihinde dolar olarak, kıyas kabul etmeyecek kadar en yüksek maaşı sizin zamanınızda alıyoruz. Size teşekküre geldim.”

Bir hafta sonra geldi, “Sizden çok memnunuz ancak endişelerimiz var.”

Neymiş bu endişeleriniz!

“Efendim, Türkiye’de siz bu sandalyede oturduğunuz zaman gericilik kuvvetleniyor.”

Gericilik ne demek? Milli ve manevi değerlere bağlılık.

“Gericilik kuvvetleniyor. Biz endişeyle karşılıyoruz.”

Kendisine uzun uzun anlattım. Dedim ki, “Sizin o gericilik dediğiniz şey bizim tarihimiz. Biz İstiklal Savaşımızı onunla yazdık, İstanbul’u onunla fethettik, Anadolu’yu onunla fethettik. Bütün tarihimizdir. Bunu kuvvetlendirmek vatana ve millete en büyük hizmettir.”

Kendisi bu hususlarda müspet düşünen bir insandı. Şahsen söylediklerimizden pek ala memnun kaldı, ayrıldı. Fakat Amerika’nın elçiliği bunlara, hükümeti tehdit edin, hükümeti ayırın diye cuntaya talimat verdiler ve 28 Şubat toplantısı bu talimatların sonucu olarak yapıldı.

Dediler ki, Anayasa’yı korumamız lazım. Bunun için şu tedbirleri almalıyız. Neymiş o tedbirler? İmam Hatip Okulları kapatılacakmış! Bunun Anayasa’yı korumakla ne alakası var yahu? Anayasa İmam Hatip Okulu’yla korunur. Aç şu tarihe bak. Seyit Çavuş’la Çanakkale kazanılır, Ulubatlı Hasan’la İstanbul fetholur. Eee? ‘Yüksek İslam Enstitüleri kapatılacak, İlahiyat Fakülteleri kapatılacak. Milli ve manevi değerler mümkün olduğu kadar ortadan kaldırılacak.’

On sekiz tane madde… Ben o maddeleri dinlediğim zaman dedim ki, bunu bir Müslüman evladı yazmış olamaz. Yahu Amerika’daki 300’ler Meclisi ile bizim kendi teşkilatımızın ne alakası var! Biz Makovsky’nin raporlarını, kriptolarını şimdiki gibi sonradan elde ettik. Orada bilmiyorduk. Sadece bu maddeleri bir Müslüman evladı yazmış olamaz, diye içimde bir his doğdu. Ve dokuz saatin beş saatinde konuştular şu tedbirleri alacağız, diye. On sekiz maddelik tedbir. Milli ve manevi değeri tahribat! Çünkü Siyonizm onu istiyor. Bizde iman olmasın, kolayca Türkiye’yi İsrail’e vilayet yapsın.

Sıra bize geldi… Biz ne dedik? Hepsinin nefesi kesik dinliyorlar. Çünkü beş saat benim için konuştular zaten. Dedim ki, “Muhterem beyler. Biz ne konuşuyoruz Allah aşkına? Devletimizin niteliklerini korumayı konuşuyoruz. Bu devletimizin nitelikleri nerede? Anayasa’nın 2. Maddesinde. 2. Maddenin her iki paragrafını konuşmadınız da sadece bir paragrafını aldınız?

Ben şimdi tamamını okuyorum. Ne diyor burada? Devlet adil olacak. İnsanlar haklarına saygılı olacak. Demokratik olacak. Hukuk devleti olacak.” Bildiğimiz yedi tane madde sayılmış. “Siz şimdi on sekiz tane madde getirmişsiniz. Ben diyorum ki, getirdiğiniz on sekiz maddenin hepsi Anayasa’daki bu devletin yedi tane niteliğine aykırı. Siz Anayasa’yı çiğniyorsunuz! Anayasa’yı çiğneyerek Anayasa korunmaz! Çiğniyor musunuz, çiğnemiyor musunuz? Gelin konuşalım.” Cumhurbaşkanı söze karıştı, Sayın Demirel. “Sayın Başbakan”, dedi, “gecenin bu saatinde bunu nasıl konuşuruz?”

Bu kâğıdı Bakanlar Kurulu’na getirdim. Aynı kelimelerle Bakanlara gönderdim. Bakanlar, Anayasa’ya aykırı olduğu için hiçbirini uygulamadılar ve böylece 300’ler Meclisi’nin, Siyonizm’in planı suya düştü.

Sayın Genelkurmay Başkanına dedim ki, “Genelkurmay Başkanım, böyle yarım saatlik, bir saatlik iş mevzuları arasında biz temel mevzuları sizinle konuşamıyoruz. Sizinle beraber, tıpkı Muhsin Batur’la yaptığımız gibi, üç saat konuşma yapmamız lazım. Bu seanslardan birincisini yaptık, diğerlerine hükümetin ömrü vefa etmedi… ve son derece memnun kaldı. Fevkalade inançlı, fevkalade temiz bir insandı Karadayı” dedi.

Erbakan TSK’ya çok değer veren bir liderdi.

Cunta ile TSK’nın kurumsal yapısını ayırmıştı. O nedenle İsmail Hakkı Karadayı’yı seviyor, takdir ediyordu.

Bu kitabın tamamını okumak için www.idealkültür.com adresine başvurabilirsiniz.

QOSHE - Erbakan: “O maddeleri, bir Müslüman evladı yazmış olamaz” - Sinan Burhan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erbakan: “O maddeleri, bir Müslüman evladı yazmış olamaz”

29 12
27.02.2024

Necmettin Erbakan Hoca ile ölmeden önceki son mülakatı ben yaptım.

Yarın 28 Şubat Darbesinin yıldönümü. Bu vesileyle bu konu çok önemli.

Hoca çok ilginç açıklamalar yaptı. Peki, neler söyledi:

“Bizim askerimiz Millî Görüş bakımdan en güçlü müessesemizdir. Millî Görüş bakımından en sağlam müessesemizdir. Ancak vazifesi icabı otoriter bir kuruluş olduğu için içerisinde beş altı kişiden ibaret bir cunta teşekkül etti mi yukarıda, aşağıdaki kısımlara etki etmesi imkanı oluyor. Bilhassa Amerikalıların da etkisiyle bugüne kadar birçok ihtilalleri böylece yaşadık. Dolayısıyla ABD, Ankara elçisine diyor ki, ‘aynı şekilde askeriyenin içinde bir cunta kurdur ve bir ihtilal yaptır’.

Bunlar ve uzantıları harekete geçtiler.

Genel Kurmay Başkanı Sayın Karadayı bendenize geldi, “Sayın Başbakanım, bütün komutanların teklifi üzerine geliyorum. Yanıma da bu komutanları aldım. Ben inceledim. Cumhuriyet tarihinde dolar olarak, kıyas kabul etmeyecek kadar en yüksek maaşı sizin zamanınızda alıyoruz. Size teşekküre geldim.”

Bir hafta sonra geldi, “Sizden çok memnunuz ancak endişelerimiz var.”

Neymiş bu endişeleriniz!

“Efendim, Türkiye’de siz bu sandalyede oturduğunuz zaman gericilik kuvvetleniyor.”

Gericilik ne demek? Milli ve manevi değerlere bağlılık.

“Gericilik kuvvetleniyor. Biz endişeyle karşılıyoruz.”

Kendisine uzun uzun anlattım. Dedim ki, “Sizin o gericilik dediğiniz şey bizim tarihimiz. Biz İstiklal Savaşımızı onunla yazdık, İstanbul’u onunla fethettik, Anadolu’yu onunla fethettik. Bütün tarihimizdir. Bunu kuvvetlendirmek........

© Yeni Akit


Get it on Google Play