Manevî bir atmosfere, kardeşlik iklimine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir zaman diliminde Allah’ın bir lütfu olarak bahşettiği İsrâ ve Mirac kandilini idrak ediyoruz. Şu son yaşadığımız sabır, şükür, kanaat, cömertlik, fedakârlık gerektiren ‘imtihan günleri’nde idrak ettiğimiz ‘Mirac Gecesi’ni, çok yönlü bu sınav günlerini, çok yönlü ‘kulluk şuuru’ ile değerlendirmeliyiz.

Mirac; bizi kendimize, özümüze, fıtratımıza çağırmanın, ona dönmenin, onunla Rabbimizin huzuruna yükselmenin adıdır.

Bizleri rahmet ve mağfiret kapılarının sonuna kadar açıldığı bu geceye eriştiren Yüce Rabbimize hamdü senalar olsun.

Mirac; tarihsel olarak zaman, mekân ve mahiyetinin sırrına ermek değil, Mirac’ın bu ümmete verdiği engin mesajı her bir mü’minin ruhunda hissetmesi ve kendi miracının zeminini hazırlayarak onu gerçekleştirmesidir.

Mirac; Peygamber Efendimizin beşer üstü, zamanlar ve mekânlar üstü yolculuğu.

Mirac; ebedî olan, ölümsüz olan, ruhî tarafa ait olandır.

Mirac; Rabbinin Peygamberine indirdiği teselli armağanı. Peygamber gayretine sunulmuş ilahi-manevi bir hediye. İnsanın, kendisini çepeçevre kuşatan “dünyevileşme zindanı”ndan kendi kendisini azad etmesi. Miracının istikametini, ruhunun hür ufuklarından yana yapan insan, daraldığı, imkanlarının bittiğini sandığı, en dar ve zor zamanlarında, hiç kullanmadığı bu bitimsiz imkanlarının olduğunun farkına varması. Zamanın ve mekânın kıskacında kıpırdayamaz hale geldiğinde, Rabbinin kendisine bahşettiği, kuşatılamaz ve tutuklanamaz olan bu imanî-ruhanî boyutunu kullanması halinde “imkânsız” dediği birçok şeyin “mümkün” olduğunu, “olamaz” dediği birçok şeyin “olabilirliğini” keşfeder.

Her peygamber, hayatlarının en sıkıntılı, en zor zamanlarında “bittim” noktasında Miracla teselli edilmiştir.

Beşerî olandan İlâhî olana, mülk âleminden melekût âlemine yükseliş. Peygamber gayretine sunulmuş ilahi bir teselli armağanı, manevi bir hediyedir.

Peygamberimiz de davet sürecinin en zor yıllarında Miracla ödüllendirildi. Bedenin bittiği an, ruhun önünde ufuklar açılırdı. Miracla bu gerçek gösterildi. Mirac, yücelmeyi ifade eder. Biz de miracımıza sahip çıkalım.

Peki Mirac bize ne söyler?

Kılavuzumuzu iyi seçmemizi söyler. Arkadaşımızı, dostumuzu, rehberimizi iyi seçmemizi söyler. Kılavuzu karga olanın varacağı yerin pislik olacağını söyler. Kılavuzu Cebrail olanın varacağı yerin ‘Rabbinin huzuru’ olacağını hatırlatır İlahi dille. Seni Allah’a götüren kılavuzunu seç. Şeytanın, nefsin, şeytanlaşmış insanların yolunu değil.

Mirac bize, bineğimizi iyi seçmemizi söyler. Ref ref gibi bir bineğimiz olursa, onun gideceği, bizi götüreceği yerin Rabbimizin, O’nun rızasının olacağını söyler.

Bundan dolayı atına, bineğine iyi bakmamızı, haramlarla beslenen bineğin, sahibini ateşe/Cehenneme götüreceğini söyler.

Namazımızı bir Mirac olarak kılmamızı söyler. Peygamberimiz miracı kendisine hasredip Ümmetini bundan mahrum etmemiştir. Mirac devam ediyor. Peygamberimiz de ‘Namaz, mü’minin miracıdır’ buyurur. Namazımızı miraca dönüştürmemiz gerektiğini söyler.

‘Miractan bize ne kaldı?’ dersek, bize namaz kaldı.

Batı’nın çocukları ile İslam Medeniyetinin evlatları arasındaki fark, yürüyüş farkı! Onlar kendi sahte Miraclarının adını “ilerleme” koydular. Batı, yücelmenin yerine ilerlemeyi koydu. İlerleme yatay bir yol alış, yücelme ise dikey yol alışın adı. İlerleme fiyatın, yücelme ise değerin adı. Süfli olandan ulvî olana, edna olandan ağna olana, dünyadan ukbaya yürüyüş. Mirac da insana yücelmeyi telkin eder. Mirac’sız olmak ne büyük mahrumiyet. Şehvette, şöhrette, servette ilerleyen, ilerlerken insanı ezip geçen, yakıp yıkan, bedenen ilerlerken ruhu alçaltan, hırsta, bencillikte, nefsinin arzu ve isteklerini yerine getirmede sınır tanımayan ilerleme. Bu ilerleme, insanlığa çok pahalıya patladı, azgın bir azınlık dışında kalan bütün insanlığı mutsuzluğa boğdu. Dünyanın geldiği nokta bunun göstergesi.

İnsanlığın düşeceği muhtemel tehlikeleri fark edip, ‘bundan ötesi; yangın, cehennem, uçurum, felaket’ ikazını yaparak bütün bunlara ‘dur!’ diyen değerler silsilesinin mensuplarıydı. ‘Ey insanlık! İlerlemeyi değil, yücelmeyi önceleyin!’ ikazını yapan da Mirac yolunun yolcularıydı. ‘Haddini-hududunu bil!’ diyen kendi Miraclarını gerçekleştirmek isteyen müminlerdi. Miracsız ilerleme, gerilemedir, alçalmadır. Çünkü Mirac, sevapta, hayır ve hasenatta ilerlemedir, yücelmedir. Cennete ilerlemedir. Miracın tam karşı kutbunda “dünyevileşme” yer alır. Dünyevileşmek, “edna olana/en alçak olana” çakılıp kalmaktır. Dünyevileşme, “değerle” değil, “fiyatla” ilgilenenlerin derdidir. Bu tehlikeye karşı Mü’minleri miraca davet edenler, ‘Mirac şuuru’na erenlerdir.

Bu Mirac gecesine yine esaret altında bir Kudüs’le giriyoruz. İşgal altındaki Mescidi Aksa için bitmez-tükenmez mücadele veren, Davaları için çektikleri çileler, uğradıkları zulümler ve zindanda geçirdikleri hayatlar, Filistinli kardeşlerimizin Miraclarına basamak olur İnşaallah. Bizler de Ümmet şuuruyla hareket edip ümmetin derdini dert edinelim.

Bu zulümden kurtulmaları için kavli ve fiili dualarımızın kabulüne vesile olacak amelleri işleyerek Rabbimize yalvaralım.

QOSHE - Peygamber Efendimizin miracı bize ne söyler? - Yaşar Değirmenci
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Peygamber Efendimizin miracı bize ne söyler?

24 11
06.02.2024

Manevî bir atmosfere, kardeşlik iklimine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir zaman diliminde Allah’ın bir lütfu olarak bahşettiği İsrâ ve Mirac kandilini idrak ediyoruz. Şu son yaşadığımız sabır, şükür, kanaat, cömertlik, fedakârlık gerektiren ‘imtihan günleri’nde idrak ettiğimiz ‘Mirac Gecesi’ni, çok yönlü bu sınav günlerini, çok yönlü ‘kulluk şuuru’ ile değerlendirmeliyiz.

Mirac; bizi kendimize, özümüze, fıtratımıza çağırmanın, ona dönmenin, onunla Rabbimizin huzuruna yükselmenin adıdır.

Bizleri rahmet ve mağfiret kapılarının sonuna kadar açıldığı bu geceye eriştiren Yüce Rabbimize hamdü senalar olsun.

Mirac; tarihsel olarak zaman, mekân ve mahiyetinin sırrına ermek değil, Mirac’ın bu ümmete verdiği engin mesajı her bir mü’minin ruhunda hissetmesi ve kendi miracının zeminini hazırlayarak onu gerçekleştirmesidir.

Mirac; Peygamber Efendimizin beşer üstü, zamanlar ve mekânlar üstü yolculuğu.

Mirac; ebedî olan, ölümsüz olan, ruhî tarafa ait olandır.

Mirac; Rabbinin Peygamberine indirdiği teselli armağanı. Peygamber gayretine sunulmuş ilahi-manevi bir hediye. İnsanın, kendisini çepeçevre kuşatan “dünyevileşme zindanı”ndan kendi kendisini azad etmesi. Miracının istikametini, ruhunun hür ufuklarından yana yapan insan, daraldığı, imkanlarının bittiğini sandığı, en dar ve zor zamanlarında, hiç kullanmadığı bu bitimsiz imkanlarının olduğunun farkına varması. Zamanın ve mekânın kıskacında kıpırdayamaz hale geldiğinde, Rabbinin kendisine bahşettiği, kuşatılamaz ve tutuklanamaz olan bu imanî-ruhanî boyutunu kullanması halinde “imkânsız” dediği birçok şeyin “mümkün” olduğunu, “olamaz” dediği birçok şeyin “olabilirliğini” keşfeder.

Her peygamber,........

© Yeni Akit


Get it on Google Play